Günümüzde sosyal medya hepimizin günlük hayatının temel unsurlarından biri. Bu yüzden birçoğumuz sosyal medya hesaplarımızdaki profil fotoğraflarına önem gösteriyoruz. Sosyal medya platformlarının her birindeki fotoğraflar farklı anlamlar ve farklı mesajlar veriyor.
En popüler sosyal medya ağlarından biri Facebook. Kullanıcılara pek çok şey sunan, uygun bir profil oluşturma ve kendini ailesi, arkadaşları, kişisel özellikleriyle tanıtma imkanı tanıyan bir sosyal ağ. Benzer bir şekilde LinkedIn de iş dünyasındaki potansiyel çalışanların dikkatini çeken ve yeteneklerinin kullanım alanını genişleten bir sosyal ağ.
Teknolojik gelişmeler, yeni normlar ve yeni davranış kodlarıyla birlikte kendi kurallarını geliştirdi. Davranışlarımızı oluşturan görsel medya unsurlarının arasındaki en temel şey ise, profil fotoğrafımız. Diğerlerinin gördüğü ilk şey bu fotoğraftır. Bilinçli veya bilinçsiz olarak başkaları üzerinde yarattığınız etki de bu fotoğrafla oluşur.
İnsanlar arasındaki etkileşim genellikle sözsüz iletişim yöntemleriyle gerçekleşir. Bilgisayarlar veya başka mobil aletler aracılığıyla insanlarla etkileşim kurduğumuzda ise yüz ifadeleri, ses tonu, jestler, vücut dili, göz kontağı, fiziksel yakınlık gibi sözsüz iletişim unsurlarından da yoksun kalmış oluruz. Oysa karşımızdakinin niyetini, etkileşim derecesini, öfkeli, sakin veya düşmanca olup olmadığını bu unsurlar sayesinde anlayabiliriz.
Sanal dünyada ise sizinle konuşan kişiyle ilgili sözsüz iletişim unsurlarına dair bir şey bulamazsınız. Karşınızdaki kişiden aldığınız etkileşim, onun profilinin verdiği mesajlara dayanır. Bu mesajların en önemlisi ise fotoğraf yoluyla verilir. İnsanlar bilgisayarların ve mobil aletlerin başında çok fazla vakit geçirdiği için başkalarının profiline bakarak izlenim oluşturmanın yolunu keşfettiler. Açık veya kapalı ipuçlarına dayanan bu izlenimlerin birçoğunun tutarlı olduğunu söylemek mümkün.
Fotoğraflarınız ne diyor?
Profil fotoğrafınız hem açık hem de kapalı ipuçları içerir. Açık ipuçları olarak, “bilinçli olarak” fotoğrafınızla vermek istediğiniz mesajlar gösterilebilir. Örneğin şapkalı bir fotoğraf veya başkasıyla birlikte çekilmiş bir fotoğraf seçiyorsanız, fotoğrafınızı görenler sizin bu eklemeleri isteyerek yaptığınızı bilecek.
Bir de profil fotoğrafınızla kapalı ipuçları verebilirsiniz. Örneğin belli bir mesafeden çekilmiş bir fotoğraf, güvensizliklere dair ipucu verir. Başınızı yan yatırıp gülümsüyorsanız, bağlılık mesajı verirsiniz. Bu tür ipuçları, karşı tarafa bazı bilgiler verir. Ortada başka sözsüz iletişim unsurları yoksa, bu ipuçları sayesinde fotoğrafınızla istediğiniz izlenimi yaratabilirsiniz.
Psychological Science‘ta Haziran 2014’te sonuçları yayımlanan bir araştırmada bir kişinin fotoğrafları üzerindeki ufak değişikliklerin bile çok farklı izlenimlere neden olabildiği tespit edilebildi. Ufacık bir değişiklik bile fotoğrafını gördüğünüz kişiyle vakit geçirmek istemenize veya ondan uzaklaşmanıza neden olabiliyor.
Birkaç örnek vermek gerekirse; aile veya çocukla çekilmiş bir fotoğraf, o kişinin ailesine çok yakın olduğunu ve ailesini güçlü bir destekçi olarak gördüğünü anlatıyor. Aynı zamanda o kişinin hayatındaki en önemli kişilerin ailesi veya çocuğu olduğunu gösteriyor. Kullanıcıyı bir doğa yürüyüşünde veya spor yaparken gösteren “aktif” bir fotoğraf ise o kişinin evcimen değil dış dünyaya daha meraklı bir kişi olduğunu gösteriyor. Evlilik fotoğrafını kullanan bir kişi, artık büyüdüğü ve hayatında ilerleme kaydettiği mesajı veriyor. Hatta evlilik fotoğrafını profilinde kullananlar bazen de başkaları tarafından artık bekar olmadıklarının bilinmesini istedikleri için böyle bir seçim yapıyor. Narsist veya bencil karakterde olanlar ise genellikle moda dergisinden alınmış gibi göründükleri bir fotoğrafı tercih ediyor. Narsistlerin aynı zamanda sosyal medyada çok aktif oldukları ve kendileriyle ilgili her türlü gelişmeyi sosyal medyadan paylaştıkları da araştırmalardan elde edilen bir başka bulgu.
İlk izlenim
Birçok insan ne bir fotoğrafın kendileri üzerinde çok fazla izlenim bıraktığını ne de kendi fotoğraflarının başkaları üzerinde çok fazla izlenim bıraktığını kabul eder. Yüzeysel görünmek istemedikleri için bir kişinin fotoğrafının başkalarının fikirleri üzerinde çok fazla değişiklik yaptığını kabul etmezler. Ancak gerçekler pek de öyle değil.
Fotoğrafların gücüyle ilgili olarak Fotoğrafları düzenleme her şeyi değiştirebilir başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
Son dönemde profil fotoğraflarında profesyonel çekilmiş fotoğrafları kullanmak gibi bir trend var. Ancak profesyonel fotoğraflar bile bazen istenmeyen izlenimlere neden olabiliyor. Bu tür fotoğrafların etkin olduğu bir gerçek fakat her şeyin bir sınırı olduğunu kabul etmek lazım. İyi giyimli ve yüksek kaliteli bir fotoğraf düzgün bir izlenim yaratmak için işe yarasa da insanların fotoğrafın görünüşteki özelliklerinden çok daha fazlasıyla ilgilendikleri bir gerçek. Bir fotoğraf ne kadar kurgulanmışsa, istenilen izlenimin yaratılma imkanı da o kadar zayıflıyor. Dijital dünyanın sunduğu imkanlar ne kadar artsa da insanlar genellikle fotoğrafın ne kadar doğal göründüğüne ve fotoğraftaki kişilerin gerçekliğine bakıyor. En güçlü izlenimi yaratan fotoğraflar da bunlar oluyor. Eğer profesyonel fotoğraf çektirmek istiyorsanız, sizi doğal gösterip inandırıcılığı artırmak için çaba harcayan bir fotoğrafçı bulmalısınız.
Öte yandan seçtiğiniz fotoğrafın o platforma uygun olması gerekiyor. Örneğin mayolu fotoğrafınızı LinkedIn profilinize koymayın veya kürsüde konuşurken çekilmiş bir fotoğrafınızı Facebook’ta kullanmayın. Facebook profilinize böyle bir fotoğraf koymanın LinkedIn’e mayolu fotoğraf koymak kadar olumsuz bir etkisi olmasa da arkadaşlarınız üzerinde istemediğiniz bir izlenim yaratma ihtimali yüksek.
Kaynak:
Psychology Today
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Sosyal medyada pozitif mesajlar daha hızlı yayılıyor
En çok tercih edilen fotoğraf düzenleme uygulamaları
Sosyal medya hesaplarını kapatanların sayısı neden gün geçtikçe artıyor?