X

Plasebo ve nosebo: Beyin yalan söyler mi?

Rivayet odur ki, asılarak infaz edilecek olan bir idam mahkumuna, özel bir deneyin parçası olması karşılığında acısız bir ölüm seçeneği sunulur. Mahkuma, deneysel infazın kan kaybı yoluyla gerçekleştirileceği, hiç acı çekmeyeceği ve kolay bir ölüm olacağı söylenir. Her iki durumda da öleceğini bilen mahkum, teklifi kabul eder.

İnfaz günü, mahkum gözleri bağlanarak deneyin yapılacağı hastahane odasına götürülür ve operasyon masasına zincirlenir. Masanın köşelerine birer torba su bağlanır. Doktor, mahkumun el ve ayaklarında yüzeysel kesikler açar. Aynı anda, suyun torbalardan yavaş yavaş sızmasına izin verilir.

Mahkum, suyun verdiği ıslaklık hissiyle kanın vücudunu terk ettiğini düşünür. Odada bulunanlar giderek daha kısık sesle konuşmaya devam ederek, mahkumun yitip kaybolduğuna dair izlenimini artırırlar. Sonunda, ekip tamamen konuşmayı bırakır ve mahkumun duyduğu son ses yere damlayan, damlayan ve damlayan “kan” olur. Deney “başarıyla” sonuçlanmıştır.

Plasebo/nosebo etkilerini tetikleyen faktörlerin başında, inanç ve beklenti gelir.

Beynin heyecan verici gücünü ortaya koyan plasebo ve nosebo etkileri, bilimin en çok ilgisini çeken konulardandır. İkiliden daha çok bilinen plasebonun kökeni 14. yüzyıldaki cenaze törenlerine dayanır. Bu törenlerde, parayla tutulan kişiler “Placebo Domino in regione vivorum.“, yani “Yaşayanlar aleminde Tanrı’yı memnun edeceğim.” diyerek ölenler için ağlarlardı. Zamanla, aile üyelerinin yerine Tanrı’yı ve ölen kişinin ruhunu “memnun etme” görevini üstlenen bu kişilere “plasebo” adı verildi. Günümüzde ise plasebo terimi, herhangi bir etkinliği olmayan maddelerin, hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olan etkileri olarak tanımlanır.

Plasebonun daha az bilinen kötücül ikiz kardeşi nosebo ise, Latince’de “zarar vereceğim” anlamına gelir. Nosebo etkisinde, kişiler aldıkları maddenin, hiçbir olumsuz etkisi olmamasına rağmen, sağlıklarını kötü etkileyeceklerine inanırlar. Buna bağlı olarak da çeşitli hastalık belirtileri ve hatta ölüme kadar uzanan vahim tablolar sergileyebilirler.

Plasebo ve nosebo, aslında beynin koşullara bağlı olarak “sanal bir algı” oluşturduğunun ve vücudun yaşamsal belirtileri üzerinde “aldatıcı” bir etkisi olduğunun en büyük kanıtıdır. Diğer bir deyişle, beyin kendi bedenine “yalan” söyleyerek tepki mekanizmalarını istediği doğrultuda yönlendirebilir. Ancak, yaşanan bu değişimin sanıldığı gibi yalnızca psikolojik kökenli olduğu ve kişiyi yanılsamaya götürdüğü de doğru değildir. Çünkü her iki etki de, kişilerin mevcut fizyolojik durumlarının değişmesine, hastaların iyileşmesine ya da ağırlaşmasına sebep olabilir.

Her iki etki de, kişilerin mevcut fizyolojik durumlarının değişmesine, hastaların iyileşmesine ya da ağırlaşmasına sebep olabilir.

İtalyan gastroenterologlardan oluşan bir ekip, laktoz intoleransının bağırsak üzerindekini etkilerini araştırmak için bir deney yapacaklarını ve bunun için tüm katılımcıların laktoz alacağını söylerler. Ancak, katılımcılara bağırsağa zarar vermeyen ve laktoz içermeyen bir sıvı verilir. Çalışmanın sonucunda, laktoz intoleransı olanların %44’ü ve laktoz intoleransı olmayanların da %26’sı gastrointestinal semptomlardan yakınır.

Bir diğer akıl almaz olayda ise, antidepresan ilaç denemelerine katılan bir kişiye fizyolojik etkisi olmayan plasebo tabletler verilir. Aldığı ilacın plasebo olduğundan habersiz kişi, aynı anda 26 tablet alarak intihar girişiminde bulunur. Fakat, tabletler zararsız olmasına rağmen katılımcının kan basıncı ciddi derecede düşerek hayati tehlike yaratır.

Plasebo ve nosebo etkilerini hangi faktörler tetikler?

Plasebo/nosebo etkilerini tetikleyen faktörlerin başında, inanç ve beklenti gelir. Kişinin, bir sonucun gerçekleşeceğine dair sahip olduğu güçlü beklenti, beyin hücrelerindeki kimyasal mekanizmaları tetikleyerek vücutta algı değişikliği oluşturur. İkinci Dünya Savaşı sırasında cephede cerrahlık yapan Henry Beecher, morfin stokları tükenince ameliyat ettiği hastalara tuzlu su enjekte eder. Buna rağmen, morfin aldıklarını zanneden askerler ağrılarının azaldığını ve kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtirler.

Plasebo etkisinde, beynin normalde yemek, uyku ve seks gibi doğal ihtiyaçlar karşılandığında uyarılan “ödül” bölgesi aktive olur. Bunun sonucunda artan dopamin salgısı, kişinin kendini daha iyi hissetmesini ve şikayetlerinin hafiflemesini sağlar. Benzer şekilde, nosebo etkisinde ise kişinin olumsuz koşullara yenik düşeceğine yönelik inancı, vücudun zihinsel ve fiziksel dayanıklılığına zarar vererek kişiyi güçsüz kılar.

Her ne kadar bilim henüz plasebo ve nosebonun etki mekanizmalarını tam olarak açıklayamasa da, anlatılan sayısız hikaye ve yapılan akıl almaz gözlemler, beynimizin sandığımızdan çok daha güçlü olduğunun en büyük kanıtlarıdır. Zihnimiz ve düşüncelerimiz, tüm yaşamsal bulgularımız üzerinde son derece yönlendirici bir etkiye sahiptir. Kendi gerçekliğimizi yaratan, içinde bulunduğumuz koşulları nasıl algıladığımız, ne şekilde yorumladığımızdır. İnanç ve beklentilerimiz ise, farkında olmasak da, en büyük itici gücümüz, yaratabileceğimiz mucizelerin kaynağıdır.

Gücünüzün ve yapabileceklerinizin farkında olun, bilimle kalın.

 

İlginizi çekebilir: Tepeden tırnağa: Stresin vücudumuza 17 negatif etkisi

İpek Even: Alman Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve genetik alanında lisans eğitimi aldı. Aynı alanda, Boğaziçi Üniversitesi ve Belçika’daki Leuven Üniversitesi’nde yüksek lisans çalışmalarını tamamladı. Ardından, Almanya’da Heidelberg Üniversitesi ve Alman Kanser Araştırma Merkezi’nde kanserin moleküler biyolojisi üzerine doktora yaptı. Hayatı her zaman keşfederek anlamlandırmaya çalışan, bilimin gücüne, sanatın ruhuna tutkun, araştırmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya son derece meraklı biri. Şimdi ise aklı, yüreği ve kelimeleri yettiğince Uplifers’ta!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale