Günümüzde, sosyal medyanın yaygın kullanımıyla birlikte ebeveynlik deneyimi, eskisinden çok daha fazla paylaşılır halde ve haliyle ebeveynlik pratikleri çok daha göz önünde. Sosyal medya hesaplarınıza girdiğinizde en az birkaç post görebilirsiniz; çocuğunun karnesini paylaşan, ailecek çıktıkları tatilden fotoğraf bombardımanına tutan, hamilelik haberini duyuran ya da yeni doğum yaptığını bildiren ebeveynlerini. E hal böyle olunca da -yani bu kadar çok ebeveynlik ve çocuk sahibi olma üzerine görselleştirilmiş uyarıcılara maruz kalınca- “Parental FOMO” kaçınılmaz oluyor. Ne demek peki bu kavram?
Parental FOMO ne demek?
FOMO, artık pek çoğumuzun bildiği üzere ‘fear of missing out’ yani; bir şeyleri kaçırma korkusu. Parental FOMO ise, bu korkunun ebeveynliğine has hali. Diğer bir deyişle anne-baba olmayan, olmak istemeyen, olmayı tercih etmeyen ya da bunun hayalini kurmayan yetişkinlerin hissettiği/hissedebileceğini ebeveynlik pratiklerine, çocuk yetiştirme deneyimlerine dair bir şeyleri kaçırma korkusu.
Devir değişti, hala da hızla değişmeye devam ediyor; annelerimizin, büyük annelerimizin zamanındaki gibi değil hiçbir şey, haliyle yaşam tarzlarımız da artık eskilere göre çok farklı. “Ben senin yaşındayken 2 çocuğum vardı. Ben senin bu yaşındayken kaç yıldır evliydim. Yaş geçiyor, evlen de bir an önce çocuk yap.” bu minvaldeki cümleler hala söyleniyor olsa da etkisi pek işlemiyor diyebiliriz, ne de olsa devir o eskiler gibi değil. Hem bir ilişki içerisinde olmak isteyenlerin sayısı azalıyor hem de çocuk sahibi olmayı düşünenlerin.
‘Çocuk sahibi olmak istiyor muyum?’
“Bekarlık sultanlık mı: Neden bazı insanlar yalnızken daha mutlu ve hayattan daha çok keyif alıyor?” yazımızda ilişki sahibi olmak istememenin olası nedenlerine ve bekar kalmayı tercih edenlerin araştırmalara göre daha mutlu olduğuna değinmiştik. Bu yazımızda ise çocuk sahibi olmak/olmamak üzerine konuşacağız.
Eskiler her ne kadar erken yaşta evlenmiş, genç yaşta anne/baba olmuş olsa da günümüz koşulları bundan çok farklı. Çünkü artık yetişkin insanlar erken yaşta evlenseler dahi hemen çocuk sahibi olmak istemiyor, hatta ileriki zamanlarda da çocuk sahibi olmayı düşünmüyorlar. Etrafımıza şöyle bir baksak eminiz ki pek çoğumuzun hayatında uzun yıllardır birlikte olsalar da çocuk sahibi olmayan ve olmayı da düşünmeyen çiftler illaki vardır.
Üstelik araştırmaların sonuçları da bu yönde. Pek çok araştırma günümüzde çoğu Y ve Z kuşağının çocuk sahibi olmayı düşünmediğini açığa çıkarıyor. Michigan Eyalet Üniversitesi’nde 2022 yılında yapılan bir araştırma, ankete katılan beş yetişkinden birinin çocuk istemediğini ve kendileriyle çocuk sahibi olanlar arasında yaşam tatmini açısından hiçbir fark olmadığını gösteriyor.
Kişisel tercihler ve yaşam tarzı farklılıkları bir yana, günümüzde dünya genelinde yaşanan sorunlar, ekonomik problemler, geçim zorluğu, çocuk yetiştirmenin, iyi bir eğitim sağlamanın ve tüm ihtiyaçlara cevap verebilmenin maddi/manevi güçlükleri, birtakım korkular, toplum baskısı ve çocukluk travmaları gibi pek çok sebep bireylerin çocuk sahibi olmak istememesine zemin hazırlayabiliyor. Bu olası nedenler ve daha çok daha fazla yetişken, bazı yetişkinlerin çocuk istemediklerinden neredeyse yüzde yüz emin olmalarına neden olurken, bazı yetişkinler bu konuda ikilem yaşayabiliyor. Bu da bizi Parental Fomo konusuna tekrar getiriyor.
“Ya ileride pişman olursam, ya ileride çocuk sahibi olmayı istersem ama çok geç olursa, ya bu kararımdan ileride çok mutsuz olursam ama geri dönüşü olmazsa…” düşünceler çocuk sahibi olmak istemeyen ama bundan da tam anlamıyla emin olamayan yetişkinlerin aklını kurcalayabiliyor. Parental Fomo da bu kafa karışıklığını daha da içinden çıkılmaz bir hale getirebiliyor. “Ya ebeveyn olmadığım için kaçırdığım deneyimleri bir gün yaşamak istersem?” fikri, pek çok yetişkini çocuk sahibi olma konusunda çıkmaza sürükleyebiliyor.
Sosyal medyada oldukça yaygın paylaşımlar arasında yer alan baby showerlar, hamilelik duyuruları, çocukların karne günü, aile tatilleri gibi fotoğraf veya videolarda da bu bireyler için işleri daha da karıştırabiliyor. İşin içerisine özellikle kadınlar açısından hormonlar da dahil olunca, gerçekten çocuk sahibi olmak mı olmamak mı sorusuna cevap bulmak çok zorlaşabiliyor.
Her şeyden önce kişinin kendisini bir ebeveyn olarak görüp göremediği, partnerinin ve kendisinin böyle bir hayat deneyimine hazır olup olmadığını bilmesi önemli. Korku, şüphe, kaygı, karışık duygular, hormonlar… Hepsi bir arada olduğunda çocuk sahibi olmak istiyor muyum sorusuna yanıt vermek ve eğer cevap hayırsa ileride bundan pişman olunup olunmayacağını bilmek çok çok zor. Ancak, uzmanlara göre bu konuda hislere güvenmek şart, çünkü hisler yalan söylemez. Psikoterapist Akua K. Boateng, “kendi sezginizi dinlediğinizde yanlış karar veremezsiniz” diyor.
Eğer, çocuk sahibi olmakla ilgili kaygılarınız, endişeleriniz varsa, parental fomo yaşadığınızı düşünüyorsanız, ileride çocuk sahibi olmamaktan pişmanlık duyabileceğinizi hissediyorsanız ve kararınızdan emin olamıyorsanız kendinize odaklanmalı, sezgilerinizin derinlerinden gerçekten ne istediğinizi çekip çıkarmalısınız. Ancak siz gerçekten ne istediğinizi bilebilirsiniz, bir başkası sizin adınıza bu kararı veremez ve doğru cevabı bilemez.
İlginizi çekebilir: Çocuk sahibi olmadan önce partnerinizle birbirinize sormanız gereken sorular