Ne zamandır yazmıyordum ya da yazamıyordum. Nasıl yazabilirdim ki, ne yazabilirdim ki? Dünyada olup biten saçmalıkları mı, yoksa şaşkınlıklarımızı mı? Kötülükleri mi yazsaydım, yoksa insan olduğum için utancımı mı? Depremleri yazabilirdim belki ya da dünyadaki felaketleri? Belki de en iyisi, tam olarak 24 saatte bitirdiğim ve son zamanlarda izlediğim her şeyi ile en başarılı dizi olan “Bir Başkadır” ile ilgili bir yazı hazırlamak olurdu bunca zamanlık aradan sonra.
Ama biliyorum ki çok beğendiğim bu dizi için her kesimden farklı farklı yazılar hazırlandı bir haftadan da kısa bir sürede. Zaten benim de aklımdan geçenler az çok aynı olduğu için, yine olmadı. Yine yazacak bir şey bulamadım, halbuki o kadar istememe rağmen, yazmayı o kadar sevmeme rağmen.
“Ne yaptın dünya bize? Ne yaptın bana da içimden bile gelmiyor, kelimeler kaleme dökülmüyor” diye düşünürken tam da o anda aklıma geldi birden. Tüm pandemi süresince, aylardır belki de en çok keyif aldığım, beni en çok güldüren şeylerden biri geldi aklıma. Bir programdı, bir canlı yayın, bir Instagram canlı yayını hatta. Ve ne yazık ki çevremde “istisnasız” herkesle paylaşmama rağmen kimsenin izlemediği bir program…
Hani olur ya bazen, çok sevdiğiniz bir dizide geçen bir repliği bir yerde görürsünüz/duyarsınız ve aklınıza direk o dizi gelir ve paylaşmak istersiniz arkadaşlarınızla, çevrenizle. Bir kelime bile yeterlidir o diziyi ya da filmi belki de kitabı size hatırlatmak için ve pek tabii çevrenize de. Gülersiniz, mutlu olursunuz, paylaşmak güzeldir çünkü. Her zaman. Her yerde…
İşte bu programı izleyen kimse olmadığı için etrafımda, belki de bu sebepten dolayı bahsetmek istedim sizlere Mücbir Sebepler’den. Kim bilir belki bu yazımı okuduktan sonra sizin de ilginizi çeker ve bir bakayım dersiniz. Benim ve binlerce hayranı gibi keyif almayabilirsiniz elbette. Ama delilikleri, saçmalıkları, konuştukları, eleştirdikleri, anlam veremedikleri, sevdikleri, sevmeyip de saygı duydukları ile bambaşka bir format oluşturmuş “Bartuşko” ve “Mekik” izleyicilerine. Bir yandan sizi eğlendiren, diğer bir yandan da her kesimden, her düşünceden bir araya gelmiş binlerce insanı buluşturan bir program Mücbir Sebepler.
Herkesin doğrusuna saygı duymayı, kimseyi tanımadan eleştirmemeyi ve belki de hayatı çok da takmamayı ve olduğu gibi yaşamayı öğretti bana açıkçası. İki adamın bir araya gelip Instagram üzerinden canlı yayın yapıp saçma sapan muhabbetleri mi öğretti sana bunları derseniz siz de haklısınız tabii. Ama ne diyeyim? Onca kahkahanın yanında bildiğim şeyleri de hatırlattı bana bir kez daha bu program. Alakasız insanlarla dost olabileceğinden, televizyonda itici görünen birinin çok da keyifli ve hoş sohbet olabileceğine. Zaten birbirinden tamamen farklı onlarca konu hakkında 1 saat konuşmaları da bunu gösteriyor aslında. Herkese, her görüşe, her konuya açık bir mecra.
2. Sezonu (evet, yaz başı 1. sezonu büyük bir final ile bitirmişlerdi) geçtiğimiz cuma yayınlanan program, bu sefer geçen sezon olduğu gibi her gün değil de yalnızca cuma, cumartesi ve pazar geceleri yayınlanacak. Aslında cumartesi, pazar ve pazartesi oluyor, çünkü program tam 00.00’da başlıyor ama orayı hiç karıştırmayalım. İzleyenler Bartu Küçükçağlayan’ın saat ile ilgili kafa karışıklığını da hatırlayacaklardır zaten.
Demem o ki, bu programı gerek saatinde gerekse size uyan bir saatte izleyin ve izlettirin. Bu saçma sapan günleri biraz keyiflendirecek, kah güldürürken kah yine güldürecek böyle güzel programlar her zaman bulamazsınız. Üstelik bonusu da sona sakladım, programa her gün birçok “ünlü” konuk oluyor. Ünlü severlere duyurulur.
İlginizi çekebilir: Amazon Prime’da izleyebileceğiniz dizi ve belgesel önerileri