X

Parabenin suçu ne?

Kozmetiklerdeki koruyucu maddeleri biz hep kötü bildik. Kanser yapar dediler, östrojen hormonunu taklit eder dediler, vücuttan atılmaz dediler… Bu kadar zararlıysa neden hala tercih ediliyor? Koruyucu madde içermeyen ürünleri koruyan ne? Gelin kozmetik ürünlerin korunma hikayelerini yakından inceleyelim.

Bilinçli tüketiciler olarak cilt bakım ürünleri alırken içeriğinde yer alan aktif maddelere çok dikkat ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki her içerik tüm cilt tiplerine uygun değildir. Bu içeriklerin kullanım oranları da yaşımıza ve amacına göre son derece farklılık göstermektedir. Ancak tüm bunların yanı sıra bu aktif içeriklerin iyi kalitede olmasına da önem vermek gerekir. Ne yazık ki açıldıktan sonra ısı ve ışık gibi dış etkenlere maruz kalmak ürünün temel yapısının bir süre sonra bozulmasına neden olabilir. Yapısı bozulmuş bir ürün ise çöpten farksızdır.

Özellikle dermokozmetik ürünlerde ağırlıklı kullanılan retinol ve antioksidanlar formül olarak stabil değildir, bu sebeple hava ve ışığa maruz kaldıklarında kolayca işlevlerini yitirebilirler. Ürünlerin formüllerinden yüksek verim elde edebilmek için korunmaları son derece kritiktir. Tam bu noktada günah keçisi ilan edilen koruyucular ve en bilinenleriyle parabenler sahne alıyor.

Paraben nedir?

Parabenler tanım olarak bakteri, mantar ve mayaların üremesine karşı kozmetik ürünleri, ilaçları ve hatta besin maddelerini koruyan maddelerdir. Parabenler birçok meyve ve sebzede doğal olarak oluşan para-hidroksibenzoik asit (PHBA)’ten elde edilir.

Parabenlerin kozmetikte kullanım sınırı %0,4 olarak kabul edilmektedir ve bu sınırın altında kullanımlarına Avrupa Birliği mevzuatına göre izin verilmektedir. Bugünkü veriler doğrultusunda bu sınırlar altında kullanılan parabenlerin, bilimsel olarak risk yaratmadığı ancak yine de kozmetik ürünlerin hekim veya eczacıya danışılarak kullanılması önerilmektedir.

Koruyucu olmayan bir ürünün raf ömrü ne yazık ki çok kısa ve içerisinde çoğalabilecek mikroorganizmalar sağlığımız için kimyasal koruyuculardan çok daha büyük riskler yaratabilir. Paraben, parafin gibi koruyucu maddeleri yavaş yavaş formüllerinden çıkaran üretici firmalar ürünlerinin raf ömrünü nasıl uzatıyor hiç düşündünüz mü? “Parabensiz ürün”lere gözü kapalı güvenmemek gerekir çünkü içerisinde çok daha tehlikeli ancak paraben gibi popüler olmayan zararlı kimyasallar bulunabiliyor. Cilde fayda sağlamakla zarar vermek arasındaki o ince çizgiyi görmek gerekir. Elbette burada güvenilir markaları ve doğru ürünleri tercih etmek çok önemlidir. Bunun dışında dolaylı olarak eklenen kimyasal maddeleri minimuma indirgemek için de son yıllarda üreticiler özel ambalajları tercih etmektedir. Havasız ambalajlar (airless system) ürün formülasyonunun uzun süre bozulmadan kalmasında ve dış kontaminasyonlardan korunmasında son derece önemli bir işlev görmektedir. Özellikle yeni doğan, bebek ve çok küçük çocuklarda bu tip özel ambalaja sahip ürünlerin kullanımına yönelik inisiyatif geliştirmek gerekebilir.

Tamamen kozmetiklerden vazgeçmemiz gerekmiyor. Gereksiz ve güvenmediğimiz ürünler yerine cildimiz ve yaşımız için uygun olan ürünleri kullanmaya özen göstermeliyiz. Kozmetik ürün seçimimizde mutlaka bir sağlık profesyoneline danışmalı ve kişisel bakımımızda mümkünse dermokozmetik ürünlere daha fazla yer vermeliyiz. Aldığımız ürünlerin etiketlerini mutlaka okumalıyız. Satın aldığımız ürünlerin ambalajlarının temiz, yazılarının düzgün ve okunabilir olması gerekir.  Ayrıca ambalaj üzerinde yönetmelik kapsamında yer alması gereken üretici adı ve adresi, ürün içerikleri, açıldıktan sonra öngörülen kullanım süresine ilişkin bilginin yazılmış olması çok önemlidir. Ürün ambalajı da içeriği kadar önem taşımaktadır. Kontaminasyon riskini en aza indiren pompalı başlık, tüp form, havasız ambalajlar bu konuda çok başarılıdır. Kozmetik ürünlerin genellikle oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekir çünkü yüksek oranda su içerdiklerinden mikroorganizma üremesi kolaylaşabilir. Ayrıca bu ürünlerin havadaki oksijenden de korunması gerekir. İçeriğinde yüksek miktarda doğal yağ bulunan formüllere de dikkat edilmelidir. Havadaki oksijen sıcaklığın etkisiyle yağın oksitlenip bozulmasına neden olabilir. Kozmetik ürünlerin doğrudan güneş ışığı ile temas etmesi uygun değildir. Bu nedenle özellikle güneş ışığına hassas ürünlerin saydam olmayan iç ambalajlarda satışa sunulmuş olması gerekmektedir.

Çok ürün kullanımı fayda sağlamaz, az ama öz ürün kullanmaya özen göstermeliyiz. Yediklerimize nasıl dikkat ediyorsak cilt sağlığımıza da bir o kadar dikkat etmeliyiz. Çünkü unutmamalıyız ki cilt bakımı her zaman geleceğe yapılan bir yatırımdır.

Şimdi sakin olup güvenmediğimiz kozmetikleri yavaşça yere bırakalım…

Bahar Özen: Almanya doğumluyum. 2011 yılında Haliç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun olduktan sonra Almanya Saarland Üniversitesi’nde İnsan Biyolojisi alanında bilimsel araştırmalarıma devam ettim. İş yaşantıma ilaç sektörüyle başladım; ama ilgi alanım beni dermokozmetik sektörüne yöneltti. Şuan Lotis Pharma’da Ürün Müdürü olarak çalışıyorum. Cilt bakımını moleküler düzeyde öğrenmekten keyif alıyorum. İyi hissedip iyi yaşamaya çalışan bir 'Uplifer' olma yolundayım ☺

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale