X

Languishing (durgunluk, tatsızlık) nedir, nasıl başa çıkılır?

İçimde bir his var ama tanımlayamıyorum…” dediğiniz oldu mu? “Canım sıkılıyor, canım bir şey yapmak istemiyor” ya da “Canım bir şeyler yapmak istiyor ama ne olduğunu bilmiyorum…”, “Çok tuhaf bir huzursuzluk hissediyorum.” diye düşündünüz mü? Cevaplarınız evetse, sizi ‘languishing’ ile tanıştıralım. O canınızın hiçbir şey yapmak istemediği, ‘tadınızın olmadığını’ hissettiğiniz anlarda yaşadığınız, Türkçe’de henüz tam karşılığını bulamamış olan bu tuhaf ve rahatsızlık verici duygu İngilizce’de “languishing” olarak biliniyor.

Languishing nedir?

Languishing, durgun, halsiz veya cansız hissetmeyi tanımlayan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle pandemi dönemince ve sonrasında birçok kişinin ruh halinde gözlemlediği ama bir türlü ismini koyamadığı o tarifi zor duygu, kısaca tatsızlık olarak da nitelendirebileceğimiz languishing ile anlam buluyor.

Languishing, tükenmişlik, depresyon, umutsuzluk, motivasyon eksikliği veya enerji düşüklüğüne göz kırpıyor gibi görünse de bunlardan hiçbiri değil. Aslında tamamen kendimizi boşlukta hissettiğimizde, enerjimiz olmasına rağmen hiçbir şey yapmak istemediğimizde büründüğümüz ruh hali “languishing” ile tanımlanıyor.

Düşünün ki zamanınız var, enerjiniz yüksek, fiziksel sağlığınız yerinde ama bir şey yapmak istemiyorsunuz. Ödevinizi bitirmek, yeni bir diziye başlamak, çamaşırlarınızı yıkamak, yemek yapmak, arkadaşlarınızla görüşmek içinizden gelmiyor. Sıkıldığınızı düşünüyorsunuz ama sıkıntınızı giderebilecek herhangi bir işle de uğraşmıyorsunuz, çünkü languishing yaşıyorsunuz, yani “Tadınız yok.”

Araştırmalar “languishing” hakkında ne söylüyor?

Eğer hissettiğiniz bu duyguya tanımlanması güç olmasına rağmen bir isim verilmiş olması sizi şaşırtıyorsa, emin olun ki languishing, yani tatsızlık hali, uydurmaca bir kavramdan çok daha fazlası. Bilimsel araştırmalara konu olmuş ve insan psikolojisi üzerine çalışmalar yürüten uzmanların ilgisini çekmiş bu kavram, literatürde aynı zamanda “mental sağlığın yokluğu” durumu olarak da tanımlanıyor. “Languishing” aynı zamanda, bireylerin yaşama karşı hissettikleri olumlu tutumların eksikliği, potansiyellerini ortaya koyamamaları ve ilham verici kaynakların ya da amaçların eksik olması olarak da açıklanıyor (Grant & Cavanagh,2007).

Yapılan araştırmalar ile “languishing”in depresyon ile yakından ilişki olduğu, bu ruh halini deneyimleyen kişilerin, depresyonun etkilerini iki kat daha yoğun yaşadığı ortaya çıkıyor. Sosyoloji uzmanı Corey L.M. Keyese göre, şu anda languishing yani tatsızlık duygusunu yaşayanlar, gelecek on yılda majör depresyon semptomları ile karşı karşıya kalacaklar. Zihinsel sağlığı tehdit eden ve psikolojik açıdan daha büyük sorunlara zemin hazırlama ihtimali olan bu tatsızlık duygusunun, aynı zamanda motivasyon eksikliğine ve odaklanma zorluğuna da sebep olması nedeniyle kişilerin çok geçmeden bu duyguyla başa çıkmayı öğrenmesi oldukça önemli bir hal alıyor.

“Languishing” ile başa çıkmanın yolları

Ünlü psikolog ve yazar Adam Grant, The New York Times’da kaleme aldığı “There’s a Name for the Blah You’re Feeling: It’s Called Languishing” (Hissettiğiniz Şeyin Bir Adı Var: Tatsızlık) isimli makalesinde “languishing”le başa çıkmak için iki önemli konuyu ele alıyor: Bölünmemiş zamanlar yaratma ve küçük hedeflere odaklanma.

1. Bölünmemiş zamanlar yaratın

Bölünmemiş zamanlar yaratabilmek için işe sınırlar koyarak başlayın. Rahatsız edilmeyeceğiniz alanlar bularak kendinize ait zaman dilimleri oluşturun. Dikkatinizi dağıtacak, odaklanmanızı olumsuz yönde etkileyecek tüm uyarıcıların önüne kalın bir set çekin. İnsanlar, eşyalar, durumlar, olumsuz etki yaratabilecek her şeyden uzaklaşarak sadece kendinize ayırdığınız zamanda kendinizle kalmaya çaba gösterin.

2. Küçük hedeflere odaklanın

Uzun vadeli ve hayatımızı derinden etkileyecek planlar yerine daha kolay ulaşılabilir, kısa zaman diliminde etkisini gözlemleyebileceğimiz küçük hedefler koyarak olumsuz ruh haline bürünmeden önlemimizi alabiliriz. Grant’in bu iki önerisine ek olarak kendinizi bu tatsız duygunun içerisinde kaybolmaya bırakmadan önce araştırmaların değindiği basit birkaç yönteme daha başvurarak “languishing” ile başa çıkabilirsiniz:

3. Fiziksel iyi oluşa önem verin

Uykunuzu iyi aldığınızdan, yeterli ve dengeli beslendiğinizden emin olun. Spor yapın, bedeninizi hareketsiz bırakmayın. Her ne kadar fiziksel etmenler olarak görünseler de mental olarak da kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak bu öneriler o tatsızlık duygusuna kendinizi teslim etmenize engel olabilir.

4. Günlük tutun

Duygu ve düşüncelerinizi kontrol altında tutmak, kendinize dışarıdan bir göz ile görmek veya sadece sahip olduklarınıza şükretmek için günlük tutun. Yazmayı günlük rutininizin bir parçası haline getirin. Ruh halinizdeki değişimlerin farkına varmak için kaleme aktardıklarınıza güvenin.

5. İlişkilerinize sahip çıkın

Sosyal varlıklar olarak hepimiz ilişkilere ihtiyaç duyuyoruz. Ailemizle, arkadaşlarımızla, partnerimizle, sevdiklerimizle konuşarak kendimizi dış dünyadan soyutlamadan ve karanlık bir ruh haline bürünmeden duygu ve düşüncelerimizi düzenleyebiliriz. Sorunlarımızı paylaşarak, eğlenceli anılar biriktirerek ve en önemlisi sevdiğimiz kişilerin bize destek olduklarını bilerek kendimizi çok daha iyi hissedebiliriz.

İlginizi çekebilir: Zihinsel yorgunluk: Zihinsel olarak yorgun hissetmemizin sebepleri ve yorgunluk hissini azaltmanın yolları

Kaynak: NYT article, psychcentral, mindbodygreen, Grant, Cavanagh (2007), Evidence-based coaching: Flourishing or languishing

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale