Danışanların temel inançlarını değiştirmesi üzerine çalışmalar yapmak danışana pozitif yönde katkı sağlayacaktır. Fakat bu temel inançları değiştirirken daha içtenlikle, kapsayıcılıkla ve sınırlarla, benlik farklılaşması kavramıyla psikolojik problemlerin tüm çevresel koşullardan bağımsız sadece bireyde bittiğini ve kendisinden kaynaklı kısmın ise çocuklukta kazanılan klasik ve edimsel koşullanmayla öğrenme olduğunu, bir başkasını tetiklemez, etkilemezken, kendisine olan etkinin üzerinde durup, neyin, neden oluştuğunu sorgulamasına yardımcı olmak gerekir.
Öğrenilmiş her şeyin değiştirilebilme payının olduğu üzerine konuşmak yine farklılaşma seviyesini artıracaktır. Danışanın problem olarak gördüğü şeyi hayatının merkezine ne derecede dahil ettigini anlaması için günlük aktivite planı oluşturması da çok önemlidir. Bu problemi kontrol etmeye veya buna karşıt bir düşünce üretmeye çalışmaktansa bu durumu daha çok yaşamasına izin vermek gerekir.
Kendindeki yaşantısal deneyimleri daha derinden izleyip, kendi analizini kendisinin yapmasının avantajlarına odaklanmasını sağlamak önemlidir. Kendini onaylamanın ve “yeterince iyi kendilik algısı”nı kabullenmenin, problemleri çözmeye çalışmayı bırakmanın belirsizliğe tahammülü ne denli yükselttiğini, dürtü kontrolü sağladığını ve sağlıklı bir psikolojik farkındalık yarattığını fark etmesinde yardımcı olmak oldukça destekleyici niteliktedir.
Benlik farklılaşması temel hedef olması sebebiyle, burada benlik farklılaşmasının mümkün olup olmadığı ile ilgili danışanın görüşlerine önem verip farklılaşma ne demek, nasıl olsa kendi hayatı için bir değişim gerçekleşirdi, benlik farklılaşmasının zeminini sağlamak, danışandan geribildirim almak, onun fikirlerine önem verildiğini yansıtmak adına önemlidir…
Benlik farklılaşması, duygu ve düşünceleri birbirinden ayırt edebilmek demektir. Örneğin, günlük hayatta insanlar, bir olayı anlatırken duygularından bahsederler. Fakat hayatta bir iyilik hali, bir farklılaşma isteniyorsa düşünceler ve duygular arasındaki farkı ayırt etmek gerekir. Duygular gelir ve geçerler, uzun süre aynı duyguyu herkes aynı oranda hissetmez. Kişiye özgüdür. Fakat düşünceler kalıcıdır. Üzerinde durulması gerekir.
Hissedilen her ne olursa olsun, düşünülen şeyi ondan farklı görebiliyor olmak gerekir. Bu yapıldığında ne strese kapılıp “yanlış kararlar” alınabilir, ne de öfke, endişe kişiyi ele geçirebilir. Çünkü burada hissedilen her ne ise, bir sonraki evrede yerini bir başka duyguya bırakacaktır. Onun bir gelip geçiciliği vardır ve önemli olan kişinin o konuyla ilgili ne düşündüğüdür.
Bu düşüncelerin ne kadar işlevsel olduğunu danışan ile istişare etmek gereklidir. Burda danışan kendini rahatsız hissettiği duygulara kapıldığını gördüğünde hissettiği ne ve bu hislerle ilgili düşünceleri ne diye sütun çalışmasını yazarak yapmak, düşünsel anlamda bilişsel yeniden yapılandırmanın kalıcılığını terapi odası dışında da sağlamaya başlayacaktır. Yazarak çalışmak, düşünceleri somutlaştıracağı için düşünerek çalışmaktan her zaman daha kalıcı fayda sağlayacaktır.
Farklılaşma seviyesi yüksek kişi, bir gruba ait olurken, aynı zamanda o grubun içindeki fikir farklılıklarına açık olabilir. Düşünsel anlamda esnek ve değişikliklere hızlı uyum sağlayabilir.
Özellikle bir aile ilişkisinde, biri farklı düşünüyorsa, genellikle ne yapılır? Hepimizin aynı fikirde olması için uğraşılır, o kişi ikna edilmeye çalışılır. Burada farklı düşüncede olmak birbirini reddetmek değildir, farklılık insanlar arası ilişkilerde anlayış kazandıracak olan bir olgudur. Olanı olduğu gibi kabul etmeye sebep olacak bir durum olduğundan, bahsedilmesi gereklidir.
Önemli olan kaba uymayan, şekil ve desen farklılıkları olan kişilere de aynı alanı bırakabilmek, müdahale etme hakkını kendinde görmeden ilişkiyi sürdürebilmektir. Fikir ayrılıklarını tek bir maddeye oturtmaya çalışmak çok yorucu ve kişiyi bireysel olarak yıpratan bir durumdur.
Buna ek olarak, yargı çemberi benlik farklılaşmasında büyük farkındalık yaratır. Danışanın yargılarını kendi içinde ve dışında bir taramadan geçirmesi gerekir. Bir adım geriye giderek o yargıların hem içsel, hem de dış ses olarak günden güne azaldığını fark etmesi için yargılarını tanıyıp yargı çemberine yazması destekleyici olacaktır. Sosyal ilişkilerinin de bundan olumlu anlamda etkilendiğini fark edecektir. Çünkü danışan şunu fark edecektir; “Bana göre, uygun olmayan, yanlış değildir. Bana göre uygun olmayan, sadece farklıdır.”
Kimseye herhangi bir etiket yapıştırmadan sadece farklı olarak kabul etmek, kişinin müdahale etme hakkı görmeden ve kendine benzetme çabasına girmeden kendine ve karşısındakine ruhsal alan, konfor yaratmasında fayda sağlayacaktır. Son olarak, duygusal-tepkisel olmamak benlik farklılaşmasında sınırların korunması için en sağlıklı ve yardımcı yöntemlerden biridir.
Danışanın karşısındaki kişinin fikirlerine veya kararlarına saygılı olmadığında, belirsizlik ve yoksunluk durumlarında bir anda ani duyguyla tepki verme hallerini belirleyip, duygusal-tepkisel olduğu noktaları fark etmek, bu konularda kendini ifade etmesini sağlamak yine davranışlarını kontrol etmesinde yardımcı olacaktır.
Tepkisel olmak demek, karşıdaki kişiye fikir farklılıklarınızı rahatça ifade edememek demektir. Anlatamamaktan kaynaklı bir an evvel onunla bir kopma noktası koymak demektir. Ancak burada işlevsel ve sağlıklı olan; fikirlerinize uygun olmadığını o kişiye anlatabilmek, bunu sakin ve sükunetli bir şekilde yapabilmektir. Danışana bu gibi durumlarla karşılaştığında terapi odası dışında da; “Karşımdaki kişinin farklılaşma düzeyi yeterince yüksek değil ve stresle baş etme konusunda çok zorlanıyor. Kendi fikrini uygun olmayan bir ortamda rahatça ifade edemiyor. Bu durumun benimle hiçbir ilgisi yok” düşünce yapısını uygulamasını ifade etmek, danışanın düşünsel hatalar yapmasını engeller niteliktedir.
Farklılaşma demek, kişinin duygularını hemen olduğu gibi kabul etmemesi demektir. Farklılaşma demek kişinin zor zamanlarda kendini sakinleştirebilmesi demektir. Kendini duygusal olarak yakın hissettiği kişilerin farklı hissettiğini düşündüğünü fark ettiğinde, kızmadan, tepki vermeden, küsmeden olağan bir şekilde kabul edebilmek demektir.
Sorunun sorumluluğunu alarak bireysel olarak kim ile sıkıntı yaşanıyorsa araya kimseyi koymadan yalnızca kendisi konuşarak halledebilmesi gibi hem düşünsel, hem davranışsal olarak benlik farklılaşması değişimini beraberinde getirir.
Bunun gibi psikoterapi teknikleriyle terapötik ilişkide “benlik farklılaşma seviyesini” yükselterek semptomun ruhsal olarak yer değiştirmesini de önlemek amacıyla danışanın sınırlarını koruyabilmesi, benlik algısının güçlendirilmesini bütüncül- eklektik olarak işlemek danışanın hayattan aldığı doyumun daha sağlıklı, mutlu, pozitif ve kaliteli hale gelmesini sağlayacaktır. Terapi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmelidir. Eğer sonuçlar hedeflenen gibi değilse ya da uygun olmadığı düşünülüyorsa, terapi ilişkisinde uyum maddesi sağlanmıyorsa ikinci bir terapistten fikir alması için yönlendirici olmak hayati değerdedir. Çünkü psikoterapi herkese uyan tek bir tedaviden oluşamaz.
İlginizi çekebilir: Stres, kaygı ve belirsizlikle başa çıkmak: Benlik farklılaşması nedir, nasıl olur?