Kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığıyla sınandığımız, hem bedensel hem de psikolojik olarak oldukça zorlu geçen bir yılın ardından aşı süreçlerinin hızlanması ve yasakların hafiflemesiyle birlikte hepimiz derin bir nefes aldık. Ancak yaşam tarzımızın, alışkanlıklarımızın ve ilişkilerimizin kökten değiştiği; bazılarımızın sevdiklerini kaybettiği, bazılarımızınsa hastalığın geride bıraktığı etkilerle mücadele ettiği şu süreçte bizi çok daha zorlayıcı bir konuda büyük sınav bekliyor: Ruh sağlığı!
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya üzerindeki her 4 kişiden 1’inden fazlası yaşamı boyunca en az bir kez depresyon, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi bir ruh sağlığı problemiyle mücadele ediyor. Hali hazırda yüksek olan bu rakam, pandemi nedeniyle ortaya çıkan yoğun kaygı, korku ve travma sonrası stres bozukluğu gibi sebeplerle çok daha artmış durumda.
Ciddi bir hastalıkla baş etmeye çalışmak, ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, iş yaşamındaki zorluklar, yakınlarımızı kaybetmek, yoğun stres, madde bağımlılığı gibi yoğun duyguları ve düşünceleri tetikleyen pek çok stres faktörü ruh sağlığımızı olumsuz etkileyerek yaşam kalitemizi düşürebiliyor. Bazen arkadaşlarımızla konuşmak, sevdiğimiz aktiviteleri yapmak, dışarıda zaman geçirmek ya da sorumluluklarımızdan kısa bir süreliğine uzaklaşmak kendimizi daha iyi hissetmemize olanak tanırken; bazı durumlarda kendi kaynaklarımız yetersiz kalabiliyor ya da yaşamımızla ilgili daha köklü değişiklikler yapmak isteyebiliyoruz. Bu gibi durumlarda ruh sağlığı alanında uzmanlaşmış birinden profesyonel psikoterapi desteği alma ihtiyacı duyabiliyoruz.
Psikoterapi nedir?
Mesleği psikiyatr, psikolog ve psikolojik danışman olan ruh sağlığı profesyonellerinin akredite ve belirli koşulları sağlayan ekstra eğitim süreçlerinden geçmesini gerektiren psikoterapi, herhangi bir psikoterapi ekolünün teorisi ve pratikleri rehberliğinde, kişinin ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik çalışmaları içeriyor. Psikoterapi yaygın kanının aksine, yaşamda karşılaştığımız problemleri ortadan kaldırmayı değil, bu problemlerle baş etme kapasitemizi artırmaya yönelik araçlar kazanmamızı hedefliyor. Yetkin ruh sağlığı çalışanları psikoterapi yoluyla, her yaştan insanın daha mutlu, daha sağlıklı ve daha üretken hayatlar yaşamasına yardımcı oluyor.
Psikoterapide terapist ünvanı almış psikolojik danışmanlar, psikologlar ya da psikiyatrlar, insanların daha sağlıklı ve daha etkili alışkanlıklar geliştirmelerine yardımcı olmak için etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir dizi prosedürü uygularlar. Düşünceler, davranışlar ve duygular aracılığıyla değişimi hedefleyen, sonuç odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi’den ilişkilenme şeklimiz üzerinden kişiliğimiz ve benliğimizle ilgili çıkarsamalar yapan, süreç odaklı Psikodinamik yaklaşımlara kadar yüzlerce farklı çeşitte terapi yaklaşımıyla çalışabilmek mümkün. Hiçbir yaklaşım bir diğerinden daha ‘iyi’ ya da ‘etkili’ olarak değerlendirilemeyeceği gibi, terapi sürecinden fayda görüp görmeyeceğiniz de tamamen terapistinizin uzmanlığına, terapistle kurduğunuz ilişkiye ve terapiden beklentinizin ne olduğuna bağlı.
Beklentiler demişken; büyük bir çoğunluğumuz terapiye başlarken karşı tarafın bize sunacağı mucizevi çözümler olduğuna, birkaç seansta problemlerimizi çözüme ulaştırabileceğimize ve tüm sorumluluğun terapistte olduğuna dair yanılgıya kapılabiliyoruz. Ancak psikoterapi sanıldığının aksine daha yetkin olan terapistin mucizevi çözümler sunmasını değil, danışan ve terapist arasında kurulan güvenli ilişki aracılığıyla kişiye rehberlik eden bir süreç.
Zifiri karanlık olan, farklı yönlere giden tünellerle dolu bir mağarada ilerleyerek çıkışı bulmaya çalıştığınızı düşünün. Terapist, bu zorlu yolculukta size hangi yöne gitmeniz gerektiğini ya da çıkışın nerede olduğunu söyleyecek değil; yolculuğunuz süresince yanınızda size eşlik edecek, yolda karşınıza çıkabilecek engelleri nasıl aşabileceğiniz konusunda fikir alışverişi yapabileceğiniz ve yolunuza ışık tutarak aydınlatabilecek olan kişi. Hangi yöne gitmek istediğiniz, hangi tüneli seçeceğiniz veya çıkışa ulaşıp ulaşamayacağınızsa tamamen sizin seçimlerinize bağlı.
Bu örnekten de anlaşılabileceği üzere, terapist sosyal çevrenizdeki diğer insanlardan farklı olarak sizinle ilgili hiçbir önyargı taşımadan, tamamen tarafsız ve yargısız bir çerçevede, kendinizi açıkça ve net bir şekilde ifade edebilmenize olanak veren, güvenli ortamı oluşturan kişidir. Bu bağlamda, danışan ve terapist kişiyi en iyi versiyonu olmaktan alıkoyan düşünce ve davranış kalıplarını, gelecekte ortaya çıkabilecek zorlukları belirlemek ve değiştirmek için işbirliği içinde çalışır. Sürecin sonunda yardım alan kişi yalnızca hali hazırda baş etmeye çalıştığı problemi çözüme ulaştırmakla kalmaz, gelecekte ortaya çıkabilecek zorluklarla daha iyi başa çıkabilmesi için kendisine fayda sağlayacak yeni beceriler de geliştirmiş olur.
Kimler terapiye gitmelidir?
Terapiye gidenlerin ruh sağlığının bozuk olduğuna dair yaygın inanış, çoğumuz için ruh sağlığı desteği almanın önündeki en büyük engellerden biri. Çevrenizde terapiye gittiğinizin duyulmasının insanların sizinle ilgili görüşlerinde olumsuz bir etki yaratabileceğine dair kaygılarınız, problemlerinizle tek başınıza baş etmeniz gerektiğine dair kalıplaşmış düşünceleriniz ya da mükemmeliyetçiliğiniz nedeniyle hatalı seçimler yapmış olduğunuzu kabul edememeniz terapiye gitmeye direnç göstermenize neden olabilir.
- Kendinizi uzun süredir depresif, gergin, endişeli ya da öfkeli hissediyorsanız ve yaşam kaliteniz bu yoğun duygulardan olumsuz etkileniyorsa,
- Sosyal çevrenizdeki insanlarla eskisi kadar sık görüşmek istemiyor, bulunduğunuz ortam ne kadar kalabalık olursa olsun kendinizi yalnız hissediyor ya da kendinizi insanlardan soyutluyorsanız,
- İştahınızda gözle görülür bir değişiklik varsa ve normalde olduğundan çok daha fazla ya da az yemek yiyorsanız,
- Baş ağrısı, acı, sindirim sistemi bozuklukları ve cilt problemleriyle ilgili fiziksel semptomlarınızda bir artış gözlemliyorsanız,
- Daha önce yapmaktan zevk aldığınız aktivitelere karşı ilginizi kaybettiyseniz,
- Çevrenizdeki insanların davranışlarından çok daha hızlı etkileniyor, duygularınızı kontrol etmekte zorluk yaşıyor ve çok daha tepkisel olduğunuzu fark ediyorsanız,
- Modunuzda ani değişimler oluyorsa ve artık kendinizi tanımakta zorlanıyorsanız,
- Alkol ya da madde kullanımınızda gözle görülür bir artış söz konusuysa,
- Yaşamda karşınızda çıkan her durumu çok daha fazla kontrol etme eğilimi gösteriyor ve kontrol edemediğinizde paniğe kapılıyorsanız,
- Ve tüm bu semptomlardan bir ya da birkaçı uzun zamandır hayatınızdaysa bir ruh sağlığı profesyonelinden terapi desteği almanızın zamanı gelmiş demektir.
Bu semptomları göstermiyor olsanız da kronik bir hastalığınız varsa, yakın zamanda büyük bir kayıp yaşadıysanız, iş yaşamında başa çıkmakta zorlandığınız durumlarla karşılaşıyorsanız, sağlıklı ilişkiler kurmakta ve ilişkilerinizi korumakta zorluk yaşıyorsanız; boşanma ya da kaza gibi günlük hayatınızda karşılaşmadığınız, dönemsel olarak karşınıza çıkan ve baş edemediğiniz zorlayıcı yaşam olaylarıyla karşı karşıyaysanız psikoterapi desteği almak yaşam kalitenizi artırmanıza ve ruh sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir.
Ailenizden ve arkadaşlarınızdan aldığınız desteğin yetersiz olduğunu hissettiğiniz, günlük sorumluluklarınızı yerine getirmekte zorlandığınız, aşırı endişe duyduğunuz ve her durumda en kötü senaryoyu düşündüğünüz, sürekli tetikte olduğunuz ve tüm bu durumların size ya da çevrenizdekilere zarar verdiğini fark ettiğiniz noktada terapi desteği alabilirsiniz.
En iyi terapi yöntemi hangisidir?
Yukarıda da söylediğimiz gibi, terapi ekolleri kendi içinde yüzlerce farklı dala ayrılsa da herhangi birisinin bir diğerinden daha iyi olduğu ya da size daha iyi geleceğini söyleyebilmek mümkün değil.
Psikoterapiye dair birçok farklı yaklaşım var ve terapistler genelde bu yaklaşımların herhangi birinde ya da birkaçında uzmanlaşmış olabiliyor. Her teorik bakış açısı, terapistin danışanlarını tanıması, danışanın sorun olarak getirdiği konuları anlaması ve hedefe yönelik çözümler geliştirmesine yardımcı olan için bir yol haritası görevi görüyor.
Hangi terapi yönteminin size daha fazla fayda sağlayacağı terapistin alandaki uzmanlığına, kullanılan yaklaşımın hangi problem üzerinde nasıl etkilerinin olduğunu gösteren bilimsel araştırmalara, danışanın terapi almaya ne kadar gönüllü olduğuna ve en önemlisi de terapistle kurulan ilişkinin dinamiklerine bağlı.
Örneğin, Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünü benimsemiş terapistler, belirli durumlara verdiğiniz tepkileri, düşünce kalıplarınızı ve daha pek çok faktörü göz önünde bulundurarak sizinle ilgili oldukça kapsamlı veriler almaya çalışır ve bu verilere uygun olabilecek çözüm alternatiflerini size sunar. Buna karşılık Psikanalitik ve Hümanist yaklaşımlar pratik uygulamalardan çok konuşmaya, kendinizle ilgili farkındalık geliştirmenize, mevcut sorunlarınızın en derininde yatan sebepleri daha iyi anlayabilmenize ve erken çocukluk dönemindeki yaşantılarınızın bugün karşılaştığınız problemlerle nasıl ilişkilendirilebileceğine odaklanır.
Pek çok terapist, herhangi bir ekolde uzmanlaşmış olsa da, farklı yaklaşımların araçlarını danışanın ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre sürece dahil edebilir. Ancak bunu yapabilmesi için, tüm ekollerle ilgili kapsamlı bilgiye sahip olması ve hangi yöntemi ne amaçla kullandığının bilincinde olması gerekir. Dolayısıyla terapist seçimi yaparken birkaç farklı yaklaşımla çalışan terapistlerin bu yaklaşımlarda ne kadar uzman olduğuna dair ön bilgi talep etmeniz, terapi sürecinden maksimum fayda sağlamanıza yardımcı olacaktır.
Terapistinizin kullandığı ekoldeki uzmanlığına ek olarak, ruh sağlığı alanında uzmanlığının olup olmadığını, hangi okuldan mezun olduğunu ve hangi terapi eğitimlerini aldığını tüm detaylarıyla araştırmanız; hem terapi sürecinin faydadan çok zarar vermesini engellemenize hem de maddi ve manevi olarak yatırım yaptığınız terapi sürecinden en iyi şekilde yararlanmanıza olanak sağlayacaktır.
Kimler terapi yapabilir?
Ülkemizde henüz bir ruh sağlığı yasası olmadığı için ruh sağlığı alanında uzmanlığı olmayan kişiler de ‘terapist’ olduğunu iddia ederek alandaki bu boşluktan faydalanma eğilimi gösterebiliyorlar. Bu nedenle terapi almaya karar verdiğinizde destek alacağınız kişinin psikiyatri, psikoloji ya da psikolojik danışmanlık bölümlerinin herhangi birinden lisans mezunu olup olmadığına; mümkünse bu alanlarda uzmanlık (yüksek lisans veya doktora) eğitiminin (klinik psikoloji gibi) olmasına, aldığı terapi eğitiminin güvenilir olmasına ve süreç boyunca süpervizyon almış olmasına dikkat etmelisiniz. Ruh sağlığı alanı dışında eğitimi olan yaşam koçu, mentör, kişisel gelişim uzmanı gibi sıfatlara sahip kişiler yaşamınıza farklı şekillerde katkı sağlayabilecek olsa da, söz konusu psikoterapi olduğunda yukarıda saydığımız gibi eğitimlerini tamamlamış, akredite psikolog, psikiyatr ya da psikolojik danışmandan yardım almanız daha faydalı olabilir.
Psikoterapi alanında uzmanlaşan psikologlar, psikiyatrlar ve psikolojik danışmanlar ruh sağlığınızın ne durumda olduğuna dair değerlendirme, teşhis ve semptomlara en uygun terapi yöntemini kullanma konusunda özel bir uzmanlığa ve eğitime sahip profesyonellerdir. En az dört yıllık bir lisans eğitimine ek olarak, neredeyse profesyonel yaşamlarının tamamında aldıkları terapi eğitimleriyle ve süpervizyonlarla, etik kuralları gözeterek ruh sağlığı hizmeti verirler. Kendi uzmanlıklarının hangi konularda yeterli olduğunu çok iyi analiz edebildikleri için, gerekli durumlarda sizi çok daha yetkin uzmanlara yönlendirebilirler. Bununla birlikte, herhangi bir terapi ekolünde, dışarıdan aldıkları eğitimlerle uzmanlaşmamış psikologlar (klinik psikologlar hariç), psikiyatrlar ya da psikolojik danışmanlar terapi yapamaz.
Psikolojik destek almak istiyorum, nasıl terapist bulabilirim?
Psikoterapi hizmeti ülkemizde sigorta kapsamında olmadığı için, öncelikli olarak terapi ücretini karşılayabileceğinizden emin olmanız gerekiyor. Yetkin terapistler devamlı olarak eğitim ve süpervizyon alarak kendilerini geliştirdikleri için, seans ücretleri de görece daha pahalı olabiliyor.
Kendiniz için uygun olabilecek terapisti bulmak için öncelikle aile üyelerinize ve arkadaşlarınıza sorarak önerdikleri terapistlerin eğitim geçmişlerini ve yetkinliklerini araştırabilirsiniz. Sizinle ilgili ön bilgiye sahip oldukları, anlattıklarınızı yargısız dinleyemeyecekleri ve çoklu ilişki dinamikleri nedeniyle terapi sürecinden yeterince fayda sağlayamayacağınız için terapist olan yakın arkadaşlarınız, akrabalarınız, tanıdıklarınız, hatta arkadaşlarınızın terapi aldığı terapistler yerine; sizi tanıma ihtimali olmayan bir uzmandan yardım almanız bu süreçten maksimum fayda sağlamanız için gerekli ve önemli bir detay.
Yaşadığınız bölgede toplum ruh sağlığı hizmeti veren merkezleri (PDR birimleri, hastaneler, üniversitelerdeki psikolojik destek birimleri gibi) araştırabilir, internet üzerinden kapsamlı bir araştırma yapabilir, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği gibi kuruluşların web sitelerinden yetkin terapistlerin liste ve iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.
Terapistler ve danışanlar terapi sürecinde işbirliği içinde çalıştığı için, terapistinizin yetkinliği ve uzmanlığı kadar kurduğunuz ilişki de terapist seçiminin önemli bir parçası. Terapistinizin yetkinliğiyle ilgili kendisinden telefonla bilgi alırken bile, kimyanızın uyuşup uyuşmadığıyla ilgili bir izlenim elde edebilirsiniz. Ayrıca sürece başlamadan önce kısa bir ön görüşme talep edebilir, farklı kişilerle yapacağınız ön görüşmeler sonucunda yanında en rahat hissettiğiniz ve size en çok güven veren uzmanla sürecinize devam edebilirsiniz.
Kimyanızın tuttuğunu hissettiğiniz terapistle sürece başlamadan önce, ayrıca şu soruları da kendinize sormayı ihmal etmeyin:
- Terapi almaya gönüllü müyüm yoksa eşimin/arkadaşımın/ebeveynimin ısrarıyla mı gidiyorum?
- Bu süreçte tek başıma mı destek almak istiyorum yoksa partnerimle ya da çocuklarımla birlikte mi almalıyım?
- Psikoterapi almaktaki amacım, süreç sonundaki hedeflerim ve beklentilerim neler?
- Her ay terapiye özel olarak ayırabileceğim bir bütçem var mı? Finansal durumum terapide sürekliliği sağlayabilmem için yeterli mi?
- Terapiye gideceğim yer evime yakın mı?
- Benim için en uygun gün ve saatler hangisi?
Terapi süreci başlamadan önce terapiste neleri sormalıyım?
Terapistinizle ilk teması kuracağınız yer muhtemelen ilk telefon görüşmeniz olacaktır. Bazı terapistler e-postayla başvuru kabul etseler de, gizliliğin korunması için telefon araması e-mail ya da mesajdan daha güvenilir bir seçenek. Terapistiniz gün boyunca seansa olabileceği için asistanıyla görüşürseniz, adınızı, telefon numaranızı ve hangi nedenle terapiye başvurduğunuzun kısa bir açıklamasını bırakmanız yeterli olacaktır. Telefon görüşmeniz sırasında terapistinize şu soruları iletebilirsiniz:
- Yeni danışan kabul ediyor musunuz?
- Erkeklerle / kadınlarla / çocuklarla / çift ve ailelerle / ergenlerle (hangi gruptaysanız) çalışıyor musunuz?
- Eğitim geçmişiniz nedir?
- Alanda kaç yıldır çalışıyorsunuz?
- Uzmanlık alanlarınız neler?
- Sahip olduğum problemle ve semptomlarla daha önce çalıştınız mı?
- Hangi terapi ekolünden ya da yaklaşımından faydalanıyorsunuz?
- Kullandığınız yöntemler bilimsel olarak desteklenmiş yöntemler mi?
- Seans ücretleriniz ne kadar? Standart ücretlerinizi karşılayamıyor olmam durumunda nasıl bir yol izleyebiliriz?
- Herhangi bir derneğe ya da kuruluşa üyeliğiniz var mı?
- Randevumu kaçırdığım, gelemediğim ya da geç kaldığım durumlarda nasıl bir prosedür izleniyor?
Tüm bunlara ek olarak, terapi süreciyle ya da terapistinizle ilgili tüm endişelerinizi de açıklıkla ön görüşmenizde terapistinize danışabilirsiniz. Örneğin, dini görüşü sizinkine uygun olan, sizinle aynı kültürde yetişmiş ya da cinsiyeti sizinle aynı olan bir terapistle çalışmak isteyebilirsiniz. Bazı terapistler kişisel bilgilerini paylaşmak konusunda diğerlerinden daha açık olsa da, tüm bu sorularınıza alacağınız yanıtlar size birlikte çalışıp çalışamayacağınız konusunda önemli bilgiler verecektir.
Tabii madolyanun öteki tarafında, siz terapistinizi değerlendirirken psikoterapistiniz de sizinle ilgili önemli bilgiler edinecektir. İyi bir terapist, terapi sürecinden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için profesyonel uzmanlığı kadar kişiliğiniz konusunda da iyi bir eşleşme olup olmadığınıza karar verecek, kendi yetkinliğinin ya da uzmanlığının dışında kaldığınız noktada sizi mutlaka daha uygun olabilecek başka bir terapiste yönlendirecektir.
İlk terapi seansına nasıl hazırlanmalıyım?
Terapistinizi bulduktan ve ilk randevunuzu aldıktan sonra, ilk seansa nasıl hazırlanmanız gerektiğini terapistinize sorabilirsiniz. Muhtemelen sizden daha önce ruh sağlığı desteği alıp almadığınıza, ilaç kullanıp kullanmadığınıza, çeşitli semptomları ne kadar süredir gösterdiğinize, terapiye geliş amacınıza yönelik çeşitli soruların bulunduğu bir ön görüşme formu doldurmanızı isteyecektir.
Ön görüşme formunun yanı sıra, arkadaşlarınızdan ve internetteki güvenilir kaynaklardan terapi süreciyle ilgili bilgi edinebilir, terapi aldığını bildiğiniz arkadaşlarınıza merak ettiklerinizi sorabilir ya da hiçbir ön araştırma yapmadan ilk seansa giderek terapistinizin sizi uygun şekilde yönlendirmesini tercih edebilirsiniz.
Süreç boyunca açık fikirli olmaya, psikoterapi konusunda şüpheniz varsa veya birisi size söylediği için gidiyor olsanız bile, denemeye istekli olmaya çalışın. Orada geçireceğiniz zamanın tamamen kendinize ayırdığınız bir zaman olduğunu, terapistinizin sadece sizin için orada olduğunu ve güvende olduğunuzu kendinize sık sık hatırlatın.
Terapiden beklentim ne olmalı?
Terapi süreciniz devam ederken, terapistinizle güvene dayalı, terapötik bir ilişki kurmaya da devam edeceksiniz. Sizi tanıma sürecinin bir parçası olarak terapistiniz, çeşitli araçlar yardımıyla bazı değerlendirmeler yapmak isteyebilir. Semptomlarınızın yoğunluğunu ve sıklığını anlamak, kişilik özelliklerinizi keşfetmek, sağlıklı ve sağlıksız olan başa çıkma stratejilerinizle ilgili bilgi edinmek, yaşamda karşılaştığınız zorlukları anlamlandırmak ve yorumlamak üzere kapsamlı bir eğitim sürecinden geçtiği için, sorduğu tüm sorulara açık ve net şekilde cevap vermeye çalışmalısınız.
Terapi sürecinde yapılan değerlendirmeler ve standardize testler sanıldığı gibi teşhis koymak üzere değil, problemin ne kadar ciddi olduğunu anlamak üzere yapılır. Örneğin, akademik hayatında sorunlar yaşayan bir çocuğun bu probleminin dikkat eksikliğinden mi, ailevi durumlardan mı mi yoksa gelişimsel problemlerden mi kaynaklandığını bulmak sürecin nasıl yapılandırılması gerektiğiyle ilgili terapiste bilgi verir.
Süreç ne kadar ilerlemiş olursa olsun, her bir seansta farklı problemler keşfetmeye, kendinizin bile bilmediği özelliklerinizi keşfetmeye devam edeceksiniz. Terapi sürecinin erken aşamalarında, terapistiniz sizi rahatsız eden şeyleri netleştirmenize yardımcı olacaktır. Ardından, alternatif düşünceler ve davranışlar aracılığıyla, duygularınızı yönetmenin yollarını bulmak için birlikte çalışarak problem çözme aşamasına geçeceksiniz.
Seanslarınız sırasında yeni davranışları güvenli bir ortamda deneyimleme, seanslarınız arasındaysa yeni beceriler geliştirmek için günlük yaşamınızda uygulama fırsatı bulabilirsiniz. Siz ilerleme kaydettikçe, terapistiniz sizinle birlikte ilerlemenizi değerlendirecek ve terapinin ilk aşamalarında belirlediğiniz hedeflerin yeniden formüle edilmesi veya genişletilmesi gerekip gerekmediğine karar vereceksiniz.
Bazı durumlarda, terapistiniz sürece başkalarını da dahil etmeyi önerebilir. Örneğin, ilişki sorunları yaşıyorsanız, bir seansa eşinizin ya da partnerinizin katılmasını rica edebilir. Benzer şekilde, ebeveynlikle ilgili sorunlarınız varsa, terapistiniz bir ya da birkaç seansa çocuğunuzla birlikte gelmenizi isteyebilir. Özellikle diğer insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor ve ilişkisel problemler yaşıyorsanız, grup psikoterapisinden de faydalanabilirsiniz.
Sizi psikoterapi odasına götüren problemi çözmeye başladığınızda, kendinizi ve dünyayı çok daha farklı görmenize yardımcı olacak yeni beceriler de kazanmış olacaksınız. Değiştirebileceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz durumları nasıl ayırt edebileceğinizi, kontrolünüz altındaki şeyleri iyileştirmeye ve kontrolünüz dışındakileri oldukları gibi kabul etmeye nasıl odaklanabileceğinizi öğreneceksiniz. Hepsinden önemlisi, gelecekte karşılaşabileceğiniz olası sorunları çok daha esnek bir zihniyetle karşılayabilecek, sorunların çözümünde kullanabileceğiniz muhteşem araçlar ve beceriler edineceksiniz. Sonuç olarak, herhangi bir probleminiz olmasa bile yaşamınızı iyileştirmek, kişisel gelişiminize katkı sağlamak ve çok daha mutlu bir yaşam sürdürmek için psikoterapinin muhteşem getirilerinden faydalanabilirsiniz.