Yaşamımız boyunca kendimizin daha iyi bir versiyonu olabilmek için çaba gösteriyor, değişim ve dönüşüm geçiriyor, kişisel gelişimimize katkı sağlayacağını düşündüğümüz pek çok farklı eğitime, seminere katılıyor; ilham veren kitaplarkişisel gelişimimize katkı sağlayacağını düşündüğümüz pek çok farklı eğitime, seminere katılıyor;, belgeseller, filmler izleyerek zihnimizi ve ruhumuzu beslemeye çalışıyoruz. Hepimizin nihai hedefi daha mutlu bir yaşam sürdürmek ve bu hedef doğrultusunda daha iyi bir insan olabilmek için çaba ve emek harcıyoruz. Şu an bu yazıyı okuyorsanız, eminiz siz de benzer süreçleri deneyimliyor, kendinizi benzer arayışların içinde buluyorsunuz.
Tüm bu değişim çabasının yanı sıra bir taraftan da kendimizi olduğumuz halimizle kabul etmeye, eksikliklerimizden ve başarısızlıklarımızdan bağımsız kendimizi sevmeye ve benliğimizin farkında olmaya da ihtiyaç duyuyoruz. Değişim rüzgarlarının içinde oradan oraya savrulurken, kendi benliğimizden ve özümüzden uzaklaştığımız anlarda kendimizi olduğumuz gibi değerli görme ve daha değerli olmak için değişme ikileminin içinde sıkışmış hissedebiliyoruz.
Kişisel gelişim ve kendini kabul ikileminin özüne inebilmek ve zihnimizdeki kararsızlığı daha iyi anlayabilmek için bu iki kavramın yaşamımıza sağladığı katkıları ve bizden alıp götürdüklerini sizlerle detaylı olarak paylaşmıştık. Bu paradoksa çözüm sunan radikal kabul yaklaşımı, kendinizi olduğunuz gibi kabul ederken bir yandan da yaşamınızda değişimi nasıl sağlıklı şekilde sürdürebileceğinize dair muhteşem çözümler sunuyor.
Radikal Kabullenme nedir?
Radikal kabul kavramı ilk kez Diyalektik Davranış Terapisi’nin kurucusu Dr. Marsha Linehan tarafından, sınırda kişilik bozukluğuna (borderline) alternatif bir terapi yaklaşımı sunmak amacıyla geliştirildi. Radikal kabullenme en basit haliyle yaşamdaki her şeyi kontrol edebileceğimize dair yanılsamaları ve fonksiyonel olmayan düşünce kalıplarını geride bırakmaya ve olayları şu anda olduğu gibi, yargılamadan fark etmeye ve kabullenmeye dayanıyor.
Radikal kabul, temel olarak şu üç ana adımı içeriyor:
1. Gerçeği olduğu gibi görmek.
2. Gerçeği olduğu gibi kabul etmek.
3. İlerlemek.
Kişisel gelişim odaklı yaşıyor, tüm hedeflerinizi gelişim ve değişim üstüne kurguluyor, dünyadaki istisnasız her şeyin sürekli bir değişim içinde olduğunu düşünüyorsanız ilk bakışta radikal kabullenmenin bu üç ana bileşeni size pasif ve durağan bir izlenim vermiş olabilir. Ancak radikal kabulün değişimin ilk adımı olduğunu anladığınız noktada bu bakış açınızın değişeceğini söyleyebiliriz.
Radikal kabullenme ve Tetris metaforu
Çeşitli şekilleri boşluk bırakmayacak şekilde yan yana getirdiğiniz Tetris oyununu mutlaka yaşamınızın bir döneminde oynamış ya da duymuşsunuzdur. Diyelim ki Tetris oynuyorsunuz. Tetris, gerçekten anda kalmanıza olanak veren oldukça eğlenceli bir oyun. Ancak özellikle ilerleyen aşamalarda hiçbir boşluğa uymayacak parçaların üst üste geldiği durumlar bazen stres seviyemizin yükselmesine neden olabiliyor.
Devamlı olarak uygun olmayan parçaların geldiği o anlarda içinizden ‘keşke şu parça gelseydi’ diye şikayet edebilir, gelen her uygun olmayan parçadan sonra strese girebilir, en uygun parçayı ısrarla beklerken kenarda üst üste biriktirdiğiniz kullanışsız parçalar yüzünden oyunu kaybedebilirsiniz.
Diğer yandan daha kabullenici bir bakış açısına sahipseniz gelen parçaların nasıl yerleştirileceğiyle ilgili hiçbir şikayetiniz olmaksızın aşağı doğru akmasını izleyebilir ve yine oyunu kaybedebilirseniz.
Radikal kabullenmeyi benimseyen biriyseniz, gelen parçanın olabilecek en iyi parça olmadığının, geri gönderemeyeceğinizin ya da o parçayı değiştiremeyeceğinizin farkında olarak elinizdeki parçayı olabilecek en uygun yere yerleştirmeyi deneyebilirsiniz:
1. Gerçeği olduğu gibi görmek: “Şu an oyun bana zigzaglı bir parça gönderdi.”
2. Gerçeği olduğu haliyle kabullenmek: “Bu zigzaglı parça benim oluşturduğum düzendeki boşluğu tam olarak doldurabilecek bir parça değil ve bu beni üzdü.”
3. İlerleme: “Yine de bu şekli oluşturduğum düzende olabilecek en uygun yere yerleştireceğim.”
Ekrana düşen herhangi bir parçayı geri gönderebilmeniz, şeklini değiştirebilmeniz ya da ortadan kaldırabilmeniz mümkün değil. Böyle bir durumda ‘neden bu parça geldi’ diyerek şikayet etmeniz ya da pasif kalarak hiçbir şey yapmadan parçanın kendi istediği yere yerleşmesini izlemeniz sizi çözüme ulaştırabilecek, etkili yöntemler olmayacaktır. Yapılabilecek en doğru şey hiç şüphesiz, elinizdeki parçayı olabilecek en uygun yere yerleştirmek olacaktır.
Radikal kabullenme de tıpkı bu örnek durumda olduğu gibi, değişimi kolaylaştıran bir yaklaşım. Kontrol edemeyeceğiniz bir durumla karşı karşıya kaldığınızda o durumu ne kadar hızlı farkeder ve kabul ederseniz, nasıl başa çıkabileceğiniz ve ne yapabileceğinizle ilgili o kadar çabuk karar verebilirsiniz.
Radikal kabulü yaşamınızda nasıl uygulayabilirsiniz?
Şimdi, radikal kabulü biraz daha gerçekçi ve yaşamın içinden bir senaryo üzerinden inceleyelim. Diyelim ki özgüveninizi artırmak ve kendinizi daha yeterli hissetmek istiyorsunuz.
Eğer kişisel gelişimi odağına alan, çevresindeki her şeyi değiştirebileceğine inanan ve yaşamını değişime adayan bir kişilik yapınız varsa muhtemelen özgüveni sizden daha yüksek insanları rol model alacak, “Eğer onun gibi biri olsaydım şu konuda daha başarılı olabilirdim. düşünceleriyle değiştirmek istediğiniz özellikleriniz üzerine yoğunlaşmış olacaktınız.
Diğer yandan fazla kabullenici bir zihniyetiniz varsa, muhtemelen değişim için adım atmayı gerekli görmeyecek, özgüveninizi geliştirmenin yaşamınıza neler getirebileceğinin farkında olsanız da gerçeği görmezden gelecek, başarısız olacağınız inancıyla denemekten kaçınacak ve en sonunda pasif ve kabullenici bir tutumla yaşamınıza olduğunuz halinizle devam edecektiniz.
Radikal kabullenmeyi benimsediğinizde ise sizi muhtemelen şöyle bir senaryo bekliyor olacak: Dünyada özgüveni sizden daha yüksek olan milyonlarca insan olduğunun farkında olacaksınız ancak kendinizi “Neden dünyanın en özgüvenli insanı değilim?” diyerek de eleştirmeyeceksiniz. Özgüven eksikliğinizin temelinde, geçmişte deneyimlediğiniz ve kontrolünüz dışında olan pek çok durumun ve olayın da yer aldığının farkında olacaksınız. Ve geçmişi değiştiremeyeceğiniz gerçeğini göz önünde bulundurarak gelecekte özgüveninizi geliştirmek için izleyebileceğiniz adımları, kontrol edebileceğiniz ve edemeyeceğiniz faktörleri de değerlendirerek bu konu üzerine kendinizi geliştirmeye çalışacaksınız.
Gerçekliği olduğu gibi kabul edip değiştirmeye çalışmayı bırakarak kontrol edebileceklerinize odaklanmak ve yaşamınızı bu yolla iyileştirmeye çalışmak, son derece güçlendirici ve besleyici bir bakış açısı sunuyor.
Bu noktada kabul etmek ve onaylamak arasında küçük ama önemli bir ayrım olduğunu belirtmek oldukça önemli: Sadece kabullenmeye odaklı bir zihniyette kabul ettiğiniz şeyi bir yandan onaylamış da oluyorsunuz. Ancak radikal kabulde, kabul ettiğiniz gerçekliği onaylamadan, yalnızca mevcut gerçekliği kabul ederek gelecekte değiştirmek için çaba gösteriyorsunuz.
Radikal kabullenme zihniyetini geliştirmek için öneriler
Yaşamınızda karşı karşıya kaldığınız herhangi bir probleme verebileceğiniz olası en iyi yanıt, radikal kabulün uygulamadaki en temel prensibi. Ancak bunu adım adım nasıl gerçekleştirebileceğinize gelin yakından bakalım:
1. Adım: Gerçeği görmek
Nesneler dünyasında yaşayan bir özne olarak gerçeği olduğu gibi, objektif şekilde görebilmeniz hiçbir zaman mümkün olmasa da; herhangi bir durumla ya da olayla ilgili değerlendirmelerinizi mümkün olabildiğince gerçekçi yapabilmek için kendinize şu soruları sorabilirsiniz:
Şu anda karşı karşıya kaldığım durum ne?
Karşılaştığım durumu objektif bir bakış açısıyla değerlendirebiliyor muyum?
Gördüğüm şeyin ne kadarı gerçek, ne kadarı zihnimdeki düşüncelerin ürünü?
Bu durumla ilgili görmezden geldiğim, görmeyi reddettiğim herhangi bir şey var mı?
2. Adım: Gerçeği kabul etmek
Karşı karşıya kaldığınız durum ne kadar zor olursa olsun uzaklaşmaya çalışmak yerine ona doğru bir adım atmayı deneyin. Bu durum karşısında kendimi nasıl hissediyorum? Bu durumla karşı karşıya olmak bende hangi duyguları ortaya çıkardı? Kısa bir süreliğine de olsa karşılaştığınız durumun yarattığı tüm duyguları deneyimlemek için kendinize alan tanıyın. Bazen duygularınızın kısa bir anlığına bile olsa sizinle kalmasına izin vermek, aslında hiçbir şeyi değiştirmek istemediğinizi de fark etmenizi sağlayabilir.
3. Adım: İlerlemek
Karşı karşıya olduğunuz durumu net şekilde gördünüz, ne kadar gerçek olduğunu değerlendirdiniz ve kabul edebilmek için kendinize ve duygularınıza alan açtınız. Bu iki adımdan sonra eğer bir değişim gerektiğinin ve bu şekilde yaşamınıza devam etmek istemediğinizin kararına vardıysanız artık değişim için adım atmanın tam vakti! İlk iki adımı gerçekleştirdikten sonra ‘şimdi ilerleyeceğim’ diyip bir anda dünyanın en özgüvenli insanına dönüşmeniz mümkün olmayabilir. Ama görmek ve kabullenmek, eksiklerinizi ya da kendinizi geliştirmek için yapabileceklerinizi net bir şekilde görüp hedefinize ulaşmak için yol haritası çıkarmanızı ve ‘dünyanın en özgüvenli insanı’ olamasanız da özgüven problemlerinizi çözerek adım adım ilerlemenizi sağlayabilir.
Radikal kabul yaklaşımıyla daha detaylı bilgi için aşağıdaki yazılarımızı da okuyabilirsiniz:
- Radikal kabul: Kişisel gelişim ve kendini kabul paradoksunu çözmek mümkün mü?
- Değişmek ve gelişmek mi, kabullenmek ve beklemek mi: Kişisel gelişimin artıları ve eksileri
- Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, değişimi ve gelişimi engeller mi?
Kaynak: Medium – Jeffrey Lam