X

Permakültür prensiplerine uygun, sürdürülebilir bir yaşam tasarımı için öneriler

Dünyaya farklı bir perspektiften bakmamızı sağlayan permakültür yaklaşımının günlük yaşamdaki uygulamaları elbette sadece soframıza gelen besinleri ekolojik çiftliklerden edinmek ya da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gibi büyük değişimlerle sınırlı değil. Permakültür, tüm canlıların hem şimdi hem de gelecekte daha mutlu ve uyumlu bir yaşam sürebilmesi için günlük alışkanlıklarımızda yapabileceğimiz değişimler konusunda da bizlere ilham vermeye ve rehberlik etmeye devam ediyor.

Dünyanın kaynaklarının gelecek nesillerin kullanımına yetecek şekilde kullanılmasını odağına alan, ekolojik dengeye ve doğaya saygılı bir yaşam tasarımı için rehber niteliğinde olan permakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’nin en iyi ekoturizm rotalarınıpermakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’ hafta boyunca #HaftanınTeması kategorilerimizdeki yazılarımızda sizlerle detaylı olarak paylaştık. Bu yazımızda da, permakültür prensiplerini benimseyerek, küçük alışkanlık değişimleriyle size, topluluğunuza ve tüm dünyaya fayda sağlayan değerler üstüne kurulu, etik ve adil bir yaşam tasarlamanıza yardımcı olacak önerilerimizi sizlerle paylaşıyoruz.

Minimal seçimlerle yaşamınızı sadeleştirin

Gardırobunuzdaki kıyafetler, ayakkabılar, mutfak eşyaları, alışveriş listeleri, elektronik cihazlar, mobilyalar, kısacası yaşam alanınızda ve alışkanlıklarınızda yer edinmiş ancak ihtiyaç duymadığınız her şeyin miktarını en aza indirin. Tüketimin kontrol edilemez noktaya geldiği, her şeye erişimimizin oldukça kolay ve ucuz olduğu günümüzde artık çok fazla şey satın almak değil, azla yetinebilmek daha zor hale geldi.

Ancak herhangi bir şeyi satın almadan önce alacağınız şeyin yaşamınızda dolduracağı boşluğu, alternatifinin hali hazırda elinizde olup olmadığını düşündüğünüzde ne kadar fazla ve gereksiz şeye sahip olduğunuzu daha iyi anlayacaksınız. Günlük olarak neye ihtiyacınız olmadığını anladığınızda, satın almak istediğiniz şeylerin bir listesini yaptıktan sonra bu şeylere gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorguladığınızda satın alma isteğinizin büyük ölçüde azaldığını göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Minimalizm: Fazlalıkları azaltın, mutluluğu katlayın

Suyu depolamayı ve verimli kullanmayı öğrenin

Geçmişe göre çok daha kurak ve sıcak geçen yaz aylarıyla birlikte insanlığın geleceğini tehdit eden en önemli sorunlardan birinin susuzluk olacağı öngörülüyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası olan 2,1 milyar insan temiz suya ulaşamıyor ve bu rakamın artan kuraklıkla birlikte daha da yükselmesi bekleniyor. Durum böyleyken bir damla suyu bile israf etmeden, farklı şekillerde saklayarak ihtiyaçlarınızın bir kısmını yedekte bulundurduğunuz sulardan gidermeniz mümkün.

Örneğin, duşa girmeden önce suyun ısınmasını beklerken boşa akıttığınız soğuk suyu bir kovada biriktirebilir, her seferinde sifon çekmek yerine kovada biriktirdiğiniz bu suyu kullanabilirsiniz. Benzer şekilde sebze ve meyve yıkamak için kullandığınız suları lavaboya dökmek yerine çiçeklerinizi sulamak ya da yerleri silmek için kullanabilir, yağmurlu havalarda varilde ya da boş kovalarda yağmur suyu biriktirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Su tüketiminizi azaltın: Daha az su tüketmek için kolay ve etkili 17 yöntem

Yemeklerinizi büyük ve kalabalık sofralarda yiyin

Gereksiz ya da fazla zahmetli bir öneri gibi görünse de, yemek yapmak için aldığınız gıdaların ne kadarının buzdolabında bozularak israf edildiğini; meyve, sebze ve bulaşık yıkamak için ne kadar su harcadığınızı, yemek pişirmek için ne kadar fazla enerji kullandığınızı düşündüğünüzde ve bunu her gün neredeyse üç kez yaptığınızı hatırladığınızda ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.

Ekran karşısında, yemeğinize hiç odaklanmadan, sadece doymak için tek başınıza yemek yediğinizde hem kaynakları daha az verimli kullanmış, hem de sadece doymak için yemek yemiş olacaksınız. Ancak her öğününüzde ailenizle, arkadaşlarınızla ya da sevdiklerinizle bir araya geldiğinizde sadece yemek yemiş değil bir arada vakit geçirmiş, yediğiniz yemeklerin lezzetine daha iyi varmış ve sahip olduğunuz tüm nimetler için daha fazla şükran duymuş olacaksınız. Bu nedenle içeride, dışarıda, her zaman ve her yerde birlikte yemek yemek > yalnız yemek. Hem kendimiz hem de dünyanın geleceği için…

İlginizi çekebilir: Mutluluğa giden yol kalabalık sofralardan geçer: Ailenizle yemek yemeniz için 7 neden

İkinci el alışverişi alışkanlık haline getirin

İhtiyacımız olan her şeyi ikinci el olarak satın almaya/edinmeye başladığınızda, satın alma ve tüketim hızınızın önemli ölçüde azalacağını çok kısa bir sürede gözlemleyebilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyleri doğrudan satın almak, öncesinde kapsamlı bir araştırma yapmanızı ve var olan yüzlerce farklı seçenek arasından fiyatına, kalitesine, beklentinize uygun bir seçim yapmanızı gerektirir. Alışveriş merkezlerinde ya da online alışveriş sitelerinde aradığınızı bulmak için vakit geçirirken, dürtüsel bir şekilde ihtiyacınız olmayan şeyleri de sırf indirimde olduğu için ya da o an satın almak istediğiniz için alabilirsiniz. Ancak ihtiyacınız olan şeylerin ikinci el versiyonlarını alma alışkanlığı geliştirdiğinizde, seçenekleriniz azalacağı için ve AVM’ye gitmenize gerek kalmayacağı için gerçekten ihtiyaç duymadığınız şeyleri satın alma olasılığınız da doğal olarak azalacaktır.

Yenisini satın almak yerine hali hazırda üretim sürecinden geçmiş olan bir ürünü satın almak, hem atık miktarının azaltılması hem de üretim sürecinde harcanan kaynakların korunması açısından son derece faydalı bir tüketim alışkanlığı. Üretim yok, karbon ayak izi yok, emeği sömürülen işçiler yok ancak ihtiyacınız da karşılanıyor… Hem kendiniz hem de diğer canlılar için daha iyi bir tüketim alternatifi olabilir mi?

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Kendi yiyeceklerinizi kendiniz yetiştirin

Mutfakta, balkonda ya da şanslıysanız bahçenizde maydanoz, soğan, fesleğen, nane, kekik, domates, biber, salatalık, patates, havuç, marul, çilek gibi sofranızda sıkça tükettiğiniz hemen hemen tüm besinleri, zahmetsizce yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Toprak, su, hava ve güneş ışınlarının etkisiyle kendi kendine yetişecek olan ürünlerinizin gün be gün nasıl olgunlaştığını izleme fırsatı bulmak sadece sofranızı renklendirmenize değil, besinlerin tarladan sofranıza kadar geldiği süreçte verilen emeği, doğanın mucizelerini ve tüm canlıların yaşam döngüsünün küçük bir örneğini de öğrenmenize yardımcı olacak.

Sofranızdaki yiyeceklerin hepsini olmasa da bir kısmını yetiştirmeniz, yaşadığınız yerdeki toprakla, havayla ve tüm ekosistemle ilişki kurmanızı sağlamanın yanı sıra ihtiyacınız kadarını kullanma, gıda israfını önleme, organik atıkları doğaya tekrar geri kazandırma, hangi mevsimde hangi meyve ve sebzelerin yetiştiğini öğrenme gibi pek çok faydayı da beraberinde getirecektir.

İlginizi çekebilir: Balkon bahçeciliği zamanı: Saksıda yetiştirebileceğiniz sebze ve meyveler

Kurumuş dalları, odunları ve kozalakları değerlendirin

Şehir yaşamında ısınma ve yemek pişirme gibi bol yakıt kullanımı gerektiren enerji ihtiyacını doğal yollarla çözümleyebilmek mümkün olmasa da, kırsal alanlarda kurumuş ağaç dalları, yaşam döngüsünü tamamlamış olan ölü ağaç kütükleri ve kozalaklar hem ısınma hem de yemek pişirme için gerekli olan enerjiyi doğaya uyumlu şekilde elde etmenin en iyi yolları arasında yer alıyor.

Hangi ağaç türlerinin ateş yakmak için daha uygun olduğunu, oduna dönüştürülebilecek yaşlı ve ölü ağaçları nasıl tanıyabileceğinizi, topladığınız ağaç dallarını, kozalakları ve kestiğiniz odunları hangi şartlarda saklamanız gerektiğini ve nasıl odun kesileceğini öğrenerek mümkün olabildiğince daha az fosil yakıt harcayabilirsiniz. Eviniz müsaitse hem iç mekan havasını ısıtmak, hem yemek pişirmek, hem de duş alacağınız suyu ısıtmak gibi amaçlarla kullanabileceğiniz küçük bir soba ya da kuzine edinebilirsiniz. Şömine ya da barbekünüz varsa, ısınmak için ve ateşle ilgili diğer ihtiyaçlarınızda doğalgaz ya da kömür kullanmak yerine bu alanlarda odun ateşi yakarak enerji ihtiyacınızı görece daha doğa dostu olan bu seçeneklerle karşılayabilirsiniz.

Yeniden kullanılabilecek her şeyi saklayın

Evinizdeki çöpü ‘Neleri tekrar kullanabilirim?’ bakış açısıyla şöyle bir gözden geçirdiğinizde aslında tekrar kullanılabilecek ancak çöpe gitmiş çok fazla materyal olduğunu göreceksiniz. Gazete kağıtları, hediye paketleri, bir teki kaybolmuş çoraplar, paketlerden çıkan ipler ve lastikler, pet şişeler, kavanoz kapakları, kırık camlar… Yeniden kullanılabilecek her şeyin en az sıfırdan alınmış yeni ürünler kadar değerli olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Artık işe yaramayacağını düşündüğünüz pek çok eşyaya ‘Bu şeyi tekrar nasıl kullanabilirim?’ düşüncesiyle yaklaştığınızda ve ihtiyaçlarınızı elinizden geldiğince yeniden kullanabileceğiniz materyallerle karşıladığınızda atık üretiminizin önemli ölçüde azaldığını fark edeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Hurdadan sanat eserine: İkinci el materyalleri yeniden yorumlayan sanatçı Dan Rawlings

Süpermarketler yerine küçük esnaflardan alışveriş yapın

Süpermarketler ihtiyacınız olan her ürünü bir arada bulmanıza olanak sağladığı için evinizin temel ihtiyaçlarını karşılamanız konusunda görece daha pratik olsalar da, özellikle taze meyve sebzelerin paketli satılması ve soğuk zincir korunarak uzun yollar kat etmesi gereken hayvansal gıdaların marketlere ulaştırılması çok fazla karbon salınımını ve atık üretimini beraberinde getiriyor. Bunun yerine meyve ve sebzelerini çok daha yakınlardaki üreticilerden alan manavları, kasapları, bakkalları ya da pazarları tercih edebilirsiniz. Mümkünse bölgenizdeki doğrudan satış yapan çiftliklerle iletişime geçebilir, ihtiyaçlarınızı mümkün olabildiğince yerel üreticilerden temin edebilirsiniz.

Öğünlerinizi yanınızda taşıyın

Şehir hayatında her öğünü, özellikle de kahvaltı ya da öğle yemeğini evde yemek mümkün olamayabiliyor. Özellikle seyahat ettiğiniz zamanlarda ya da tüm gün dışarıda olacağınızda yemeklerinizi küçük kavanozlara ya da saklama kaplarına koyarak yanınızda taşıyabilirsiniz. Hem nasıl yapıldığını ve içinde ne olduğunu bileceğiniz, hem hiçbir şeyi ziyan etmeyeceğiniz, hem çok daha sağlıklı besleneceğiniz, hem de çok daha masraflı olduğu için öğünlerinizi mümkün olabildiğince yanınızda taşıyabilirsiniz. Yolda, parkta, deniz kenarında, bir ağaç gölgesinde ya da bankta oturarak, manzaranın ve doğanın tadını çıkararak yemeğinizi istediğiniz her yerde yiyebilmeniz de bonusu.

İlginizi çekebilir: İş yerine götürebileceğiniz sağlıklı ve pratik 5 yemek tarifi

Fasulye yetiştirmeyi deneyin

Azot tutma özelliğiyle toprak kalitesini iyileştiren, sarmaşık şeklinde büyüdüğü için dar alanlarda bile kolaylıkla yetişebilen, hem yeşil olarak hem de kurutulup bakliyat şekilde tüketilebilen fasulye, aynı zamanda kendi kendine tozlaşabilen bir bitki olduğu için kısa süre içinde çok fazla verim elde edebileceğiniz ürünlerin başında geliyor.  Yetiştirilmesi en kolay, neredeyse her iklim koşuluna kolaylıkla uyum sağlayabilen, protein yönünden en zengin kaynaklardan biri olan kuru fasulye, uzun yıllar bozulmadan saklanabilmesi nedeniyle de son derece bereketli ve pemakültüre uygun bir gıda. Dolayısıyla kendi yiyeceklerinizi yetiştirmek istiyor ancak nereden başlayacağınıza karar veremiyorsanız fasulye ekmeye başlayarak işe koyulabilirsiniz.

Ulaşım tercihlerinizi değiştirin

İklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin baş aktörlerinden biri karbon gazı salınımı. Uçak, otomobil, otobüs gibi fosil yakıt kullanımı gerektiren araçlarla seyahat etmekse atmosfere yüksek miktarda karbon salınacağı anlamına geliyor. Bunun yerine uzak seyahatlerinizde uçakla seyahat etmekten 10 kata kadar daha az karbon salınımına neden olan treni, şehir içi ulaşımdaysa metro ya da bisiklet gibi ulaşım araçlarını tercih edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Dünyanın dengesini korumak ve iklim değişikliğini önlemek için: Karbon ayak izimizi nasıl azaltırız?

Uyku düzeninize dikkat edin

Yeterli ve düzenli uyumanın daha çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı oluşturmanıza yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? Bedeniniz yeterli uykuyla yeterince dinlendiğinde ruh haliniz ve sağlığınız iyileşecek, ertesi günkü enerjiniz ve uyaranlarla baş etme kapasiteniz artacaktır. Bu da dünya üzerindeki etkinizi sınırlandırmanız, davranışlarınız konusunda daha kontrollü, dikkatli ve farkında olmanız anlamı taşıyor.

Bahçenize kuş, yarasa ve böcek evleri yerleştirin

Kuşlar, yarasalar ve bazı yararlı böcekler bahçenizde yetiştirdiğiniz bitkilerin tozlaşmasını ve çoğalmasını sağlamanın yanı sıra, zararlı böceklerle pestisit kullanmadan baş etmenize de yardımcı olacaktır. Bölgenizde yaşayan hayvanların neyle beslendikleri ve nasıl yaşam alanlarına ihtiyaç duydukları hakkında bilgi edinerek bahçenize bu canlıların yaşayabileceği yuvalar yerleştirebilirsiniz. Zararlı böceklerle başa çıkmak için ‘doğanın yardımcıları’nı kullanmak, kimyasal böcek ilaçlarına harika bir alternatif olacaktır.

Permakültür prensiplerini tamamen benimsedikten, günlük yaşamdaki uygulamalarını daha yakından tanıdıktan ve uygulamak için küçük de olsa adım atmaya başladıktan sonra aynı anda hem kendinizi, hem diğer canlıları hem de tüm dünyayı mutlu ve sağlıklı kılmanızın mümkün olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale