X

Özgür iradeyi kullanmakta eşit miyiz?

Kimliğimiz kafatasımızın altında toplanan sistemler bütününün bir ürünüdür ve her beyin içinde bulunan küçük beyinlerin çatışma ve kavgaları sonucunda bir tarafın egemen çıkması ile hareket eder. Peki ya bu beyinlerden birinde bir değişiklik olursa? Bu değişiklik kimliğimizi, aldığımız kararları, nasıl biri olduğumuzu değiştirir mi?

1 Ağustos 1966 yılında Charles Whitman, Austin’de bulunan Teksas Üniversitesi kulesinin gözlem katına çıktı ve aşağıda bulunan insanlara gelişigüzel ateş etmeye başladı. Toplamda 13 kişinin ölümüne sebep olan Whitman, olayın hemen ardından polis tarafından vurularak öldürüldü. Whitman’ın evine giden polisler daha da dehşet verici bir sahne ile karşı karşıya kaldı. Whitman bir gece önce karısını ve annesini öldürmüştü. Bir diğer şaşırtıcı olan nokta ise Whitman’ın herhangi bir şiddet eğiliminin olay gününe kadar olmaması ve bu suçları işlemek için bir sebebinin olmamasıydı. Yetkililer tarafından bulunan günlükte Whitman şunları yazmıştı:

“Kendimi şu günlerde tam olarak anlayamıyorum. Aklı başında ve zeki bir genç olarak tanınmaktayım. Ama son zamanlarda (ne zaman ve nasıl başladığını hatırlamıyorum) birçok sıra dışı ve mantıksız düşüncenin kurbanı olmuş durumdayım… Ölümümden sonra, görünür herhangi bir fiziksel bozukluk olup olmadığını belirlemek amacıyla bana bir otopsi yapılmasını ve beynimin incelenmesini diliyorum.”

Charles Whitman

Whitman’ın talebi yerine getirildi ve ölümünden sonra incelenen beyninde küçük bir tümör bulundu. Bu küçük tümör bir madeni para büyüklüğündeydi ve beyinde saldırganlık, korku durumlarını yöneten “amigdala”ya baskı yapıyordu. Kitle olarak küçük olmasına rağmen Whitman’ın karakterini değiştirmeye yeterli olmuş ve kendi kontrolünde olmayan davranışlar sergilemesine neden olmuştu.

Bunun ne kadar uç bir örnek olduğunun farkındayım. Fakat bu örnekte olduğu kadar dramatik olmasa da bizi biz yapan beyin mekanizmalarımızdaki herhangi bir değişikliğin “bildiğimiz beni” değiştirebildiği de bir gerçektir. 

Hayatın içinden örneklere baktığımızda ise madde ve alkol kullanımında normal hayatta pek de yapmayacağımız şeyleri yapabilmemiz buna bir örnektir. Aynı şekilde, bazı sara tipleri insanları daha dindar hale getirebilir. Parkinson hastalarının dinden uzaklaşması sık görülen bir durum olmakla birlikte, Parkinson ilaçlarının kişileri kumara düştün hale getirdiği bilinmektedir. Çöpleri karıştıran ve yemek toplayan çoğu kişinin prefrontal beyin bölgesinde problemler olduğu gözlemlenmiştir.

Eğer davranış değişikliklerine sebep olan beyin mekanizmalarından bahsediyorsak, bu demektir ki zamanı yüz kez geriye de alsak Charles Whitman yine o cinayetleri işlerdi. Peki ya hukuk sistemi? 

Beyin mekanizmalarında herhangi bir problem olan biri ile olmayan birinin özgür iradeyi kullanmakta tamamen eşit olduklarından söz edilemez.

İnsanoğlu olarak bir özerkliğe sahip olduğumuz ve davranışlarımızın bizim kontrolümüz altında olduğu inancı ile birlikte yaşarız. Halbuki bu çalışmalar gösteriyor ki ancak belirli koşullar altında özgür irademizi kullanma imkanımız vardır ve görünen o ki bu konuda da eşit değiliz. Beyin mekanizmalarında herhangi bir problem olan biri ile olmayan birinin özgür iradeyi kullanmakta tamamen eşit olduklarından söz edilemez.

Hukuk sisteminin bu noktada nasıl işlemesi gerektiği ise toplumsal bir felsefe sorusudur. Çalışmalar doğrultusunda dileğim, hukuk sistemine sadece suç kanıtının değil “beyin kanıtı”nında entegre edilmesi yönündedir. Bu değişimin olup olmayacağını ise zaman gösterecektir.

Bu çalışmalar, insanlık olarak seçimlerimizde tamamıyla özgür olduğumuza dair sezgilerimize yüzde yüz güvenmenin sorunlu olabileceğini gösterir. Nörobilim, günümüzde henüz özgür iradeyi tamamen yalanlayacak verilere sahip olmasa da, bazı koşullarda özgür irade diye bir şeyin olmadığı ve seçimlerin çoktan bizim adımıza yapılmış olduğu ihtimali söz konusudur. Bu durumun insan hayatını öngörülebilir kılması ise biraz tat kaçırmaktadır.

Bu karmaşıklık karşısında bize kalan iç görü; sadece hastalık ve kimyasalların bizi değiştirdiği değil, izlediğimiz filmlerden, çalıştığımız işlere, yaptığımız sohbetlerden, okuduğumuz kitaplara kadar sistemimize aldığımız her şeyin “kendimiz” olarak tanımladığımız nöral ağların sürekli olarak yeniden biçimlenmesine katkıda bulunduğudur.

İlginizi çekebilir: Bilim insanları cümlelerin beyinde yarattığı hareketliliğin şablonunu çıkarmayı başardı.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Psikolog & Nörobilim Uzmanı Güliz Altınbaşak: Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümünden tam burslu olarak mezun oldu. Şu anda Dialectical Behavior Therapy (DBT) Turkey Danışmanlık Merkezi’nde Program Koordinatörü ve The Life-Co Wellbeing Merkezi’nde Mental Wellness Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. The LifeCo Wellbeing merkezi bünyesinde meditasyon odaklı olmak üzere mindfulness (farkındalık), duygu regülasyonu, stres yönetimi ve kişilerarası iletişim becerileri üzerine eğitim kampları düzenlemektedir. Ayrıca, savaş mağdurlarına yönelik mesleki eğitim, savaş sonrası travma ve formal eğitim projeleri yürütmektedir. Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Danışmanlık Merkezi’nde EMDR odaklı projelerde çalıştı. TOÇEV Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nda Psikolog ve Eğitmen olarak görev aldı. “Doğudaki Ebeveyn ve Çocukları Bilinçlendirme Projesi” kapsamında birçok ilde araştırma yaptı ve eğitimler verdi. Norveç, Azerbaycan, Slovenya ve İspanya’da “Dezavantajlı Grupların Bilinçlendirilmesi ve Hayat Şartlarının Yükseltilmesi” konusundaki projelerde Ülke Koordinatörlüğü yaptı. Maltepe Kapalı İnfaz Ceza Kurumu’nda hükümlülerle çalıştı. Aynı dönemde Avrupa Şafak Hastanesi’nde bağımlılık üzerine çalışmalar yaptı. Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nda gönüllü olarak görev alarak suça eğilimli çocuklar için çalışmalar düzenledi. “Erkek Homoseksüeller ve Heteroseksüellerin Suçluluk Utanç ve Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması” üzerine yaptığı araştırmayı 17. Ulusal Psikoloji Kongresi’nde, “Kanser Hastaları için Mindfulness Odaklı Mental Wellness” çalışmasını “VIII Ibero American Congress of Clinical and Health Psychology Congress” Porto Riko’da sundu.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale