Hareket etmek doğamızda var. İnsanlık; tarihi boyunca hareket etmiş, yürümüş, işlerini makinesiz olarak yapmıştır. Günümüzde hepimiz hareketsizliğin zararlarının farkındayız ve kabul etmekteyiz. Bu nedenle yeni nesil olarak daha fazla egzersiz yapmaya çalışıyoruz. Yeni yıl hedeflerimize her sene, “spora başlamak” maddesini ekliyoruz.
Biliyoruz ki spor yapmak keyiflidir, rahatlatır, zindeleştirir insanı. Kafamızdaki sorunlardan uzaklaşırız. Form tutmaya yardım eder, sosyalleştirir. Keyifli bir aktivite olarak hayatımızda yer alır. Sporu günlük hayatına bir aktivite olarak dahil edenlerin yanı sıra sporu meslek edinmiş profesyonel atletler de vardır.
Sporu meslek edinmiş kişiler için yarış kazanmak, rekor kırmak, ülkelerini temsil etmek esas konulardır. Beslenme, dinlenme, motivasyon, sakatlanma gibi konular çok ciddidir. Sporcunun kariyerinin odak noktası ise performansıdır. Bu nedenle profesyonel sporcuların performanslarını ufacık dahi arttıracak her türlü bilgi onlar için değerlidir.
Suyun sporcu performansı üzerindeki etkisi
Performans açısından suyun önemini tüm sporcular bilir. Hangi sporda ne kadar performans harcanacağı, hava koşullarının, kilonun, yaşın ve diğer etkenlerin nasıl değişkenlikler gösterdiğini, susuzluğun performanslarını nasıl olumsuz etkileyeceğini son derece iyi bilirler.
Sporcular performanslarını yükseltecek birçok yöntemi denerler. Triatlon, maraton, futbol, basketbol gibi uzun süren ve yüksek performans gerektiren sporlarda yüksek oranda su kaybı yaşanması nedeni ile, su ayrı bir önem taşır.
Alkali su ve sporcu performansı
Son yıllarda suyun performans üzerindeki etkilerinin yanı sıra, (yüksek) alkali suyun atletlerin performansını arttırdığına yönelik iddialar ortaya konulmuştur ve konu hakkında çalışmalar devam etmektedir.
Dr. Robert Burns ve Dr. Susan Lark’ın yazdığı “Başarının Kimyasal Sırrı: Pik Performansın 6 Sırrı” adlı kitaplarında profesyonel atletler için iyonize su konusuna yer vermiş ve şu şekilde açıklamıştır:
Rekabetçi, elit sporcular ve spor eğitmenleri, pH’daki ufak değişimlerin genel sağlık, yorgunluk, ağrı ve antrenman yeteneği üzerinde derin etkileri olduğunu bilmektedirler. Kaslarımız hassas bir pH aralığında çalışmaktadır. Dinlenirken kas pH seviyemiz 6,9 iken kanımızın pH seviyemiz 7,4 tür. Egzersiz yaptığımızda, enerji için artan glikojen kullanımı kasların pH seviyesini düşüren laktik asit, pirüvik asit ve karbondioksit üretmektedir. Ne kadar ağır egzersiz yaparsak kaslarımız o kadar hızlı asidik olur. Bu durum da yorgunluk oluşumuna neden olur. Diğer taraftan asit birikimi, enerji molekülü ATP üretimini kısıtlamasına neden olur ve enerji üreten enzimlerin aktiviteleri aksar.
Dr. Robert Burns laktik asit birikmesinin veya hidrojen iyon fazlalığına en önemli sorun olduğunu belirtmektedir. Bedenimiz gıdaları sindirdiğinde, asidik atıklar üretilir ve bu atıkların böbrekler, ciğerler ve deri ile atılması veya nötralize olması gerekmektedir. pH dengesi ve asit tamponlamanın insan sağlığı ve yaşlanma sürecinde önemli rol oynadığını belirtmektedir. Atletler, koçlar ve medikal alanda çalışanlar bu konuya daha da fazla ilgi duymaktadır. Alkali iyonize su ile, atletlerde oluşabilecek asidozun olumsuz etkilerine karşı tamponlama veya yavaşlatmanın mümkün olduğunu da belirtmektedir.
Çoğu sporcu da dahil olmak üzere genellikle insanlar; yemiş, meyve ve sebze gibi alkali açısından zengin besinler tüketmezler. Bunun yerine diyetleri et, balık, kümes hayvanları, yumurta ve süt gibi asit oluşturan gıdalar içerir. Bu diyet dengesizliği nedeniyle genel sağlık ve spor performansını etkileyen artmış asidoz riski altında olabilirler.”
Yani, tükenircesine antrenman yapıldığında kaslarda salgılanan laktik asit kasların pH seviyesini düşürmektedir. Normalde yaklaşık 6,9 pH seviyelerinde olan kasların pH seviyesi yoğun antrenman ile yaklaşık 6,6 pH seviyelerine inebilmektedir. Laktik asit arttıkça düşen pH seviyesi nedeni ile kaslar zayıflar, güçsüzleşir ve yorulur. 6,5 pH’ta kaslar tamamen işlevlerini yerine getiremez hale gelirler. Tamamen tükenmiş hissedersiniz. Dokularda biriken laktik asit nedeni ile ağrı, acı ve katılık hissedersiniz.
Kasların pH seviyesi düştüğünde, tekrar normal değerlerine dönmesi ve laktik asidin uzaklaştırılması birkaç saat sürebilmektedir.
Alkali iyonize su dokulardaki laktik asidi nasıl etki eder?
Alkali iyonize su içmek, aşağıdaki özellikleri sayesinde egzersiz sürecinde oluşacak laktik aside karşı koyar ve kasların normal pH seviyesine gelme süresini hızlandırır:
- Küçük küme yapısı: normal küme yapısına sahip su oranla yaklaşık 6 kat daha fazla hidrate etme özelliğine sahiptir.
- Alkali pH: Hidroksil (OH–) iyon içeriği sayesinde kasların ve dokuların pH seviyesini düzenleye yardımcı olur.
- Antioksidan içeriği: Antrenman sürecinde oluşan serbest radikallere karşı düşük ORP (Oksitleme İndirgeme Potansiyeli) içeriği ile güçlü bir antioksidan görevi görecektir.
- Alkali mineraller: egzersiz sürecinde ter yoluyla kaybedilen minerallerin tekrar yerine gelmesine yardımcı olur.
- Oksijen: egzersiz sürecinde ihtiyaç duyulan ve performansı da etkileyen oksijen, Hidroksil (OH–) sayesinde karşılanmış olunur.
Alkali iyonize su, yukarıda sayılan özellikleri ile hiçbir maddeye benzemez.
Egzersiz öncesi, sürecinde ve sonrasında alkali iyonize su içmek kas yorgunluğunu ve asit birikini önlemeye yardımcı olacaktır. Ekstrem fiziksel antrenmanlarda hidrate kalmanızı sağlayarak hücresel seviyede alkaliniteyi koruyacaktır. İçerdiği oksijen ve mineraller sayesinde hücrelere enerji sağlayacaktır.
Alkali suyun tüketilmesi, kasları egzersiz yaparken asit yoğunluğunu azaltır, egzersiz yoğunluğunu ve iyileşme süresini iyileştirir.
Alkali iyonize su içen tanınmış bazı sporcular:
- Magic Johnson
- Wade Lightheart
- Michael Robinson
- Jillian Michaels
- John Geraghty
- Dan Hill
- Wade Lightheart
- Joe “Daddy” Stevenson
- Phil Michelson
- Clara Hughes
- Tiger Woods
- Kapono Nahina
- Landon Wilson
- Carlos Moore
- Toney Freeman