X

Permakültüre uygun beslenme: Tarladan sofraya sürdürülebilir beslenme rehberi

Diyabet, enflamasyon, irritabl bağırsak sendromu, çölyak hastalığı, gıda alerjileri… Küresel ısınma, su kirliliği, iklim değişikliği, orman yangınları… Gezegenin de insanın da sağlığı, beslenme alışkanlıklarının birbiriyle uyumlu şekilde düzenlenmesine ve doğanın bu iki öğesinin arasındaki alma-verme ilişkisinin yeniden dengeye getirilmesine bağlı. Nasıl mı? Gelin, permakültürün temel prensiplerinin büyük bir kısmının beslenme alışkanlıklarına nasıl uyarlanabileceğine ve hem gezegenin hem de insanın iyi oluşuna nasıl katkılar sağladığına biraz daha yakından bakalım.

Permakültürün ne olduğundan, prensiplerinden ve günlük yaşamdaki uygulamalarından Permakültür nedir: Ekolojik dengeye saygılı ve doğayla uyumlu bir yaşam için benimsemeniz gereken 12 prensip yazımızda detaylı olarak bahsetmiştik. Permakültür uygulamalarının en önemli adımlarından birini akıllı tarım modelleri ve beslenme alışkanlıkları oluşturuyor. Permakültür prensiplerine uygun bir beslenme düzeniyse sağlıklı, yerel ve sürdürülebilir beslenmeyi odağına alıyor.

Mevsiminde yetişen besinleri tüketmeyi, hayvansal ürünlerin tüketimini azaltmayı, besinleri yerel çiftliklerden ve bahçelerden satın almayı; işleme, paketleme, nakliye, depolama ve katkı maddesi kullanımının beraberinde getirdiği zararları ve israfı azaltarak ortadan kaldırmayı hedefleyen permakültüre uygun beslenme; en temelde yediklerimizin kontrolünü kendi elimize almayı öğütlüyor.

Enerjiyi yakalamayı ve depolamayı öğren: Az enerjiyle çok yemek yapmayı öğrenin

Zaman hiç şüphesiz en değerli kaynağımız ve günlük yaşamdaki en büyük çabamız zamanı daha verimli şekilde kullanabilmek. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarınızda da hem zamanı hem de enerjiyi israf etmeden kullanabilmek son derece önemli. Bunu sağlayabilmek için tek seferde birden fazla öğününüzü hazırlayabilir ve buzdolabında bekletebilir, fırın çalıştırdığınız zamanlarda tek yemeği değil birden fazla yemeği pişirebilirsiniz. Nohut, fasulye, barbunya gibi zor pişen baklagilleri bir gece önceden suda ıslatmak gibi çözümlerle pişirme süresini, harcadığınız enerji miktarını ve karbon ayak izinizi küçültebilirsiniz.

Doğayı oluşturan her bir öğe, her şeyden en iyi şekilde yararlanır ve sahip olduklarıyla maksimum faydayı sağlar. Örneğin, bir ağaç aynı anda hem meyve verir, hem gölge sağlar, hem havayı soğutur ve filtreler, hem toprakta su depolar, hem mantarlara ve diğer canlılara yaşam alanı sağlar; döngüsünü tamamladıktan sonra bile ısınma ve yakıt ihtiyacını karşılamak gibi yüzlerce farklı amaçla kullanılabilir.

Siz de doğadaki bu verimlilikten ve fonksiyonellikten ilham alarak kaynakları (elektrik ve doğalgaz) sınırlı kullanabilir, besin değerinin korunması için besinleri yavaş ve az pişirebilir, mevsiminde bolca yetişen besinleri turşu ve reçel gibi saklama yöntemleriyle depolayabilir, güneş enerjisinden maksimum düzeyde faydalanmayı deneyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Pişirme yöntemleri besinleri ve alacağınız kalorileri nasıl etkiliyor?

Yiyeceklerini kendin yetiştir: Mutfağınızda küçük bir yeşillik bahçesi oluşturun

Maydanoz, dereotu, fesleğen, nane, marul, roka… Sofralarımıza renk ve lezzet katan yeşillikleri mutfağınızda kolaylıkla yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Bakımı oldukça kolay ve zahmetsizce yetiştirilebilen yeşillikleri, bir balkona ya da açık bir alana bile ihtiyaç duymaksızın, mutfağınızdaki küçük saksılarda kendi kendinize kolaylıkla yetiştirebilirsiniz. Dışarıdan alındıklarında tazeliklerini hızlıca yitiren ve çoğu zaman bir kısmı kullanılıp geri kalanı bozularak çöpe atılan yeşillikleri mutfağınızda, ışık alan bir alanda yetiştirebilir, ihtiyacınız kadarını kullanarak ziyan olmasını önleyebilirsiniz. Yeşilliklerin yanı sıra domates, salatalık, biber gibi sıkça tükettiğiniz yiyecekleri de saksılarda, boş yoğurt kaplarında ya da kullanılamayacak duruma gelmiş çaydanlık, tencere, kase gibi kapların içinde yetiştirebilirsiniz.

Atık üretimini sıfıra indir: Organik atıklardan kompost yapmayı öğrenin

Atıksız bir yaşam sürmek için her şeyden önce doğada kendiliğinden kaybolmayan, ekolojik sisteme zarar veren atıkları hayatınızdan çıkarmanız gerekiyor. Plastik en yaygın olarak kullanılan ve çevreye en çok zarar veren malzeme olarak tabii ki ilk sırada. Paketli versiyonlarının yanı sıra açık olarak da satılan zeytin, baklagiller, ekmek, peynir gibi yiyeceklerinizi mümkün olabildiğince kendinize ait, tekrar kullanılabilir kaplarda satın alarak atık üretiminizi azaltabilirsiniz. Ayrıca çevreye zararı olmayan çekirdek kabukları, yumurta kabuğu, çay ve kahve posası, meyve ve sebze kabukları gibi organik atıkları kompost yaparak değerlendirebilirsiniz. Kompost yapımıyla ilgili tüm detayları Sıfır atık rehberi: Kompost hakkında her şey yazımızda bulabilirsiniz.  

Yavaş ve küçük adımlarla ilerle: Farkındalıkla yemek yiyin

Yemeğinizi küçük lokmalar halinde ve yavaş yemenin sağlığınız ve sindirim sisteminiz için faydalı olduğunu muhtemelen zaten biliyorsunuzdur. Yavaş yemek, yiyeceklerin tükürükteki enzimler sayesinde ağızda sindirilmesine olanak tanıyarak sindirimin çok daha kolay hale gelmesine yardımcı oluyor. Ayrıca, ne kadar aç olursanız olun, sindirim sisteminize fazla yüklenmeyip yavaş yediğinizde beyninize tokluk sinyallerinin ulaşması için zaman tanıdığınız için daha az yiyerek kendinizi daha tok hissedebiliyorsunuz.

Hem besinlerin daha iyi sindirilmesini hem de gereğinden fazla yememenizi sağlayacak ‘yavaş ve küçük parçalar halinde yeme’ alışkanlığı geliştirerek hem kendi sağlığınızı koruyabilir, hem de gereğinden fazla besin tüketmemiş olursunuz. ‘Doymak için değil beslenmek için yemek’, daha dengeli, daha enerjik, daha sağlıklı hissetmenize yardımcı olacaktır. Yediğiniz her lokmanın farkında olduğunuzda, tadını çıkararak yediğinizde ağzınızdaki lezzetin de çok daha zengin hale geldiğini hissedeceksiniz. Yemek yemeye sadece enerji elde etmek için yapılan bir aktivitenin ötesinde, doğanın bize sunduklarına şükretmek, doğal kaynakların değerini anlamak, bolluğu ve bereketi hissetmek, kendimizi mutlu hissetmek için de gerçekleştirdiğimiz bir eylem. Bu nedenle çiğnediğiniz her lokmanın ardındaki emeği, lezzeti, kullanılan kaynakları ve doğayı hatırlamak için kendinize zaman tanıyın.

İlginizi çekebilir: Mindful beslenme: Yemek ile farkındalığın buluştuğu nokta

Gözlemle ve etkileşime geç: Beslenme günlüğü tutun

Kilo vermek, daha enerjik olmak, bağışıklığınızı güçlendirmek, karbon ayak izinizi azaltmak… Amacınız her ne olursa olsun beslenme tarzınızı düzenlemek için öncelikle ne yediğinizi bilmeniz gerekiyor. Uyku ve uyanıklık saatlerinizi, uyumadan önce en son ne zaman ve ne yediğinizi, kendinizi o gün genel olarak nasıl hissettiğinizi, bedensel olarak ne durumda olduğunuzu (yorgun, şişkin, ağrılı gibi), aldığınız takviyeleri, kısacası beslenmenizle ilgili olabilecek her şeyi not aldığınız bir beslenme günlüğü edinin. Her gün bu günlüğe yazmak için spesifik bir zaman dilimi belirleyin ve beslenme günlüğü tutmayı bir rutin haline getirmeye çalışın.

Son bir haftada ya da son bir ayda daha çok hangi besin grubundan yiyecekler tükettiniz? Mevsime uygun yiyeceklerle mi besleniyorsunuz? Yoğunluklu olarak hayvansal bazlı mı bitkisel bazlı mı besleniyorsunuz? Tüm bunlara ve benzer sorulara verdiğiniz kısa cevaplar bile beslenme alışkanlıklarınızla ilgili farkındalık kazanmanıza, yediklerinizin hem miktarını hem de kendi sağlığınıza ve gezegenin sağlığına nasıl etkilerinin olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Beslenme kalıplarınızın farkında olabilmek ve bu kalıpları değiştirebilmek için, ihtiyaç duyduğunuzda ayrıntıları görebilmeniz gerekir. Beslenme sıklığınızı, yemek seçimlerinizi, yemek için harcadığınız süreyi, nerede yediğinizi, yemek yerken nasıl hissettiğinizi, hatta ne sıklıkla tuvalete gittiğinizi bile gözlemleyerek hem kendiniz için hem de ekolojik sürdürülebilirlik için ilk adımları atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sevgili günlük: Sizi yemek günlüğü tutmaya ikna etmek üzereyiz!

Doğadaki değişimlere uyum sağlayın: Mevsimsel beslenin

Doğada değişim kaçınılmaz; ancak insanın doğaya verdiği zarar sonucu meydana gelen iklim değişikliğiyle birlikte doğada yaşanan değişimler de çok daha büyük ve yıkıcı boyutlara ulaştı. Değişim karşısında yapabileceğimiz en önemli şeyse alışkanlıklarımızı, seçimlerimizi ve davranışlarımızı kendimizle birlikte doğanın da dengesine katkıda bulunacak şekilde düzenlemek. Beslenme anlamında hem doğanın ritmiyle uyumlanmamızı, hem kaynakları en verimli şekilde kullanmamızı hem de sağlığımızı korumamızı destekleyebilecek en etkili şeylerden biri mevsimsel beslenme.

1 yılda 4 mevsimin yaşandığı ülkemiz, besin çeşitliliği açısından oldukça zengin bir coğrafya. Dolayısıyla her mevsimde, o mevsime uygun lezzetli meyve ve sebzeleri bulabilmek mümkün. Meyve ve sebzeler mevsimlerinde tüketildiğinde daha taze, besin değeri daha yüksek ve daha lezzetli oldukları için bedeninize; daha az yol gittikleri, olgunlaşmadan toplanmadıkları ve daha az kaynak harcadıkları için dünyaya katkıda bulunuyor. Fiyatlarının daha uygun olması ve bütçenize katkıda bulunacak olması da cabası! Mevsimden mevsime sürekli değişim geçiren doğayla birlikte kendi yeme düzeninizi ve tükettiğiniz yiyecekleri değiştirdiğinizde, hem kendi sağlığınızı hem gezegenin dengesini koruyacak ve kendinizi her anlamda çok daha iyi hissedeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Mevsimsel beslenme: Güçlü bir bağışıklık sistemi için mevsiminde sebze meyve tüketmenin önemi

Sonuç olarak, doğayı taklit ederek doğayla uyumlu yaşama mottosuyla çevreye dost, etik ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin en etkili yolları arasında yer alan permakültür felsefesine uygun şekilde beslenerek, beslenme alışkanlıklarınızı, yiyeceklerin tarladan çıkıp sofranıza geldiği ana kadar, bilinçle ve farkındalıkla düzenleyerek hem kendi sağlığınıza hem de doğanın korunmasına katkıda bulunabilirsiniz.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale