Hem tüm dünya hem de ülkemiz olarak ekonomik açıdan çok zor bir dönemden geçiyoruz. Özellikle küresel pandeminin etkisi ile alışık olduğumuz ekonomik düzen tamamen değişmiş durumda. Parayla kurulan ilişki ile insan psikolojisi arasında doğrudan bir ilişki var. Aslına bakarsanız harcama alışkanlıklarımız parayla kurduğumuz ilişki hakkında bize epeyce bilgi veriyor. Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım, konu para olduğunda hiç kimse tamamen rasyonel değil. Zaten insanlar olarak bizler irrasyonel varlıklarız ve ekonomiye yön veren büyük şirketler de bunun farkında. Hatta bu şirketler, servetlerinin çok önemli bir kısmını bizim bu zaafımız sayesinde yapıyorlar.
İrrasyonel bir varlık olarak belki de kendi yararınıza olduğunu bildiğiniz halde bütçe yapmıyorsunuz, küçük paraları önemsemiyor ve kredi kartına yükleniyorsunuz. Belki finansal bir plana ihtiyacınız olduğunu biliyorsunuz ama bunu yapmayı erteliyorsunuz. Anlık ve yüksek duygular nedeniyle çok fazla harcıyor ve sonra kendinizi pişmanlık, suçluluk ve kızgınlık içinde buluyorsunuz. Sanki bir güç sizi mantıktan tamamen uzak davranmaya itiyor.
“Parayı duygularımız yönetiyor ya da başka bir deyişle birileri duygularımızı yöneterek paramızı bizden güzelce çekip alıyor.” -Mert Başaran
İşte gördüğünüz gibi parayla ilişkimiz oldukça “duygusal”. Korku, heyecan veya değerli hissetmek gibi nedenlerle para hakkında gelecekte finansal durumunuzu olumsuz etkileyebilecek kararlar alıyorsunuz, bu da yine duygularınızı ve gelecekteki davranışlarınızı etkiliyor. Siz bunun farkına varana kadar bu döngü böyle sürüp gidiyor. Ve bu döngü son raddede utanç duygusuna neden oluyor.
Para davranışı ile ilgili en önemli duygular korku, suçluluk, utanç ve kıskançlık duyguları. Eğer para ile ilişkinizi düzeltmek istiyorsanız, öncelikle bu duyguların farkına varmalısınız. Çünkü fark etmediğiniz sürece bu duygular rasyonel düşünmenizi engelleyerek davranışlarınızı yönlendiriyor. Para konusundaki korkular arasında, yeterince sahip olamama korkusu, aptal görünme korkusu, kıskançlık uyandırma korkusu ve rezil olma korkusu yer alıyor. Yine suçluluk ve utanç da parayla ilişkinizi etkiliyor.
Suçluluk duygusu, başkaları üzerinde yarattığınız olumsuz bir etki nedeniyle kendinizi kötü hissetmenizle ilgiliyken, utanç duygusu kendinizi hayal kırıklığına uğrattığınızda ya da neyin doğru olduğuna dair kendi hislerinize göre yaşamadığınızda ortaya çıkan bir duygu. Diğerlerinden daha fazla paranız olması, hayırsever olmamanız ya da paranızın çok kolay gelmesi suçluluk uyandırabiliyor. Bu da utanç uyandırarak sizi daha fazla kazanacağınız işler yapmaktan alıkoyarak kaçınma davranışına neden oluyor. Para konusunda sınırlandıran, parayı elde tutmaya engel olan bazı inanışlar ise şöyle:
- Yeterince param yok.
- Hep borç içindeyim.
- Azcık parayla hiçbir şey yapamam, en iyisi şimdi harcayayım.
- Para ağaçta yetişmiyor.
- Para dediğin geldiği gibi gidiyor.
- Zengin insanların hepsi sahtekar.
- Fakirim ama kalbim temiz.
- Para pistir, kirlidir.
- Fakir insanın şansı yoktur.
- Çok para insanı bozar.
- Ancak çok çalışarak para kazanılır.
- Dürüst insanlar zengin olamazlar.
- Neden bende değil de onda?
- Doğuştan şanssızım.
- Layık değilim.
Utanç ve kaçınma bir kısır döngü yaratıyor. Utançla dolduğunuzda doğal olarak sizi rahatsız eden şeyle yüzleşmekten kaçınırsınız. Bu kaçınmanın kendisi daha fazla utanca ve daha fazla kaçınmaya yol açıyor. Sonunda bir bakmışsınız elinizde avucunuzda bir şey kalmamış.
Finansal ihtiyaçlarınızla uğraşmaktan kaçınmak kendinizi “erteleyen, tembel, disiplinsiz” olarak etiketlemenize de sebep oluyor. Bu çok yargılayıcı ve size hiçbir yardımı olmayan bir yaklaşım. Erteleme olarak adlandırdığınız şeyin altında aslında kaçınmanın psikolojik dinamikleri yatıyor. Bizler kaygı uyandıran ya da bizi rahatsız eden bir şeyle karşılaştığımızda kaçınma tepkileri vermeye programlı varlıklarız. Kaçınma davranışı kısa vadede kaygıyı azaltmak için işe yaradığı için de, bunu sürekli yapmaya başlayarak kendinizi bir kısır döngüde buluyorsunuz. Ama bu gerçekçi olmayan ve size uzun vadede zarar veren bir durum.
Para söz konusu olduğunda devreye giren diğer duygular arasında kıskançlık, hırs, açgözlülük, aşırı heyecan ve “çoğunluğa uyma” gibi sosyo-psikolojik bazı olgular daha var ki bunlar sadece finansal iyi oluşunuzu değil, genel olarak tüm iyi oluşunuzu bozuyor. Tersinden bakarsak, iyi oluşunuzu düzenlediğiniz takdirde finansal yaşamınızı da iyileştirebiliyorsunuz. Çünkü parayla ilişkiniz ile psikolojik iyi oluşunuz (duygularınız) arasında doğrusal bir ilişki var.
Bu noktada bir psikiyatrist ve psikanalist olan Prudy Gourguechon’ın şu sözlerine kulak verelim: “Duygular o kadar da kötü değildir. Size neye tutkuyla bağlı olduğunuzu, sizin için neyin gerçekten önemli olduğunu söyler. Size yaşadığınızı hissettirir. Anksiyete de o kadar kötü değildir. Hafif ve orta düzeydeki kaygılar motive edicidir. Yüzleşmeniz gereken şeylerin üstesinden gelmek için onları kullanın ve bunu yaptığınızda kendinizi daha iyi hissedeceğinizi bilin. Anahtar, öz farkındalıktır. Duygusal dünyamızın büyük bir kısmı bilinçsizdir. Ancak neye bakacağınızı bilirseniz ve parayla ilişkinizi etkileyebilecek duygular ve aile hikayeniz için bir planınız varsa, bunlara erişmek o kadar da zor değildir.”
Finansal iyi oluş için Geri Çağırma Terapisi (Call-Back Therapy) ve Gama Beyin Dalgaları
Geri Çağırma Terapisi, 18 yıllık mesleki tecrübe ve eğitimlerime dayanarak geliştirdiğim, birçok terapi yaklaşımının işe yarayan noktalarıyla sentezlenmiş bütüncül bir terapi tekniği. Zihnin (sinir sisteminin) çalışma prensibine uygun ve sorunun kaynağına odaklı bir teknik. Bir Geri Çağırma Terapisi seansında, öncelikle yaşam öykünüz dinleniyor. Bugüne kadar olan yaşam öykünüz sizin “zaman çizginizi” oluşturuyor. Öncellikle 0-7 yaşları arasındaki zaman çizginizde nasıl bir duygusal ortamda büyüdüğünüz, ebeveynlerinizle ilişkileriniz tespit ediliyor. Bu dönemde beynin gelişim hızı (nöroplastisitesi) çok hızlı olduğu için, yaşananların etkisi de kuvvetli oluyor. Çünkü bu dönemde yaşanmış ve iz bırakmış herhangi bir şey, ileride aynı sahneyle tekrar karşınıza çıkarak iş, ilişkiler veya sağlık konusunda çeşitli problemler yaşamanıza sebep olabiliyor. İşte Geri Çağırma Terapisi, Teta beyin dalgalarının hakim olduğu ilk çocukluk döneminde kodlanmış bilinçdışı programları açığa çıkarıp beyninizin iki yarıküresi arasında coherence (tutarlılık, uyum, ahenk) sağlamaya ve bilincinizi “yeniden bağlamsallaştırmaya” yardımcı olan sinir bilime dayalı bir teknik. Bu tekniği uygularken olmazsa olmaz bir özellik de; terapist ile danışanın sağ beyinlerinin uyumlanması. Çünkü iki insan etkileşim halindeyken beyin dalgaları senkronize oluyor ve beyinlerinin ilgili bölgelerindeki nöronlar aynı anda aktifleşiyor. Gama beyin dalgasına kısaca “Yarıküreler Arası Senkronizasyon Frekansı” dersek, Geri Çağırma Terapisi’nde terapistinizin beyin dalgalarıyla uyumlanarak kendi beyninizin ahenk ve uyum içinde çalışmasına yardımcı oluyor, sonuç olarak semptomları iyileştirerek iyi oluşunuzu yükseltiyorsunuz.
Bu konuda bir psikolojik danışmanla çalışmak ve süreç hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden veya @ayselkeskinofficial Instagram hesabından ulaşabilirsiniz. Sevgiyle…
Kaynakça:
Mert Başaran. Bırak: En Küçük Yatırımlarla En Büyük Kazancın Matematiği. Butik Yayıncılık. 2023.
Prudy Gourguechon. The Psychology of Money: What You Need To Know To Have A (Relatively) Fearless Financial Life. forbes.com 2019.
İlginizi çekebilir: Zihin ve madde arasındaki bağlantı: Gama beyin dalgası ve iyi oluş