Oruç tutmak (fasting) birçok kültürde ve dinde vardır. Yüzyıllardır uygulanan oruç tutma işleminin çok farklı şekillerde ve aralıklarda yapıldığı bilinmektedir. İslam Dini’nde de her yıl 1 ay süren bir oruç tutma süreci vardır.
İslam Dini’nde güneş doğduktan sonra yeme ve içme kesilir ve güneş batana kadar da oruçlu olma durumu devam eder. Diğer oruçlarda olduğu gibi belli bir besinin tüketilmesi veya tüketilmemesi söz konusu değildir. Bu yıl Ramazan ayı, Mayıs ayının sonunda denk gelmektedir. Bu süreçte uzun saatler aç ve susuz kalmak durumu yılın en uzun günlerini yaşadığımız döneme denk gelmektedir. Uzayan günler ile birlikte aynı zamanda hava da ısınmaya başlayacaktır.
Havaların ısınması ile su tüketiminin de arttığı bilinen bir gerçektir. Ramazan ayının da sıcak günlere denk gelmesiyle, bu konu ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu nedenle, bu haftaki yazımızda oruç tutacakların daha az su kaybetmek ve susamamak için neler yapması gerektiğine yer verdik.
Gerçekten de Ramazan ayında en çok şu cümleyi duyarız; ‘acıkmadım ama çok susadım’. Uzun süren açlıkların sonunda vücuttaki su oranı da önemli ölçüde azaldığı için ağız kurumaya başlar. Su içmeye alışık olmayanlar bile susarlar. Susuzluk nedeni ile halsizlik, stres gibi etkiler ortaya çıkar.
Açlığın da etkisi ile Ramazan ayında bazen enerji, istenilmeyen ölçülerde azalmaya başlar. İş gücünün etkilenmesini önlemek, günlük rutin işleri yapmaya devam etmek mümkün görünmemektedir.
Ramazan ayında yapılan beslenme hataları
Oruç genelde su ile açılır. Tüm gün susadıktan sonra biraz su içilir ancak arkasından hemen yemeğe geçilir. Daha su bardağı bile bitmeden, suya doymadan. Aslında yudum yudum büyük bir bardak su içmek sindirim sistemini hazırlayacak ve su rezervlerini tekrar dolduracaktır.
Su içmek, sindirim sisteminizi yenilecek yemeklerin sindirilmesi için hazırlayacak ve gereksiz miktarlarda yemek yenmesini önlemeye yardımcı olacaktır.
Bununa birlikte, yetersiz su içilirse, su ihtiyacını karşılamak için beyin sürekli sinyal gönderecektir. Bu sinyal su içilmesi için olsa da bazen acıkma olarak anlaşır ve bu nedenle bazen iftarda ve sahurda, aradaki zaman boyunca fazla yemek yenebilmektedir. Fazlaca yemek yemek sindirimi güçleştirir ve fazladan su tüketimine de neden olan bu duruma ek olarak pastırma, tuz ve şeker oranı yüksek yemekler vs. yemek, sonrasında çok susatmaktadır.
Tüm gün boş kalan mide bir anda sindirebileceğinden fazla yemek ile dolmuştur. Bunu üst üste şok geçirmek olarak da tabir edebiliriz. Açlığın üzerine bir de hazımsızlık nedeni ile acil olarak sofra kaldırılır ve çay safhasına geçilir.
Maalesef çay-kahve alışkanlığı nedeniyle öyle bir bardakla kalınmaz, demlik demlik içilir çaylar. Yanında da mutlaka bir şeyler yenilir. Daha ilk yenilen yemeğin şoku atlatılamadan, 2. şok yaşayan mide tamamen iptal olur.
Çay-kahve gibi kafeinli içecekler, susamaya neden olan diğer önemli nedenlerdir. Oruç açıldıktan sonra, yemeğin üzerine çaylar sahura kadar içilir. Günlük hayatta su yerine içilen bu içecekleri, Ramazan ayında da içilmeye devam etmek vücudun stresini arttırmaktadır. Sahura kadar ara vermeden yenen ve içilen gıdaların çoğu da su içeriği düşük besinlerden oluşur. Hatta diüretik oldukları için aynı zamanda vücuttan fazladan su atılmasın da neden olunur.
Susuz bir günün ardından yaşanan tüm bu karmaşadan sonra, ertesi gün yine susuz geçecek ve bu rutin Ramazan boyunca devam edecektir. Peki doğrusu nedir? Faydalı olması gereken oruç tutma sürecinin sonuçları daha iyi nasıl olabilir?
Ramazanda susuzluk nasıl önlenir?
Ramazana özel bir su içme taktiği geliştirilmezse, oruç tutmanın vücuda faydasından çok zararlı olabilmektedir. Bu nedenle özellikle yaz aylarına denk gelen Ramazan aylarında su tüketimine dikkat etmek gerekmektedir.
Her şeyden önce, suyun vücuttan daha yavaş atılmasına ve tüketilmesine dikkat edilmelidir. Bunun için kesinlikle kafeinli içeceklerden uzak durulması gerekmektedir. Bunun zor olduğunu ve çaysız-kahvesiz kalmanın sizi strese sokacağını düşünüyorsanız, ilk birkaç günden sonra üstesinden daha rahat geldiğinizi göreceksiniz. Diğer taraftan 1 ay boyunca susuz kalma riski altında daha fazla stres yaşama ihtimaliniz olduğunu unutmayınız lütfen.
Vücuttan fazla su atan besinleri diyetinizden çıkarmanız gerekmektedir. Özellikle salam, sucuk, pastırma gibi. Bu gıdalar son derece fazla susatır. En azından miktarı abartmamakta fayda vardır. Şekerin de bu kapsamda minimum tüketilmesi önerilmektedir.
Su kaybına neden olan dış etkenlerin de minimuma indirilmesinde fayda vardır. Terlemeye neden olacak yüksek sıcaklıklardan kaçınılmalı, gerekli durumlarda klima açılmalı ve sauna, spa, plaj gibi ortamlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir.
Vücuttaki suyu korumaya yönelik alınacak bu önemler sayesinde fazladan su kaybı önlenmiş olacaktır. Bununla birlikte bolca su ve çorba, meyve, sebze gibi su içeriği yüksek besinlerin tüketilmesinde fayda vardır.
Su içeriği yüksek besinler, tüketildikçe ve sindirildikçe suyu serbest bırakırlar. Bu sayede uzun süre su ihtiyacı depodan karşılanmış olunur. İftarı ve sahuru yudum yudum su veya meyve-sebze suyu ile karşılamak, devamında su içeriği bol meyveler, smoothieler ve çorbalar içmek doğru olacaktır. Beslenmeye sebzeler, daha sonra tahıllılar ve en son olarak da et, balık gibi besinler ile devam etmek sindirim sıralaması için uygun olacaktır.
Yemekten hemen sonra sıvı tüketmek sindirim enzimlerinin yıkayacağı için mümkün de midedeki sindirim bittikten sonra yaklaşık 1 saat sonra içilmesi önerilir. Böylece yemek yer yemez uykuya geçişte önlenmiş olunur.
İlginizi çekebilir: Havalar ısınırken: Su kaybına neden olan etkenler ve önlemek için yöntemler