X

Özdeğerimizi nasıl belirleriz, iş yaşantımız özdeğerimizi etkiler mi?

Birçok insan kendi değerini belirleyebilmek için hayatının sadece belli bir yönüne odaklanma eğiliminde olabiliyor; dış görünüş, ilişkiler, hobiler, sahip olunan eşyalar, mezun olunan okullar ve benzeri değişkenlerle kendilerine değer biçebiliyorlar. Bu düşünce yapısına sahip insanlar giydikleri kıyafetlerin, sahip oldukları arabaların ya da fiziksel özelliklerinin yüksek standartlarla olmasıyla öz değerlerinin artacağına inanabiliyorlar. Öte yandan, birtakım insanlar da kendi değerlerini belirlemek için hayatlarının yalnızca profesyonel alanına yöneliyorlar ve işlerinin, kariyerlerinin özdeğerlerini belirlediğini düşünüyorlar. İş yerinde ne kadar başarılı olurlarsa o kadar değerli bir insan oldukları inancıyla yaşıyorlar.

Gerçekten, iş yerinde başarısız geçen bir günün sonunda eve döndüğümüzde artık daha değersiz bir insan mı oluyoruz? O gün yöneticimiz yaptığımız işi beğenmediyse, iş arkadaşlarımızdan eleştiriler işittiysek, uğraştığımız bir projenin iptal edildiğine dair mail aldıysak, artık daha mı değersiziz? Öyle olabilir mi sizce, işimiz özdeğerimize karar verebilir mi? Ya da işimiz, özdeğerimize karar vermiyorsa hayattaki özdeğerimizi belirleyen şey ne olabilir, hiç düşündünüz mü?

Hayatta özdeğerimizi ne belirler?

Evet, başarılarımız, ulaştığımız hedefler, topladığımız tebrikler, duyduğumuz sevgi sözcükleri, güzel gözlerimiz, pürüzsüz cildimiz, severek kullandığımız aksesuarlar, pahalı ve şık kıyafetler veya para biriktirip aldığımız araba kendimizi daha iyi hissetmek, “Çok mutluyum!” diye haykırmak için güzel ve geçerli sebepler olabilir ama hiçbiri tek başına özdeğerimize karar veremez.

Sadece güzelliğimiz bizi değerli yapıyorsa bir sivilce özdeğerimizi yitirmemize neden olur mu? Ya da sadece kendimizden daha önemli, daha “değerli” gördüğümüz, popüler biriyle arkadaşız diye mi değerli oluruz? Arkadaşlığımız bir şekilde biterse artık yaşamımıza değersiz biri olarak mı devam etmek zorunda kalırız? Yöneticimiz, o gün yaptığımız işi eleştirse, artık özdeğerimiz tükenmiş mi demektir? Elbette ki hayır.

Özdeğerimizi, yalnızca kendimiz belirleyebiliriz. Zamandan, mekandan, sahip olduklarımızdan, başardıklarımızdan ya da etrafımızdaki insanlardan bağımsız bir şekilde, kim olduğumuzu bilerek, özümüze sahip çıkarak, bizi biz yapan her şeyi olduğu gibi kabul ederek, kendimizi değerli görebiliriz. Sadece kendimiz olduğumuz için, özgün birer varlık olarak bu dünyada diğer herkes, her şey kadar yer kapladığımız için çok ama çok değerliyiz. Materyalistik her şeyden kendimizi soyutladığımızda, farklı değişkenlere göre sarsılmayan, azalmayan, kıymetini yitirmeyen benliğimizi özdeğerimizle eşleştirebildiğimizde tamız, tamamız. Ancak “Ben, ben olduğum için değerliyim.” diyebildiğimizde hayatımızdaki tüm taşları yerine oturtabilir, özdeğerimize sahip çıkabiliriz.

Belki tüm bunları biliyoruz, hepsinin farkındayız ama yine de özellikle günümüzün, belki de tüm hayatımızın büyük çoğunluğunu geçirdiğimiz, işimizden, ailemizden zaman zaman daha çok ilgilendiğimizin işimizin, özdeğerimizi etkilemesine izin veriyoruz. İş yerindeki başarılarımızla, profesyonel hedeflerimizle, gelişen kariyerimizle özdeğerimizin ne olduğuna karar verme eğiliminde oluyoruz. Çalışmalarımız iyiyse, iş yerinde her şey yolundaysa, “Süperim, harikayım, ben çok değerliyim…” diye düşünürken; işte bir şeyler ters gittiğinde hemen kendi değerimizi sorgulamaya başlıyoruz. O zaman özdeğerimizin zamandan, mekandan, işlerden, insanlardan bağımsız olduğunu unutuveriyoruz. Peki ama neden?

İş yaşantımız özdeğerimizi nasıl etkiler?

Keşke hayat mükemmel olsa, her işimiz her zaman yolunda gitse, her şey planlandığı gibi ilerlese, iş yerindeki tüm hedeflere ulaşılsa…ama böyle bir dünya tabii ki mümkün değil. İşler aksayabilir, sunumlar toplantıya yetişmeyebilir, kendinizden büyük, başarılı bir performans beklediğiniz o gün hastalık kapınızı çalabilir, iş arkadaşlarınızla ya da yöneticilerinizle anlaşmazlıklar yaşayabilirsiniz, bunların hepsi iş yaşantısının olağan bileşenleridir.

İş yerinde yaşanan olumsuz durumlar, elimizde olmadan içimizde kendi değerimizi sık sık sorgulama ihtiyacı doğurabilir. Eleştiriler, karşılaştırma, psikolojik durumumuz, rol kaybı ve benzeri değişkenler iş yaşantısında özdeğerimizin etkilenmesine sebep olabilir. İş arkadaşlarınızın veya  yöneticinizin bir çalışmanızı beğenmeyerek eleştiri yağmuruna tutması ya da yan masanızda çalışan arkadaşınızdan övgü dolu sözlerle bahsedilmesi sizde “Ben neyi yanlış yaptım, benim işlerim neden beğenilmiyor, benim ondan ne eksiğim var…” gibi düşünceler yaratabilir. O gün işe giderken canınızın sıkkın olması, tabiri caizse ‘tersinizden kalkmanız’, normalde üzerinize alınmayacağınız şeyleri kendinize yormanıza neden olabilir. Oysa ki yöneticiniz telaşla bir toplantıya yetişmeye çalıştığı için sizi fark etmemiştir ama siz o gün belki de her şeyi tersinden anlamaya meyilli olduğunuz için  “Kesin bana sinir oluyor…” diye düşünmeye başlamışsınızdır… 

Uzun zamandır terfi almayı beklediğimiz bir pozisyona başka biri geçtiğinde “Ben yeterince iyi değilim, öyle olsa beni seçerlerdi, zaten ben kimim ki, kimse farkıma varmıyor…” gibi uzayıp giden kara kara düşüncelerle sarıyoruz kendimizi ve değersiz olduğumuz inancına kapılıp gidiyoruz.

Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, mükemmelliklerimiz kadar kusurlarımıza da değer vermek demektir. – Sandra Bierig

İş yerinde olumsuz bir şeyler duyduğumuzda, hata yaptığımızda, çalışmalarımız beğenilmediğinde, eleştirilere maruz kaldığımızda kendimizi daha değersizmiş gibi hissediyoruz. Öte yandan, terfi aldığımızda, övgü dolu bir mail okuduğumuzda, projemiz çok başarılı sonuçlar verdiğinde de çok daha değerli biri olduğumuzu düşünüyoruz. Tüm yaptıklarımızı toplumsal yargılara göre değerlendirerek, iyi-kötü, güzel-çirkin, başarılı-başarısız gibi kalıplara sıkıştırarak kendimize değer biçiyoruz. “İş yerinde başarılıysam özdeğerim tepelerde, başarısızsam değersizim.” yanılgısına kapılıyoruz. Oysa ki, ne duyduğumuz sözler, ne işlerimizin başarısı, ne şirkete kazandırdığımız karlar ne de iş arkadaşlarımızın tutumları bizim değerimizi belirlemez. Çevresel hiçbir değişken bizim değerimizi değiştirmez, kendimize biçtiğimiz değere ancak ve ancak biz karar verebiliriz. İşinizde çok çalıştığınızı, elinizden gelenin her şeyi yaptığınızı düşünüyorsanız, zaten değerli bir çalışan olarak iş yaşantınızda kendi değerinizi kendiniz belirlemiş olursunuz. Siz işinizi iyi yaptığınıza inanıyorsanız, iyisinizdir. Başkalarının ne dediği bunu değiştirme gücüne sahip değildir. Kendimizi algılayış biçimimizi, kendimize verdiğimiz değeri artırmak istiyorsak sadece kendimizle ilgili bir şeyler yapabiliriz; başkalarının düşünceleriyle, değer yargılarıyla değişikliğe giderek veya onlara göre yaşamımızı şekillendirerek değil.

Siz kendinizi nasıl görüyorsanız, nasıl değerlendiriyorsanız, özdeğeriniz de odur. Yaşanan olumsuzluklar, iş arkadaşlarımızın, yöneticilerimizin tutumları, işlerin istediğimiz gibi gitmemesi veya eleştirilerle baş edemememiz bizi değerimizin azaldığı düşüncesiyle baş başa bırakmak için zorlasa da değerimiz bunlara göre artıp azalmaz. Yeteneklerimize güvendikten, hata yapabileceğimizi kabul ettikten ve elimizden gelenin en iyisi yaptıktan sonra zaten bizim kendimize verdiğimiz değeri hiçbir şey sarsamaz.

İş yaşantınızın özdeğerinizi etkilememesi için öneriler

İş yerinde kötü bir gün geçirirken, olumsuz geri dönütler karşısında moral bozmamak için direnirken, uzun süredir üzerinde çalıştığınız bir proje iptal edilmişken veya yöneticinizden o gün beklediğiniz övgü dolu sözleri işitememişken tüm bunların özdeğerinizi etkilemesine izin vermemek için iş yaşantınıza katacağınız birkaç değişiklik özdeğeriniz ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılmaktan sizi çekip alabilir. Öncelikle kendinize verdiğiniz değeri kendinize yatırım yaparak yükseltebileceğinizi hatırlayın. Fiziksel ve zihinsel sağlığınıza özen gösterin. Bedeninize, ruhunuza iyi bakın. Sağlıklı beslenerek, düzenli spor yaparak kendinizi önemsediğinizi gösterin. Kendinizi geliştirmekten hiçbir zaman vazgeçmeyin ve hiçbir çevresel etmenin özdeğerinizi etkilemesine izin vermeyin. İşte işinize yarayabilecek öneriler:

  • Kendinize sık sık sözlü hatırlatmalarda bulunun: “Evet, yapmam gereken işler var ama ben sadece bu işlerden ibaret değilim.” ya da “Bu çalışma beklediğim gibi geçmemiş olabilir ama ne ilkti ne de son olacak, gelecek çalışmalarıma odaklanabilirim.” gibi olumsuz durumun girdabına kapılmadan kendinizi oradan çıkaracak cümleler kurun.
  • Yaptığınız işlerin kaydını tutun. Her gün tamamladığınız, başardığınız, iyi iş çıkardığınızı düşündüğünüz çalışmalarınızdan en az üç tanesini bir kenara not edin. Böylece, geriye dönüp baktığınızda yaptığınız güzel işleri bir arada görmek, neler başardığınızı anımsamak size kendinizi çok daha iyi hissettirebilir. Eğer, yaptığınız başarılı işleri fark edemeyecek kadar gri gözlüklerle baktığınızı düşünüyorsanız çalışmalarınızı bilen ve güvendiğiniz bir iş arkadaşınızdan sizin yerinize yazmasını isteyebilirsiniz.
  • Evden çalışıyorsanız çalışma odanıza, ofisteyseniz çalışma masanızın üzerine veya hemen masanızın yanındaki duvara baktığınızda kolayca görebileceğiniz bir “özdeğer tablosu” hazırlayın. Mümkün olduğu kadar çeşitli görseller kullanarak başarılarınızı taçlandırın. Yöneticinizin attığı övgü dolu bir mailin çıktısı, şirkete büyük bir iş bağladığınız günün tarihi, şirket içi bir eğitimi başarıyla tamamladığınız gün çekilmiş bir fotoğrafınızı… Aklınıza ne geliyorsa, panoya yerleştirin.
  • Değerinizi belirlemeyen şeylerin listesini yapın ve sık sık bakın. (Dış görünüşünüz, bankadaki paranız, üzerinizdeki elbise, kullandığınız araba, başka insanların fikirleri vb. materyalist ve çevresel tüm etmenler ile listeyi uzatabilirsiniz.)
  • Olumsuz düşünceler yuvarlandıkça büyüyen çalılar gibi üzerine odaklandıkça daha da karmaşık bir hal alabilir. Kendinizle ilgili negatif tutumlarda bulunmaya başladığınızı hissettiğinizde bunun önüne geçmek ve odağınızı hemen değiştirebilmek için bir hatırlatıcı tasarlayın. Küçük kırmızı bir daire size olumsuz düşüncelere “Dur!” demenizi hatırlatabilir. Bilgisayarınızın bir kenarına, telefonunuzun arkasına veya masanızın köşesine yapıştıracağınız küçük bir hatırlatıcı, karamsar düşüncelerde sürüklenmekten sizi çekip alabilir.
  • Değişikliklere ve yeniliklere açık olun. İşinizde daha iyi olmak için bir şeyler yapmak, yeni projeler üretmek, çalışmalarınıza farklı bakış açıları ekleyecek eğitimlere katılmak, şevkinizi artıracağı için kendinizden daha emin, özgüveniniz daha yüksek bir şekilde çalışmanıza yardımcı olur. İşlerinizi ileriye taşımak için farklı girişimlerde bulunmanız, işinizin iyi olması için çalışmalar yapmanız, işinize emek harcadığınızı ve elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı görmenizi sağlar. Kişisel gelişiminize katkı sağlayacak eğitimlere katılın, ilham veren çalışmalara konuk olun.
  • Kişisel algılama alışkanlığınız varsa kendinize bu kötülüğü yapmayın. Yöneticilerinizin ya da iş arkadaşlarınızın hayatlarında neler olup bittiğini, o gün neler hissettiklerini, zor bir dönemden geçip geçemediklerini bilemezsiniz. Konuşulan her cümleyi, ortaya atılan her eleştiriyi üstünüze almayın. Bir sözün veya davranışın sebebi ya da ulaşmak istediği öznesi belki de siz değilsinizdir. Size günaydın demeyen iş arkadaşınızın aklında belki de bambaşka bir şeyler vardır ve gözü hiçbir şey görmüyordur. Kişisel algılayarak modunuzu boş yere düşürmeyin.
  • Başkalarını memnun etmek için değil, kendinizi memnun etmek için uğraşın. Onay, alkış, takdir beklemeyin; yaptığınız iş sizin içinize siniyorsa siz beğeniyorsanız, zaten kıymetlidir. Siz emek harcadığınız için değerlidir; başkalarının sözleri, yaptığınız işin değerini düşüremeyeceği gibi sizin de özdeğerinizi aşağıya çekemez.

Sizin değerinizi belirleyecek şey sadece bir söz, bir bakış, bir takdir olamaz. Siz hepsinden çok daha fazlasısınız, önce buna inanın. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplıyor olabilir ama siz sadece işinizden ibaret değilsiniz. Sadece kendiniz olduğunuz için çok değerlisiniz. Sizi siz yapan her şeyle gurur duyun, kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve çok sevin. Eğer her şeyin içinden çıkılmaz bir hal aldığını düşünmeye başladıysanız sadece şuna odaklanın: “Ben benzersizim.”, bu size özdeğerinizi hatırlamanızda yardımcı olabilir.

Kaynak: indeed, mindshift

İlginizi çekebilir: Kendini takdir et: Muhtemelen farkında olmadığınız muhteşem özellikleriniz

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale