dummy

Öz şefkat için mindfulness egzersizi: Özümüzdeki şefkati kendi özümüze yöneltmek

Madem kendini sevmekle başladım buradaki yazılarıma, biraz daha devam etmek istedim aslında. Öz şefkatle…

dummydummy

Yaşamın içerisinde ne çok acı var. Deprem yaşadı İzmir. Öte yandan Covid var. Çok sevgili dostum Serra hocamı kaybettim bu hafta, ebedi yolculuğuna uğurlandı. SMA hastalığı ile mücadele eden onca bebek ve aile. Acılar saymakla bitmez elbet. Bunları yok saymak, görmezden gelmek de bazılarımızın savunma mekanizması. Onlara diyecek bir lafım yok. Her sistem doğal olarak kendini korumakla mesul. Sadece hayatın yükleri biniyor insanın omzuna, görmezden gelse de, gelmese de önüne çıkıyor her yerden.

Eminim hayatınızın bir noktasında kendinizi bambaşka bir hikâyenin ortasında çaresiz hissettiğiniz olmuştur. Ya da yetersiz. Üzüntü ve keder içinde. Ya da gündelik işlerin olduğu sıradan bir gün, bir toplantı odasında içerideki atmosfer sizi “Ya rezil olursam” düşüncesi ile beraber sessizliğe sürüklemiştir. Cesaretinizin kırıldığı bir an olmuştur. Haykıra haykıra ağladığınız ya da ağlamak istediğiniz, ama zayıf gözükmemek için içinizde tuttuğunuz, bastırdığınız göz yaşları olmuştur. “Ne derler” düşüncesi duygunuzu doya doya yaşamakta esir etmiştir bir an sizi. “Kendime izin veriyorum” deyip, 1 saat nefes almak için dışarı çıktığınızda çocuğunuzu yalnız bıraktınız diye içinizdeki suçluluk hissiyle apar topar geri dönmüş de olabilirsiniz. Çok fazla çaba harcayıp hakettiğiniz şeylere ulaşamamış da olabilirsiniz. Sosyal medyada arkadaşlarınızla eğlencenin doruğunda fotoğraflarınızı paylaşırken, aslında işyerindeki baskıdan yorgunluğunuzu atmaya da çalışırken, görünen ve paylaşılanın aksine hiç eğlenmiyor da olabilirsiniz.

Koçluk yaptığım için birçok hikayeye misafir oluyorum. Buzdağının altı yüklerle dolu. Çektiğiniz acılar sadece size özgü değil. Birçok insan tüm bu duyguları yaşıyor. Terapi ya da destek almaya vakit ve nakit ayıranlar biraz daha yüklerini hafifletiyor belki. Ama söyleyeceğim şey şu; herkesin yükleri var, yorgunlukları var.

Bir de bir yargıç var içimizde, etiketlerle saldırıyor bir oradan, bir buradan. “Aptalsın”, “beceriksizsin”, “sersemsin”, “yetersizsin”, “korkaksın”, “seni hep aldatırlar işte”, “olmayacak, yapamayacaksın.” O yargıç, kimseye söylemediği en ağır eleştirileri içten içe, kimse yoksa da dıştan saydırıyor kendine. İnsan sevdiğini kolay incitirmiş ya, en can acıtan tırnaklarını kendine geçiriyor, sanki en kolay kendi kendini af edecekmiş gibi.

Belki bu söylediklerim kiminize yakın kiminize uzak. Belki içinizdeki o acımasız eleştirmeni gerçekten fark etmediniz. Çaresiz, kurban, ezik, tembel, şişman, çirkin diyen sesleri duymazdan gelerek hala güçlüyü oynamayı tercih ediyorsunuz belki de…

Ben diyorum ki size, o sert eleştiri seslerini duyanlara, cılız ya da güçlü. O sesleri fark edin ve size söylemek istediği mesajı görmeye çalışın. Fark edin, “Seni duyuyorum” deyin. “Beni korumaya çalıştığını ya da güçlendirmeye çalıştığını biliyorum” deyin. Ya da size ne söylüyorsa, kendi kendinize onu söyleyin, “Seni anlıyorum” deyin. Ve sunabileceğiniz en üst düzeydeki şefkati kendinize sunun.

Şimdi size soruyorum. Nedir şefkat, ne düşünüyorsunuz şefkatle ilgili? Şunu diyenler duydum: Acımayla koruma arasında bir ilgi, bir yaklaşım. Öz şefkate dair de kendini şımartma, kendini yüceltme, kendini üst değer olarak görme.

Hatta #canımkendim etiketiyle kahve fincanı ve alışveriş paketi. Ben tüm bunlardan öte, çok derin bir yaklaşımdan bahsediyorum.

Şefkatin tanımına dair birçok söylem var, evet. Farkındalık ve insanı iyileştiren bir çerçeveden baktığımda şefkat, kişinin kendi acısına ve diğerlerinin acısına karşı duyarlı olması, farkında olması ve bu acıyı dindirmeye yönelik harekete geçiyor olması demek.
Etrafınızda şefkat gösterdiğiniz kimler var? Çocuğunuz, anneniz, kediniz, köpeğiniz belki de ya da bir aile büyüğünüz. Başkalarına gösterdiğiniz şefkati kendinize de göstermeniz, hatta kendinizin en iyi arkadaşınız olmanız mümkün. “Korkma” diyen bir arkadaş değil, “Korktuğunu görüyorum, acını görüyorum, nasıl yardımcı olabilirim?” diyen bir arkadaştan bahsediyorum.

Ve bilin ki dünya üzerinde şu an yaşadığın şeyi yaşayan birileri olmayabilir ama seninle ortak duyguları yaşayan o kadar çok insan var ki!

Öz şefkat iç sesleri fark etme, duygunu, bedendeki hislerini fark etme, acını görme, kabul etme ve kendi kendine yardım etmeyi istemeyi, acımasızca eleştirilerden kendini özgürleştirmeyi, kendini sevmeyi, kaynaklarını kullanabilme cesaretini barındırıyor. İçini hafifleten şeylere kucak açmanı barındırır. Okumak, yürümek, bakmak, yeşile, ağaca, çiçeğe, bitkiye, yaşama sevinci bulmuş canlılara, bebeğe, çocuğa, yavru kediye… Görmek, köpeğin gözlerindeki masumluğu… 

Oturup, sakin bir müzikle mindfulness egzersizi yapmak belki de. Öz şefkat için anın içinde kendine sevgi ve şefkat sunmak en güzeli. Hadi yapalım beraber.

  • Dik ve rahat bir şekilde otur önce, gözlerini kapat,
  • Elini kalbine koy,
  • Nefesini izle, tüm dikkatinle bedenini tara, şükranlarını sun, sakinlikle, şükranla, şefkatle, iyi niyetlerle…
  • Kalbinle dinle, bedenini, “Tüm kalbimle yanındayım, acı çektiğini görüyorum, geçecek ve tüm kalbimle yanındayım” de.
    Güvendeyim, özümden tüm şefkati kendime akıtıyorum, güvendeyim” de.
  • Nefesinle şefkat ve güven hislerini tüm bedenine yansıt.

İhtiyaç duyduğun her an, özünden öz şefkati kendine yansıtman dileğiyle…

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Kendinizi sevmenin mucizevi getirilerinin farkında mısınız?

Fatma Yıldız: Merhaba, yetişkin eğitimi alanında lisans ve yüksek lisans okudum. ICF onaylı dünyanın en büyük koçluk okullarından Erickson International School’dan tüm koçluk eğitimlerimi ve NLP Practitioner ile NLP Master programlarını tamamladım. ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) PCC seviyesi usta koçlarından biriyim. Şu an ağırlıkta yönetici ve takım koçluğu yapıyorum. Bununla beraber doğa ve yeni yerler görme tutkunu, çiçek, deniz, ağaç sevdalısı, hayvan dostu, kedi annesi ve yaşama coşkuyla bağlı biriyim. 2007-2008 yıllarında ağır bir kolon kanseri tedavisi gördüm. Sonrası hayatımın yeni bir dönemi başladı. Yaşam sanatını hakkıyla icra etmeye çalışıyor, tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimi birçok kanalla insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Stres Yönetimi, Resilience, Yaşamı Güzelleştirmek, Potansiyelini Keşfet konularında programlar yaparken, iş dünyasını iyileştirmek ve insan odaklı hale getirmek için çalışmalar yapıyorum. Benimle ilgili detay bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. https://www.fatmayildiz.com/hakkimda/

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp