X

Radikal Kabul: Kendinizi olduğunuz gibi kabul ederek değişebilmenin formülü

Yaşamımız boyunca kendimizin daha iyi bir versiyonu olabilmek için çaba gösteriyor, değişim ve dönüşüm geçiriyor, kişisel gelişimimize katkı sağlayacağını düşündüğümüz pek çok farklı eğitime, seminere katılıyor; ilham veren kitaplarkişisel gelişimimize katkı sağlayacağını düşündüğümüz pek çok farklı eğitime, seminere katılıyor;, belgeseller, filmler izleyerek zihnimizi ve ruhumuzu beslemeye çalışıyoruz. Hepimizin nihai hedefi daha mutlu bir yaşam sürdürmek ve bu hedef doğrultusunda daha iyi bir insan olabilmek için çaba ve emek harcıyoruz. Şu an bu yazıyı okuyorsanız, eminiz siz de benzer süreçleri deneyimliyor, kendinizi benzer arayışların içinde buluyorsunuz.

Tüm bu değişim çabasının yanı sıra bir taraftan da kendimizi olduğumuz halimizle kabul etmeye, eksikliklerimizden ve başarısızlıklarımızdan bağımsız kendimizi sevmeye ve benliğimizin farkında olmaya da ihtiyaç duyuyoruz. Değişim rüzgarlarının içinde oradan oraya savrulurken, kendi benliğimizden ve özümüzden uzaklaştığımız anlarda kendimizi olduğumuz gibi değerli görme ve daha değerli olmak için değişme ikileminin içinde sıkışmış hissedebiliyoruz. 

Kişisel gelişim ve kendini kabul ikileminin özüne inebilmek ve zihnimizdeki kararsızlığı daha iyi anlayabilmek için bu iki kavramın yaşamımıza sağladığı katkıları ve bizden alıp götürdüklerini sizlerle detaylı olarak paylaşmıştık. Bu paradoksa çözüm sunan radikal kabul yaklaşımı, kendinizi olduğunuz gibi kabul ederken bir yandan da yaşamınızda değişimi nasıl sağlıklı şekilde sürdürebileceğinize dair muhteşem çözümler sunuyor.

Radikal Kabullenme nedir?

Radikal kabul kavramı ilk kez Diyalektik Davranış Terapisi’nin kurucusu Dr. Marsha Linehan tarafından, sınırda kişilik bozukluğuna (borderline) alternatif bir terapi yaklaşımı sunmak amacıyla geliştirildi. Radikal kabullenme en basit haliyle yaşamdaki her şeyi kontrol edebileceğimize dair yanılsamaları ve fonksiyonel olmayan düşünce kalıplarını geride bırakmaya ve olayları şu anda olduğu gibi, yargılamadan fark etmeye ve kabullenmeye dayanıyor. 

Radikal kabul, temel olarak şu üç ana adımı içeriyor:

1.   Gerçeği olduğu gibi görmek.

2.   Gerçeği olduğu gibi kabul etmek.

3.   İlerlemek.

Kişisel gelişim odaklı yaşıyor, tüm hedeflerinizi gelişim ve değişim üstüne kurguluyor, dünyadaki istisnasız her şeyin sürekli bir değişim içinde olduğunu düşünüyorsanız ilk bakışta radikal kabullenmenin bu üç ana bileşeni size pasif ve durağan bir izlenim vermiş olabilir. Ancak radikal kabulün değişimin ilk adımı olduğunu anladığınız noktada bu bakış açınızın değişeceğini söyleyebiliriz.

Radikal kabullenme ve Tetris metaforu

Çeşitli şekilleri boşluk bırakmayacak şekilde yan yana getirdiğiniz Tetris oyununu mutlaka yaşamınızın bir döneminde oynamış ya da duymuşsunuzdur. Diyelim ki Tetris oynuyorsunuz. Tetris, gerçekten anda kalmanıza olanak veren oldukça eğlenceli bir oyun. Ancak özellikle ilerleyen aşamalarda hiçbir boşluğa uymayacak parçaların üst üste geldiği durumlar bazen stres seviyemizin yükselmesine neden olabiliyor.

Devamlı olarak uygun olmayan parçaların geldiği o anlarda içinizden ‘keşke şu parça gelseydi’ diye şikayet edebilir, gelen her uygun olmayan parçadan sonra strese girebilir, en uygun parçayı ısrarla beklerken kenarda üst üste biriktirdiğiniz kullanışsız parçalar yüzünden oyunu kaybedebilirsiniz.

Diğer yandan daha kabullenici bir bakış açısına sahipseniz gelen parçaların nasıl yerleştirileceğiyle ilgili hiçbir şikayetiniz olmaksızın aşağı doğru akmasını izleyebilir ve yine oyunu kaybedebilirseniz.

Radikal kabullenmeyi benimseyen biriyseniz, gelen parçanın olabilecek en iyi parça olmadığının, geri gönderemeyeceğinizin ya da o parçayı değiştiremeyeceğinizin farkında olarak elinizdeki parçayı olabilecek en uygun yere yerleştirmeyi deneyebilirsiniz:

1.   Gerçeği olduğu gibi görmek: “Şu an oyun bana zigzaglı bir parça gönderdi.”

2.   Gerçeği olduğu haliyle kabullenmek: “Bu zigzaglı parça benim oluşturduğum düzendeki boşluğu tam olarak doldurabilecek bir parça değil ve bu beni üzdü.”

3.   İlerleme: “Yine de bu şekli oluşturduğum düzende olabilecek en uygun yere yerleştireceğim.”

Ekrana düşen herhangi bir parçayı geri gönderebilmeniz, şeklini değiştirebilmeniz ya da ortadan kaldırabilmeniz mümkün değil. Böyle bir durumda ‘neden bu parça geldi’ diyerek şikayet etmeniz ya da pasif kalarak hiçbir şey yapmadan parçanın kendi istediği yere yerleşmesini izlemeniz sizi çözüme ulaştırabilecek, etkili yöntemler olmayacaktır. Yapılabilecek en doğru şey hiç şüphesiz, elinizdeki parçayı olabilecek en uygun yere yerleştirmek olacaktır.

Radikal kabullenme de tıpkı bu örnek durumda olduğu gibi, değişimi kolaylaştıran bir yaklaşım. Kontrol edemeyeceğiniz bir durumla karşı karşıya kaldığınızda o durumu ne kadar hızlı farkeder ve kabul ederseniz, nasıl başa çıkabileceğiniz ve ne yapabileceğinizle ilgili o kadar çabuk karar verebilirsiniz.

Radikal kabulü yaşamınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Şimdi, radikal kabulü biraz daha gerçekçi ve yaşamın içinden bir senaryo üzerinden inceleyelim. Diyelim ki özgüveninizi artırmak ve kendinizi daha yeterli hissetmek istiyorsunuz.

Eğer kişisel gelişimi odağına alan, çevresindeki her şeyi değiştirebileceğine inanan ve yaşamını değişime adayan bir kişilik yapınız varsa muhtemelen özgüveni sizden daha yüksek insanları rol model alacak, “Eğer onun gibi biri olsaydım şu konuda daha başarılı olabilirdim. düşünceleriyle değiştirmek istediğiniz özellikleriniz üzerine yoğunlaşmış olacaktınız.  

Diğer yandan fazla kabullenici bir zihniyetiniz varsa, muhtemelen değişim için adım atmayı gerekli görmeyecek, özgüveninizi geliştirmenin yaşamınıza neler getirebileceğinin farkında olsanız da gerçeği görmezden gelecek, başarısız olacağınız inancıyla denemekten kaçınacak ve en sonunda pasif ve kabullenici bir tutumla yaşamınıza olduğunuz halinizle devam edecektiniz.  

Radikal kabullenmeyi benimsediğinizde ise sizi muhtemelen şöyle bir senaryo bekliyor olacak: Dünyada özgüveni sizden daha yüksek olan milyonlarca insan olduğunun farkında olacaksınız ancak kendinizi “Neden dünyanın en özgüvenli insanı değilim?” diyerek de eleştirmeyeceksiniz. Özgüven eksikliğinizin temelinde, geçmişte deneyimlediğiniz ve kontrolünüz dışında olan pek çok durumun ve olayın da yer aldığının farkında olacaksınız. Ve geçmişi değiştiremeyeceğiniz gerçeğini göz önünde bulundurarak gelecekte özgüveninizi geliştirmek için izleyebileceğiniz adımları, kontrol edebileceğiniz ve edemeyeceğiniz faktörleri de değerlendirerek bu konu üzerine kendinizi geliştirmeye çalışacaksınız.

Gerçekliği olduğu gibi kabul edip değiştirmeye çalışmayı bırakarak kontrol edebileceklerinize odaklanmak ve yaşamınızı bu yolla iyileştirmeye çalışmak, son derece güçlendirici ve besleyici bir bakış açısı sunuyor.

Bu noktada kabul etmek ve onaylamak arasında küçük ama önemli bir ayrım olduğunu belirtmek oldukça önemli: Sadece kabullenmeye odaklı bir zihniyette kabul ettiğiniz şeyi bir yandan onaylamış da oluyorsunuz. Ancak radikal kabulde, kabul ettiğiniz gerçekliği onaylamadan, yalnızca mevcut gerçekliği kabul ederek gelecekte değiştirmek için çaba gösteriyorsunuz.

Radikal kabullenme zihniyetini geliştirmek için öneriler

Yaşamınızda karşı karşıya kaldığınız herhangi bir probleme verebileceğiniz olası en iyi yanıt, radikal kabulün uygulamadaki en temel prensibi. Ancak bunu adım adım nasıl gerçekleştirebileceğinize gelin yakından bakalım:

1.  Adım: Gerçeği görmek

Nesneler dünyasında yaşayan bir özne olarak gerçeği olduğu gibi, objektif şekilde görebilmeniz hiçbir zaman mümkün olmasa da; herhangi bir durumla ya da olayla ilgili değerlendirmelerinizi mümkün olabildiğince gerçekçi yapabilmek için kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

Şu anda karşı karşıya kaldığım durum ne?

Karşılaştığım durumu objektif bir bakış açısıyla değerlendirebiliyor muyum?

Gördüğüm şeyin ne kadarı gerçek, ne kadarı zihnimdeki düşüncelerin ürünü?

Bu durumla ilgili görmezden geldiğim, görmeyi reddettiğim herhangi bir şey var mı?

2.  Adım: Gerçeği kabul etmek

Karşı karşıya kaldığınız durum ne kadar zor olursa olsun uzaklaşmaya çalışmak yerine ona doğru bir adım atmayı deneyin. Bu durum karşısında kendimi nasıl hissediyorum? Bu durumla karşı karşıya olmak bende hangi duyguları ortaya çıkardı? Kısa bir süreliğine de olsa karşılaştığınız durumun yarattığı tüm duyguları deneyimlemek için kendinize alan tanıyın. Bazen duygularınızın kısa bir anlığına bile olsa sizinle kalmasına izin vermek, aslında hiçbir şeyi değiştirmek istemediğinizi de fark etmenizi sağlayabilir.

3.  Adım: İlerlemek

Karşı karşıya olduğunuz durumu net şekilde gördünüz, ne kadar gerçek olduğunu değerlendirdiniz ve kabul edebilmek için kendinize ve duygularınıza alan açtınız. Bu iki adımdan sonra eğer bir değişim gerektiğinin ve bu şekilde yaşamınıza devam etmek istemediğinizin kararına vardıysanız artık değişim için adım atmanın tam vakti! İlk iki adımı gerçekleştirdikten sonra ‘şimdi ilerleyeceğim’ diyip bir anda dünyanın en özgüvenli insanına dönüşmeniz mümkün olmayabilir. Ama görmek ve kabullenmek, eksiklerinizi ya da kendinizi geliştirmek için yapabileceklerinizi net bir şekilde görüp hedefinize ulaşmak için yol haritası çıkarmanızı ve ‘dünyanın en özgüvenli insanı’ olamasanız da özgüven problemlerinizi çözerek adım adım ilerlemenizi sağlayabilir. 

Radikal kabul yaklaşımıyla daha detaylı bilgi için aşağıdaki yazılarımızı da okuyabilirsiniz: 

Kaynak: Medium – Jeffrey Lam

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale