X

Paramparça duygular ve köpekler

Haftanın konusu sokak köpekleri ile ilgili alınan kararlar oldu hepimiz için. Uzun yıllardır üzerine düşündüğüm konulardan biridir “insan olmak içine neden bu kadar mücadele vermek zorundayız” sorusu. Birçoğumuz hassas bir kalbe ve vicdana sahip iken bunun uygulayıcısı olmanın git gide zorlaştığı ve olan her şeyin bir noktada kendine dönüştürdüğü bir hal var. İnsan kalmak istiyorum diye bir çaba var onca şeyin arasında, var olduğumuz yerde kaybolmuş gibiyiz.

Birkaç açıdan yazmak istiyorum bu konuyu. İlk olarak yaşantımın özünü oluşturan doğaya minnet ve sürdürülebilirlik ilkesi açısından yazmak istiyorum.

Yaşamda tüm canlıların bizim kararlarımızdan ve huzursuzluklarımızdan bağımsız yaşama hakkı olduğunu cebimize koymamız gerek. İnsan olarak ulaştığımız bilgi, gitgide maneviyatımızı sorgulatacak bir bilgi yüküne ve güç zehirlenmesine mi dönüşüyor bir bakmak gerek.

Dünyayı git gide sadece bize ait bir yer zannediyoruz

Doğada ilahi bir nizam her zaman konuşabileceğimiz konulardan. Doğal dengelerin korunması sürdürülebilir bir yaşamın anahtarı gibi. Bu kış çiftlikte başımıza gelen bir durumu anlatmak istiyorum.

Çiftliğimiz ormanın içinde olduğu için vahşi hayvan popülasyonu her zaman yakınımızda gezinir. Yıllardır karşılıklı bir saygı içinde götürürüz ilişkimizi. Ne onlar bizi korkutur ne de biz onları rahatsız ederiz. Bu yıl ilk defa kışın ortalarında arka bahçemize bir kurt doğurdu. Anne kurt günlerce köpeklerimiz ile kavga etmişti yavruları korumak adına. Köye nasıl uzaklaştırabilirim diye sorduğumda tek çare öldürmeye çıkıyordu. Fakat bu bir türlü aklımın kabul edemediği bir şeydi. Onların evine yuva kurmuş bir de üstüne pervasız davranmayı düşünmeye başlamıştım. Bir süre sonra anne yavrularını büyütüp avlanmayı öğretmeye başladı ve hala arka bahçemizdeydi. Bir hayalet gibi yaşıyorlardı ailece. Bize kendilerini hiç göstermeden, köpeklere bulaşmadan…

Burada köpekleri onlardan uzaklaştırmakta yaptığımız eylemlerden biri idi. Ve bu şekliyle iki ay falan yaşamış olabiliriz. Asla öldürme yetkisini kendimizde görmeden. Bu anne kurdu bizim bahçemize getiren ise civardaki köpek popülasyonu idi. En az köpeğin olduğu yer bizim bahçemiz olduğu içindi. Burada anlatmak istediğim köpeklerin görevi alanları korumak olduğu için domuz, kurt vb. vahşi hayvanları uzaklaştırmaktı ve bunu kendilerini tehlikeye atarak insanları korumak için görev edinmişlerdi. Doğanın sürdürülebilirlik dengesinde tüm canlıların bir yeri ve diğer hayvan popülasyonları içinde bir denge unsuru vardı. Şimdi bizi korumayı görev edinmiş bir türü öldürmeyi konuşuyoruz. Oysa ki sonuçları hakkında hiçbir fikrimiz yokken. Dünyayı git gide sadece bize ait bir yer zannediyoruz. Mevcut türler ile dengeli bir yaşamı kurgulayamamışken yeni türler yaratmaya çalışıyoruz. Burası tuhaf.

Bu konuştuğumuz sürdürülebilirlik açısından küçük bir örnekti. Şimdi başka bir gözden daha bakmak istiyorum.

Hayvanlar yıllarca üzerinde karar yetkisi gördüğümüz canlılar . Mesela 1959 yılında William Wyler yönetmen koltuğunda 11 dalda Oscar almış Ben-Hur filmini çekerken yüzlerce at öldürülmüştü. Çünkü büyük bütçeler konuşulurken, Oscar gibi ödüllerin konusu olmuşken başarı hırsı kimseye atları hatırlatmamıştı. Bunu eğitimli ve dünyaya mercek uzatan insanlar yapıyordu. Bu şekilde her şey meşrulaşabiliyordu. Çünkü başarılar ve ödüller vicdanın sis bulutlarını çok güzel temizleyebiliyordu.

İşte bu kısımda ne sürdürülebilir bir yaşam ne de  hayvan haklarını konuştuğumuz yer. Burası insanlığımızı, maneviyatımızı ve vicdanımızı konuştuğumuz yer. Bir şeyleri değerlendirirken gözümüzün görmediğine ses çıkarmadığımız yer. Aklımızda kalsın.

Medeniyet, medeni bir şey olmanın ötesine mi geçiyor?

