Farkındalık konularının içine daldığınızda önemli bir mevzu vardır; olayları kişisel almamak. Senelerdir duyduğum, dinlediğim, özgürlüğün kapılarından bir tanesi olarak gördüğüm fakat tam olarak anlayamadığım, nasıl yapabileceğimi ve hayatıma nasıl yerleştirebileceğimi bugüne kadar pek bilemediğim…
Geçenlerde başıma bir olay geldi ve “olayları kişisel almamak” halinin tam olarak ne demek olduğunu anlamama ve ne anlama geldiğini net gözlemleyebilmeme vesile oldu. Görünürde tatsızdı fakat bana harika bir kapı açan bir olaydı.
Yılbaşıydı. Bir arkadaşımın evine misafir olmuştuk. Bir kişi hariç kimseyi tanımadığım bir ortamdaydım. Yemek, sohbet her şey yolundaydı… Herkes herkesle tatlı bir şekilde kaynaştı derken, o gece yine yeni tanıştığım bir çiftin kadın olan tarafı, benimle gülerek muhabbet ederken bir anda anlam veremediğim bir tepki oluşturup benimle konuşmamaya, ters ters bakmaya başladı. O kadar ki gece sonunda herkesi öperek gidip benim yüzüme bile bakmadı. Bu olayın ayıp tarafını şu an geçiyorum ve hadi daha geniş bir noktadan bakalım duruma…
İlk etapta bu anlamlandıramadığım tepki karşısında bayağı üzüldüm, modum düştü, kendimde aradım suçu fakat elimde hiçbir şey olmayınca benimle hiçbir alakası olmadığını anladım durumun ve tekrar o akşamı keyifli geçirmeye devam ettim. Eskiden olsa muhtemelen gecemi zehir ederdim kendime ve bitirirdim biri bana durduk yere tatsız davranmaya başladığı için. Fakat o kadar benimle hiçbir alakası yoktu ki durumun; başta bir an düşsem de hemen toparladım neyse ki.
Ve gördüm. İnsanların tepkilerinin ve karşısındakine davranışlarının ne kadar kendisiyle alakası olduğunu gördüm. Ne kadar kendi bakış açılarından, yaşanmışlıklarından ve yaralarından davrandıklarına şahit oldum. O kadın belki sevgilisinden beni kıskandı, kendisiyle daha çok ilgilenmeme rağmen kendince sebeplerinden, belki daha önce yaşadığı bir durumdan ötürü ortamda ilgi çekmeme dayanamadı. Sebep ne bilmiyorum, ilgilenmiyorum da ama bazen bazı tepkileri ne kadar boş yere üzerimize alıp kişiselleştirebileceğimizi gördüm.
O kadın, tatlı ve hafif geçen yılbaşı gecesini durduk yere kendine ağırlaştırdı ve keyifsizleştirdi. İçinde ne yaşadıysa surat astı ve sevgilisiyle kavga etti, bir daha gelmeyecek bir akşama tatsız bir anı ekledi. Farkına varmasaydım, durumu daha geniş bir noktadan göremeseydim, benim de tek ve bir daha gelmeyecek olan 2018 yılbaşı gecem korkunç geçecekti.
Bu olay bana olayları kişisel almak/almamak konusunda çok parlak bir ışık tuttu. Bizzat içinde bulunmuştum ve kişisel almamayı seçtiğimde ne kadar rahat akmıştı hayat. Bunu iki saattir tanıdığım bir insanda fark etmek ve anlamak nispeten kolay oldu ama çok sevdiğimiz insanlarda bunu yapabilmek asıl önemli olan ve hayatı özgürleştirmek sanırım.
Ben azından ne demek olduğunu anladım. Başlangıç adımı için gayet iyi olduğunu söyleyebiliriz değil mi? O zaman sıradaki deneyimlerim bu konuda yine farkındalıkla dolsun ve büyük resimden görebileyim durumları. Hayat bir okul ve her an da kendimizi geliştirmemiz, ışığımızı yükseltmemiz için bir öğreti içeriyor aslında içerisinde. O öğretileri heyecanla, istekle, coşkuyla görüp, alıp, kabul edip, hayatına yerleştirenlere…
İlginizi çekebilir: Sessizlik kampından notlar: Bir deneyim olarak ‘sessizlik’ ve hissettirdikleri