Dünyaya farklı bir perspektiften bakmamızı sağlayan permakültür yaklaşımının günlük yaşamdaki uygulamaları elbette sadece soframıza gelen besinleri ekolojik çiftliklerden edinmek ya da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gibi büyük değişimlerle sınırlı değil. Permakültür, tüm canlıların hem şimdi hem de gelecekte daha mutlu ve uyumlu bir yaşam sürebilmesi için günlük alışkanlıklarımızda yapabileceğimiz değişimler konusunda da bizlere ilham vermeye ve rehberlik etmeye devam ediyor.
Dünyanın kaynaklarının gelecek nesillerin kullanımına yetecek şekilde kullanılmasını odağına alan, ekolojik dengeye ve doğaya saygılı bir yaşam tasarımı için rehber niteliğinde olan permakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’nin en iyi ekoturizm rotalarınıpermakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’ hafta boyunca #HaftanınTeması kategorilerimizdeki yazılarımızda sizlerle detaylı olarak paylaştık. Bu yazımızda da, permakültür prensiplerini benimseyerek, küçük alışkanlık değişimleriyle size, topluluğunuza ve tüm dünyaya fayda sağlayan değerler üstüne kurulu, etik ve adil bir yaşam tasarlamanıza yardımcı olacak önerilerimizi sizlerle paylaşıyoruz.
Minimal seçimlerle yaşamınızı sadeleştirin
Gardırobunuzdaki kıyafetler, ayakkabılar, mutfak eşyaları, alışveriş listeleri, elektronik cihazlar, mobilyalar, kısacası yaşam alanınızda ve alışkanlıklarınızda yer edinmiş ancak ihtiyaç duymadığınız her şeyin miktarını en aza indirin. Tüketimin kontrol edilemez noktaya geldiği, her şeye erişimimizin oldukça kolay ve ucuz olduğu günümüzde artık çok fazla şey satın almak değil, azla yetinebilmek daha zor hale geldi.
Ancak herhangi bir şeyi satın almadan önce alacağınız şeyin yaşamınızda dolduracağı boşluğu, alternatifinin hali hazırda elinizde olup olmadığını düşündüğünüzde ne kadar fazla ve gereksiz şeye sahip olduğunuzu daha iyi anlayacaksınız. Günlük olarak neye ihtiyacınız olmadığını anladığınızda, satın almak istediğiniz şeylerin bir listesini yaptıktan sonra bu şeylere gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorguladığınızda satın alma isteğinizin büyük ölçüde azaldığını göreceksiniz.
İlginizi çekebilir: Minimalizm: Fazlalıkları azaltın, mutluluğu katlayın
Suyu depolamayı ve verimli kullanmayı öğrenin
Geçmişe göre çok daha kurak ve sıcak geçen yaz aylarıyla birlikte insanlığın geleceğini tehdit eden en önemli sorunlardan birinin susuzluk olacağı öngörülüyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası olan 2,1 milyar insan temiz suya ulaşamıyor ve bu rakamın artan kuraklıkla birlikte daha da yükselmesi bekleniyor. Durum böyleyken bir damla suyu bile israf etmeden, farklı şekillerde saklayarak ihtiyaçlarınızın bir kısmını yedekte bulundurduğunuz sulardan gidermeniz mümkün.
Örneğin, duşa girmeden önce suyun ısınmasını beklerken boşa akıttığınız soğuk suyu bir kovada biriktirebilir, her seferinde sifon çekmek yerine kovada biriktirdiğiniz bu suyu kullanabilirsiniz. Benzer şekilde sebze ve meyve yıkamak için kullandığınız suları lavaboya dökmek yerine çiçeklerinizi sulamak ya da yerleri silmek için kullanabilir, yağmurlu havalarda varilde ya da boş kovalarda yağmur suyu biriktirebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Su tüketiminizi azaltın: Daha az su tüketmek için kolay ve etkili 17 yöntem
Yemeklerinizi büyük ve kalabalık sofralarda yiyin
Gereksiz ya da fazla zahmetli bir öneri gibi görünse de, yemek yapmak için aldığınız gıdaların ne kadarının buzdolabında bozularak israf edildiğini; meyve, sebze ve bulaşık yıkamak için ne kadar su harcadığınızı, yemek pişirmek için ne kadar fazla enerji kullandığınızı düşündüğünüzde ve bunu her gün neredeyse üç kez yaptığınızı hatırladığınızda ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Ekran karşısında, yemeğinize hiç odaklanmadan, sadece doymak için tek başınıza yemek yediğinizde hem kaynakları daha az verimli kullanmış, hem de sadece doymak için yemek yemiş olacaksınız. Ancak her öğününüzde ailenizle, arkadaşlarınızla ya da sevdiklerinizle bir araya geldiğinizde sadece yemek yemiş değil bir arada vakit geçirmiş, yediğiniz yemeklerin lezzetine daha iyi varmış ve sahip olduğunuz tüm nimetler için daha fazla şükran duymuş olacaksınız. Bu nedenle içeride, dışarıda, her zaman ve her yerde birlikte yemek yemek > yalnız yemek. Hem kendimiz hem de dünyanın geleceği için…
İlginizi çekebilir: Mutluluğa giden yol kalabalık sofralardan geçer: Ailenizle yemek yemeniz için 7 neden
İkinci el alışverişi alışkanlık haline getirin
İhtiyacımız olan her şeyi ikinci el olarak satın almaya/edinmeye başladığınızda, satın alma ve tüketim hızınızın önemli ölçüde azalacağını çok kısa bir sürede gözlemleyebilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyleri doğrudan satın almak, öncesinde kapsamlı bir araştırma yapmanızı ve var olan yüzlerce farklı seçenek arasından fiyatına, kalitesine, beklentinize uygun bir seçim yapmanızı gerektirir. Alışveriş merkezlerinde ya da online alışveriş sitelerinde aradığınızı bulmak için vakit geçirirken, dürtüsel bir şekilde ihtiyacınız olmayan şeyleri de sırf indirimde olduğu için ya da o an satın almak istediğiniz için alabilirsiniz. Ancak ihtiyacınız olan şeylerin ikinci el versiyonlarını alma alışkanlığı geliştirdiğinizde, seçenekleriniz azalacağı için ve AVM’ye gitmenize gerek kalmayacağı için gerçekten ihtiyaç duymadığınız şeyleri satın alma olasılığınız da doğal olarak azalacaktır.
Yenisini satın almak yerine hali hazırda üretim sürecinden geçmiş olan bir ürünü satın almak, hem atık miktarının azaltılması hem de üretim sürecinde harcanan kaynakların korunması açısından son derece faydalı bir tüketim alışkanlığı. Üretim yok, karbon ayak izi yok, emeği sömürülen işçiler yok ancak ihtiyacınız da karşılanıyor… Hem kendiniz hem de diğer canlılar için daha iyi bir tüketim alternatifi olabilir mi?
İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek
Kendi yiyeceklerinizi kendiniz yetiştirin
Mutfakta, balkonda ya da şanslıysanız bahçenizde maydanoz, soğan, fesleğen, nane, kekik, domates, biber, salatalık, patates, havuç, marul, çilek gibi sofranızda sıkça tükettiğiniz hemen hemen tüm besinleri, zahmetsizce yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Toprak, su, hava ve güneş ışınlarının etkisiyle kendi kendine yetişecek olan ürünlerinizin gün be gün nasıl olgunlaştığını izleme fırsatı bulmak sadece sofranızı renklendirmenize değil, besinlerin tarladan sofranıza kadar geldiği süreçte verilen emeği, doğanın mucizelerini ve tüm canlıların yaşam döngüsünün küçük bir örneğini de öğrenmenize yardımcı olacak.
Sofranızdaki yiyeceklerin hepsini olmasa da bir kısmını yetiştirmeniz, yaşadığınız yerdeki toprakla, havayla ve tüm ekosistemle ilişki kurmanızı sağlamanın yanı sıra ihtiyacınız kadarını kullanma, gıda israfını önleme, organik atıkları doğaya tekrar geri kazandırma, hangi mevsimde hangi meyve ve sebzelerin yetiştiğini öğrenme gibi pek çok faydayı da beraberinde getirecektir.
İlginizi çekebilir: Balkon bahçeciliği zamanı: Saksıda yetiştirebileceğiniz sebze ve meyveler
Kurumuş dalları, odunları ve kozalakları değerlendirin
Şehir yaşamında ısınma ve yemek pişirme gibi bol yakıt kullanımı gerektiren enerji ihtiyacını doğal yollarla çözümleyebilmek mümkün olmasa da, kırsal alanlarda kurumuş ağaç dalları, yaşam döngüsünü tamamlamış olan ölü ağaç kütükleri ve kozalaklar hem ısınma hem de yemek pişirme için gerekli olan enerjiyi doğaya uyumlu şekilde elde etmenin en iyi yolları arasında yer alıyor.
Hangi ağaç türlerinin ateş yakmak için daha uygun olduğunu, oduna dönüştürülebilecek yaşlı ve ölü ağaçları nasıl tanıyabileceğinizi, topladığınız ağaç dallarını, kozalakları ve kestiğiniz odunları hangi şartlarda saklamanız gerektiğini ve nasıl odun kesileceğini öğrenerek mümkün olabildiğince daha az fosil yakıt harcayabilirsiniz. Eviniz müsaitse hem iç mekan havasını ısıtmak, hem yemek pişirmek, hem de duş alacağınız suyu ısıtmak gibi amaçlarla kullanabileceğiniz küçük bir soba ya da kuzine edinebilirsiniz. Şömine ya da barbekünüz varsa, ısınmak için ve ateşle ilgili diğer ihtiyaçlarınızda doğalgaz ya da kömür kullanmak yerine bu alanlarda odun ateşi yakarak enerji ihtiyacınızı görece daha doğa dostu olan bu seçeneklerle karşılayabilirsiniz.
Yeniden kullanılabilecek her şeyi saklayın
Evinizdeki çöpü ‘Neleri tekrar kullanabilirim?’ bakış açısıyla şöyle bir gözden geçirdiğinizde aslında tekrar kullanılabilecek ancak çöpe gitmiş çok fazla materyal olduğunu göreceksiniz. Gazete kağıtları, hediye paketleri, bir teki kaybolmuş çoraplar, paketlerden çıkan ipler ve lastikler, pet şişeler, kavanoz kapakları, kırık camlar… Yeniden kullanılabilecek her şeyin en az sıfırdan alınmış yeni ürünler kadar değerli olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Artık işe yaramayacağını düşündüğünüz pek çok eşyaya ‘Bu şeyi tekrar nasıl kullanabilirim?’ düşüncesiyle yaklaştığınızda ve ihtiyaçlarınızı elinizden geldiğince yeniden kullanabileceğiniz materyallerle karşıladığınızda atık üretiminizin önemli ölçüde azaldığını fark edeceksiniz.
İlginizi çekebilir: Hurdadan sanat eserine: İkinci el materyalleri yeniden yorumlayan sanatçı Dan Rawlings
Süpermarketler yerine küçük esnaflardan alışveriş yapın
Süpermarketler ihtiyacınız olan her ürünü bir arada bulmanıza olanak sağladığı için evinizin temel ihtiyaçlarını karşılamanız konusunda görece daha pratik olsalar da, özellikle taze meyve sebzelerin paketli satılması ve soğuk zincir korunarak uzun yollar kat etmesi gereken hayvansal gıdaların marketlere ulaştırılması çok fazla karbon salınımını ve atık üretimini beraberinde getiriyor. Bunun yerine meyve ve sebzelerini çok daha yakınlardaki üreticilerden alan manavları, kasapları, bakkalları ya da pazarları tercih edebilirsiniz. Mümkünse bölgenizdeki doğrudan satış yapan çiftliklerle iletişime geçebilir, ihtiyaçlarınızı mümkün olabildiğince yerel üreticilerden temin edebilirsiniz.
Öğünlerinizi yanınızda taşıyın
Şehir hayatında her öğünü, özellikle de kahvaltı ya da öğle yemeğini evde yemek mümkün olamayabiliyor. Özellikle seyahat ettiğiniz zamanlarda ya da tüm gün dışarıda olacağınızda yemeklerinizi küçük kavanozlara ya da saklama kaplarına koyarak yanınızda taşıyabilirsiniz. Hem nasıl yapıldığını ve içinde ne olduğunu bileceğiniz, hem hiçbir şeyi ziyan etmeyeceğiniz, hem çok daha sağlıklı besleneceğiniz, hem de çok daha masraflı olduğu için öğünlerinizi mümkün olabildiğince yanınızda taşıyabilirsiniz. Yolda, parkta, deniz kenarında, bir ağaç gölgesinde ya da bankta oturarak, manzaranın ve doğanın tadını çıkararak yemeğinizi istediğiniz her yerde yiyebilmeniz de bonusu.
İlginizi çekebilir: İş yerine götürebileceğiniz sağlıklı ve pratik 5 yemek tarifi
Fasulye yetiştirmeyi deneyin
Azot tutma özelliğiyle toprak kalitesini iyileştiren, sarmaşık şeklinde büyüdüğü için dar alanlarda bile kolaylıkla yetişebilen, hem yeşil olarak hem de kurutulup bakliyat şekilde tüketilebilen fasulye, aynı zamanda kendi kendine tozlaşabilen bir bitki olduğu için kısa süre içinde çok fazla verim elde edebileceğiniz ürünlerin başında geliyor. Yetiştirilmesi en kolay, neredeyse her iklim koşuluna kolaylıkla uyum sağlayabilen, protein yönünden en zengin kaynaklardan biri olan kuru fasulye, uzun yıllar bozulmadan saklanabilmesi nedeniyle de son derece bereketli ve pemakültüre uygun bir gıda. Dolayısıyla kendi yiyeceklerinizi yetiştirmek istiyor ancak nereden başlayacağınıza karar veremiyorsanız fasulye ekmeye başlayarak işe koyulabilirsiniz.
Ulaşım tercihlerinizi değiştirin
İklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin baş aktörlerinden biri karbon gazı salınımı. Uçak, otomobil, otobüs gibi fosil yakıt kullanımı gerektiren araçlarla seyahat etmekse atmosfere yüksek miktarda karbon salınacağı anlamına geliyor. Bunun yerine uzak seyahatlerinizde uçakla seyahat etmekten 10 kata kadar daha az karbon salınımına neden olan treni, şehir içi ulaşımdaysa metro ya da bisiklet gibi ulaşım araçlarını tercih edebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Dünyanın dengesini korumak ve iklim değişikliğini önlemek için: Karbon ayak izimizi nasıl azaltırız?
Uyku düzeninize dikkat edin
Yeterli ve düzenli uyumanın daha çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı oluşturmanıza yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? Bedeniniz yeterli uykuyla yeterince dinlendiğinde ruh haliniz ve sağlığınız iyileşecek, ertesi günkü enerjiniz ve uyaranlarla baş etme kapasiteniz artacaktır. Bu da dünya üzerindeki etkinizi sınırlandırmanız, davranışlarınız konusunda daha kontrollü, dikkatli ve farkında olmanız anlamı taşıyor.
Bahçenize kuş, yarasa ve böcek evleri yerleştirin
Kuşlar, yarasalar ve bazı yararlı böcekler bahçenizde yetiştirdiğiniz bitkilerin tozlaşmasını ve çoğalmasını sağlamanın yanı sıra, zararlı böceklerle pestisit kullanmadan baş etmenize de yardımcı olacaktır. Bölgenizde yaşayan hayvanların neyle beslendikleri ve nasıl yaşam alanlarına ihtiyaç duydukları hakkında bilgi edinerek bahçenize bu canlıların yaşayabileceği yuvalar yerleştirebilirsiniz. Zararlı böceklerle başa çıkmak için ‘doğanın yardımcıları’nı kullanmak, kimyasal böcek ilaçlarına harika bir alternatif olacaktır.
Permakültür prensiplerini tamamen benimsedikten, günlük yaşamdaki uygulamalarını daha yakından tanıdıktan ve uygulamak için küçük de olsa adım atmaya başladıktan sonra aynı anda hem kendinizi, hem diğer canlıları hem de tüm dünyayı mutlu ve sağlıklı kılmanızın mümkün olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız.