X

Partnerinizden uzaklaştığınızı gösteren işaretler

İlişkiler, hayatın en değerli, sevgi ve heyecan dolu parçalarından biri olsa da zaman zaman karmaşık ve zorlayıcı olabilir. Zamanla, partnerler arasındaki bağ zayıflamaya başlayabilir ve partnerlerden biri veya ikisi aralarındaki duygusal uzaklığın arttığını hissedebilir. Bu tür bir uzaklaşma, başlarda göz ardı edilmeye daha müsait olsa da bazı işaretlerle kendini gösterebilir. Uzmanlara göre bu durumu belli eden birtakım sinyaller var. İşte evlilik ve aile danışmanlarından terapistlere kadar uzanan geniş bir alanda uzmanların hemfikir olduğu bu sinyaller:

Onunla zaman geçireceğiniz için eskisi gibi heyecanlanmıyorsanız

İlişkinizin eski dönemlerinde kendinizi partnerinizle planlar yapmak için oldukça heyecanlı buluyorken, artık onunla birlikte bir şeyler yapmak pek de cazip gelmiyorsa bu ilişkinizde bir şeylerin yolunda gitmediğine işaret olabilir. Bir zamanlar birlikte zevk aldığınız aktiviteler oldukça külfetli, hatta sıkıcı bir hal aldıysa, sanki başka bir yerde olmayı tercih ettiğinizi hissediyorsanız, eski duygularınız yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamış olabilir. Çünkü, partnerinizle birlikte geçireceğiniz zamanlar, büyük çoğunlukla sabırsızlıkla beklediğiniz planlar olmalı, bir an önce bitmesini ya da hiç gelmemesini isteyeceğiniz anlar değil.

Ayrı kaldığınızda özlemediğinizi fark ediyorsanız

Partnerinizle farklı şehirlerdeyken, ikinizden biri iş seyahatine çıkmışken ya da birtakım sebeplerden dolayı görüşemiyorken aramak, mesaj atmak, onun için bir video çekmek ya da bir hediye göndermek gibi eylemlere geçmek için heyecan duymuyorsanız, hatta bunları yapmak artık aklınızdan bile geçemiyorsa, bu da partnerinizden uzaklaşmaya başladığınızın bir işareti olabilir. Zaman zaman kısa ayrı kalmalar, özlem duygusunu tetikleyerek aşk ateşini yeniden alevlendirmek için faydalı araçlar olabilir, ancak bu ayrılık zamanlarında partnerinizi eskisi kadar düşünmüyor, özlemiyor ve belki de evde tek başınıza zaman geçirebildiğiniz için mutlu oluyorsanız, ilişkinize daha yakından bakmanın gelmiş denilebilir.

Hayatında ne olup bittiğiyle pek fazla ilgilenmiyorsanız

Çoğumuz hayatımızda olup bitenleri, mutluluklarımızı, kaygılarımızı, dertlerimizi sevdiklerimizle paylaşma konusunda oldukça aceleciyizdir. Bir an önce onlarla konuşmak, hayatımızdaki gelişmeleri aktarmak isteriz. Eğer siz partnerinize karşı bu heyecanı duymuyorsanız, hayatınızla ilgili konuları ona aktarmak için acele etmiyor, hatta hiç yeltenmiyorsanız, dahası onun da hayatında olup bitenlerle artık eskisi kadar ilgilenmiyorsanız, birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini sorma zahmetine bile girmiyorsanız, zihinsel ve duygusal olarak ilişkinizden kopmuş olabilirsiniz. Çünkü kişisel deneyimleri paylaşmak, bağlantıda kalmanın ve bağları güçlendirmenin etkili bir yolu; eğer bunu tercih etmiyorsanız partnerinizden uzaklaşmaya başlamış olabilirsiniz.

Bir karar verirken partnerinizi dikkate almıyorsanız

Hayatınızla ilgili büyük ya da küçük kararlar alırken artık partnerinize danışmıyor, onun fikrini merak etmiyor, vermek üzere olduğunuz kararları onunla tartışmıyor ve sadece tek başınıza karar verip uygulamaya koyuyorsanız, partnerinize karşı eski duygularınızı beslemiyor olabilirsiniz. Çünkü tıpkı hayatınızda olup bitenleri paylaşmamak gibi, bir karar verirken partnerinizin fikirlerini dikkate almamak da ondan koptuğunuz anlamına gelebilir. İlişki uzmanlarına göre, çoğu ilişkide partnerler tavsiye ve rehberlik için birbirlerine yaslanırlar, ister çok büyük kararlar ister küçük kararlar olsun partnerinizi seçimlerinize dahil etmek, ona değer verdiğinizin ve onu önemsediğinizin göstergesidir. Eğer bunu yapmıyor ve yapmak istemiyorsanız bir şeyleri gözden geçirmek isteyebilirsiniz.

Taviz vermeye istekli değilseniz

Her sağlıklı ilişkide ideal ölçüde uzlaşma olması gerekir. Bu da tarafların zaman zaman isteklerinden, ihtiyaçlarından, tavırlarından, kararlarından taviz vermesi anlamına gelebilir. Her zaman aynı türde filmde izlememek, akşam yemeğine karar verirken bir tarafın isteğini kabul etmek ya da partnerinizin istediği hafta sonu planına katılmak gibi. Elbette ki tüm bunlar yalnızca bir tarafın isteklerinin devamlı gerçekleşmesi, diğer tarafın hep taviz veren olması demek değil. Ama sağlıklı bir ilişkide verilen tavizlerin de dengede olması gerekir. Eğer herhangi bir konuda, önemli veya yeterince önemli olmayan basit bir değişiklikte bile kendinizden taviz vermeye istekli değilseniz, partnerinizle uzlaşmak için çaba harcamıyorsanız ve dahası bunu yapmak artık içinizden gelmiyorsa, belki de ona karşı beslediğiniz güçlü aşk duygularının etkisi geçiyor demektir.

Geleceğinizi düşünürken partnerinizi dahil etmiyorsanız

Gelecek için hayaller kurmak, belki bir sahil kasabasına taşınmayı, belki de dünyayı gezmeyi düşünmek, her ne kadar kişinin kendi kendine planladığı, içinde arzuladığı bir şeyler olsa da pek çoğumuz için sevdiğimiz kişinin de yanımızda bizimle birlikte olmasını içerir. Eğer siz gelecekteki planlarınızı, hayallerinizi düşünürken bunların hiçbirine partnerinizi dahil etmiyor, birlikte bir gelecek inşa etme fikrine kayıtsız kalıyorsanız, çanlar sizin için çalışıyor demektir. Elbette ki geleceğin ne getireceğini bilmek, yıllar sonra partnerinizle birlikte olup olmayacağınızın garantisini vermek mümkün değil, ancak bugün yanınızda olmasına rağmen gelecek hayallerinizde partnerinizin bir yeri yoksa, duygularınızı gözden geçirmenizde fayda var.

Aşkınız bittiyse ne yapmalısınız?

Peki tüm bu işaretleri veya çoğunu yaşıyorsanız ve partnerinizden uzaklaştığınızı, belki de aşkınızın bittiğini düşünüyorsanız, o zaman ne yapmalısınız?

İlk olarak kendinize şunu hatırlatmalısınız; aranızdaki bağın eskisi kadar güçlü olmaması, aşk ateşini yeniden alevlendiremeyeceğiniz anlamına gelmez (tabii eğer istediğiniz bu değilse). Devam etmek, bir şeyleri iyileştirmek, eskisi gibi veya eskisinden daha iyi olmak istiyorsanız, endişelerinizi dile getirmelisiniz. Ama bunu yaparken doğru bir dil kullandığınızdan da emin olmalısınız. Örneğin; “Galiba artık seni sevmiyorum” yerine “Bizim için eskiden olduğu gibi aynı şeyleri hissetmediğimizi fark ettim ve senin de aynı şeyleri düşünüp düşünmediğini merak ediyorum” gibi bir cümleyle konuşmanıza başlayabilirsiniz. Suçlayıcı ya da eleştirel bir dil kullanmak, sizin bile henüz emin olmadığınız birtakım olumsuz duygularınızı çat diye ortaya dökmek yerine daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşım sergilemenizde fayda var. Eğer, sorunlarınızı çözmek, aranızdaki bağı güçlendirmek istiyorsanız.

Diğer yandan, ayrılığın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor, artık sizi tatmin etmeyen, sizin de katkıda bulunamadığınız bir ilişkinin içerisinde olmak istemiyorsanız o zaman ayrılık, her iki taraf için de en iyi karar olabilir. Bu konuda hala emin olamıyorsanız ve daha fazlasına ihtiyacınız varsa, aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Kaynak: self

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!
İlgili Makale