X

Özel olmak emek ister; ilişkilerin özü emek vermeyi bilmekten geçer

“Sen karşındakine zaman ayır ki; senin onda bir önceliğin olsun,

Sen değer ver ki; senin bir değerin olsun,

Sen onu herkesten ayır ki; senin de bir yerin olsun,

Sen onu yürekten öyle bir sev ki; o da senin her şeyin olsun,

Yani önce emek vermek, sonra talep etmek gerek.

Sen onu gönlünün tahtında öyle bir yere koy ki; işte o zaman her şey gönlünce olsun.”

Uğur Gökbulut

O muhteşem adam ya da kadın karşımıza çıksın isteriz. Hayallerimizi süsleyen aşkı sevgiyi onunla birlikte yaşayalım diye bekleriz. Nasıl güzel gelir kulağa değil mi; onunla zaman geçirmek, onunla seyahat etmek, onunla birlikte olmak, hayatı paylaşabilmek… Sonra bir bakarız ki bu adam veya kadın yanı başımızda… İşte gelmiştir, işte tam da istediğimiz gibi hayal ettiğimiz gibidir. Hayretler içerisinde kalırız, nasıl olur deriz…

Başlangıçta her şey çok güzeldir. Mükemmel bir uyum yakalarız, severiz ve seviliriz. Evet, o hayallerimizdeki adamdır veya kadındır. Çok şanslıyızdır hayat onunla yollarımızın kesişmesine izin verdiği için… Sonra gün gelir bir şeyler değişmeye başlar. Yavaş yavaş o parlaklık siliniverir kalplerimizin üzerinden… “Ben neden yapacağım o düşünsün,” “ben mi gideceğim o gelsin,” “neden ben söylüyorum o söylesin,” “neden ben ödüyorum ödeyecekse o ödesin” başlar. Sonra biraz daha virajlı yollara girilir. Zorlu günler gelir birbirimize ihtiyaç duyarız, hastalık olur, belki birbirimize merhametle bakmamız gerekir… Belki sinirli olduğumuz halde sakin kalmamız gerekir…

İşte bu tehlikeli geçişler bu kadarıyla bitmez. Birden tabirimiz yerindeyse “batmaya” başlar varlığı bile. Hani o hayallerimizi süsleyen adam veya kadın kayboluverir de yerine bambaşka bir insan gelir. Yabancılaşırız, “Ben bu fotoğrafta ne yapıyorum?” diye kendi kendimize söyleniriz. Birbirimizin gözünün içine bakamaz oluruz. Fersah fersah mesafeler girivermiştir aramıza. O nerededir biz neredeyizdir? Aynı evin içerisinde iki yabancı, birbirine sırtı dönük, kalbi aynı anda atmayan iki insan olup çıkıveririz.

Şimdi bugün bu yazımda ben sizlerle birlikte neden diye soralım istiyorum. İlişkilerimiz bu hale bizden bağımsız olarak mı gelmektedir? İlişkilerin başlangıcında adeta büyülenmiş olan bizler gideriz de yerimize bambaşka insanlar mı gelir? Bu sorumuzun cevabı “hayır”, o halde kaybettiğimiz yitirdiğimiz veya gözden kaçırmakta olduğumuz gerçekten nedir? Tüm ilişkiler böyle bitiyor, “Ne güzel başlamıştık sonunda hüsran olur, ne oldu anlayamadım aslında biz birbirimizi çok seviyorduk” deyip de yine de elini bıraktığımız o can-ım sevgililer gerçekten kalbimize uzak olanlar mıdır?

İşte bu sorularımızın hepsine farklı cevaplar verebiliriz fakat hepsinde ortak bir nokta bulacağız; emek vermek… Nedir ilişkiye emek vermek, ne zaman emek vermek gerekir, nasıl emek vermek gerekir, bir kişinin tek tarafın verdiği emek yeterli midir? Öncelikle ilişkide emek kavramına bakalım istiyorum hep birlikte. Bir ilişkide emek demek özen demektir. Birinci gün geçtiğinde, yüz gün geçtiğinde, on yıl geçtiğinde aynı özeni gösterebilmektir emek vermek… Evet, “Nasıl olacak?” diye sorduğunuzu biliyorum ama bu sevgimizin bir sonucu olarak gelir kalbimizden akıverir… Kocaman bir tarihi paylaştığımız sevdiğimiz insan vardır hayatımızda. Söz konusu olan hatırdır, her iki tarafın da birlikte geçirmiş olduğu güzellikler, zorluklar ve yaşanmışlıklardır…

Peki, gerçek hayatta bizler bu derece sabırlı olabiliyor muyuz? Sinirlendiğimizde, o diğerine gerçekten kızdığımızda, hatalı bir hareketini gördüğümüzde emek vermeyi, sevgi vermeyi, özen vermeyi yeterince hatırlayabiliyor muyuz? Birbirimize bu özenimiz kaynaklı tahammül gösterebiliyor muyuz? İçimize sine sine “Evet hatalarımız oldu ama ben seni seviyorum ve bunu değiştirmek için emek vermeye hazırım, kalbini kırdım sana özen göstererek bunu iyileştirmeye gönüllüyüm” diyebiliyor muyuz? Yoksa egomuzu iki yanımıza alıp hatalısın, suçlusun, hak ettin diyerek karşımızdaki adamı da kadını da paramparça ediveriyor muyuz?

Öyle küçük anlarda saklı ki verdiğimiz emek, öyle sihirli bir değnek ki o karşımızdakine bir dokunuşumuz, bazen sakınıveriyoruz bir güzel sözü. Bir anı paylaşmayı… Bütün gün birbirimizi görmediğimizde ne olacak canım “yine aynı kadın” “yine aynı adam” diye düşünmek yerine sevgiyle çalabiliyor muyuz kapıyı? Aynı kapı aynı kadın tarafından ister on beş ister yirmi yıl sonra açılacak olsa da yine heyecanla, emekle, özenle gözlerinin içine bakarak ben geldim, yanındayım, senin için buradayım, senin hayatındayım diye hissettirebiliyor muyuz? Veya uzaktan bakıp aynı masada yemek yemelerine rağmen aralarında kocaman dağlar olan, kim olduğunu görmeye bile tahammülü olmayan, emek olmayan, özen olmayan kısacası sevgi olmayan ilişkileri veya evlilikleri devam ettirmeye mi çalışmaktayız? Sonra da karşısına geçip şunu mu sorguluyoruz neden böyle oldu neden ayrıldık neden bitti oysa çok güzel başlamıştı… Aradığımız cevaplarımız ne yazık ki yine emek vermekten, yine özen göstermekten ve en önemlisi sevgiyi emekle yoğurmaktan geçiyor…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız bugün içinde olduğunuz ilişkinize yepyeni gözlerle bakmanızı dilerim… Yeterince emek vermekte misiniz, özen vermekte misiniz, o sevdiğinizin gözlerinin içine hakkıyla bakmakta mısınız yoksa “yeter” diye düşünerek “nasıl olsa burada” diye geçiştirerek bu muhteşem günü kaçırmakta mısınız? Oysaki siz emek verdiğinizde ilişkiniz yeşerir, siz emek verdiğinizde siz sevginizi emekle yoğurduğunuzda eşiniz, sevgiliniz, elinizi tutan kadın ya da adam kalbinizde döner döner durur…

Çünkü emek verdiğinizde güzel olan her şey size doğru akar, kalbiniz parlar, sevgi sizi bulur, aşk bollukla size gelir ve en önemlisi sevgi demek her ana emek verebilmeyi göğüslemek demektir…

 

İlginizi çekebilir: Birey olan kendini aramak: Zordan da zor olana hazır mısın?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale