X

Öz şefkatle şifa bulun: Şefkati önce kendinize sonra başkalarına verin

Görüşmeyeli ne çok zaman oldu? Bu zamanda neler biriktirdim içimde, neleri törpüledim? Hangi yeni alışkanlıklar katıldı hayatıma, hangileri ile de artık vedalaşmam gerekti?
Yazacak, anlatacak epeyce konularım birikmişken neden küstüm kalemime?
Oysaki daha önceleri başıma ne gelirse gelsin içimden taşanları, en yakın dostuma anlatır gibi bulduğum ilk kağıda kaleme döken ben, neden şimdi yaşadığım her şeyi kutulara saklayıp sandıklara gömüyorum?

Düşündüm, ben böyle sandıklara gömersem nasıl olur da edindiğim deneyimleri aktarabilirim?

Dahası bunları anlatmazsam ileride giderek derinlere gömülecek canım anılarımı saklı kaldıkları tozlu dolaplardan bir başkasının bulup çıkarma şansı da yok. O halde durup, derin bir nefes alıp, yavaşlayan yazma kaslarımı bir bir harekete geçirip ısınma zamanı.

Bu yazı da sırf bu yüzden.
Geride bıraktığımız tüm kötü günlere inat hala tutunmamız gereken inancıma seslenmeye çalışıyorum.
Çabalıyorum ben de aslında beni epeydir yalnız bırakan umudumun geri gelmesine.
Aslında son birkaç gündür de uzun bir gemi seferine çıkmış yakınımı bekler gibi kıyıda oturmuş gelmesini bekliyordum. Öyle ya bunca zaman bana bu kadar can yoldaşlığı etmiş umudumun bir daha geri dönmemek üzere beni terk etmiş olması söz konusu olamazdı. Oralarda bir yerlerdeydi. Benim onu beklediğimi bilmesi gerekiyordu. Birbirine hasret iki sevgili gibi kavuşacaktık…

Ve evet, şimdi yeniden benimle. Uzun zamandır aynı pozisyonda oturduğumuzda uyuşan bir bacak gibi hafif zorlanıyor şu an. Biraz da uyuşuk ama ben hareket ettirdikçe yeniden varlığını hatırlıyor.

Ve size güzel bir haber vereyim mi? Sanırım bu sefer eskisinden de daha güçlü.

Neden mi? Çünkü ben bıraktığı yerde değilim. Ceplerim yepyeni öğretilerle doldu taştı.
Yazılarımı bilenler bilir, en çok da kendimleydi derdim. Kendimi hayatımın merkezine alamama, kendim hariç herkese değer verme ama hep kendimi unutma… Bir hatalı varsa ilk bıçağı hep kendime saplama konusunda da epeyce başarılıydım hani…

Ama şimdilerde bunca mücadelenin de sonunda sanırım, artık kendimi sarıp sarmalamayı öğrendim. Fark ediyorum. Meğerse onca zaman yazdığım, okuduğum kendimi hayatımın merkezine alma pratiklerim biraz durup demlenince, kapağı açılmış bir baraj gibi dolup taşımayı bekliyormuş.

Fark ediyorum ki artık bunca hayal kırıklığından sonra belki de biraz sakinleşip bakabiliyorum kendime.
Yaşanan bir olayda, can sıkıcı bir konu olmuşsa veya işler istediğim gibi gitmeyince mesela, bu konunun sorumluluğunu taşımıyorum en basitinden.

Öyle geliştiyse durumlar, “mutlaka öyle olması gerektiği” içindir deyip yoluma bakabiliyorum mesela epey bir zamandır. Bu yazımı da benim gibi ilk oku kendine atanlar varsa aramızda onlara da ilham olabilmek için yazmak istedim.

Canımı çokça sıkan bir olay karşısında daha önce kendimi, zihnimin en karanlık yargı odalarına alıp sanığı dinlemeden, verilecek en ağır cezayı düşünen ben, şimdilerde en yakın dostumu dinler gibi şefkatle dinlemeye başladım.

Fark ettim ki bu kadar çatık kaşla dinlediğim için açılamıyormuş bana içimdeki gizli kapılar.
Şimdi önce şefkatimle kucaklıyorum kendimi. Saçını okşuyorum hemen ve diyorum ki “Ne olursa olsun ben seni seveceğim, hatalarınla ve pişmanlıklarınla seveceğim.”
Sen yeter ki yola devam et.
Ve bu farkındalıkla beni terk ettiğini sandığım umudumun da omzuma konduğunu fark ediyorum.

Oh be diyorum! Hata yapmak da insana dair değil mi? Ne oldu da bu denli uzaklaştım kendimden? Ne oldu da bu kadar yukarıdan baktım kendime? En iyi ilişkimi kendimle kuramadıktan sonra benden yardım isteyenlere nasıl deva olabilirim ki?

Bu farkındalığımı yeni diğer farkındalıklarımla aynı rafa ama bu sefer biraz daha görünür olması için hayatımın baş köşesine koyuverdim. Böylece başıma ne gelirse gelsin, ilk yardım dolabına koşar gibi ilk ona koşuyorum.

Şefkatimi en önce kendime veriyorum. Bir bakıyorum umudum da diğer yana geçmiş, beni sarıp sarmalıyorlar.
Daha şeffaf bakıyorum her olaya. Ve dahası ne biliyor musunuz?
Ben böyle baktıkça son derece berrak akıyor su ve buluyor benim en istediğim şekilde yolunu.

Peki ya siz en son ne zaman okşadınız saçını ruhunuzun?

İhmal edenler varsa çok geç olmadan başlamalarını tavsiye ederim. Görün, bakın sonra hayat nasıl da çiçekler sunuyor sizlere.

Ve yeniden kalemimle buluşma yazımı da sevgiyle kutluyorum bu vesileyle…

Sevgimle…

İlginizi çekebilir: Güç içinizde: Tek başına olmak insana neler öğretir?

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale