X

Özür dileme ritüelinin incelikleri: Sağlıklı iletişim için öneriler

Pek çoğumuz özür dileme konusunda karmaşık ve birbirinden farklı duygulara sahibiz. Bazılarımız çocukken irademiz dışında özür dilemek zorunda kaldık ve bu dış müdahale nedeniyle bakış açımız belki de temelden sarsıldı, bazılarımız ise özgürce özür dileyip hemen sonrasında daha iyi hissetmeyi öğrendi. Bazıları özür diledikten sonra, bazıları ise özür dilemeden önce utanç yaşadı. Her birimizin hayatında asla özür dilemeyen insanlar da oldu mutlaka ve hatta bununla gurur duyanlar da. Onlara göre özür dilemek genellikle zayıflık ve savunmasızlıkla ilgiliydi. Yaralanmaktan büyük bir korkuyla kaçanlardı çoğu.

Çağımızda “özür dilemek”, sözlüklerdeki tanımı ile “kendi eylemlerini savunmadan bir hatayı kabul etmek ve pişmanlık duymak” anlamına gelmekte. Bu modern tanım “kabul etme”, “duygusal olarak etkilenme” ve “savunmasız kalabilme”yi özür dilemenin temel unsurları olan olarak açıklar;

1. Kabul etme

Özür dilemek tam anlamı ile “ritüeli” olan bir süreçtir. Ahlaki yönden bir yara aldığımızda veya verdiğimizde gerçek yüzümüzü kaybetmeye başlarız. Hatayı yapmış olan kişinin ve mağdurunun, dengelerini tekrar sağlayabilmeleri için yanlışa düşen tarafın kendisini alçaltabilmesi gerekir. Yanlışı yapan ile kırgınlığı yaşayan taraf arasındaki bağlara zarar veren o yaranın kabulü gerçekleşmelidir. Gerçek manası ile özür dilemek yapılan şey için bir bahane olmadan eylemin tüm sorumluluğunu alabilmek ritüelidir.

2. Duygusal olarak etkilenmek

Sorumluluğun kabul edilmesi suçlu tarafın, yaptıklarından kişisel olarak gözle görülür şekilde etkilenmesi anlamına da gelir. Sosyal bilimler alanında “özür dilemek” ile ilgili yapılan çalışmalarda bu deneyim “pişmanlık” ve “utanç” olarak adlandırılır.
Bill Clinton’ın Monica Lewinsky skandalı ile ilgili Amerikalı gazeteci Mary McGrory’nin söylediği “Yalan söylenmesi veya zina yapılması ile başa çıkabiliriz, ancak özellikle yakalandıktan ve köşeye sıkıştırıldıktan sonra üzgün ve pişman olunmamasını kabul edemeyiz” şeklindeki sözü, duygusal etkilenme unsurunu insanların tam olarak nasıl algıladığını gözler önüne sermektedir.

3. Savunmasızlık

Kişisel eylemleri savunmadan özür dileyebilmek en önemli unsurdur. Ayrıca bu savunmasızlık özrün kabul edilmemesine de saygı duyulmasını içerir. Bir özrün içtenliğinin yegâne ölçütü olan bu unsur sayesinde onarılmaya değer bir durum olup olmadığı da ortaya çıkar.

Ohio Üniversitesi’nde çalışmalar yürüten Psikolog Roy Lewicki ve Robert Lount Jr. ile Doğu Kentucky Üniversitesi üyesi Psikolog Beth Polin’in yapmış olduğu araştırmalar sonucunda tüm özürlerin aynı etkiyi yaratmadığı da bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Lewicki ve meslektaşları, en zorlayıcı özürlerin altı farklı içeriği olduğunu göstermişlerdir. Bunlar;

  • Pişmanlık ifadesi,
  • Neyin yanlış gittiğinin açıklanması,
  • Sorumluluğun kabul edilmesi,
  • Bir daha tekrarlamama sözü,
  • Onarma teklifi,
  • Bağışlanma isteğidir.

Sosyal normlara uymadığımızda, kuralları hiçe saydığımızda, hata yaptığımızda, yalan söylediğimizde özür dileyerek aslında doğru davranışın ne olduğunu bildiğimizi ve o doğrunun peşinden gitmeye devam edeceğimizi kabul etmiş oluruz. Bu şekilde karşı taraf da yeniden güvende hisseder. İncittiklerimizin itibarı da tekrar inşa edilmiş olur. Yaralanan tarafın, bunun onların değil, sizin hatanız olduğunu bildiğinizi bilmesini sağlamak, onların kendilerini daha iyi hissetmelerine ve kendileriyle ilgili güvenlerinin tazelenmesine de yardımcı olur.

Yıpranan ilişkilerin onarılması, tekrar sağlıklı hale gelebilmesi, içten bir özrün sağlayabileceği en güzel sonuçtur. Çatışma ciddi bir stres kaynağıdır. Etkili bir şekilde özür dileyebilmek, kişiler arasındaki çatışmaları ve bunların yarattığı olumsuz stres yükünü de azaltacaktır. İnsanlara, yaptığınız şeyden gurur duymadığınızı ve bu davranışı tekrar etmeyeceğinizi bildirmeniz aslında en çok da sizin kendinizle olan ilişkinizi sağlamlaştıracaktır.

Özür dilemenin uygun olup olmadığı meselesi de ayrıca önemlidir. Yaptığınız şey başka biri için acıya neden olduysa, kasıtsız da olsanız, özür dilemek iyi bir fikirdir. Ancak bu, sizin hatanız olmayan şeylerin sorumluluğunu almanız gerektiği anlamına da gelmemelidir. Örneğin, birinin duygularını istemeden incittiğiniz için pişmanlık duyduğunuzu ifade edebilirsiniz, ancak eylemlerinizin onları inciteceğini bilmenin hiçbir yolu olmadığını gerçekten hissediyorsanız, artık burada daha fazla kendinizi ezen bir alana kaymanıza gerek yoktur.

Sorumluluk almak aynı zamanda yanlış olduğuna inandığınız şeyi belirtmek anlamına da gelmelidir. Sizin açınızdan yanlış olmadığına inandığınız şeyi nazikçe belirtmek kendi sınırlarınız açısından önem taşır. Bir özrün, “Böyle hissettiğin için üzgünüm” gibi basit bir ifadeyi de içerebileceği hatırlanmalıdır. Bazen özür dilemek ille de yanlış bir şey yaptığınızı kabul etmek değildir. Bunun yerine başka bir insanı incittiğinizin kabulü ile de sınırlı olabilir. Bazen başka bir kişiyle aynı fikirde olmadığınızda, özür dilerken başka bir döngüsel çatışmaya da düşülebilmektedir. “Üzgünüm ama…” ile başlayan cümleler bu tartışmaların başlangıcında oldukça fazla duyulur. Bu stres alanından kaçınmak için sadece karşıdakinin duygularının kabul ederek yola devam etmeyi seçebilirsiniz.

Mağdur taraf için boş vaatler içeren veya hatalı tarafa yönelik manipülatif sonuçlar yaratan özürler de hayatın akışında görülebilmektedir. Sırf o andaki dengeyi ve uyumu sağlamak adına tutamayacağınız ve yerine getiremeyeceğiniz sözler vererek özür dilemek oldukça kötü bir fikirdir. Ayrıca eğer karşınızdaki kişi, hatanız nedeniyle sizden mantıksız veya imkânsız bir şey bekliyorsa ya da aslında hiçbir suçunuz olmadığı halde özür dilemeye yönlendiriliyorsanız belki de özür dileyerek gereğinden fazla sorumluluk alıyor olabilirsiniz. Yanlış bir şey yapmadığımız durumlarda veya başka birinin hatası veya neden olmadığımız veya kontrol edemediğimiz bir sorunun sorumluluğunu üstlendiğimizde tehlikeli bir alana kaymaya başlarız.

Özür dilemeye çalışmanızın altında yatan nedenleri fark etmeye başlamak, kişisel sınırlarınız ve iyiliğiniz için vazgeçilmezdir. Bazen çok fazla özür dileyen kişi konumuna geçmiş olabilirsiniz. Aşırı özür dilemek bazen bir restoranda siparişiniz yanlış geldiğinde; “Üzgünüm ama sipariş ettiğim şey bu değil” demektir. Bazense bir hastanedeki danışma görevlisine “Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Bir sorum var” diyerek yaklaşmaktır. Belki de bir market kasasında kasiyerin hatası nedeni ile işleminiz uzun sürdüğünde, arkanızda bekleyen müşteriye beklediği için özür dilemeyi de bu örneklere ekleyebiliriz. Sürekli “Üzgünüm“, “Özür dilerim” vb. ifadeler kullanmaya yatkınsanız;

– İyi ve kibar olarak görülmek istiyor, başkalarının ne düşündüğüyle fazlasıyla ilgileniyor ve başkalarını üzmek ya da hayal kırıklığına uğratmak istemiyor olabilirsiniz. Kendinize ilgili sürekli kötü konuşan bir iç sesiniz var ise, devamlı sorunlara neden olduğunuzu, mantıksız davrandığınızı düşünüyorsanız artık tehlikeli bir bölgeye geçtiğinizi fark edebilirsiniz. Böylece daha fazla yara almadan kendinizi o alandan çıkarmanız da kolaylaşır.

– Kendiniz için o kadar acı verici ve yüksek standartlarınız vardır ki, bırakın kendinizin, yeryüzündeki hiçbir canlının bu standartları sağlayabilmesi mümkün olmayabilir. Ancak siz kendi standartlarınıza uyamadıkça sürekli olarak yetersiz hissetmeye ve kusurlu yaptığınız her küçük şey için özür dilemeye ihtiyaç duymaya başlayabilirsiniz.

– Bazen, kendimizi rahatsız veya güvensiz hissettiğimiz ve ne yapacağımızı veya söyleyeceğimizi bilmediğimiz için de özür dileriz. Aslında hem kendimizi hem de karşımızdakileri daha iyi hissettirmeye çalışıyor olabiliriz. Başkalarının hatalarından veya uygunsuz davranışlarından sorumlu hissettiğimiz anlar olabilir. Bu durum genelde bizim farklılaşamama, birey olamama halimizden kaynaklanır. İki ayrı kişi olmak yerine sanki bir birimmiş gibi hareket ediyor olabiliriz. Unutulmaması gereken yanımızdaki kişi kim olursa olsun onların davranışlarından sorumlu olmadığımızdır. Bir başkasının davranışlarını sahiplenmek ve onların yerine özür dilemek bu kişilerin sorunlu davranışlarının süreklileşmesine de neden olacaktır.

– Uzun zamandır aşırı özür diliyor ya da başkalarının da aşırı özür dilemesini küçüklüğünüzden beridir dinliyorsanız artık bu davranışı sinir sisteminiz ezberlemiş ve bilinçsizce yapar hale gelmiş ve otomatik tepkiniz özür dilemeye dönüşmüş olabilir.
Sürekli özür dileyen birisi gerçekten özre ihtiyaç duyulan anları ıskalamaya başlar. Kendisine olan güveni sarsılır ve bir süre sonra yeryüzünde yer kapladığı için bile özür diler hale gelebilir. Bu tür bir yaklaşım temelde kendinizi eleştirmenin ve daima başkalarının ihtiyaçlarına ve duygularına odaklanmanın da dolambaçlı bir yoludur.

Özür dilemek; özünüzü kaybetmek, yenilgiyi kabul etmek ya da bir diğerini kontrol etmek için kullanılan manipülatif bir araç olmakla ilgili değildir. Acıyı, yaraları ve ilişkileri onarmakla ilgilidir. Sadece üzgün olduğunuzu söyleyerek tamir edemeyeceğiniz bazı yaralar olduğu gibi, ancak bir özürle onarılabilecek başka tür yaralar da vardır. Bu özür dilemenin gücü ve aynı zamanda da gerekliliğidir.

Eğer sahtelikten uzak ve tüm içtenliğinizle yerine getirmek istediğiniz bir af dileme sürecinde iseniz;

  • “Ama” kelimesini kullanmamaya dikkat etmelisiniz. Bu kelime bir özrü otomatik olarak iptal edebilir ve neredeyse her zaman bir eleştiri veya bir mazereti ortaya koyar.
  • Diğer kişinin tepkisine değil, kendi eylemlerinize odaklanmalısınız. Örneğin, “Dün geceki buluşmada söylediklerimden dolayı incinmiş hissettiğin için üzgünüm” bir özür değildir. Bunun yerine, “Dün gece söylediklerim için üzgünüm. Duyarsız ve gereksizdi” demek kendi davranışınıza sahip çıkmanızın daha uygun bir yoludur.
  • Gerçek bir özür aşırıya kaçmaz. Kendi acınız veya pişmanlığınızla onları gölgelemeden, incinen tarafın duygularını kabul etmeye odaklanmalısınız.
  • Gerçek bir özür, kimin suçlanacağına ya da olayı başlatanın kim olduğuna takılıp kalmaz. Basitçe “Bu konudaki rolüm için özür dilerim” demek yardımcı olabilir.
  • Gerçek bir özür onarıcı eylemlerle desteklenmelidir. Açıkçası, büyük bir gösterişle özür dilemek ve ardından özür dilediğiniz davranışa devam etmek size pek de fayda getirmeyecektir. Samimi bir çaba göstermezseniz, tutkulu pişmanlık ifadelerinizin içi boş kalacaktır.
  • Gerçek bir özür başka bir kişiyi susturmaya hizmet etmemelidir. “En az 10 kez özür diledim, öyleyse neden hala meseleyi gündeme getiriyorsun?” dediğiniz anda aslında kendinizi zor bir konuşmadan ve anlaşmazlıktan kurtarmanın yollarını arıyorsunuzdur.
  • Acı çeken tarafı daha da kötü hissettirme riski varsa, sırf kendinizi daha iyi hissetmek için gerçek bir özür teklif etmemelisiniz. Tüm özürler aynı değildir. Telafi etmeye çalışmanız sizin iyileşme sürecinizin bir parçası olabilir ancak diğer kişi sizden haber almak istemiyorsa, iyileşmenin başka bir yolunu bulmalısınız.
  • Son olarak gerçek bir özrün, “Özür dilerim“in yeterli olamayabileceğini de kapsadığı unutulmamalıdır.

Kaynaklar:
Sharon Martin- Why You Over-Apologize and How to Stop
Robert Taibbi- The Art of the Apology
Elizabeth Scott- Why It’s Important to Apologize in Relationships
Harriet Lerner Ph.D.- The 9 Rules for True Apologies
Carl D. Schneider- What It Means To Be Sorry: The Power Of Apology In Mediation

https://www.psychologytoday.com/us/blog/fixing-families/201811/the-art-the-apology
https://www.verywellmind.com/the-importance-of-apologizing-3144986
https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-dance-connection/201409/the-9-rules-true-apologies
https://www.mediate.com/articles/schneiderC1.cfm
https://www.mindtools.com/pages/article/how-to-apologize.htm
https://www.psychologicalscience.org/news/minds-business/effective-apologies-include-six-elements.html
https://livewellwithsharonmartin.com/why-you-over-apologize-and-how-to-stop/

İlginizi çekebilir: Değersizlik hissinin nedenleri ve değersizlik duygusuyla başa çıkma önerileri

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale