Hayatta her zaman her şey istediğimiz gibi gitmeyebiliyor. Bir anda gerçekleşen bir değişiklik ya da ortaya çıkan belirsizlik tüm planlarımızı alt üst edebiliyor. 2020 yılı başında hayatımıza giren ve etkisini bir türlü azaltmayan pandemi örneğinde olduğu gibi… Yazıyı okumadan önce, daha kişisel ve atlatmakta zorlandığınız bir durumu şöyle bir hatırlamanızda fayda olabilir. Birçok insan bu beklenmedik, belirsizlik içeren ve stres yüklü anlar ile baş etmekte zorlansa da, bazıları bu tarz durumları şaşırtıcı derecede sakinlikle yönetme becerisine sahiptir. Peki, bu sakinliğin temelinde yatan beceri nedir?
Psikolojik dayanıklılık nedir?
Psikolojik dayanıklılık, değişken ortamlarda, stres ya da baskı altında olduğumuz durumlarda bile istikrarlı performans gösterme becerisidir. Kimi zaman bu, farklı kavramlarla karıştırılabiliyor. Psikolojik dayanıklılık kesinlikle hırslı olmak, daha fazla sorumluluk üstlenebilmek, ya da duygularını bastırabilmek değildir. Psikolojik dayanıklılık sizin hem sosyal hem de iş hayatınızda zorlu durumları yönetmenizi kolaylaştırırken, sonrasında bu durumların yaratabileceği tahribatı da azaltacak ya da iyileştirecek gücü size verir. Bu nedenle, bu beceriyi kazanmanızın yanı sıra bilinçli bir şekilde üzerinde çalışmanız hayatınızı kolaylaştıracaktır.
Psikolojik dayanıklılığınızı artırmak veya koruyabilmek için öncelikle durumun sizin için neden önemli olduğunu fark etmek, devamında ise düşünce, davranış ve duygularınızı karşılaştığınız zorluklarla baş edebilecek şekilde, durumla uyumlu hale getirmek gerekmektedir.
Peki, siz ne kadar dayanıklısınız?
Bunu anlayabilmek için öncelikle hayatınızdaki stres seviyesine ve stresle başa çıkma becerinize bakabilirsiniz. Psikolojik olarak yeterince dayanıklı değilseniz, stresin ya da bilinmezliğin arttığı durumlarda kaygınız yükselir, özgüveniniz azalır; çaresiz hissedebilir, eleştirileri kabul etmeyebilirsiniz. Eğer stres yaratan ya da belirsizlik içeren durumlarda kontrolünüz altında olan konuları belirleyip, bunları zaman içerisinde gelişerek aşabileceğinizi düşünüyor ve kontrolünüz dışındakiler için kaygılanmayı bırakıp zorluklarla baş edebiliyorsanız da dayanıklılığınız iyi durumda diyebiliriz.
Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan insanlar karşılaştıkları zorlukların geçici olduğunu görebilir, olaylara olumlu tarafından yaklaşabilir. Öfke, kaygı, güçsüzlük gibi duyguların sonsuza kadar sürmeyeceğini algılar, güçlü yönlerinden de beslenerek olay veya durumla baş etmek için ne yapılması gerektiğini belirler ve çözüme odaklanır. Hata yapmaktan ya da reddedilmekten korkmadıkları için yardım istemekten, bilmedikleri konularda ise soru sormaktan çekinmezler. Öğrenmeye ve gelişmeye hep açıktırlar. Kendilerinin ya da başkalarının kötü tecrübelerinden dersler çıkarır ve bunu bir sonraki durumda uygularlar.
Dayanıklılığınızı geliştirebilmek için öncelikle kendinize karşı şefkatli olmalısınız. Kendiniz yerine, çok sevdiğiniz bir arkadaşınıza ya da ailenizden birine, karşılaştığı zorlu süreçte destek olduğunuzu düşünmek işinizi kolaylaştıracaktır.
Psikolojik dayanıklılığınızı nasıl artırırsınız?
1. İyimser olun.
Zorlu durumlarda olumsuza odaklanmaya meyilli olsak da, olumlu yönleri görmeye çabalayın; bu psikolojik dayanıklılığınızı artıracaktır. İyimserliğinizi besleyebilmek için kısa vadedeki kazançları düşünebilir, geçmişte üstesinden geldiğiniz durumları hatırlayabilirsiniz. Geçmişteki iyi tecrübelerinizi düşünüp bir yere not almanız, bu durumun da üstesinden gelebileceğinizi hatırlamanıza yardımcı olacaktır.
2. Reddedilme korkunuzun üzerine gidin.
Hata yapmaktan ya da reddedilmekten korkmak hem öğrenme hem de zorlukları birlikte aşma şansını kaçırmamıza neden olur. “Hayır” cevabını almaktan öylesine korkarız ki ne soru sorarız ne de yardım isteyebiliriz. Dayanıklılığınızı artırma yolunda bu korkuları geride bırakıp, iç sesinize rağmen aklınıza gelen soruları sorun, yardım isteyin. Aldığınız cevap hayır dahi olsa zihninizdeki kadar korkutucu bir deneyim olmadığını zamanla öğrenirsiniz. Bulduğunuz sosyal destek ile zorlukların üstesinden gelmek kolaylaşacağından kendinizi daha güçlü hissedersiniz.
3. Konfor alanınızdan çıkın.
Hepimiz hayatımızda konforu arar, bilinmezlikten ya da rahat hissetmediğimiz durumlardan uzak durmak isteriz. Hâlbuki aşina olmadığınız durumları deneyimlemek, güvenli alanınızdan çıkacağınız aktiviteler yapmak ileride karşılaşabileceğiniz belirsizlik içeren ya da zorlu süreçleri çok daha rahat yönetmenizi sağlar. Şimdi düşünün, konfor alanınızın dışında “yapsam iyi olurdu” dediğiniz o şey ne olabilir? İş yerinde yeni bir görev, bir proje ya da sosyal hayatınızda yapmayı çok istediğiniz ama muhtelif nedenlerle durduğunuz bir aktivite…
Konfor alanından çıkmanın en keyifli yollarından biri yeni bir şey öğrenmektir. Örneğin ukulele çalmak gibi yeni bir beceriyi kazanmaya çalışırken, kendinizi başarısız ve yetersiz hissedebilirsiniz. Bu duygulara rağmen devam eder ya da başarısızlıklara rağmen tekrar ederseniz, bir süre sonra beyniniz yeni sinir yolları oluşturur. Bu yollar oluştukça ukuleleyi daha iyi çalmaya, kendinizi daha yetkin hissetmeye başlarsınız. Süreç boyunca sadece ukulele çalmayı öğrenmekle kalmaz, zorlu sürecin üstesinden gelmeniz sayesinde psikolojik dayanıklılığınızı da artırırsınız.
4. Enerjinizi yönetin.
Sıkıntılı durumları en iyi şekilde yönetebilmek için hem fiziksel hem de akıl sağlığınıza dikkat etmelisiniz. Düzenli uyku, spor, iyi beslenme, meditasyon, kişisel bakım vb. gibi rutinlerin yanı sıra gün içerisinde enerjinizi neye ve ne zaman harcayacağınızı belirlemek de çok önemli. Örneğin, çetrefilli işleri düşünmeyi günlük planınızda kendinizi en iyi hissettiğiniz zaman aralığına yerleştirin. Beklenmedik bir zorluk karşısında ise yönetmeniz gereken tüm işleri gözden geçirip, önceliklendirme yapın ve öncelikli olmayan konuları bilinçli bir şekilde beklemeye alın ya da bırakın. Bu öncelik listesini belirlerken fiziksel ve akıl sağlığınıza iyi gelecek meditasyon, spor gibi aktiviteleri bırakmaktan kaçının. Unutmayın onlar sizin enerji depolarınızı yenileyen ve psikolojik dayanıklılığınızı artıran kaynaklar.
5. Anlamlı bir amaç belirleyin.
Kendilerine göre anlamlı bir yaşam amacı olan insanlar, bunu gerçekleştirme yolunda karşılaştıkları stres ya da acı veren durumları çok daha iyi yönetir. Bu amacın verdiği tatmin, büyük resme odaklanma ve kararlılıkları sayesinde, yolda karşılaştıkları sorun ya da aksiliklerle daha etkin mücadele eder ve psikolojik dayanımlarını yüksek tutarlar. Küçük hedeflerinizin yanı sıra sizin için de tutkuya dönüşebilecek ve değerlerinizle örtüşen bir amaç belirlemeniz psikolojik dayanıklılığınızı artırır. Bunun tam tersi de mümkün; psikolojik dayanıklılığınız artıkça hayatınızda sizin için anlamlı olan şeyler daha görünür hale gelir, dolayısıyla hayat amacınızı belirlemeniz kolaylaşır.
Anın keyfini çıkardığınız, beklenmedik zorlukların üstesinden rahatlıkla gelebildiğiniz ve gelişim fırsatlarını değerlendirdiğiniz bir yaşam için psikolojik dayanıklılığınızı artırmaya odaklanmanız dileğiyle…
İlginizi çekebilir: Kendine hizmet eden önyargı: Başarı sizden, başarısızlık dış mihraklardan mı?