X

Regl sancıları için her ay tapınağa gitmek mi: Regl ve regl ağrısı konularına geniş bir bakış

Birkaç gün önce Hindistan’dan yeni biriyle tanıştım ve konuşurken Uplifers’tan bahsettim. Tahmin edersiniz ki wellness dendiğinde akla ilk gelen ülkelerden biri olan Hindistan’da yaşayan biri için iyi oluş pratikleri günlük yaşamın önemli bir parçası. Meditasyon, mindfulnes, yoga derken sıra Hindistan’ın ünlü tapınaklarına geldi ve konu konuyu açınca eski sevgilisini her ay ünlü tapınaklardan birine götürdüğünü anlattı. Ben de her ay gitmelerinin özel bir nedeni var mı diye sordum ve sebebin regl sancıları olduğunu öğrendim.

Görünüşe göre eski sevgilisi regl dönemlerinde çok ağrılı günler geçirdiği için tapınağı ziyaret etmesi gerekiyormuş, çünkü bu durum normal değilmiş ve bir çeşit ‘kötü güçler’, (kötü güçler diye çeviriyorum çünkü anlatırken evil, devil, evil eyes, bad lucks, whammy gibi kelimeler kullandı); onun ağrılarının sebebiymiş. Bu yüzden işten izin alıp her ay bir iki gün tapınağı ziyaret ediyormuş…

Dinlerken sence böyle düşünmesi normal mi diye sormak istedim ama sonra normalin tanımını kendi içimde yapamadığımı fark ettim. Yani, ağrılı regl dönemi geçirmek normalse neden ‘kötü güçlerin’ onunla uğraştığını düşünsün; ama yok normal değilse de o zaman ‘inanç’ gerçekten etkili bir değişken olabilir mi diye zihnimi kurcalarken normal yerine doğal kelimesini koymaya çalıştım. Evet, doğal dedim kendi kendime; çünkü birçok kadın ağrılı regl deneyimleri yaşayabiliyor… Şimdi de inançla nasıl bağdaştıracağımı bulamadım. Tanrı neden onun acı çekmesini istesin, neden böyle düşünsün diye sormak istedim ama bu seferde Hindistan’ın çok tanrılı oluşunu hatırladım. Hangi tanrıya göre soracaktım…. Kısacası soramadım ve şaşkınlığımla kaldım. Gönül sormak istedi ama dil engel oldu, diyelim.

Konuyu fazla uzatmadım, çünkü hem deneyimi yaşayan kendisi değildi; sadece bir yardımcı özneydi hem de belli ki ona göre de adet sancıları kötü güçlerin oyunuydu. Ah Hindistan, öyle yordun ki zihnimi. Yani, işten regl izni verebilecek kadar bu konuda açık ve destekleyicisin ama tanrılarını konunun dışında bırakamıyorsun… Her neyse, epey kafa karıştırıcı bir bilgi olmuştu benim için.

Düşününce belki bazıları için her ay tapınağa gitmek daha cazip bir seçenek olabilir; fakat regl ağrılarını hafifletecek farklı önerilere ihtiyaç duyuyorsanız sağlıklı beslenmeye özen göstererek, sıcak kompres uygulayarak, yoga ve meditasyon gibi çeşitli bedeni ve zihni rahatlatmaya yardımcı olan pratiklerden faydalanarak da bu sürecin olumsuz etkilerini hafifletmeyi deneyebilirsiniz. Ancak, belirtmekte fayda var ki baş edilmesi çok zor regl ağrıları yaşıyorsanız, ağrı kesiciler de derdinize çare olamıyorsa en iyisi uzman bir doktora danışmanız.

Regl vs. kalp krizi

Bu ilgi çekici sohbetin ve Hindistan’ın tapınakları hakkında edindiğim ‘ilginç‘ bilgilerin ardından Sasheer Zamata’nın konuşmasından bir kesite denk geldim. Konuşmasında, kadınların regl sancılarıyla boğuşurken hiçbir şey yokmuş gibi devam etmelerinin ne kadar gerçekdışı bir beklenti olduğundan ve artık doktorların menstrüel krampların kalp krizi kadar ağrılı olabileceğini kabul ettiklerinden bahsediyor. Ne kadar ilginç değil mi; kalp krizi kadar! İzlemek isterseniz linkini bırakıyorum:

Bu konuşma birçok etkileyici örnekten yalnızca bir tanesi. Her ne kadar regl konusu birçok ülkede bir tabu olarak sosyal statüsünü korumayı başarsa da tıpkı bu videoda olduğu gibi artık daha yüksek sesle ele alınıyor. Çünkü dikkat çekmek, farkındalık uyandırmak, çözümler, öneriler getirilmek isteniyor.

Belki hatırlarsınız bu konuşmada da yer alan kalp krizi kadar vurgusunu ilk olarak University College London‘da üreme sağlığı profesörü Dr. John Guillebaud yapmıştı. Elbette ki, bu söylemi kanıtlayan bilimsel bir araştırma şu an için yok; ancak bu dönemi çok ağır atlatan ve ağrı kesicilerin bana mısın demediği kadınları düşününce de çok da sıra dışı bir kıyaslama gibi görünmeyebilir. Hele bir de ağrıların yanı sıra beyin sisi, zihin bulanıklığı, konsantrasyon bozukluğu gibi şiddetli regl dönemlerinde ortaya çıkan diğer semptomları da göz önünde bulundurunca, gerçekten adet döneminin birçok toplumda ne kadar hafife alındığını fark etmek mümkün… Üstelik, WebMD‘ye göre 11 yaşından önce adet dönemi başlamış, kilo problemi olan, daha önce hiç hamile kalmamış, sigara ve alkol kullanan kadınlarda durum daha da ciddi; çünkü tüm bu faktörler kadınların çok daha ağrılı bir regl dönemi geçirmesine neden olabiliyor.

Sadece kadınları etkileyen bir durum olarak algılandığı için hak ettiği değeri görmeyen regl sancıları, birçok kadının doktorların kalp krizi ile kıyasladığı o ‘şiddetli ağrılar’la her ay mücadele etmesini gerektiriyor. Öyle ki; özel hayatlarından, profesyonel yaşamlarından, gündelik ev işlerinden feraget etmeden hepsini yapmaya çalışan birçok kadın aynı anda da adet dönemindeki sancılar, duygusal dalgalanmalar, hormonal değişikliklerle savaş veriyor ve ne yazık ki çoğu yakın çevrelerinden, özellikle de erkeklerden bekledikleri anlayışı göremiyorlar. Bu durumun sebebi ise ‘sessizlik kültürü’.

Birçok kaynağa göre bu kayıtsızlık, regl ağrılarını, endişelerini yeterince dikkate almama durumu, erkeklerin bu acıyı kıyaslayabilecek deneyimlerinin olmamasının yarattığı sessizlik kültüründen kaynaklanıyor. Özellikle tıp alanındaki araştırmalar adet sancılarını üzerine yoğunlaşılması gereken bir konu olarak görmüyor ve çoğu doktor –görünen o ki özellikle erkek doktorlar– bu ağrıları yeterince ciddiye almayabiliyor. Bu nedenle de kadın olmanın getirdiği doğal sürecin bir parçası olarak görünen regl sancıları hafife alınabiliyor.

Pek çok kadın adet dönemini sessizlik içinde acı çekerek atlatırken; American Academy of Family Physicians Dergisi’ne göre her 5 kadından biri günlük yaşamını olumsuz etkileyen regl acıları yaşasa da bu konu görmezden geliniyor. Yani, kalp krizi ile kıyaslansa bile onun kadar önemli görünmüyor. Üzücü olan şu ki; bu sessizlik kültürü hüküm sürdükçe kadınların adet döneminde çektiği ağrılar; empati, sempati ve anlayıştan çok uzakta kalmaya devam edecek…

Erkekler regl ağrıları hakkında ne düşünüyor?

Peki, gelelim erkeklere. Onlar, kadınların adet dönemleri, regl sancıları, duygusal iniş-çıkışları ya da bu dönemdeki hormonal değişiklikleri hakkında ne düşünüyorlar? Ya da regl dönemleri ile ilgili ne biliyorlar? Regl ürünleri satışı yapan İngiltere menşeli bir şirket olan Wuka, erkek katılımcılardan oluşan bir araştırma yaparak ortaya ilginç sonuçlar çıkarıyor:

Wuka’nın yürüttüğü çalışmaya katılan erkeklerin %50’sinden fazlası, kadınların her ay adet dönemi yaşadıklarını okulda öğrendiklerini belirtirken; geri kalan erkek katılımcılar da evde, ebeveynlerinden ya da kız kardeş veya ablalarından öğrendiklerini paylaşıyorlar.

Araştırmaya göre her 4 erkekten 1’i arkadaşları ve aileleri ile regl hakkında açıkça konuşmuyor; çünkü bunun utanç dolu bir konu olduğunu düşünüyorlar. Ancak, buna rağmen sevindirici haber şu ki; katılımcıların %89’u eşi, sevgilisi ya da kız kardeşi için herhangi bir yerden (market, eczane vb.) regl ürünleri satın alma konusunda rahat hissediyor.

Diğer yandan erkek katılımcılara adet döneminde olan bir kadın hakkında ne düşündükleri sorulduğunda, katılımcılar ikiye ayrılıyor: Bir tarafta, erkekler kadınların bu dönemde acı çektikleri için daha fazla ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyduklarını bildiklerini (hatta çikolata konusu dahil ); bu nedenle onlara daha sempatik yaklaştıklarını belirtirken; öte yandan diğer katılımcılar adet dönemine karşı nötr olduklarını, bir şey hissetmediklerini, bunu normal ve doğal süreç olarak gördüklerini paylaşıyorlar.

Oldukça ilginç paylaşımlar, değil mi? Wuka’nın araştırmasına benzer bir çalışma da Cosmopolitan’dan geliyor ve ünlü dergi, erkeklere regl hakkında ne düşündüklerini soruyor. İşte dikkat çekici o cevaplardan bazıları:

‘Kadın olmak çok zor.’, ‘Bunu duymak istemiyorum. La la la la…’, ‘Google’dan baktım. Ne olduğunu bilmem gerekiyor; kız arkadaşımın neler yaşadığını anlamak zor, çünkü erkekler için bir eşdeğeri yok.’, ‘Çok ciddi kavgalar!’, ‘Hayat bu.’, ‘Tabağımı lavaboda bıraktığım için azar işitirsem, regl zamanı olduğunu anlıyorum ve kendime çekidüzen veriyorum.’, ‘Regl zamanı olup olmadığını bilmek isterim, ki çikolata alabileyim.’…

Görünen o ki, çikolata ağır basan konulardan biri; ancak diğer görüşler biraz çelişkili. Erkeklerin bir kısmı bu konuda nötr bir tavır takınırken, bazıları da daha ilgili yaklaşabiliyor. Peki, erkeklerin yaklaşımı ya da düşünceleri önemli mi? Bir bakıma evet.

Eğer aynı evi, iş yerini, ortamı paylaşıyorsanız; romantik veya sosyal bir ilişki içerisindeyseniz bir kadın olarak adet dönemlerinde daha fazla empati beklemeniz mümkün. Ya da partneri, yakın kız arkadaşı regl sancıları ile boğuşurken onu önemsediğinizi göstermek isteyen bir erkekseniz konuya yabancı olmamanız şüphesiz ki çok daha iyi…

Ülkeler bu konuda neler yapıyor?

Erkeklerden biraz daha anlayış ve empati beklerken ülkelerden de beklesek? Bazı ülkeler, adet sancılarını ciddiye alıyor ve gereken önemi göstererek ‘regl izin günleri’ni sunuyor. Peki hangileri?

  • Hindistan’da yasal olarak kabul edilmiş regl izin günleri olmasa da öğrendiğim kadarıyla özellikle özel sektörde işverenler bu konuda insiyatif alarak kadın çalışanlarına ayda bir iki gün izin verebiliyorlar.
  • Endonezya, Japonya, Tayvan gibi Güneydoğu Asya ülkeleri de kadınlara özel bir-iki günlük izin hakkı sunuyorlar.
  • Afrika ülkesi olan Zambiya’da da kadınlarAnneler Günü’ olarak bilinen adet izni politikası sayesinde yasal olarak her ay bir gün izin alma hakkına sahipler. Hatta, işveren bu izni reddederse kadın çalışanın dava açma hakkı da var.
  • Biraz daha yakınlara gelecek olursak İtalya’da regl ağrı için kadınlara üç gün ücretli izin hakkı tanıyan bir yasa hazırlamış olsa da bu haktan faydalanabilmek için doktor muayenesi şartı bulunuyor.
  • İspanya da şiddetli regl ağrısı yaşayan kadın çalışanlar için izin hakkı sunuyor.
  • Ülkemizde ise işler biraz daha farklı. Türkiye’de yasal olarak kadın çalışanlara tanınan regl izin günleri olmasa da Zomato, İzmir Barosu ve Tunceli Belediyesi bu konuda örnek bir duruş sergileyerek kadın çalışanlara izin veriyorlar.

Daha birçok ülke regl izni konusunda yasa tasarılarına devam ederek global çapta bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Hangi ülkelerin bu gelişmeleri örnek alacağı ise büyük bir merak konusu… Son olarak, regl ürünlerinin pahalılığına dikkat çekerek işe yarayan adımlar atmaya başlayan ülkeler de var. ‘Lüks değil, ihtiyaç’ diyerek regl ürünlerini ücretsiz sağlayan İsviçre’den tüm okullarında ücretsiz ped ve tampon dağıtan Yeni Zelanda’ya uzanan daha çok yolumuz olduğu kesin.

İlginizi çekebilir: Dengeli yaşam sanatı Lagom’dan kadın-erkek eşitliği üzerine: Latte Babaları

Ecem Şenyurd Efecan: Selam, ben Ecem! Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli özel kurumlarda çalışıp akademi özlemiyle soluğu yine üniversitede aldım, daha öğrenilecek çok şey vardı! Mindfulness üzerine tez yazıp 'an'da kalmayı hala başaramayan biri olarak insana iyi gelen ne varsa bulmaya, uygulamaya, hayatımın bir parçası haline getirmeye çalışıyorum. Tam bir kahve severim, günlük sınırsız doz alımıyla hayatımın olmazsa olmazı. Üretmeye bayılıyorum! :)

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale