Para, neden iyi bir araç ama kötü bir amaçtır?

Para, kararlarımızın büyük kısmının ardındaki enerji veren güçtür ve pek çok kişi tarafından da en büyük hedef olarak görülür. Yeterince kazanırsak kendimize her şeyin yerine oturacağını söyler dururuz. Güneş parlayacak, problemler kaybolacak ve yaşam mükemmel olacaktır. Basit görünür ama öyle midir? Neticede daha zor, yaşamın anlamı gibi şeyler yerine belli bir para miktarı gibi açık ve ölçülebilir bir hedef koymak kolaydır.

Ancak problem şurada: Para iyi bir araç fakat kötü bir amaçtır. Zenginliği sırf kendisi için talep etmek sonsuz, yüzeysel bir yola girmenize sebep olur ve sizi tatminsiz bırakır. Parayı kovalamak bizi amacımızı bulma, anlamlı ilişkiler kurma, gurur duyacağımız bir hayat yaşama gibi daha önemli işlerden alıkoyar. Peki para neden sık sık takıntılarımızın bir nesnesi haline geliyor? Neden beklediğimiz tamamlanmışlığı sağlamıyor?

Paranın sahte vaadi

Parayı kovalama konusundaki ilk problem onun beklenen mutluluğu getirmemesidir. Belli bir finansal duruma ulaştığımız zaman, kendimizi güvende, memnun ve mutlu hissederiz. Ancak bu amaca ulaştığımızda gelen tatmin genelde uçucudur. Daha öncesinden pek de farklı hissetmez hale geliriz.

İlk bakışta bu basit bir problem gibi görünebilir: Hedefimi yeterince yüksek koymadım diyebilirsiniz. Bu nedenle yeni ve daha hırslı bir hedef koyarsınız. Başarı bandı böyle çalışır. Bir hedefe ulaşırsınız, onun sizi tatmin etmediğini fark edersiniz, hedefi yükseltir ve daha büyük bir şey kovalarsınız. Ancak sonraki hedefe vardığınızda da bir o kadar tatmin olamazsınız. Bu döngü devam eder ve boşluk bir türlü dolmaz.

Bu ilk tuzaktır. Paranın bizi daha mutlu edeceği sanrısı bir illüzyondur ve bu illüzyonu kovalamak değerli zamanınızı boşa harcatır.

Kaybetme korkusu

Bir diğer konu ise “kayıptan kaçınma” konseptidir. Bu teori basittir: İnsanlar kaybetme ihtimalleri olan şeye kazanma ihtimalleri olan şeyden daha fazla değer biçerler.

Bir milyon liralık finansal bir hedefe ulaştınız diyelim. İyi hissetmek yerine onu kaybetmenin korkusuna kapılırsınız. Aniden işlerin ters gitmesinden, sürpriz bir harcamanın bunu harcatmasından korkar hale gelirsiniz. Bu korku fazla titiz kararlar vermenize ve finansal güvenliğinize takıntılı olmanıza sebep olabilir ve bu nedenle yaptığınız işin keyfini süremezsiniz. Özgürlüğün keyfini sürmek yerine bir kaygı döngüsüne girersiniz.

Neden buna kapılıyoruz?

Para bizi mutlu etmiyorsa neden onu kovalıyoruz? Cevap basit: Bu daha kolay. Yaşamın derin problemleri ile yüzleşmek yerine para kazanmak ve biriktirmeye odaklanmak daha kolaydır. Zenginlik kovalamak bize ölçülebilir ve hedef sağlar ve erişilebilirdir de. Yeterince sıkı çalışır, doğru stratejilere sahip olur, doğru yatırımlar yaparsak oraya varabiliriz.

Diğer yandan kendinize şunu da sorun: Beni mutlu eden şey gerçekte ne? Bana yaşamın anlamını ne veriyor? Hangi ilişki ve deneyimler benim için önemli? Bunları cevaplaması çok daha zordur. Bunlar içe bakmayı, açık olmayı ve cesareti gereksinirler. Belki de en zoru, bize yaşamın sınırlı olduğunu hatırlatırlar. Umduğumuz her şey için yeterince vaktimiz olmayabilir ve ayrıca başarısız olma ihtimalimiz de vardır. Bu ihtimal kolay ve ölçülebilir bir hedefi kovalamaktan çok daha zordur.

Paranın ışıltısı

Para bir dikkat dağıtıcıdır. Bizi yaşamda neyin gerçekten önemli olduğunu bulmamızı sağlayacak zorlu süreçten korur. Değerlerimize, hayallerimize ve korkularımıza dönüp bakmaktansa banka hesabımızı takip etmek daha kolaydır. Para elle tutulur olduğu için onun büyüdüğünü, sayılabilir hale geldiğini ve kullanılabildiğini görürüz. Ancak amaç, mutluluk, tamamlanmışlık gibi şeylerde bu kadar somutluk yoktur.

Bu takıntının sonuçlarını çok kolayca görebilirsiniz. Yaşamının sonlarına gelmiş pek çok insanın pişman olduğu şeylerin parayla hiç alakası olmaz. Kimse “keşke daha çok param olmuş olsaydı” veya “daha sıkı çalışmış olsaydım” demez. Bunun yerine yaşamlarını değerlerine göre yaşamamanın sıkıntısını çekerler. Risk almak, kendileri olmak, sevdikleriyle vakit geçirmiş olmak isterler.

Para bir amaç değil, araçtır

Paranın bir araç olduğunu anlamak önemlidir. Hayatımızda gerçekten önemli olan şeyler için yeterince paramız olması gerekir, yani sevdiklerimizle birlikte harcamak, bir tutkuyu takip etmek, anlamlı bir şey yaratmak için. Ama para biriktirme konusunda takıntı düzeyine gelirsek, tüm konuyu kaçırmış oluruz.

Hedef belli bir zenginliğe ulaşmak değildir. Bu hedef, istediğiniz hayatı elde etmek için parayı sadece kullanmak üzerine olmalıdır. Yaşantımızın sonunda geriye baktığımızda bir kaç fazladan para kazanamadığımız için değil, gururla bakacağımız bir yaşantımız olmadığı için pişman oluruz. Tutkularımızı takip etmiş miyizdir? Önemli ilişkilerimize değer vermiş miyizdir? Kendimizi olarak yaşamış mıyızdır?

Sonuç olarak zengin olma hayalinin sonsuz döngüsünde tıkanmış kalmış gibi hissediyorsanız, bir adım geri atın. Kendinize şunu sorun: Benim için önemli olan ne? Yaşamım nedir? Bu derin sorular üzerine biraz düşündükten sonra paranın bunlara erişmek için bir araç olmasını sağlayın.

Para pek çok kapıyı açabilir ancak mutluluğun anahtarı değildir. Değerlerinizle bağlantılı bir yaşam yaşamak, riskler almak, keyiflenmek ve önemli olan şeylere odaklanmak mutluluğu getirir. Çünkü ölüm döşeğine geldiğinizde paradan değil, yaşayamadıklarınızdan dolayı pişman olacaksınız.

Kaynaklar:

psychologytoday
Loss Aversion: Kahneman, D., & Tversky, A. (1979). Prospect theory: An analysis of decision under risk. Econometrica, 47(2), 263–291.
Ware, B. (2012). The Top Five Regrets of the Dying: A Life Transformed by the Dearly Departing. Hay House.

İlginizi çekebilir: Zengin insanlardan öğrenebileceğiniz 9 para alışkanlığı

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!