Sanki medeniyet seviyelerimiz yükseldikçe medeniyetten uzaklaşıyor gibiyiz. Milyonlarca yöntem var yaşama dair fakat nedense hala daha aynı yerden bakmak diye bir inadımız var her şeye dair. Belediyelerin bütçelerinde gereksiz yapılan milyonlarca iş varken kısırlaştırmak çok daha insani olabilirdi. Biz bir yıl düzensiz parklarda oturabilirdik. Park bahçe peyzajları olmayıverirdi mesela ve kısırlaştırmaya harcanırdı bu bütçeler. Her belediye bünyesine mama makineleri koyabilirdi. Restoran işi yapan biri olarak turizm sektöründeki gıda atıkları bu mama makineleri ile dönüştürülebilir, tüm hayvanlara bakım sağlanabilirdi. Fakat hala hayvan sahibisiniz diye ev verilmeyen bir zihniyette bu konuştuklarımız elbette romantik bir ütopya olarak kalıyor. Dört köpeğimiz var onlar olmasaydı ormanda yaşamak bir hayli zor olurdu. Teşekkürler Neo, Bagi, Sakat ve Lesya.

İlginizi çekebilir: Ağırlama kültürünün yarattığı ‘ağırlık’Ağırlama kültürünün yarattığı ‘

Tuba Gürcan: 1983/Manisa. Kocaeli Üniversitesi’nde başladığım eğitim hayatına, Ege Üniversitesi’nde devam ettim. Moda Tasarımı ve Çalışma Ekonomisi eğitimleri aldım. İlk olarak Organizasyon Yönetimi ile ilgili çalışmalar yaptım, daha sonra Alsancak/İzmir'de Moda Tasarımı ve El Sanatları Atölyesi kurdum. Bu süreçte "Mutfak Sanatları ve Aşçılık "ile ilgili eğitimler almaya başlamıştım. 55 yıllık baba mesleği olan “Aktarlık ve Şifalı Bitkiler Uzmanlığına” olan ilgimi mutfak sanatları ve beslenme ile birleştirmek üzere bir yolculuğa başlamaya karar verdim. Ve Moda sektöründeki işlerimi bırakıp kendimi mutfakta buldum. Bir süre otel ve kurumsal restoran mutfağı çalıştıktan sonra “Holistik Mutfak” yaratmak üzere 2012 yılında Ege ve Güney hattında ki köyleri gezerek bir yolculuğa başladım. Yöresel beslenmeler ve ürünler, permakültür, organik beslenme modelleri, kompost, hayvancılık ve tarım üzerine deneyimler kazandım ve çalışmalar yaptım. Kafkas ve Kırgız beslenme modelleri, şamanik ritüeller ve yaşam biçimleri, Yörük yaşam tarzı üzerine araştırmalar yaptım. Yolculuk esnasında çeşitli permakültür ve kamp alanlarında gönüllü yardımcı aşçı ve aşçı olarak çalıştım. Bu süreci yoga kampları, inzivalar ve meditasyon gruplarına aşçılık takip etti. Aynı zamanda şeker ve karaciğer hastaları ile çalışarak onlara menüler hazırlayıp, sağlıklı pişirme yöntemleri üzerine çalışmalar yaptım. Birçok beslenme modeli üzerine uzmanlaştım ve gerekli eğitimlerimi tamamladım. Daha sonra Gümüşlük/Bodrum’a yerleşerek Limon Restaurant için Candan Aslanbay ile çalışmaya başladım. Candan Hanım’ın tecrübesi ile yola çıkılarak sağlıklı restoran mutfağı ile ilgili çalışmalar yaptık. Mine Onay ve Süleyman Sazak eşliğinde Pitahaya Home için Organik Kahvaltı üzerine çalışmalar yaptım. Melania Dil de Sagredo,Feride Gürsoy ve Alp Ekşioğlu’nun projesi Karakaya Retreat Center’da Mutfak kordinatörlüğü ve aşçılık yaptım. 2015 yılında İnsana Güven Akademisi'nde Metin Hara ve Murat Mete Gedikoğlu ile Vogan Cafe projesini hayata geçirdik. "Holistik beslenme” kavramı üzerine birçok makaleler yazdım ve Holistik Beslenme üzerine eğitimler verdim. Daha sonra Tayland yolculuğuna başladım. Koh Phangan Adası'nda bulunan Samma Karuna Yoga Academy için Yoga Programı Beslenme Danışmanlığı ve Aşçılığı yaptım. Malezya Spice Garden’da taze baharat yetiştiriciliği, baharat ve bitkiler ile tedavi mutfakları workshoplarına katıldım. Ayrıca Lacto-basil bakteriler, Candida ve bağışıklık sistemi güçlendirme menüleri, fermente gıdalar, holistik beslenme, hasta mutfakları ve doğru gluten ve doğru gıda alışverişleri, yeni yemek reçeteleri üzerine çalışmalar yaptım. Blended Store Maçka için mutfak koordinatörlüğü ve şeflik yaptım. 2020 yılında Kırklareli’ne bağlı İğneada beldesinde eşim Ömer Sinir ve ortağımız Evrim Bulutoğlu ile birlikte ÖTE Çiftliği hayata geçirdik. Permakültür ilkeleri üzerine kurulmuş çiftliğimizde ilaçsız tarım, hayvancılık, arıcılık, gastronomi temel konuları üzerine çalışmaktayız. Çiftliğimiz sistemden bağımsız bir işleyişe sahiptir. 2022 yılında Dr. Murat Öğüt ile Uluslararası Permakültür Tasarımcılığı diplomasını aldım. Şu an çiftlikte Sürdürülebilirlik, Endemik bitkiler ve Tarla eğitimleri vermekteyim. Longosphere Glamping Atıksız Turizm Projemiz için danışmanlık ve ürün geliştirme hizmeti vermekteyim.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale