Sosyal olarak reddedilen insanlar ile yalnız olmayı seçmiş insanlar arasında büyük bir fark vardır. Birçok insanın düşündüğünün aksine, yalnız olmak ne iyi ne de kötü bir durumdur. Yalnızlar bireyselliği tercih eden insanlar olup, kendi başlarına arkadaşlarıyla olduğundan daha çok keyif almaktadırlar (Evet, yalnızların da arkadaşları olur). İnsanlar tarafından kabullenilmeye ve onlara bağlanmaya daha az ihtiyaç duyarlar. Dünyaya kendi fikirlerine odaklanarak ve yalnızlıkları tarafından güdülenerek bağlanmaya çalışırlar. Sosyal etkileşim onları tüketmeye niyetlendikçe onlar dünyayla bağ kuracak farklı yollar bulurlar.
Yalnızların genelde küçük arkadaş çevreleri vardır.; çünkü arkadaşlık ve güven konusunda yüksek standartlara sahiptirler. Arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanırlar; ancak diğer insanlar gibi arkadaşlarına bağımlı ve bağlı değillerdir. Yalnız insanlar genelde diğer insanlardan daha entelektüel olup, zamanlarını eğlenerek, bir şeyler üzerine çalışarak ya da hobileriyle değerlendirirler. Aslında içe kapanık kişiler gibi dışa dönük kişiler de yalnız olabilirler. Birçok yalnız, zamanlarını büyük sosyal grupların dışında geçirirler; çünkü kendileriyle olmanın sahte arkadaşlar tarafından ‘tüketilmekten’ daha iyi olduğunu anlamışlardır.
Onlar isteseler birçok arkadaş edinebileceklerinin farkındadırlar; ancak herkesi ‘gerçek arkadaş’ olarak görmezler. Sadece kendilerini kötü yanlarıyla kabul edip yakınlık gösteren kişileri gerçek arkadaşları olarak görürürler.
Yalnızlık çeken yalnızlarla ilgili sağlıklı olmayan örnekler de vardır. İçe dönük yalnızlar sosyal endişeli olmaya yakındırlar. Mesela; patolojik olarak utangaç olanlar ya da çocukluğunda kötü bir deneyim yaşamış olanlar genellikle sakin yaşam tarzına daha yatkındır. Zorla yalnızlaştırılanlar ise insanlarla uzun zaman geçirmişlerdir; ancak utangaçlıkları ve endişeleri kendilerini hep engellemiştir ve sonunda içe kapanıp yalnızlaşmışlardır. Bu insanların yüreğinin derinliklerinde arkadaşlarıyla beraber vakit geçirmek yatar; ancak utangaçlıkları arkadaş gruplarına katılmalarını ve arkadaş edinmelerini engeller. Birçok yalnız birey stres tetikleyen problemler yaşadıklarında darbe alıyorlar. İnsanlarla karşılaşacağı zaman kelebek gibi oradan uzaklaşıyorlar ve sosyal olmanın dış baskısına maruz kalıyorlar. Büyük hayat problemleriyle karşılaştıklarında da yalnızlar yine sosyal destek almaktan kaçınıyorlar.
Öte yandan; Chicago Üniversitesi’nde psikolog olarak görev alan John Cacioppo sosyal izolasyonun obezite ve sigara bağımlılığıyla eşit derecede risk taşıdığını söylüyor ve ekliyor: ‘Yalnızlığa mahkmum edilme açlık ve susuzluk gibidir. Genleriniz sinyal göndererek kurtulmak için yardım ister. Yalnız olduğunuz zaman vücudunuzda stres baş gösterir ve bu durumun uzun sürmesi sağlığınız için iyi değildir’
Toplumlarda ‘yalnız’ insanlar acınılan veya korkulan bireyler olarak görülürler. İçe kapanık ya da yalnız kişiler gerçekte kendi yalnız yaşamlarında gizli eğlenceler bulmuş, daha özgür, yaratıcılığını artıran daha az stresli bir yaşamı olan, öğrenmeye meraklı ve az da olsa olarak beraber geçireceği zamandan mutluluk duyacak derin ve doyurucu bir ilişki yaşayan kişilerdir. Her ne kadar toplumdan dışlanan kişiler olsalar da korkulması gerekenler her zaman sessiz kalanlar değildir.
Kaynak:
http://theunboundedspirit.com/
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Hayatı daha anlamlı yaşayabilmek için korkularınızla yüzleşin