Psikolojide wellness’ın rolü: Wellness trendlerinden nasıl faydalanabiliriz?

Özellikle son yıllarda, karşımıza sık sık çıkan kelimelerden biri olan wellness, ilk kez doktor Halbert L. Dunn tarafından 1961 yılında “Yüksek Seviye Wellness” isimli kitapta kullanılarak tıp literatürüne kazandırılmış olan bir kavramdır. Wellness kelime olarak Türkçede zindelik ve iyi oluş anlamlarına karşılık gelmektedir.

Wellness küresel büyüklüğü 4.2 trilyon dolar olan dev bir sektör. Her alanda olduğu gibi welness sektöründe de trendler mevcut ve trendleri öngören sektör kaynaklarından biri de “Global Wellness Summit” (Küresel Wellnes Zirvesi). Psikolojik sorunları holistik olarak ele almanın gerektiğini savunan bir psikolog olarak wellness benim de yakından takip ettiğim bir kavram. Holistik olmaktan kastım psikolojik problemlerin spor, yaşam biçimi, beslenme gibi öğelerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi.

Örneğin psikolojik bir problemi için psikologlardan ya da psikiyatristlerden destek alan bir kişinin bu desteğin yanı sıra herhangi bir sağlık sorunu yoksa spor yapması, aldığı besinlere dikkat etmesi (endişe bozukluğu yaşıyorsa fazla kafein tüketmemesi gibi)…

Şimdi dilerseniz “Global Wellness Summit 2019″un ortaya çıkardığı wellness trendlerine bir göz atalım…

İyi moda

Modanın sadece tüketime yönelik doğası, ekolojik dengesi bozulmuş olan dünyamıza artık pek uymuyor. İşte tam da bu yüzden modada ekolojiyi korumaya yönelik trendler baş gösteriyor. Bu trendlerden biri olan “modada geri dönüşüm” trendi, sürdürülebilir bir moda geleceğini amaçlıyor. Bu trendde bazı moda markaları kullanılmış giysileri belli bir ücret karşılığında geri alıyor. Yine aynı trendde giysilerin kumaşları başka alanlarda kullanılmak üzere geri dönüştürülüyor. “İyi moda”nın öne çıkan bir başka trendi ise 3D ve AI (Yapay Zeka) aracılığıyla tasarlanan ve üretilen daha “akıllı” kıyafetler. Bunların yanı sıra “kiralanan gardıroplar” ve ikinci el kıyafetler de bu trendin gözdelerinden (Global Wellness Summit, 2019).

Bir reçete olarak doğa

Doğanın insanın ruhuna ve bedenine çok iyi geldiği hepimizin malumu. Artık bazı doktorlar hastalarına reçete olarak doğada yürüyüş yapmayı yazıyorlar. Washington’da yaşayan Dr. Robert Zarr bu doktorlardan biri. Dr. Zarr sanki bir ilaç önerircesine, hastaları için yazdığı reçetelere hastalarının hangi parka, haftada kaç kere gitmeleri gerektiğini yazıyor (Forest Bathing on Prescription: Park Over Pills). Hareketli olmanın insan yaşamını olumlu etkilediğinden bahseden insanlardan biri de “The Blue Zones” kitabının yazarı Dan Buettner. Buettner bu çok satanlar listesine giren kitabında dünyada 100 yaşını geçen insanların, vücutlarını devamlı hareket ettiren insanlar olduğunu ortaya koymuş. Doğayı reçete olarak sunma trendinin geleceğinde, DNA testlerinden yola çıkılarak bize hangi iklim tarzında yaşamanın uygun olacağının belirlenmesi gibi trendler olduğu tahmin ediliyor (Global Wellness Summit, 2019).

Koku

Hayır, Patrick Süskind’in aynı adlı romanından bahsetmiyorum. Koku şu an wellness endüstrisinin öne çıkan trendlerinden biri. Bu trendde psikolojimizi etkileyerek bizi eski bir anımıza götüren yeni nesil parfümler de var, şehirlerin en stresli yerlerinde kurulacak aromaterapi odaları da.

Her ne kadar aromaterapi binlerce senelik bir geçmişe sahip olsa da 21. yüzyılın olanakları önümüze yeni nesil parfüm üretme teknolojileri sunuyor. Örneğin Cleveland merkezli Aeroscena isimli şirket, patentini aldığı formüllerle ürettiği aromaterapi ürünlerinin endişeye, mide bulantısı ve ağrıya iyi geldiğini iddia ediyor.

Kokuların bizi geçmişe götürebildiğini siz de mutlaka deneyimlemişsinizdir. Örneğin 16 yaşında kullandığınız ama artık hayatınızda yeri olmayan bir parfümü koklamak sizi anında bluğ çağınıza geri götürür. İşte araştırmacılar kokunun bizi geçmişe götürebilme gücünden Alzheimer araştırmalarında da faydalanmış.

New York’taki bir bakım evi koku firması IFF ile ortak bir çalışma içine girerek “Oyunun Kokuları” isimli bir “hafıza” kiosku geliştirmişler. Bu kioskun içinde bir beyzbol oyununda rastlanabilecek sosisli sandviç ya da patlamış mısır gibi 6 öne çıkan koku kullanmışlar. Kioskların amacı içeriye giren Alzheimer’lı kişilerin bu 6 kokuyu kokladığında eskiden izledikleri beyzbol maçlarını hatırlamalarıymış (Global Wellness Summit, 2019). Bu arada ofislerin de kokulardan faydalandığını belirtmekte fayda var. Brown Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Rachel S. Herz yaptığı araştırmada güzel kokular eşliğinde çalışan insanların ofiste daha verimli olduğunu ortaya koymuş.

Evet sizler için “Global Wellness Summit 2019” raporundan derlediğim bazı wellness trendleri bunlar. Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden bire bir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öz Sevgi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için [email protected] adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Forest Bathing on Prescription: Park Over Pills. http://www.forestbathing.com/in-the-news/forest-bathing-on-prescription-park-over-pills/
Herz, R. Do scents affect people’s moods or work performance? https://www.scientificamerican.com/article/do-scents-affect-peoples/
2019 Wellness Trends, from Global Wellness Summit.

İlginizi çekebilir: Şikayet etmek her zaman kötü değildir: Verimli şikayet nedir?

Psikolog Rana Kutvan Psikolog
İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir ... Devam