Gelişen teknoloji ile beraber günümüzde çok fazla değişim ile karşılaşıyoruz. Birçok şeyin online sisteme geçmesi, elektrikli araçlar, online alışveriş, uzaktan çalışma sistemi, kullandığımız ev aletlerine kadar neredeyse her alanda farklılık yaşıyoruz. Hatta anneanne ve dedelerimizin bile Facebook, Instagram gibi sosyal medya hesaplarıyla karşılaşıyoruz. Herkes bir ucundan yakalamaya çalışıyor zamanın getirdiklerini. Dolayısıyla çok fazla uyarana maruz kalıyoruz. Hemen hemen her alanda çok fazla çeşit ve seçenek karşımıza çıkıyor. Bu geçenekler o kadar çok ki birilerinin bunları deneyip bize bilgi vermesine, ona göre hareket etmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu da yeni meslekler olarak karşımıza çıkıyor.
Takip ettiğimiz insanları gözlemlerken bir anda ben de denemeliyim, ben de oraya gitmeliyim, ben de almalıyımlar başlıyor. Popüler kültür de gelişiyor haliyle. Evet bunlar iyi hoş ama bir yerlerde karmaşalar da yaratmaya başlıyor. Önerilen yerlere gittiğimizde tıklım tıklım bir manzara ile karşılaşıyoruz. Keyif almak için gittiğimiz yerden keyif alamaz hale geliyoruz. Eğer bu bir sistemse yoğunluktan sayfa sizi atıp duruyor bir türlü ulaşamıyor oluyoruz. Amacımız daha önce deneyimlemiş kişilerden öneri alarak vaktimizi iyi değerlendirmekti ya, işte bir çok şey yapmak isterken aslında hiçbir şey yapamaz hatta ulaşamaz konuma geliyoruz. Bir sergiye gitmeyi düşünüyoruz diyelim ve önceki günlerde bir influencer tarafından bu sergi paylaşıldıysa yoğunluktan haftalarca gidemiyor oluyoruz. Yani sergiden haberdar olmamız için iyi bir yol olsa da orada bir sergi var uzakta derken buluyoruz kendimizi.
İnsanların oluşturduğu ortak inanç ve değerlerle oluşan kültür sosyal medyanın etkisiyle popüler hale gelerek sadece bu alanları değil davranışlarımızı da etkilemektedir. Kendinizi sık sık birileri ya da bir şeyleri sürekli karşılaştırıyor ya da aynısını elde etmek, almak için çabalarken buluyor olabilirsiniz. Hatta sohbetlerimizin konusunu dahi belirler hale geliyor. Popüler hale gelen kültür ile birlikte biriciklik, yaratıcılık, etken olma özelliklerimizi kaybetmemize sebep olurken edilgen, hazırcı ve tüketen bir toplum haline dönüşmeye başlıyoruz.
Popüler kültürün bu etkisiyle günlük yaşantılarımızı, yaşam tarzımızı, ilgi alanlarımızı, gittiğimiz tatil yerlerini hatta hayallerimizi bile aynılaştırması kaçınılmaz olmaktadır. Satış ve pazarlama üzerindeki etkisi kaçınılmaz olan popüler kültürün yaşam tarzlarımız üzerindeki şekillendirici etkisini de önemsemeliyiz diye düşünüyorum. En azından bir şeyler yaparken kendimizi şu soruları sormak iyi bir başlangıç olabilir:
- Bir şeyler yapmaya karar verdiğimizde kendimizi ara ara o şeyi yapmayı isteyip istemediğimizi sormak,
- Denediğimiz şeylerden zevk alıp almadığımızı teyit etmek,
- Bir şeyler alırken gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını bakmak,
- Birileriyle yarış içerisinde hissedip hissetmediğimizi kontrol etmek,
- Sosyal medyadan 1 saat bile olsa uzak zaman geçirmek,
- Sessiz bir ortamda kendimizi bedenimizi dinlemek,
- Özgün insanlarla birlikte zaman geçirmek kendimiz olmaya biraz daha yakınlaştırabilir.
İlginizi çekebilir: Stres, otonom sinir sistemimizi nasıl etkiliyor?