X

Pandemi sonrası mimari ve evlerimiz: Mimari anlamda öne çıkan 7 konu

Büyük değişikliklerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ve bu dönemin kahramanları, kesinlikle içlerinde yaşadığımız evlerimiz. Bu belirsizlik döneminde evlerimizi mümkün olduğunca esnettik, en küçük köşesini değerlendirdik, belki ilk defa bağ kurduk, kulak verdik, dinledik. Artık onlara bir teşekkür edelim, hakkını verelim. Bizlere bu dönemde paha biçilmez güvenli bir koza olduğu için şükredelim…

Bundan sonra, ekonomiden politikaya, sağlıktan, tarıma, ticaretten teknolojiye, şehircilikten mimariye ve daha birçok sektör için şüphesiz yeni standartlar ve düzenlemeler belirlenecek. İçinde yaşadığımız şehirleri, binaları, evleri daha sağlıklı, dayanıklı, güzel, yaratıcı, doğa ile uyumlu inşa etmenin yolları araştırılacak.

Şimdi makro ölçeğe geçmeden bir süreliğine mikro ölçekte kalalım. Pandemi bundan sonra evlerimizde yaşam şeklimizi ve tasarımı nasıl değiştirecek bir bakalım… Dünyamız “pause” butonundayken yaşadık, evlerimizin ihtiyaçlarını deneyimleyip öğrendik. Şimdi bir tutam hayal gücü, yaratıcılık, teknoloji ve sürdürülebilir malzemeler ile geleceğin evlerinin tasarlanma dönemi…

Karbon salımının aza indirildiği, sürdürülebilir ve doğa dostu malzemeler kullanılarak inşa edilen, güneş panelleri ile ısınabilen, kendi enerjisini kendi üretebilen, herkese özel terasları ile iç bahçeciliği destekleyen, suyunu filtreleyebilen vb. doğa ile maksimum uyum sağlamaya yönelik binalarda yaşamak artık o kadar da uzak bir ihtimal değil. İşte size yakın gelecekte evlerimizin mimarisini etkileyecek başlıklar…

Evden çalışma (Home Office)

Karantina nedeniyle hepimiz evden çalışmak zorunda kaldık. Aslında, evden çalışma modeline inanmayan şirketler de, bunun mümkün olduğunu ve çalışanların mutluluğunu arttırabileceğini ve gerçekten sürdürülebilir bir seçenek olduğunu gördüler. Şimdi evlerimizde, geçici çözümler yerine; daha çok, evin geri kalanından ayrılabildiğimiz, daha üretken olmamızı sağlayacak gerçek “ev ofislerine” ihtiyacımız var. Bunun için rahat ofis mobilyaları, verimli depolama birimleri, iyi aydınlatma, video görüşmelerini yapabileceğimiz ses yalıtımlı ama çalışmaya özel mekânlar oluşturmak şart… Şirketlerin çalışanlarını ofislerde tutabilmesi artık daha zor gözüküyor.

Evlerde mahremiyet

Uzunca bir süre, karantinada kaldıktan sonra, özellikle de büyük bir aileniz varsa, mahremiyet kavramı çok daha fazla değer kazanmış olmalı. Son yılların, iç mekan düzenlemelerinde önemli bir trend olan açık planların artık “out” olması muhtemel… Mutfak-oturma-yemek odası-çalışmanın bir arada olduğu büyük açık alanların özellikle böyle dönemlerde işlemediğini gördük. Hepimizin az da olsa, biraz rahatsız edilmeyeceğimiz, kendi özel alanlarımıza ihtiyacımız var. Bu konu için ev planlarına, küçük sempatik alanları serpiştirmek (hobi, okuma köşeleri vb.) iyi fikir gibi gözüküyor.

Sağlıklı alanlar

Hijyen kavramının bu kadar ön plana çıktığı bu dönemden sonra, evlerimizde de hijyen adına ilginç değişiklikler olacaktır. Havalandırma, Su filtreleme konularında teknolojinin son imkânlarını test edebilir, banyo tasarımlarında, akıllı tuvaletler, otomatik temizleme musluklarını daha sık görmeye başlayabiliriz. İç mekân dekorasyonunda kullanılacak malzemelerdeki tercihlerimiz ise; anti bakteriyel kumaşlar, tezgâh ve mobilyalarda sürdürülebilir, dayanıklı, antimikrobiyal malzemeler; aydınlatmada bakteri ve virüsleri öldürücü özellikleri olan ultraviyole lambalar olacaktır.

Akıllı ev teknolojileri

Zaten şu anda da var olan her türlü dokunmasız teknolojinin, evlere daha fazla entegre olacağı bir döneme giriyoruz. Artık kaç bin kere dokunduğumuzu düşündüğümüz kapı kolları, binamızın giriş kapısı veya asansörümüz belki de sadece ses kontrolü ile açılıp kapanır duruma gelse… Havalandırmamızı, ışıklarımızı, perdelerimizi, panjurlarımızı, evimizdeki elektronik eşyalarımızı, müziğimizi, televizyonumuzu açıp kapamak yerimizden kalkmadan çok kolaylaşacak. Yakın gelecekte, tasarım, daha çok dokunmasız teknik özelliklere sahip bir teknolojiyi, evlerimize de taşıyacak gibi gözüküyor.

Yeni fonksiyonlara yeni alanlar

Şu yaşadığımız dönemde, birçok ihtiyacımızı online alışveriş ve eve teslim yapan kuryeler ile hallettik. Hatta kapı önlerinde, elimizde eldivenler ile gelenleri teslim alıp, kapı önünde beklettikten sonra içeri almadık mı? Belki de gelecekteki evlerimizde, girişten önce paket bırakmaya ve açmaya ayrılacak küçük bir alan neden olmasın? Ayrıca online alışveriş yaptığımızda, yığılmalar nedeniyle hiçbirimiz siparişlerimizi istediğimiz aciliyette alamadık. Bundan böyle evlerde tasarlanacak yeni alanlara belki de kiler gibi depolama alanlarını da eklemek gerekecek.

Açık alanlar ve yeşillik

Bundan böyle ev kiralamaya veya satın almaya kalktığınızda bakacağınız alanlardan, ön plana çıkan mekanlar, balkonlar-teraslar değil mi? Bir dairenin içinde uzunca bir süre karantinadan sonra, hepimiz kesinlikle küçük bir bahçeye veya açık havada zaman geçirebileceğimiz küçük bir terasa sahip olmak isteyeceğiz. Doğayı evimize dâhil edeceğimiz yeni yolların peşine düşeceğimiz kesin. Dikey bahçeler ve iç mekân bahçeciliği hem stresimizi azaltmak, hem de havayı temizlemek adına en çok tercih edeceğimiz alanlar olacak. Balkonlarda, teraslarda oluşturacağımız bahçeler ile, kendi elimizle diktiğimiz fidelerin büyümesini seyretmek, sonra da kendimizin yetiştirdiği şeyleri yemek, hem bizi rahatlatan, doğa ile bağımızı sağlamlaştıran hem de sağlıklı bir etkinlik olmaz mı?

Hepimiz doğanın bir parçasıyız ama uzun süredir teknolojinin ve endüstriyel mimarinin olduğu kentsel dünyada yaşadığımız için doğa ile bağımızı maalesef kaybettik. Ve bunu şu anda farkına varmış durumdayız. Bundan sonra ise, yapılacak mimari projelerde, doğayı bilinçli olarak, daha fazla tasarıma dâhil edeceğiz. İnsanları doğaya yaklaştıran “Biyofilik” tasarım artık bir trend olmaktan çıkıp bir ihtiyaç haline gelecek gibi gözüküyor.

Daha az tüketim ama daha çok yerel

Karantina sırasında ne kadar materyalist ve tüketici olduğumuzu da fark ettik. Aslında ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz miktarlar tamamen bir yanılsama. Gereğinden fazlası, gerçekte, madden ve manen de bize yük oluyor. Örneğin dolaplarımızda ne kadar çok kıyafet olduğunu eminim hepiniz fark etmişsinizdir. Bundan sonra her türlü alışverişlerimizde daha seçici, tasarım ve hikâye ağırlıklı, doğa dostu ve yerel üreticileri destekleyen ürünlere yönelmek daha cazip gözüküyor.

Mimari, her dönem, genel ihtiyaçlara, teknolojinin sunduğu imkânlara, trendlere göre şekillenir. Yakın gelecekte de, yukarıda saydığımız konular yaşamımızın bir parçası haline gelecektir. Feng Shui gibi kadim bilgiler ise, hangi dönem olursa olsun, doğa ile denge kurmamız için bizi desteklemeye devam edecektir.

Ağustos’a ertelenen Venedik Bienalinin teması bu sene: “NASIL BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ”dı. Temanın bu dönem ile örtüşmesi bakalım tasarımcılara ne kadar ilham olacak… Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Teras ve balkonlara çıkmaya az kaldı: Dış mekanlarda Feng Shui

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale