X

Psikolojik araştırmalardan öğrendiğimiz 5 şaşırtıcı gerçek

Psikolojik araştırmalar konusunda süregelen bir anlayış vardır: Sonucunda zaten bildiğimiz şeylerin ortaya çıktığını, bu bilimin “bize kendimizi anlattığı” iddia edilir. Hatta zaman zaman, bu sebeple küçümsenir bile. Oysa, yıllar içinde ortaya çıkan pek çok sonuç, her şeyin bizim bildiğimizi sandığımız gibi olmadığını kanıtlıyor. Farkında olmadığımız pek çok özellik ve karar veriş mekanizmamızdaki detaylar oldukça çarpıcı.

Bizleri oldukça şaşırtan bazı psikolojik araştırmalar ile sonuçlarını siz Uplifers okurlarına ulaştırmak istedik.

Bilişsel uyumsuzluk: Kendi kendimizi kandırıyoruz

Bilişsel Uyumsuzluk (Cognitive Dissonance) teorisi, 1959 yılında Stanford Üniversitesi’nde Leon Festinger adında bir psikoloji profesörü tarafından ortaya atılıp denenmiştir. Bu teori, davranış ve düşüncelerimizin uyumlu olması gerektiği anlayışına dayanıyor. Bir diğer deyişle beynimiz nasıl olması gerektiğine karar verirse, davranışlarımızı da bu şekilde yönlendiriyor. “Beynimiz bizi yönetiyormuş, ya ne olacaktı?” dediğinizi duyar gibiyim. Şaşırtıcı olan kısım, düşünce ve davranışlarımız çelişkiye düştüğünde başlıyor: İçsel ya da dışsal gerekçelendirmelerimize uzaktan bakıldığında epey gülünç.

Bunu, Festinger’ın deneyini açıklayarak örneklendirelim: Deney katılımcılarına oldukça sıkıcı bir iş verilip, sonunda da rastgele olarak 1 dolar ve 20 dolar dağıtılıyor. Deneyden kısa süre sonra katılımcılara bir anket yapılarak, gerçekten eğlenip eğlenmedikleri soruluyor. 20 dolar alan grubun çoğunluğu hayır yanıtı verirken, 1 dolar alan grubun çoğunluğu deneyin eğlenceli olduğunu ifade ediyor! Festinger ve ekibi bunu, 20 doların dışsal bir gerekçe yaratmasıyla açıklıyor: Katılımcı bu deneyi para için yaptığına inandığı için yalan söylemek zorunda değil. Oysa, 1 dolar alan grupta noksan olan dışsal gerekçe, içsel gerekçe ile dengeleniyor: “Para için yapmadığıma göre eğlenmek için yapmışımdır.” Katılımcılar kendilerine yalan söyleyerek gerçekten eğlendiklerine önce kendilerini, sonra da kendilerinden sonra gelecekleri inandırmaya çalışıyorlar.

İşin tüyleri ürperten kısmı, beynimizin bu gerekçelendirmeyi kim bilir gün içinde kaç kez, hangi koşullar için yapıyor oluşu… Acaba neleri gerekçelendirdiğimiz için, neleri gerçekten sevdiğimiz, eğlenceli bulduğumuz, tercih ettiğimiz için yapıyoruz?

Halüsinasyonlar: Düşündüğümüzden daha yaygınlar

Halüsinasyon, yani var olmayan bir şeyi görme, duyma ya da olmayan bir durumu gerçek sanma hali genelde ağır bir psikolojik hastalık belirtisi olarak sınıflandırılır. Oysa bunları basitçe uyanıkken görülen rüyalar olarak düşünmek ve oldukça yaygın olduklarını kabul etmek gerekir. 2000 yılında yayınlanan bir araştırmada halüsinasyonların ortaya çıkma sıklığı ve bunun patolojik (hastalıksal) bağlantıları araştırıldığında, yaklaşık 13000 kişinin yüzde 40’a yakını en az bir kez halüsinasyon gördüğünü bildirmiş. Üstelik, yüzde 7’si ayda bir, yüzde 3’ü haftada bir olmak üzere…

Halüsinasyonların belli başlı bir hastalığı işaret ettiğini kesin olarak söylemek mümkün değil. Ancak, görsel ve işitsel halüsinasyonlar psikolojik rahatsızlıklarla, dokunma duyusuyla ilgili halüsinasyonlar ise daha ziyade organik veya toksik zehirlenme gibi durumlarla ilişkilendiriliyor.

Plasebo etkisi: Bonibon da ağrı kesici işlevi görebilir; yeter ki inanın

Beynimiz vücudumuzun davranışlarını yönettiği gibi, ağrı ve acı hissini kontrol etmekte de oldukça ustadır. İlaç alır almaz kesildiğini hissettiğiniz baş ağrısının ilacın etkisiyle yok olmadığını herhalde tahmin edersiniz; çünkü ilaç henüz kana bile karışmamıştır.

İlaç deneyleri, yani klinik araştırmalar da genelde plasebo karşılaştırmalı olarak yapılır. Böylece, hasta ilaç mı, yoksa zararsız ve etken madde içermeyen bir hap aldığını bilemeyecek ve değerlendirmesi gerçekten tarafsız olacaktır. Tabi hekimin de… Buradan, pozitif düşüncenin ve inanmanın ne kadar kuvvetli birer itici güç olduğu sonucuna da varabiliriz.

Otoriteye itaat: Emredilmiş zalimlik

Kendimiz için gerçekten tehdit oluşturan durumlar hariç, başka bir canlıya zarar vermeyeceğimiz konusunda muhtemelen hepimiz hemfikirizdir. Oysa araştırma sonuçları, ortada bir otorite ve emir komuta zinciri olduğunda, insanların epeyce zalim olabileceklerini ortaya koyuyor.

2. Dünya Savaşı boyunca Nazilerin yaptığı korkunç deneylerin hangi akla ve vicdana hizmet gerçekleştiği tartışıladursun, 1963 yılında psikolog Stanley Milgram bir deney düzenleyerek insanların otoriteya itaat sınırlarını test etti. Katılımcıları öğretmenler ve öğrenciler olan Milgram öğretmenlere, yan odada oturan ve soru sordukları öğrenciler yanlış cevap verdikleri takdirde onlara elektrik şoku vermelerini söyledi. Olaydan haberdar olan ve gerçekte şok verilmeyen, fakat sahte çığlıklar atan öğrencilerin bu bağırışlarına rağmen öğretmenlerin, kendilerine öyle söylendiği sürece şok vermeye devam ettikleri gözlendi.

Milgram’ın deneyi, emredilmiş zalimliğin varlığını kanıtlayan ilk deney olması açısından oldukça önemli. Sıradan insanların, otorite figürlerinin emirleri doğrultusunda ne denli ahlak, etik ve insanlıktan uzak eylemler yapabildiğini görmek için daha yakın geçmişe de bakmak mümkün.

Beyin fırtınası: Verimsiz çalışma yöntemleri

Yıllar  boyunca ekip çalışmasının önemi ve sürekli bir araya gelip beyin fırtınası yapmanın ne denli verimli sonuçlar doğurduğu söylendi durdu. Ancak, pek çok işi bir anda yapmaya çalışmak gibi, beyin fırtınasının faydaları da çoğu zaman bir efsaneden ibaret. Çoğu zaman diyoruz; çünkü bunun gerçekten işe yaradığı bazı iş dalları ya da son dakika sorunları mevcut olabilir.

2000 yılında yayınlanan bir araştırmada, beyin fırtınası seanslarında kişilerin, tek başlarına ve sakince düşünmeye göre daha az ve daha kalitesiz fikirler ürettiği ortaya çıktı. Bunun başlıca sebepleri diğerleri tarafından yargılanacağını düşünmek, “nasılsa diğerlerinden fikir çıkar” diyerek tembel davranmak ve aklınıza gelen bir fikri bir başkası konuşurken unutuvermek. Kişilere kendi başlarına düşünecekleri zamanı tanıdıktan sonra grup olarak bunları değerlendirmenin çok daha verimli bir yöntem olduğu ortaya çıkıyor.

 

Kaynak:

io9
ruh doktoru 
spring
psy journal
spring

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale