X

Özgürlüğün belirsiz, sisli yolları: Özgürlük için küllerinden doğmak

Ne kadar soyut ve yüksek bir kavram özgürlük. Üzerine kafa yordukça, meditasyon yaptıkça derinleşiyor resmen. “Özgürlük mümkün müdür?” diye düşünürken iki soru arasında mekik dokuyor aklım: Dış etkenler özgürlüğümüzü kısıtlayabilir mi? Yoksa yaşananlara bakış açımız mıdır bizi kısıtlayan?

15 yaşlarımdayken çok kıskanç bir erkek arkadaşım vardı. Giydiğime, konuştuğuma, baktığıma, her şeyime karışırdı. Sonra yaşım küçük diye istediğim saatte eve dönmeme izin vermeyen ailem kısıtladı özgürlüğümü. Eski patronum konuşturmadı beni müşterilerin önünde. Fikirlerimi çat diye söyleyiveririm diye. Aşka gelince, sevgilimi dilediğim gibi öpemedim herkesin ortasında. Kısacık şortumla gezemez oldum İstanbul sokaklarında. İçtiğime, izlediğime, okuduğuma… Her şeyime karışılır bu ülkede.

Özgürlüğümüzün kısıtlanmasının nedenlerini sayar, “Özgür değilim” deriz. Bu soyut kavramı tarif edebilmek için bile önce nelerin özgürlüğümüzü kısıtladığından bahseder dururuz. Çevremde bir arkadaş grubu da yok ki bir arazi satın alalım, adaya taşınalım ve biz bize yaşayalım demeyen. Yolsuzluk olmasın. Hırsızlık kapımızı çalmasın. Kötülük bizim köye uğramasın. Ekmek elden, su gölden yaşayalım. Fark ediyorum ki hepimizin bir cennet arzusu var. Hayalimizde bir ütopya yaratıyoruz. Çünkü masalın içinde kendimizi güvende hissediyoruz. Keşke “hiç uyanmasak ve özgür olsak” kadar kolay olsaydı bu süreç. Özgürlük; ülke, sevgili, ortam ya da iş değiştirince gelmiyor ne yazık ki. Değişim bir müddet rahatlatıyor olabilir, sonra başka şeyler batmaya başlıyor gözüne. Bu döngü, özgürlüğümüzün dış etkenler tarafından kısıtlanamayacağını deneyimleyene kadar, aynen böyle devam ediyor.

Ancak kendi sorumluluğunu almış, kendini bilen insan özgürleşebiliyor. Kendini tanıyıp, algını ve olaylara bakış açını yumuşattıkça özgürleşiyorsun. Eğer ki derslerin en büyüğü kendini bilmekse, bu özgürlük denen de öyle oturduğun yerden gelip çalmıyor kapını. Özveri istiyor. Adanmışlık bekliyor. Benim kulağıma az biraz fısıldadı, oradan biliyorum. Kesin bilgi!

Ama kendine dönmeye başlayınca büyü bozulur söyleyeyim. Kim olduğunu bulma yolculuğu, önce kim olmadığını bulmakla başlar. Kaygı verir. Paspas altında bıraktığın korkuların bir bir su yüzeyine çıkar. Kendini yeniden doğurmak için önce o sıkı sıkı tutunduğun benliğini öldürmen gerekir. Yaşarken ölmek gibidir. Acı verir. İçinden geçersin acının. Ütopyadan distopyaya iter adamı, benlik kavramı. Masaldan uyandırır.

Distopya dezavantaj gibi görünse de özgürleşmenin yegane yöntemidir. Ancak o zaman insanları ve olayları, iç dünyana nasıl aldığının seninle ilgili olduğunu anlarsın. Zamanla dünyada olup biten ve senin sorumluluğunda olmayan sorunlu kavramları tanımlamaya başlarsın. “Dünyada insan hakları konusunda problem var” gibi bir gözlemde bulunursun da, bunu yapanlara lanet etmekten vazgeçersin. Değiştiremeyeceğin olayları kabul etmeye başlarsın. Komşunun ne yaptığı seni eskisi kadar ilgilendirmez olur. Başkaları hakkındaki analizlerinin, aslında kendi ihtiyaçlarının ve değerlerinin birer ifadesi olduğunu zamanla anlarsın.

Diyeceğim o ki; özgürlük düşünüyor olmamızda yatıyor. Düşüncelerimizi sahiplenip, kendimizi bildiğimiz sürece gösteriyor kendini. Yargıladığımız her şeyin bizde bir karşılığı olduğunu bildik mi tutuyor elimizden. İç dünyamızı ve algımızı iyiye dönüştürdük mü sızıyor içeri. Ne olursa olsun kendi yolunda yürümeye devam eden, “biz”i bilen ve her şeye rağmen seven insan özgürlüğün kendisi oluyor.

İlginizi çekebilir: Boğulmamanın yegane yolu: Dalgaların üzerinde süzülmeyi öğrenmek

Yasemin Yapanar: Yasemin, Savannah College Of Art And Design - Güzel Sanatlar ve Fotoğrafçılık mezunu. Dört yıl boyunca Bernaylafem İletişim ve Marka Danışmanlığı’nda marka temsilciliği yaptı. Ajans tecrübesi sonrası, etkinlik ve marka yönetimi alanına “freelance” devam etti. Dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Pizza Emirgan/Gizli Kalsın gibi markalarla çalıştıktan sonra kendini, annesi olduğu Kolektif House’ta buldu. Kolektif’in kuruluşundan itibaren marka/kültür ve pazarlama departmanlarını yönetti. Tasarım, üyelik ve IK departmanlarına dokundu. Farklı alanlarda marka/kültür, pazarlama ve IK danışmanlığı vermeye devam ediyor. Yasemin’in en büyük ihtiyacı kırılganlıklarımızın konuşulması, gölgelerimizin dile gelmesi. Tüm gayesi gayreti; kendini olabildiğince samimi bir şekilde ortaya koyarak, hayatta aynı yerlerde zorlandığımızın ilhamı olmak. Bu hayalinin ilk ürünü; ‘Bilinçli Geyik’ isimli podcast’inde vücut buldu. Karşınızda kusurları, kırılganlıkları, korkularıyla olduğu ve deneyimlediği kadarıyla soyunuyor. Ve bi' tık tiye alıyor hallerini/hallerimizi. Zaman zaman kendini atıyor ortaya. Bazı bazı da konuk ağırlıyor. Bir diğer yandan Instagram’da kısa farkındalık video’ları çekiyor, orada burada makaleler yazıyor. ‘Kırılganlık Paylaşımları’ buluşmaları organize ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale