Psikolojik araştırmalarda yeni dalga: Kendinize iyi davranın
Arkadaşlarınıza ya da ailenize iyi davrandığınız kadar kendinize de iyi davranıyor musunuz? Bu basit soru, yeni filizlenmeye başlayan ve insanların kendine ne kadar iyi davrandığını gösteren öz-şefkat konusundaki psikolojik araştırmaların temelini oluşturuyor.
Başkalarına destek ve öz şefkat ilişkisi
Araştırmalara göre; başkalarına karşı kolaylıkla destekleyici ve anlayışlı olan insanların, şaşırtıcı bir şekilde öz şefkat testlerinde düşük puanlara sahip olduğu gözlemlendi. Yani bu insanlar; kendilerini genellikle aşırı kilolu olma ya da yeterli egzersiz yapmama gibi konularda yargılayıp, kendilerine karşı sert davranabiliyorlar.
Son dönemde yapılan araştırmalar; hayatımıza mola verip, kusurlarımızı kabul etmenin daha sağlıklı bir yaşam için atılacak ilk adım olması gerektiğini gösteriyor. Öz-şefkat testlerinde yüksek puan alan insanlar daha az depresyon ve endişe belirtisi gösterirken, aynı zamanda daha mutlu ve iyimser olma eğiliminde oluyorlar. Elde edilen verilere göre, öz-şefkat duygusu gün içinde yediğimiz şeylerin miktarı ve çeşidi üzerinde bile belirleyici olabiliyor. Bu nedenle gelecek araştırmalarda, bireylerin öz-şefkat duygusunu geliştirmesi yönünde çalışmalar yapılarak, kilo kontrolü konusunda önemli adımlar atılabilir.
Bu fikir, birçok doktor ve kişisel gelişim kitabı tarafından da önerildiği gibi, irade ve öz-disiplinin daha sağlıklı bir yaşama sahip olmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Neden kendimize şefkat gösterme konusunda yetersiziz?
Austin Texas Üniversitesi’nde insan gelişimi doçenti Kristin Neff; öz şefkat, vurdumduymazlık ya da rahatına düşkünlükle karıştırılmamalıdır diyor.
[quote_box_center]“Araştırmalarıma göre, birçok insanın kendine karşı yeterince şefkatli davranmaması, vurdumduymaz olma korkusundan ileri geliyor. Birçok insan bunun yanlış olduğunu unutup, özeleştirinin kendilerini düzene sokacağına inanıyor. Çünkü kültürümüz bize sürekli kendi limitlerimizi zorlamamız gerektiğini söylüyor.” [/quote_box_center]
Örneğin, çok fazla abur cubur yeme konusunda kendiyle mücadele eden bir çocuğa karşı tepkinizi düşünün. Birçok ebeveyn dışarıdan destek alma veya çocuğun hoşuna gidecek sağlıklı gıdalar bulma konularında ona destek olacaktır. Ama yetişkinler benzer bir duruma kendileri düştüklerinde, örneğin iş hayatlarındaki memnuniyetsizlik, aşırı yeme ve kilo verememe gibi bir durum söz konusu olduğunda, öz-eleştiri ve olumsuzluk çıkmazına düşer. Bu da değişim konusunda kendilerine daha az motivasyondan başka bir şey getirmez.
Dr. Neff ‘Kişisel merhamet: kendini hırpalamayı ve güvensizliği arkanda bırak’ (Self-Compassion: Stop Beating Yourself Up and Leave Insecurity Behind ) adlı kitabında, öz-şefkat ölçeği sunuyor. Yani insanların kendilerine ne kadar iyi davrandııklarını ve kendi iniş-çıkışlarının sadece hayatlarının bir parçası olduğunu kabul edip etmediklerini anlamak için kitapta 26 farklı ifade bulunuyor.
Örneğin, “Ben kendi kusurlarım ve eksikliklerimi onaylamayıp onları yargılıyorum” ifadesine olumlu yanıt veren birinin, “Bazı konularda kendimi yetersiz görüyorum; ama kendime bir çok insanın da benim gibi hissettiği gerçeğini hatırlatıyorum.” ifadesini onaylayan birine göre öz şefkat skalası çok daha düşük.
Dr. Neff öz şefkat konusunda düşük puana sahip insanlara; kendilerine bir destek mektubu yazmak, en iyi ve en kötü özelliklerini listelemek, kendine kimsenin kusursuz olmadığını hatırlatmak ve kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak konularda harekete geçirecek şeyleri düşünmek gibi egzersizler öneriyor. Bir diğer egzersiz de meditasyon yapıp kendi kendinize “Kendime bu sefer iyi davranacağım” mantrasını tekrarlamak.
Beslenme alışkanlığı – öz şefkat ilişkisi
Wake Forest Üniversitesi’nin 2007 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, öz-şefkat konusundaki ufacık bir müdahale bile beslenme alışkanlığını etkiliyor. Araştırmaya bağlı olarak, üniversite öğrencisi 84 kadın bir yemek tadım testine davet edildi ve ilk olarak katılımcılardan tatlı çörek yemeleri istendi. Bir grubun araştırmacısı “Umarım kendinize karşı kötü davranmazsınız. Çünkü araştırmaya katılan herkes bu çöreği yiyecek, bu yüzden kendinizi kötü hissetmenizi gerektiren bir durum yok” gibi bir cümleyle onlara öz şefkatle alakalı bir mesaj gönderdi.
Daha sonra kadınlardan büyük bir kapta bulunan şekerlerden tatmaları istendi. Araştırmacılar, eğitmenin rahatlatma cümlesini duyan kadınların kutudan daha az şeker alıp yerken, kendilerine bu mesaj verilmeyen gruptaki katılımcıların daha fazla yediğini ortaya koydu. Bu araştırma; çörekleri yeme konusunda kendini suçlu hisseden kadınların ‘duygusal’ olarak yeme eylemi gösterdiği hipotezini de ortaya atmış oluyor. Diğer yandan, kendilerine herkesin aynı yiyecekten deneyeceği hatırlatılanlar ise tatlının tadını çıkarıp abartılı bir şekilde yemekten sakınıyorlar.
Harvard Tıp Okulu’nda psikoterapist ve öğretim görevlisi Jean Fain öz şefkatin, her diyet ve kilo verme programının unutulan bileşeni olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda ‘Kişisel şefkat diyeti’ adlı bir kitap da yazan Fain “Çoğu plan; öz-disiplin, yoksunluk ve ihmal etrafında döner. ” diyor.
Dr. Neff’in de belirttiği gibi öğretilmiş öz-şefkatin insanları daha az stres, depresyon ve endişeye yönlendirip yönlendirmeyeceği daha yeni filizlenmeye başlanmış bir araştırma konusu. Çünkü öğrenilmiş yanlış bir alışkanlığı değiştirmek gerçekten kolay değil ama yine de aktif ve bilinçli bir şekilde öz-şefkat alışkanlığı geliştirmek bize iyi yaşam konusunda epey fayda sağlayacak gibi görünüyor.
Kaynak:
New York Times Blog