[quote_center]“İlişkiler yalnızca düşündüğümüz şeyi her zaman tam olarak söylemezsek devam eder”[/quote_center] Clancy Martin
“En iyi ve en yakın ilişkilerde yalanın yeri olmamalı” diye düşünüyor olabilirsiniz; ama araştırmalara göre ilişkisi güzel giden sevgililer birbirlerine yalan söylüyor, hem de oldukça fazla.
Bella DePaulo ve Deborah Kashy’nin araştırmaları ilişkiyi sürdürmek için “pembe yalanlar”ın “şefkatli sunu” niteliği taşıdığı sonucuna ulaşıyor. Günümüzün ilişkideki yakınlık ile ilgili psikoloji kitaplarında, sağlıklı romantik bağ kurmak için %100 ya da bu orana yakın dürüstlük gerektiği yönünde ifadeler ağır basıyor. Yakın partnerler birbirleriyle tamamen açık bir şekilde iletişim kurabiliyor ve yakınlaştıkça gerçek hislerini paylaşmak daha kolay oluyor. Teori şu şekilde devam ediyor; yalan söyleyerek kendiniz ve partneriniz arasına sınırlar koyuyorsunuz. Bu sınırlar zamanla daha da güçleniyor; çünkü bir kere yalan söylediğinizde, orjinal yalanı kapatmak için başka yalanlar söylemeye devam ediyorsunuz.
Martin’in argümanı sürekli bir yalan döngüsü üzerine kurulu değil, sadece potansiyel olarak partnerinizin canını yakacağını düşündüğünüz gerçekleri anlatmama temeline dayanıyor. Eski sevgilinizle olan tesadüfi karşılaşmanızın kahve içip bir saat sohbet etmeye dönüştüğünü öğrenmek sevgilinizi mutsuz edebilir. Akşam yemeğinde gününüzün nasıl geçtiğine dair konuşurken bu detayı hiç anlatmazsanız, açıklayacağınız daha az şey olacaktır.
Teoriyi bir tarafa bırakacak olursak, bu konu ilişkinin merak uyandıran ve keşfetmeye açık bir kısmı gibi görünüyor. Teksas Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Christian Hart ve arkadaşlarının aldatma ve ilişki üzerine yaptığı araştırmalar, romantik partnerlerin “iyi aldatmaca” ya da “pembe yalanlar”ı kullanmasını keşfediyor.
Üniversite öğrencilerini kullanmak yerine, Hart ve takımı, farklı yaş gruplarından ve ilişki süresi uzunluğundan bireylere internet üzerinden anket yapıyor. Bu yaklaşım bizlere, lisans öğrencilerinin varsayımsal dünyası yerine gerçek ilişki dünyasında yalan söylemenin fonksiyonlarını inceleme şansı veriyor. Yaşları 18 ila 71 arasında değişen toplam 255 katılımcının %40’ı erkek.
“Partnerimi gereksiz yere üzecek bir şeyden korumak için ise, yalan söylemenin yapılacak en iyi şey olduğuna inanıyorum” ve “doğruyu söyleyerek beni incitme riskini almasındansa, partnerimin bana birazcık pembe yalan söylemesinin daha iyi olduğuna inanıyorum” gibi seçeneklerden oluşuyor anket.
Bu iki seçeneği kendiniz için uygulayın. Yalan söyleyen ve yalan söylenen konumuna kendinizi koyarak nasıl hissettiğinizi ve aralarındaki zıtlığı fark edin. Başkasını eleştirdiğimiz bir davranışı kendimiz yaptığımızda, kendimizi muaf tutmak gibi bir alışkanlığımız var ve yalan söylemek de buna dahil. Eski sevgilinizle kahve içtiğinizden bahsetmemeniz gibi hareketler yaptığınızda neden partnerinize yalan söylediğinizi biliyorsunuz; ama aynı hareket partnerizin yapsaydı, “birazcık” şüphelenmenin ötesinde bir şeyler hissedebilirsiniz.
Araştırma sonuçları da örnek verdiğimiz durum gibi çıkıyor; yani insanlar, kendilerine yalan söylenmesine kıyasla kendileri yalan söyledikleri durumun daha iyi olduğunu düşündüklerini söylüyor. Bunun dışında, yalan söyleme eğilimi olan katılımcıların partnerlerinin kendilerine yalan söylemesi durumu karşısında daha pozitif hissettikleri gözlemleniyor. Ayrıca erkeklerin kadınlardan daha yüksek oran gösterdiği sonuçlara yansıyor. Yani, erkekler kadınlara kıyasla daha fazla “pembe yalan” söylüyor.
Yalan söyleyen/söylenen ilişkisine bağlı olarak, her ikisi için de yüksek puan alan kişilerin yakınlık konusunda daha düşük sonuçlar elde ettiğini görüyoruz. Partnerleri hakkında gerçeği bilmeyi ya da anlatmayı tercih etmiyorlar. Yalan söyleyip kandırma sıklığı, ilişkide daha düşük memnuniyetle sonuçlanıyor. İlişkiden memnun olmak da yüksek derecede yakınlık için anahtar rol oynuyor. Partnerinize yalan söyleyerek, ona bir iyilik yapıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Zamanla, ne partnerinize ne de ilişkinize iyilik yapmadığınızı fark edeceksiniz.
Kaliforniya-Santa Barbara Üniversitesi psikoloğu Katlyn Roggensack ve arkadaşları, yaptıkları araştırmayla her iki tarafın da ortak kurallar koymasıyla yalan söylemenin sorun yaratmayacağına dair sonuçlar elde ediyor. İki tarafında sözünde duracağı, zorunlu kurallar pembe yalanlar, sosyal medya alışkanlıkları ve eski sevgililerle olan iletişim konularını kapsıyor. İsteğe bağlı kurallar ise yalan söyleme kararını partnerinize bıraktığınız kısmı içeriyor. Ayrıca partnerinizle duygusal reaksiyonlarınızı paylaşmak zorunda olmadığınız konusunda da anlaşabilirsiniz. Ancak ne yazık ki, Roggensack ve arkadaşlarının araştırması, lisans öğrencileri üzerinde yapılmış olup bulunan veriler gerçek dünya çiftlerine çok da uymuyor; bunun nedeni ise anlaşmazlığa düştükleri çok fazla şeyi tecrübe etmiyorlar.
Özet olarak, partnerinize yalan söyleyecekseniz ve tam tersi olarak size yalan söylemesine aldırmayacaksanız, temel kurallar koymanız gerekiyor. Tercihen ilişkinin başında, yalanlarla kurulu duvarlar çok da sağlamlaşmadan söylemeniz en iyisi olur. Zaman ilerledikçe bu kuralları modifiye etmeniz gerekebilir; ama karşılıklı anlaşmaya varılmış bir yaklaşımla başladıysanız, yalan söylemek ilişkinizin kalitesine gölge düşürmemeli. Sadece, gerçekten korumaya çalıştığınız kişinin siz değil partneriniz olduğu konusunda emin olun.