Zıt kutupların birbirini çekmesi, yani farklı kişilik özelliklerine sahip iki kişinin birbiriyle çok iyi anlaşması hem arkadaşlıkta hem de ilişkilerde çok fazla karşılaşılan bir durum. Üzerine yüzlerce film çekilmiş zengin-fakir, güzel-çirkin ya da iyi-kötü karakterli çiftlerin hikayelerinin yıllardır hiç bıkmadan izleniyor olması da bu durumun bir sonucu.
Peki, ilişkilerde iki tarafın farklı oluşunun daha sağlıklı ve uzun süreli birliktelikler sağlayacağı düşüncesi ne kadar doğru? Bu durum yalnızca bir söylentiden mi ibaret yoksa gerçekten bir elmanın iki ayrı yarısı olmak ve farklılıkların kişinin eksik yanlarını tamamlaması gerçekten söz konusu mu? Birbirine benzeyen kişilerin ilişkileri daha mı kısa soluklu?
Fizik kurallarına göre, artı ve eksi kutupların birbirini çekiyor olması kuşku götürmeyen bir gerçek olsa da, iş insan ilişkilerine geldiğinde bu durum biraz daha karmaşık bir hal alıyor. Medyada ve toplumda lanse edilenin aksine, psikoloji alanında yapılan çalışmalar zıt kutupların birbirini çekmesi durumunun şehir efsanesinden öteye geçmediğini gösteriyor.
Kişisel farklılıkların partner seçimindeki etkisi
Psikoloji Bilimi Birliği (Association for Psychological Science), bu konu üzerine yapılmış olan bilimsel çalışmalar doğrultusunda homofili, yani kendimize benzeyen kişilere ilgi duyma durumunun insan doğasının bir parçası olduğunu söylüyor. Örnekle açıklamak gerekirse, baskın ve ön planda olmayı seven kişiler kendileri gibi güçlü ve gösterişli kişilerle birlikte olma isteği duyuyor. Basketbola ilgi duyan biri birlikte basketbol maçı izleyebileceği, ya da İtalyan mutfağına ilgi duyan biri birlikte pizza yiyebileceği biriyle birlikte olmayı tercih ediyor.
Psychology Today yazarlarından psikolog Kristine Keller, bu durumu ‘denge teorisi’ ile açıklıyor. Keller’a göre, bireyler istekleri, düşünceleri ve davranışları arasında tutarlılık olmasını tercih ediyorlar. İlişkilerde de kimyanın uyuşması, bu nedenle önem taşıyor. Birisini ilk gördüğünüz anda fiziksel bir çekicilik duymanız ya da birlikte olduğunuz kişiyle ortak özellikler barındırmanız ilişkinin uzun vadede sağlıklı ilerleyebilmesi için oldukça önemli bir faktör.
Kişilik özellikleri bakımından aynı özelliklerdeki kişileri seçme eğilimimizin yanı sıra, belirli bir süre bir arada bulunan kişilerin kişilik özelliklerinin bir süre sonra birbirine benzemeye başlaması durumu da bu durumla ilişkili. Kişilerin birbirlerinin ilgi alanlarına ve beklentilerine saygı duyarak bu doğrultuda değişime açık olmaları, aralarındaki ilişkiyi güçlendiren bir faktör. Bunun aksine, farklı ilgi alanları ve beklentileri olan kişilerle birlikte olmak, bir süre sonra aradaki iletişimde tıkanıklıklara yol açabiliyor.
Donn Byrne önderliğinde yapılmış olan bir araştırma da, kişinin kendi değerlerinden farklı değer yargıları barındıran kişilerle birlikte olmasının, genelde ilişkiden zevk almamayla sonuçlandığını gösteriyor.
Psikolojik bir çerçeveden baktığımızda aynı kişilik özelliklerine sahip kişilerle birlikte olma eğilimimizde, biyoloji ve genetik işin içine girdiğinde ise tam tersi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Science Daily’de yer alan genetik alanında yapılmış olan bilimsel bir araştırmaya göre, kişilerin genetik özellikleri birbirinden ne kadar farklıysa o kişiye ilgi duymaları o kadar olası bir durum.
Partner seçiminde genetik farklılıkların önemi
Evrimsel olarak, kendimizden sonraki neslin çevreyle daha uyumlu olabilmesi için, genetik varyasyonu yüksek tutmamız gerekiyor. Yani farklı genlerin bir araya gelmesiyle daha güçlü ve uyumlu bireyler meydana getirmemiz gerekiyor. Bunun için de partner seçiminde farkında olmadan kendi genetik yapımızdan daha farklı kişilere ilgi duyuyoruz.
Toplumun genelinde var olan ilişkide ‘zıt kutupların birbirini çekmesi’ durumu da, tamamen bu evrimsel ve biyolojik algının bir sonucu.
İlişkide bireysel farklılıkların mı yoksa ortak ilgi alanlarının mı ilişkinin ömrünü daha uzun süreli kılacağı sorusuna geri dönecek olursak: Yanındayken mutlu olduğunuz ve zaman geçirmekten zevk aldığınız birini bulmanız uzun ve sağlıklı bir ilişki kurmanız için yeterli olacaktır. Ortak ilgi alanlarına sahip olup daha fazla şey konuşmak ya da farklı ilgi alanlarına sahip olup her geçen gün yeni bir şeyler öğrenmekse tamamen kişisel seçiminiz…