Daha iyi bir yaşama ve kalp sağlığına sahip olmak için yapılması gerekenlerin başında stres yönetimi, kaliteli ve yeterli uyku uyumak ve düzenli egzersiz yapmak gelse de araştırmalar yeterli ve dengeli beslenmenin, özellikle bitki bazlı beslenme modelinin kardiyovasküler sağlık üzerinde oldukça etkili olduğunu söylüyor.
Peki, bitki bazlı diyet nedir?
Bitki bazlı diyetler, yüksek oranda meyve, sebze, kepekli tahıllar, baklagiller, yağlı tohum tüketimini desteklerken hayvansal ürünlerin (özellikle et ve süt ürünleri) tüketimini sınırlandırır. Amerikan Kalp Derneği de çeşitli meyve ve sebzelerden zengin, kepekli tahılların sıklıkla tüketildiği, yağı azaltılmış süt ürünleri, derisiz kümes hayvanları ve balığın olduğu, kuruyemiş ve baklagillerin de sıklıkla tüketildiği bir sağlıklı beslenme modeli öneriyor. Ayrıca doymuş yağ, trans yağ, sodyum, kırmızı et, tatlılar ve şekerli içeceklerin sınırlı tüketimini tavsiye ediyor.
Kalp sağlığını düşünenler bitkisel bazlı beslenmeli
Amerikan Kalp derneği tarafından yaklaşık 30 yıllık bir sürece yayılan bir araştırma, genç yetişkinlik döneminde bitki bazlı bir beslenme modelini tercih eden bireylerin, orta yaşlarda daha düşük kalp hastalığı riski yaşadığını gösteriyor.
Araştırma yaklaşık 5000 yetişkin üzerinde yapılıp diyet ve kalp hastalığı oluşumunu incelemeyi hedeflemiştir. Katılımcılar, bu çalışmaya kayıt oldukları tarihte 18-30 yaşları arasında olup o sırada kardiyovasküler hastalıkları mevcut değilmiş. Katılımcıların detaylı anamnezleri alındıktan sonra yaygın olarak tükettikleri besinlere bakılmış.
Besin grupları kardiyovasküler hastalıklarla bilinen ilişkilerine göre 3 şekilde ayrılmış: Faydalı olan, faydasız olanlar ve nötr besinler. Meyveler, sebzeler, fasulye, kabuklu yemişler ve tam tahıllar gibi besinler faydalı besinler arasında yer alırken; kızarmış patates, kırmızı et, tuzlu atıştırmalıklar, hamur işleri ve alkolsüz içecekler faydasız besinler grubunda yer almış ve son olarak patates, rafine tahıllar, yağsız etler ve kabuklu deniz ürünleri gibi besinler ise nötr besinler arasında yer almış.
Araştırma sonuçlarına göre, uzun vadeli diyet kalite puanında ilk %20’de yer alan kişilerin, yani daha az hayvansal kaynaklı besin, daha çok bitkisel bazlı besin tüketenlerin kardiyovasküler hastalık geliştirme olasılığının %52 daha az olduğu bulunmuş.
Portfolio diyeti
Bir diğer çalışma ise Portfolio diyeti ile kardiyovasküler hastalıklar arasındaki ilişkiye odaklanmış. Portfolio diyeti kolesterol ve tansiyonun düşmesini amaçlayan bir diyet olarak daha çok bitkisel bazlı bir beslenme modelini baz alıyor.
Bir başka deyişle Portfolio diyeti yağlı tohumlar, soya, fasulye veya tofudan elde edilen bitki proteini; yulaf, arpa, bamya, patlıcan, portakal, elma ve meyvelerden elde edilen çözünür lifler; zeytin ve kanola yağı ve avokadoda bulunan zenginleştirilmiş gıdalardan ve tekli doymamış yağlardan elde edilen bitki sterolleri içeriyor.
Bu çalışmanın takibi ise yaklaşık 15 yıl sürmüş ve Portfolio diyetinin kardiyovasküler hastalıklar üzerinde olumlu yönde bir etkisi olduğunu göstermiş. Portfolio diyetine yakın beslenen kadınların, uzak beslenen kadınlara kıyasla herhangi bir kardiyovasküler hastalık geliştirme olasılığının %11, koroner kalp hastalığı geliştirme olasılığının %14 ve kalp yetmezliği geliştirme olasılığının %17 daha az olduğu bulunmuş. Bu çalışmalar bitki bazlı besinlerin daha fazla tüketiminin, menopoz sonrası kadınlarda daha düşük kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkili olduğuna işaret ediyor.
Buradan çıkarılacak sonuç ise kalp sağlığını önemseyen bireylerin genç yaşlarda dahi bitki bazlı beslenme programını hayatlarına adapte etmesi gerekiyor. Güçlü bir kalp sağlığı için bitki bazlı beslenme şart!
İlginizi çekebilir: MIND diyeti nedir: Hafızanızı güçlendirmek için beslenmenizi düzenleyin