X

Personal Training’e 360 derece bir yaklaşım: Samet Bayraktaroğlu ve SAM’S

Direk lafa gireceğim: “Personal Training” yalnızca, eğitmenin size birebir antrenman yaptırdığı özel bir ders değildir. Yani sizin aslında bir grup dersinde yapıyor olabileceğiniz bir antrenmanı, eğitmen gözetiminde birebir yapmanız değildir. Kişiye özel antrenman, özel dikim elbise gibi, kişinin hem hedefleri, fiziksel özellikleri, sakatlık-hastalık geçmişi, uyku-yeme düzeni, hayat tarzı, antrenmana ayırabildiği süre ve hatta belki psikolojik durumunu hesaba katarak, ona tam olarak uyan bir program oluşturmaktır aslında.

“Personal Training” yalnızca, eğitmenin size birebir antrenman yaptırdığı özel bir ders değildir

Son 2-3 senedir çok sık duyduğumuz “Personal training” ve “personal trainer” tabirlerini, bunu layıkıyla yaptığını düşündüğüm Samet Bayraktaroğlu’na sormak istedim.

MAC Kanyon’da Senir Personal Coach olarak çalıştığı sıralarda “Insanity” ve Fonksiyonel Antrenman yaptırdığı bir kaç grup dersine misafir olarak katıldığım, fakat hem derslerinden, hem görüştükçe yaptığımız konuşmalardan, hem de kendisiyle sık antrenman yapmış yakın çevremden duyduklarımdan dolayı araştırmacı, detaycı, sağlıktan ödün vermeyen bir bakış açısı oturtmuş ve kendini sürekli geliştirmeyi hedefleyen bir eğitmen olarak tanıyorum Samet Bayraktaroğlu’nu. 2014 yılında Emirgan’da kendi personal training stüdyosu SAM’SInsanity”’i açan Samet, o günden bu yana öğrencileriyle birebir ilgilenebildiği özel dersler veriyor.

Personal training’i neden tercih etmeli sence? Personal trainer seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

Son dönemde popülerleşen bir branştan örnek vermek gerekirse, her yıl koşu sporuna başlayanların %75-80’i sakatlanıyor. Neden sakatlanıyorlar? Yanlış ayakkabı seçimi, yanlış koşu mekaniği, yanlış zemin, yanlış nefes alma, yanlış antrenman, yanlış yanlış yanlış… Buradan yola çıkarsak, Personal Trainer size nasıl ayakkabı seçeceğinizi de, nasıl beslenmeniz gerektiğini de, uyku saatlerinizi ve süresini de söyleyebilmelidir. Size en doğrusunu uygulatacak, sizin için en uygun olanı seçecek birinin desteği, performansınızı ve sağlığınızı tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkileyecektir.

Antrenman yaptığınız gün kendinizi yıprattınız, organizmanızın bir sonraki antrenmana hazır hale gelmesini sağlayacak faktörleri, seçeceğiniz Personal Trainer eksiksiz olarak size aktarabilmeli. Antrenmandan sonra ne yemelisiniz? Antrenman bittikten sonra gün içinde nelere dikkat etmelisiniz? Gecikmiş kas ağrısı sendromu yaşıyorsanız, ağrılarınızı azaltma yöntemleri nelerdir? Ne kadar uyumalısınız? Antrenmana gelirken kendinizi nasıl motive edeceksiniz? Antrenman sırasında odaklanma problemleriniz varsa bunları nasıl bertaraf edeceksiniz? Sosyal hayattan kopmadan karın kaslarınızı nasıl ortaya çıkaracaksınız? Kısacası hayatınızı olumlu yönde etkileyecek ve istediklerinizi elde etmenizde size yardımcı olacak olan bu kişi, bütün bu konular hakkında size destek verebilecek mi? Yoksa size bir saat antrenman yaptırıp kenara mı çekilecek? Bence bütün bunları hayatınızın bir parçası haline getirebilecek biri ile Personal Training yapmaya başlayabilirsiniz. Personal Trainer seçerken sonuç odaklı olmasının yanı sıra, yeri geldiğinde sizi kendinizden bile koruyacak kadar dikkatli ve titiz çalışmasına ve sizi çok iyi tanımasına önem vermeniz gerekli.

Son olarak; “Everyone needs a coach!” diyor ya Bill Gates, evet herkesin bir koça ihtiyacı vardır. Konu spor olunca da sonsuz güvenebileceğiniz bir Personal Trainer ile yola devam etmenizi öneririm.

Sam’s Personal Training Studio’nun felsefesini ve spora bakış açışını anlatabilir misin?

Sözlükler “kas” kelimesini şöyle açıklıyor: Kasılma ve gerilme gücü ile vücuda devinim olanağı sağlayan telsi doku. Bu doku geliştikçe daha iyi görünüyor, daha sağlıklı hissediyoruz. Yani kendimize iyi geliyoruz. Tüm bu süreçte ihtiyacımız olan tek takviye, motivasyon.

Kendimizi bu motivasyonla her gün yeniden kurma becerisini gösterdiğimiz dakika, aslında geliştirmemiz gereken en önemli kası geliştirmiş oluyoruz; kalp kasımızı!

Bizi yürüten de, koşturan da, en ağır kiloların altına sokup rekorlar kırdıran da, kalp kasımız.
Sam’s Personal Training Studio’nun varlık sebebi, sporu severek ve isteyerek yapmamızı sağlayan en önemli kasımızı, kalp kasını geliştirme konusundaki iddiasıdır. Vücudu asıl geliştiren, spora tutkuyla bağlı kalmamızı sağlayan kalbimizdir!

SAM’S’de kalbin önemi logosundan belli

SAM’S Personal Training Studio, size sağlıklı ve güçlü bir kalp vadediyor. Eğer kalp kasınız, vücudunuzdaki tüm kaslardan güçlü olursa, fiziken istediğiniz şekle girmek çok daha kolay olacaktır. Arzu edilen gelişimin SAM’S Personal Training Studio’nun felsefesi doğrultusunda sonuçlanması, hayatınızda 2 önemli şeye yarayacak. Bunlardan ilki kendinize iyi gelmeniz, ikincisi ise aynada gördüğünüz kişiyi daha çok sevmeniz.

Kişiye özel antrenman programlarını oluştururken ne gibi kaynak ve araştırmalardan yardım alıyorsun?

Mesela sürekli elimin altında anatomi, egzersiz fizyolojisi, vücut biyomekaniği ve temel antrenman prensiplerini barından 3-4 tane farklı kaynak oluyor. Programlarımı yazarken mutlaka bu kaynaklardan temel bilgileri kaçırmamak için destek alıyorum. Sürekli yeni bilgiler geliyor. Temel bilgiler ile yeni bilgileri harmanlayıp programları güncel tutmaya çalışıyorum. NSCA, JSCR, ACSM, ACE, NASM, Research Gate, Pub Med gibi kaynakları ve Mike Boyle, Gray Cook, Stuart McGill, Kelly Starret, Todd Durkin gibi üstadları sürekli takip ediyorum. Bu sayede hem bilgilerimi pekiştiriyorum hem de yeni bilgileri SAM’S bünyesinde uygulatabiliyorum.

Şu ana kadar birlikte çalıştığın öğrencilerinin bazılarından örnek verebilir misin?

5 senedir beraber çalıştığımız öğrencim de var, daha 2 ders yaptığımız yeni öğrencilerim de. Mesela barfiks hareketi çoğu insanın baş belasıdır. Bir tane kadın öğrencim hayatta da kendini yukarı çekmek istediği için barfiks çekmek isterken, bir erkek öğrencim de kuvvet ve kondisyon gerekliliği için bir dakika içinde 18-20 tane barfiks yapmak istiyorum diyor. Personal Training olayını zevkli hale getiren unsurların en önemlisi de bu: kişisel ihtiyaçlara uygun olması.

Birlikte yeni çalışmaya başladığımız bir başka öğrencim ise, yıllardır veremediği kilolarından kurtulmak istediğini söyledi. SAM’S’e ilk görüşme gününe gelirken biraz yokuş tırmanması gerekti ve kapıdan içeri girdiğinde nabzı hiç durmadan 50 tane burpee yapmış kadar yüksek atıyordu.

Görüşme sırasında “4 ay sonra ne olacak şimdi?” diye sorduğu zaman “Kapıdan içeri girdiğin zaman nabzın yükselmiş olmayacak” demiştim. Planlı gidebildiğimiz için ilk hedefimize ulaştık. Kendisi program dahilinde kilo vermeye ve fitness seviyesini yükseltmeye devam ediyor .

Antrenman yapmak isteğiyle görüşmeye gelen 10 kişinin 6 tanesinde fıtık var. Dolayısıyla çalıştığım insanların arasında, omurgasında fıtık olanlar da mevcut. Onlara antrenman dışında omurgalarını nasıl kullanacakları ile ilgili sürekli bilgi veriyorum ve onları uygulatıyorum. Mesela boyun fıtığı olan bir öğrencim uzun yıllar Body Building sporu ile uğraşmış. SAMS’te ki antrenman programında da düzenli olarak Body Building sistemlerine yer veriyorum. 3 yıllık çalışmanın sonunda hem boyun fıtığı sonucu ortaya çıkan sorunları yok ettik, hem de kendisi Bench Press 1 RM (rep max, yani tek tekrar maksimum) ağırlığını 117.5 kiloya çıkardı.

Çalıştığım insanların arasında, omurgasında fıtık olanlar da mevcut.
Sam’s’de genel olarak “Personal training” anlayışını ve ilk defa seninle ders yapacak bir kişiyi nasıl bir süreç ve neler bekliyor?

SAMS’i kurmaya karar verdiğim zaman beni en çok motive eden konuların başında, çalıştırdığım insanların yaptığı antrenmandan zevk ve sonuç almasıydı. Bence işin “core” u bu. Çalıştırdığımız insanların isteklerini karşılayabilmek, aslında onlara sağlayabileceğimiz en önemli kazanım. Personal Training anlayışımın temelinde bu düşünce var.

Ders programları kişiye özel organize ediliyor. Kişi haftanın kaç gününü spora ayırabiliyor ya da kaç gün spor yapmaya ihtiyacı var ise ona göre bir program belirleniyor. En önemli konu doğru teşhisi koyabilmek. Bu konuda da bizi yönlendiren veriler, test ve analizler oluyor. Daha sonrasında ortaya çıkan tablo, “Nasıl bir antrenman yapmamız gerekiyor?” sorusunun cevabı oluyor.

Şu an çalıştığım grubun çoğunu 14-60 yaş arası sedanterler oluşturuyor. Hepsinin istekleri ve ihtiyaçları birbirinden farklı ama varmak istedikleri sonuç aynı, sağlıklı ve sakatlanma riski en aza indirgenmiş bireyler olmak.

Uzun yıllardır takip ettiğim ve makalelerini olduğum Fizik Tedavi Uzmanı Gray Cook diyor ki; vücudunuzda ki eklemleri stabilize etmeyi öğrenmeden önce, onlara mobil olabilme özelliğini kazandırın. Daha sonra bu mobilizasyon özelliğini kazanınca, doğru hareket etmeyi öğrenin. En sonunda ise bunların üzerine kuvvet ve dayanıklılığı koyun. Yani acele etmeden parçaları yerine doğru koyarak hedeflerinize ulaşın diyor. SAM’S’te ki antrenman sürecini kısaca bu şekilde açıklayabilirim.

Fotoğraf: B People dergisi
Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale