Bir kişinin hem sosyal hem de mesleki başarıya ulaşabilmesi için belirli bir düzeyde sosyal beceri ve girişkenlik becerisine sahip olması gerekir. Yeni deneyimler, girişimler ve seçimler kişinin gelişmesini ve ilerlemesini sağlar. Yeniliklere açık olunmadıkça kişi bulunduğu noktada kalır. Kişisel potansiyel ve donanım ne kadar güçlü olursa olsun bu potansiyel ancak kullanılabildiğinde işe yarar. Kişinin iş yerinde var olan potansiyelini kullanmasını engelleyen en önemli ruhsal sorunlardan biri performans kaygısıdır.
Performans Kaygısı Nedir?
Bazı kişiler toplum önünde bir konuşma yapması gerektiğinde, önemli bir iş görüşmesine gittiğinde ya da bir grup insan karşısında herhangi bir sunum yapması söz konusu olduğunda kaygı duyar. Bu kaygıya performans kaygısı denir. Performans kaygısı kişinin hayatını oldukça kısıtlayıcı olabilir.
İş yerinde sunum yapmaktan kaçınma ya da bir toplantıda fikrini ifade edememe kişinin var olan potansiyelini olumlu bir şekilde kullanmasını engeller.
İş yaşamı, grup karşısında konuşabilmeyi ve etkin iletişimi gerektirir. Aksi takdirde kişi çalıştığı kurumu ve kendisini ileriye taşıyamaz.
Performans Kaygısının Belirtileri Nelerdir?
Performans kaygısı olan kişiler performans esnasında bazı fiziksel belirtiler yaşar. Örneğin; sunum öncesi kalp atışının hızlanması, terleme, sık sık tuvalete gitme ihtiyacı, ağız kuruması, mide bulantısı, baş ağrısı gibi. Kişi bir yandan bu fiziksel belirtileri yaşamanın rahatsızlığını hissederken diğer yandan da çevresindeki kişiler tarafından bu belirtilerin fark edilmesinin korkusunu duyar.
Sunum esnasında; seste titreme, kekeleme, ne diyeceğini unutma korkusu ve konsantrasyon zorluğu yaşanır.
Kişi duygusal olarak da kendini gergin, huzursuz ve kaygılı hisseder.
Performans Kaygısının Nedenleri Nelerdir?
Kişi performans sergilerken ‘‘değerlendirildiğini’’ düşünür. Bu nedenle de yetersiz bir performans göstermekten aşırı derecede korkar. Performans kaygısı olan kişide yanlış yapma ve rezil olma korkusu oldukça fazladır.
Mükemmeliyetçi yapısı olan kişiler de sunum ya da performans sırasında olabilecek en ufak bir aksiliğin çok ciddi olumsuz sonuçları olacağını düşünür. Bu nedenle bu kişiler sunum esnasındaki en ufak bir hataya tahammül edemeyeceği için sunum yapmaktan kaçınabilirler.
Performans kaygısı olan kişiler kendi yeterliliklerini ve becerilerini eksik görürler. Bunun tam aksi şekilde kendisini dinleyecek olan kişilerin bilgi ve yeterliliklerini yüceltirler. Bu nedenle de sunum sırasında daha baştan kendilerine inançsız bir şekilde başlarlar. Kendi bilgilerinden ve yeteneklerinden şüphe duyarlar.
Performans kaygısı olan kişilerin en temel kaygıları; diğer insanlara rezil olmak, onaylanmamak ve gözden düşmektir.
Performans kaygısı olan kişiler şu gibi düşüncelere sahip olurlar:
‘‘Ne diyeceğimi unutursam benim hiç bir şey bilmediğimi düşünürler’’.
‘‘Fikrimi saçma bulacaklar ve bana gülecekler’’
‘‘Kötü bir sunum yaparsam benim beceriksiz biri olduğumu düşünürler’’.
Bütün bu düşünceler kişinin hem duygularını hem de davranışlarını etkiler. Bu şekilde olumsuz bir düşünce yapısına sahip kişiler kendilerini huzursuz, kaygılı, gergin ve çaresiz hissedebilirler. Bu düşünceler kişinin davranışlarına da; sunum yapmaktan kaçma ve fikir beyan etmekten çekinme şeklinde yansır. Bu da kişinin iş yerinde ilerleyememesine ve kendisini geliştirememesine neden olur.
Bütün bunlar kişinin kendine olan özgüvenine zarar verir. Düşük özgüveni olan kişi kendine inancını da kaybeder bu nedenle yapabileceği bir sunumdan bile kaçınabilir.
Performans ve Sunum Kaygısı Tedavisi
Performans ve değerlendirilme kaygısının tedavisinde Bilişsel Davranışçı Terapi çok etkili bir terapi yöntemidir. Terapide öncelikler kişinin hayatının olumsuz yönde etkilenmesine neden olan kaçındığı ve korktuğu sosyal ve mesleki durumlar saptanır. Kişinin kaygısını tetikleyen/arttıran durumlar üzerinde çalışılır. Kişinin sosyal becerilerini ve girişkenlik becerilerini arttıracak çalışmalar yapılır. Kişinin olumsuz düşünceleri (‘‘aptal durumuna düşeceğim’’, ‘‘benimle alay edecekler’’) değerlendirilir ve yeniden yapılandırılarak olumsuz düşünceler yerine daha olumlu ve gerçekçi düşünceler haline dönüştürülmesi için çalışılır.
Tedavi sürecindeki amaç kişinin kaygısının hayatını kısıtlamasını önlemektir. Böylece kişi sahip olduğu potansiyeli kullanabilir ve hayatını daha verimli, kaliteli ve tatmin edici bir şekilde yaşabilir.