X

Psikoterapi nedir: Terapi sürecine dair merak edilen sorular ve doğru terapist seçimi

Kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığıyla sınandığımız, hem bedensel hem de psikolojik olarak oldukça zorlu geçen bir yılın ardından aşı süreçlerinin hızlanması ve yasakların hafiflemesiyle birlikte hepimiz derin bir nefes aldık. Ancak yaşam tarzımızın, alışkanlıklarımızın ve ilişkilerimizin kökten değiştiği; bazılarımızın sevdiklerini kaybettiği, bazılarımızınsa hastalığın geride bıraktığı etkilerle mücadele ettiği şu süreçte bizi çok daha zorlayıcı bir konuda büyük sınav bekliyor: Ruh sağlığı!

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya üzerindeki her 4 kişiden 1’inden fazlası yaşamı boyunca en az bir kez depresyon, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi bir ruh sağlığı problemiyle mücadele ediyor. Hali hazırda yüksek olan bu rakam, pandemi nedeniyle ortaya çıkan yoğun kaygı, korku ve travma sonrası stres bozukluğu gibi sebeplerle çok daha artmış durumda.

Ciddi bir hastalıkla baş etmeye çalışmak, ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, iş yaşamındaki zorluklar, yakınlarımızı kaybetmek, yoğun stres, madde bağımlılığı gibi yoğun duyguları ve düşünceleri tetikleyen pek çok stres faktörü ruh sağlığımızı olumsuz etkileyerek yaşam kalitemizi düşürebiliyor. Bazen arkadaşlarımızla konuşmak, sevdiğimiz aktiviteleri yapmak, dışarıda zaman geçirmek ya da sorumluluklarımızdan kısa bir süreliğine uzaklaşmak kendimizi daha iyi hissetmemize olanak tanırken; bazı durumlarda kendi kaynaklarımız yetersiz kalabiliyor ya da yaşamımızla ilgili daha köklü değişiklikler yapmak isteyebiliyoruz. Bu gibi durumlarda ruh sağlığı alanında uzmanlaşmış birinden profesyonel psikoterapi desteği alma ihtiyacı duyabiliyoruz.

Psikoterapi nedir?

Mesleği psikiyatr, psikolog ve psikolojik danışman olan ruh sağlığı profesyonellerinin akredite ve belirli koşulları sağlayan ekstra eğitim süreçlerinden geçmesini gerektiren psikoterapi, herhangi bir psikoterapi ekolünün teorisi ve pratikleri rehberliğinde, kişinin ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik çalışmaları içeriyor. Psikoterapi yaygın kanının aksine, yaşamda karşılaştığımız problemleri ortadan kaldırmayı değil, bu problemlerle baş etme kapasitemizi artırmaya yönelik araçlar kazanmamızı hedefliyor. Yetkin ruh sağlığı çalışanları psikoterapi yoluyla, her yaştan insanın daha mutlu, daha sağlıklı ve daha üretken hayatlar yaşamasına yardımcı oluyor.

Psikoterapide terapist ünvanı almış psikolojik danışmanlar, psikologlar ya da psikiyatrlar, insanların daha sağlıklı ve daha etkili alışkanlıklar geliştirmelerine yardımcı olmak için etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir dizi prosedürü uygularlar. Düşünceler, davranışlar ve duygular aracılığıyla değişimi hedefleyen, sonuç odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi’den ilişkilenme şeklimiz üzerinden kişiliğimiz ve benliğimizle ilgili çıkarsamalar yapan, süreç odaklı Psikodinamik yaklaşımlara kadar yüzlerce farklı çeşitte terapi yaklaşımıyla çalışabilmek mümkün. Hiçbir yaklaşım bir diğerinden daha ‘iyi’ ya da ‘etkili’ olarak değerlendirilemeyeceği gibi, terapi sürecinden fayda görüp görmeyeceğiniz de tamamen terapistinizin uzmanlığına, terapistle kurduğunuz ilişkiye ve terapiden beklentinizin ne olduğuna bağlı.

Beklentiler demişken; büyük bir çoğunluğumuz terapiye başlarken karşı tarafın bize sunacağı mucizevi çözümler olduğuna, birkaç seansta problemlerimizi çözüme ulaştırabileceğimize ve tüm sorumluluğun terapistte olduğuna dair yanılgıya kapılabiliyoruz. Ancak psikoterapi sanıldığının aksine daha yetkin olan terapistin mucizevi çözümler sunmasını değil, danışan ve terapist arasında kurulan güvenli ilişki aracılığıyla kişiye rehberlik eden bir süreç.

Zifiri karanlık olan, farklı yönlere giden tünellerle dolu bir mağarada ilerleyerek çıkışı bulmaya çalıştığınızı düşünün. Terapist, bu zorlu yolculukta size hangi yöne gitmeniz gerektiğini ya da çıkışın nerede olduğunu söyleyecek değil; yolculuğunuz süresince yanınızda size eşlik edecek, yolda karşınıza çıkabilecek engelleri nasıl aşabileceğiniz konusunda fikir alışverişi yapabileceğiniz ve yolunuza ışık tutarak aydınlatabilecek olan kişi. Hangi yöne gitmek istediğiniz, hangi tüneli seçeceğiniz veya çıkışa ulaşıp ulaşamayacağınızsa tamamen sizin seçimlerinize bağlı.

Bu örnekten de anlaşılabileceği üzere, terapist sosyal çevrenizdeki diğer insanlardan farklı olarak sizinle ilgili hiçbir önyargı taşımadan, tamamen tarafsız ve yargısız bir çerçevede, kendinizi açıkça ve net bir şekilde ifade edebilmenize olanak veren, güvenli ortamı oluşturan kişidir. Bu bağlamda, danışan ve terapist kişiyi en iyi versiyonu olmaktan alıkoyan düşünce ve davranış kalıplarını, gelecekte ortaya çıkabilecek zorlukları belirlemek ve değiştirmek için işbirliği içinde çalışır. Sürecin sonunda yardım alan kişi yalnızca hali hazırda baş etmeye çalıştığı problemi çözüme ulaştırmakla kalmaz, gelecekte ortaya çıkabilecek zorluklarla daha iyi başa çıkabilmesi için kendisine fayda sağlayacak yeni beceriler de geliştirmiş olur.

Kimler terapiye gitmelidir?

Terapiye gidenlerin ruh sağlığının bozuk olduğuna dair yaygın inanış, çoğumuz için ruh sağlığı desteği almanın önündeki en büyük engellerden biri. Çevrenizde terapiye gittiğinizin duyulmasının insanların sizinle ilgili görüşlerinde olumsuz bir etki yaratabileceğine dair kaygılarınız, problemlerinizle tek başınıza baş etmeniz gerektiğine dair kalıplaşmış düşünceleriniz ya da mükemmeliyetçiliğiniz nedeniyle hatalı seçimler yapmış olduğunuzu kabul edememeniz terapiye gitmeye direnç göstermenize neden olabilir.

  • Kendinizi uzun süredir depresif, gergin, endişeli ya da öfkeli hissediyorsanız ve yaşam kaliteniz bu yoğun duygulardan olumsuz etkileniyorsa,
  • Sosyal çevrenizdeki insanlarla eskisi kadar sık görüşmek istemiyor, bulunduğunuz ortam ne kadar kalabalık olursa olsun kendinizi yalnız hissediyor ya da kendinizi insanlardan soyutluyorsanız,
  • İştahınızda gözle görülür bir değişiklik varsa ve normalde olduğundan çok daha fazla ya da az yemek yiyorsanız,
  • Baş ağrısı, acı, sindirim sistemi bozuklukları ve cilt problemleriyle ilgili fiziksel semptomlarınızda bir artış gözlemliyorsanız,
  • Daha önce yapmaktan zevk aldığınız aktivitelere karşı ilginizi kaybettiyseniz,
  • Çevrenizdeki insanların davranışlarından çok daha hızlı etkileniyor, duygularınızı kontrol etmekte zorluk yaşıyor ve çok daha tepkisel olduğunuzu fark ediyorsanız,
  • Modunuzda ani değişimler oluyorsa ve artık kendinizi tanımakta zorlanıyorsanız,
  • Alkol ya da madde kullanımınızda gözle görülür bir artış söz konusuysa,
  • Yaşamda karşınızda çıkan her durumu çok daha fazla kontrol etme eğilimi gösteriyor ve kontrol edemediğinizde paniğe kapılıyorsanız,
  • Ve tüm bu semptomlardan bir ya da birkaçı uzun zamandır hayatınızdaysa bir ruh sağlığı profesyonelinden terapi desteği almanızın zamanı gelmiş demektir.

Bu semptomları göstermiyor olsanız da kronik bir hastalığınız varsa, yakın zamanda büyük bir kayıp yaşadıysanız, iş yaşamında başa çıkmakta zorlandığınız durumlarla karşılaşıyorsanız, sağlıklı ilişkiler kurmakta ve ilişkilerinizi korumakta zorluk yaşıyorsanız; boşanma ya da kaza gibi günlük hayatınızda karşılaşmadığınız, dönemsel olarak karşınıza çıkan ve baş edemediğiniz zorlayıcı yaşam olaylarıyla karşı karşıyaysanız psikoterapi desteği almak yaşam kalitenizi artırmanıza ve ruh sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir.

Ailenizden ve arkadaşlarınızdan aldığınız desteğin yetersiz olduğunu hissettiğiniz, günlük sorumluluklarınızı yerine getirmekte zorlandığınız, aşırı endişe duyduğunuz ve her durumda en kötü senaryoyu düşündüğünüz, sürekli tetikte olduğunuz ve tüm bu durumların size ya da çevrenizdekilere zarar verdiğini fark ettiğiniz noktada terapi desteği alabilirsiniz.

En iyi terapi yöntemi hangisidir?

Yukarıda da söylediğimiz gibi, terapi ekolleri kendi içinde yüzlerce farklı dala ayrılsa da herhangi birisinin bir diğerinden daha iyi olduğu ya da size daha iyi geleceğini söyleyebilmek mümkün değil.

Psikoterapiye dair birçok farklı yaklaşım var ve terapistler genelde bu yaklaşımların herhangi birinde ya da birkaçında uzmanlaşmış olabiliyor. Her teorik bakış açısı, terapistin danışanlarını tanıması, danışanın sorun olarak getirdiği konuları anlaması ve hedefe yönelik çözümler geliştirmesine yardımcı olan için bir yol haritası görevi görüyor.

Hangi terapi yönteminin size daha fazla fayda sağlayacağı terapistin alandaki uzmanlığına, kullanılan yaklaşımın hangi problem üzerinde nasıl etkilerinin olduğunu gösteren bilimsel araştırmalara, danışanın terapi almaya ne kadar gönüllü olduğuna ve en önemlisi de terapistle kurulan ilişkinin dinamiklerine bağlı.

Örneğin, Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünü benimsemiş terapistler, belirli durumlara verdiğiniz tepkileri, düşünce kalıplarınızı ve daha pek çok faktörü göz önünde bulundurarak sizinle ilgili oldukça kapsamlı veriler almaya çalışır ve bu verilere uygun olabilecek çözüm alternatiflerini size sunar. Buna karşılık Psikanalitik ve Hümanist yaklaşımlar pratik uygulamalardan çok konuşmaya, kendinizle ilgili farkındalık geliştirmenize, mevcut sorunlarınızın en derininde yatan sebepleri daha iyi anlayabilmenize ve erken çocukluk dönemindeki yaşantılarınızın bugün karşılaştığınız problemlerle nasıl ilişkilendirilebileceğine odaklanır.

Pek çok terapist, herhangi bir ekolde uzmanlaşmış olsa da, farklı yaklaşımların araçlarını danışanın ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre sürece dahil edebilir. Ancak bunu yapabilmesi için, tüm ekollerle ilgili kapsamlı bilgiye sahip olması ve hangi yöntemi ne amaçla kullandığının bilincinde olması gerekir. Dolayısıyla terapist seçimi yaparken birkaç farklı yaklaşımla çalışan terapistlerin bu yaklaşımlarda ne kadar uzman olduğuna dair ön bilgi talep etmeniz, terapi sürecinden maksimum fayda sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Terapistinizin kullandığı ekoldeki uzmanlığına ek olarak, ruh sağlığı alanında uzmanlığının olup olmadığını, hangi okuldan mezun olduğunu ve hangi terapi eğitimlerini aldığını tüm detaylarıyla araştırmanız; hem terapi sürecinin faydadan çok zarar vermesini engellemenize hem de maddi ve manevi olarak yatırım yaptığınız terapi sürecinden en iyi şekilde yararlanmanıza olanak sağlayacaktır.

Kimler terapi yapabilir?

Ülkemizde henüz bir ruh sağlığı yasası olmadığı için ruh sağlığı alanında uzmanlığı olmayan kişiler de ‘terapist’ olduğunu iddia ederek alandaki bu boşluktan faydalanma eğilimi gösterebiliyorlar. Bu nedenle terapi almaya karar verdiğinizde destek alacağınız kişinin psikiyatri, psikoloji ya da psikolojik danışmanlık bölümlerinin herhangi birinden lisans mezunu olup olmadığına; mümkünse bu alanlarda uzmanlık (yüksek lisans veya doktora) eğitiminin (klinik psikoloji gibi) olmasına, aldığı terapi eğitiminin güvenilir olmasına ve süreç boyunca süpervizyon almış olmasına dikkat etmelisiniz. Ruh sağlığı alanı dışında eğitimi olan yaşam koçu, mentör, kişisel gelişim uzmanı gibi sıfatlara sahip kişiler yaşamınıza farklı şekillerde katkı sağlayabilecek olsa da, söz konusu psikoterapi olduğunda yukarıda saydığımız gibi eğitimlerini tamamlamış, akredite psikolog, psikiyatr ya da psikolojik danışmandan yardım almanız daha faydalı olabilir.

Psikoterapi alanında uzmanlaşan psikologlar, psikiyatrlar ve psikolojik danışmanlar ruh sağlığınızın ne durumda olduğuna dair değerlendirme, teşhis ve semptomlara en uygun terapi yöntemini kullanma konusunda özel bir uzmanlığa ve eğitime sahip profesyonellerdir. En az dört yıllık bir lisans eğitimine ek olarak, neredeyse profesyonel yaşamlarının tamamında aldıkları terapi eğitimleriyle ve süpervizyonlarla, etik kuralları gözeterek ruh sağlığı hizmeti verirler. Kendi uzmanlıklarının hangi konularda yeterli olduğunu çok iyi analiz edebildikleri için, gerekli durumlarda sizi çok daha yetkin uzmanlara yönlendirebilirler. Bununla birlikte, herhangi bir terapi ekolünde, dışarıdan aldıkları eğitimlerle uzmanlaşmamış psikologlar (klinik psikologlar hariç), psikiyatrlar ya da psikolojik danışmanlar terapi yapamaz.

Psikolojik destek almak istiyorum, nasıl terapist bulabilirim?

Psikoterapi hizmeti ülkemizde sigorta kapsamında olmadığı için, öncelikli olarak terapi ücretini karşılayabileceğinizden emin olmanız gerekiyor. Yetkin terapistler devamlı olarak eğitim ve süpervizyon alarak kendilerini geliştirdikleri için, seans ücretleri de görece daha pahalı olabiliyor.

Kendiniz için uygun olabilecek terapisti bulmak için öncelikle aile üyelerinize ve arkadaşlarınıza sorarak önerdikleri terapistlerin eğitim geçmişlerini ve yetkinliklerini araştırabilirsiniz. Sizinle ilgili ön bilgiye sahip oldukları, anlattıklarınızı yargısız dinleyemeyecekleri ve çoklu ilişki dinamikleri nedeniyle terapi sürecinden yeterince fayda sağlayamayacağınız için terapist olan yakın arkadaşlarınız, akrabalarınız, tanıdıklarınız, hatta arkadaşlarınızın terapi aldığı terapistler yerine; sizi tanıma ihtimali olmayan bir uzmandan yardım almanız bu süreçten maksimum fayda sağlamanız için gerekli ve önemli bir detay.

Yaşadığınız bölgede toplum ruh sağlığı hizmeti veren merkezleri (PDR birimleri, hastaneler, üniversitelerdeki psikolojik destek birimleri gibi) araştırabilir, internet üzerinden kapsamlı bir araştırma yapabilir, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği gibi kuruluşların web sitelerinden yetkin terapistlerin liste ve iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Terapistler ve danışanlar terapi sürecinde işbirliği içinde çalıştığı için, terapistinizin yetkinliği ve uzmanlığı kadar kurduğunuz ilişki de terapist seçiminin önemli bir parçası. Terapistinizin yetkinliğiyle ilgili kendisinden telefonla bilgi alırken bile, kimyanızın uyuşup uyuşmadığıyla ilgili bir izlenim elde edebilirsiniz. Ayrıca sürece başlamadan önce kısa bir ön görüşme talep edebilir, farklı kişilerle yapacağınız ön görüşmeler sonucunda yanında en rahat hissettiğiniz ve size en çok güven veren uzmanla sürecinize devam edebilirsiniz.

Kimyanızın tuttuğunu hissettiğiniz terapistle sürece başlamadan önce, ayrıca şu soruları da kendinize sormayı ihmal etmeyin:

  • Terapi almaya gönüllü müyüm yoksa eşimin/arkadaşımın/ebeveynimin ısrarıyla mı gidiyorum?
  • Bu süreçte tek başıma mı destek almak istiyorum yoksa partnerimle ya da çocuklarımla birlikte mi almalıyım?
  • Psikoterapi almaktaki amacım, süreç sonundaki hedeflerim ve beklentilerim neler?
  • Her ay terapiye özel olarak ayırabileceğim bir bütçem var mı? Finansal durumum terapide sürekliliği sağlayabilmem için yeterli mi?
  • Terapiye gideceğim yer evime yakın mı?
  • Benim için en uygun gün ve saatler hangisi?

Terapi süreci başlamadan önce terapiste neleri sormalıyım?

Terapistinizle ilk teması kuracağınız yer muhtemelen ilk telefon görüşmeniz olacaktır. Bazı terapistler e-postayla başvuru kabul etseler de, gizliliğin korunması için telefon araması e-mail ya da mesajdan daha güvenilir bir seçenek. Terapistiniz gün boyunca seansa olabileceği için asistanıyla görüşürseniz, adınızı, telefon numaranızı ve hangi nedenle terapiye başvurduğunuzun kısa bir açıklamasını bırakmanız yeterli olacaktır. Telefon görüşmeniz sırasında terapistinize şu soruları iletebilirsiniz:

  • Yeni danışan kabul ediyor musunuz?
  • Erkeklerle / kadınlarla / çocuklarla / çift ve ailelerle / ergenlerle (hangi gruptaysanız) çalışıyor musunuz?
  • Eğitim geçmişiniz nedir?
  • Alanda kaç yıldır çalışıyorsunuz?
  • Uzmanlık alanlarınız neler?
  • Sahip olduğum problemle ve semptomlarla daha önce çalıştınız mı?
  • Hangi terapi ekolünden ya da yaklaşımından faydalanıyorsunuz?
  • Kullandığınız yöntemler bilimsel olarak desteklenmiş yöntemler mi?
  • Seans ücretleriniz ne kadar? Standart ücretlerinizi karşılayamıyor olmam durumunda nasıl bir yol izleyebiliriz?
  • Herhangi bir derneğe ya da kuruluşa üyeliğiniz var mı?
  • Randevumu kaçırdığım, gelemediğim ya da geç kaldığım durumlarda nasıl bir prosedür izleniyor?

Tüm bunlara ek olarak, terapi süreciyle ya da terapistinizle ilgili tüm endişelerinizi de açıklıkla ön görüşmenizde terapistinize danışabilirsiniz. Örneğin, dini görüşü sizinkine uygun olan, sizinle aynı kültürde yetişmiş ya da cinsiyeti sizinle aynı olan bir terapistle çalışmak isteyebilirsiniz. Bazı terapistler kişisel bilgilerini paylaşmak konusunda diğerlerinden daha açık olsa da, tüm bu sorularınıza alacağınız yanıtlar size birlikte çalışıp çalışamayacağınız konusunda önemli bilgiler verecektir.

Tabii madolyanun öteki tarafında, siz terapistinizi değerlendirirken psikoterapistiniz de sizinle ilgili önemli bilgiler edinecektir. İyi bir terapist, terapi sürecinden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için profesyonel uzmanlığı kadar kişiliğiniz konusunda da iyi bir eşleşme olup olmadığınıza karar verecek, kendi yetkinliğinin ya da uzmanlığının dışında kaldığınız noktada sizi mutlaka daha uygun olabilecek başka bir terapiste yönlendirecektir.

İlk terapi seansına nasıl hazırlanmalıyım?

Terapistinizi bulduktan ve ilk randevunuzu aldıktan sonra, ilk seansa nasıl hazırlanmanız gerektiğini terapistinize sorabilirsiniz. Muhtemelen sizden daha önce ruh sağlığı desteği alıp almadığınıza, ilaç kullanıp kullanmadığınıza, çeşitli semptomları ne kadar süredir gösterdiğinize, terapiye geliş amacınıza yönelik çeşitli soruların bulunduğu bir ön görüşme formu doldurmanızı isteyecektir.

Ön görüşme formunun yanı sıra, arkadaşlarınızdan ve internetteki güvenilir kaynaklardan terapi süreciyle ilgili bilgi edinebilir, terapi aldığını bildiğiniz arkadaşlarınıza merak ettiklerinizi sorabilir ya da hiçbir ön araştırma yapmadan ilk seansa giderek terapistinizin sizi uygun şekilde yönlendirmesini tercih edebilirsiniz.

Süreç boyunca açık fikirli olmaya, psikoterapi konusunda şüpheniz varsa veya birisi size söylediği için gidiyor olsanız bile, denemeye istekli olmaya çalışın. Orada geçireceğiniz zamanın tamamen kendinize ayırdığınız bir zaman olduğunu, terapistinizin sadece sizin için orada olduğunu ve güvende olduğunuzu kendinize sık sık hatırlatın.

Terapiden beklentim ne olmalı?

Terapi süreciniz devam ederken, terapistinizle güvene dayalı, terapötik bir ilişki kurmaya da devam edeceksiniz. Sizi tanıma sürecinin bir parçası olarak terapistiniz, çeşitli araçlar yardımıyla bazı değerlendirmeler yapmak isteyebilir. Semptomlarınızın yoğunluğunu ve sıklığını anlamak, kişilik özelliklerinizi keşfetmek, sağlıklı ve sağlıksız olan başa çıkma stratejilerinizle ilgili bilgi edinmek, yaşamda karşılaştığınız zorlukları anlamlandırmak ve yorumlamak üzere kapsamlı bir eğitim sürecinden geçtiği için, sorduğu tüm sorulara açık ve net şekilde cevap vermeye çalışmalısınız.

Terapi sürecinde yapılan değerlendirmeler ve standardize testler sanıldığı gibi teşhis koymak üzere değil, problemin ne kadar ciddi olduğunu anlamak üzere yapılır. Örneğin, akademik hayatında sorunlar yaşayan bir çocuğun bu probleminin dikkat eksikliğinden mi, ailevi durumlardan mı mi yoksa gelişimsel problemlerden mi kaynaklandığını bulmak sürecin nasıl yapılandırılması gerektiğiyle ilgili terapiste bilgi verir.

Süreç ne kadar ilerlemiş olursa olsun, her bir seansta farklı problemler keşfetmeye, kendinizin bile bilmediği özelliklerinizi keşfetmeye devam edeceksiniz. Terapi sürecinin erken aşamalarında, terapistiniz sizi rahatsız eden şeyleri netleştirmenize yardımcı olacaktır. Ardından, alternatif düşünceler ve davranışlar aracılığıyla, duygularınızı yönetmenin yollarını bulmak için birlikte çalışarak problem çözme aşamasına geçeceksiniz.

Seanslarınız sırasında yeni davranışları güvenli bir ortamda deneyimleme, seanslarınız arasındaysa yeni beceriler geliştirmek için günlük yaşamınızda uygulama fırsatı bulabilirsiniz. Siz ilerleme kaydettikçe, terapistiniz sizinle birlikte ilerlemenizi değerlendirecek ve terapinin ilk aşamalarında belirlediğiniz hedeflerin yeniden formüle edilmesi veya genişletilmesi gerekip gerekmediğine karar vereceksiniz.

Bazı durumlarda, terapistiniz sürece başkalarını da dahil etmeyi önerebilir. Örneğin, ilişki sorunları yaşıyorsanız, bir seansa eşinizin ya da partnerinizin katılmasını rica edebilir. Benzer şekilde, ebeveynlikle ilgili sorunlarınız varsa, terapistiniz bir ya da birkaç seansa çocuğunuzla birlikte gelmenizi isteyebilir. Özellikle diğer insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor ve ilişkisel problemler yaşıyorsanız, grup psikoterapisinden de faydalanabilirsiniz.

Sizi psikoterapi odasına götüren problemi çözmeye başladığınızda, kendinizi ve dünyayı çok daha farklı görmenize yardımcı olacak yeni beceriler de kazanmış olacaksınız. Değiştirebileceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz durumları nasıl ayırt edebileceğinizi, kontrolünüz altındaki şeyleri iyileştirmeye ve kontrolünüz dışındakileri oldukları gibi kabul etmeye nasıl odaklanabileceğinizi öğreneceksiniz. Hepsinden önemlisi, gelecekte karşılaşabileceğiniz olası sorunları çok daha esnek bir zihniyetle karşılayabilecek, sorunların çözümünde kullanabileceğiniz muhteşem araçlar ve beceriler edineceksiniz. Sonuç olarak, herhangi bir probleminiz olmasa bile yaşamınızı iyileştirmek, kişisel gelişiminize katkı sağlamak ve çok daha mutlu bir yaşam sürdürmek için psikoterapinin muhteşem getirilerinden faydalanabilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale