X

Öz şefkat için mindfulness egzersizi: Özümüzdeki şefkati kendi özümüze yöneltmek

Madem kendini sevmekle başladım buradaki yazılarıma, biraz daha devam etmek istedim aslında. Öz şefkatle…

Yaşamın içerisinde ne çok acı var. Deprem yaşadı İzmir. Öte yandan Covid var. Çok sevgili dostum Serra hocamı kaybettim bu hafta, ebedi yolculuğuna uğurlandı. SMA hastalığı ile mücadele eden onca bebek ve aile. Acılar saymakla bitmez elbet. Bunları yok saymak, görmezden gelmek de bazılarımızın savunma mekanizması. Onlara diyecek bir lafım yok. Her sistem doğal olarak kendini korumakla mesul. Sadece hayatın yükleri biniyor insanın omzuna, görmezden gelse de, gelmese de önüne çıkıyor her yerden.

Eminim hayatınızın bir noktasında kendinizi bambaşka bir hikâyenin ortasında çaresiz hissettiğiniz olmuştur. Ya da yetersiz. Üzüntü ve keder içinde. Ya da gündelik işlerin olduğu sıradan bir gün, bir toplantı odasında içerideki atmosfer sizi “Ya rezil olursam” düşüncesi ile beraber sessizliğe sürüklemiştir. Cesaretinizin kırıldığı bir an olmuştur. Haykıra haykıra ağladığınız ya da ağlamak istediğiniz, ama zayıf gözükmemek için içinizde tuttuğunuz, bastırdığınız göz yaşları olmuştur. “Ne derler” düşüncesi duygunuzu doya doya yaşamakta esir etmiştir bir an sizi. “Kendime izin veriyorum” deyip, 1 saat nefes almak için dışarı çıktığınızda çocuğunuzu yalnız bıraktınız diye içinizdeki suçluluk hissiyle apar topar geri dönmüş de olabilirsiniz. Çok fazla çaba harcayıp hakettiğiniz şeylere ulaşamamış da olabilirsiniz. Sosyal medyada arkadaşlarınızla eğlencenin doruğunda fotoğraflarınızı paylaşırken, aslında işyerindeki baskıdan yorgunluğunuzu atmaya da çalışırken, görünen ve paylaşılanın aksine hiç eğlenmiyor da olabilirsiniz.

Koçluk yaptığım için birçok hikayeye misafir oluyorum. Buzdağının altı yüklerle dolu. Çektiğiniz acılar sadece size özgü değil. Birçok insan tüm bu duyguları yaşıyor. Terapi ya da destek almaya vakit ve nakit ayıranlar biraz daha yüklerini hafifletiyor belki. Ama söyleyeceğim şey şu; herkesin yükleri var, yorgunlukları var.

Bir de bir yargıç var içimizde, etiketlerle saldırıyor bir oradan, bir buradan. “Aptalsın”, “beceriksizsin”, “sersemsin”, “yetersizsin”, “korkaksın”, “seni hep aldatırlar işte”, “olmayacak, yapamayacaksın.” O yargıç, kimseye söylemediği en ağır eleştirileri içten içe, kimse yoksa da dıştan saydırıyor kendine. İnsan sevdiğini kolay incitirmiş ya, en can acıtan tırnaklarını kendine geçiriyor, sanki en kolay kendi kendini af edecekmiş gibi.

Belki bu söylediklerim kiminize yakın kiminize uzak. Belki içinizdeki o acımasız eleştirmeni gerçekten fark etmediniz. Çaresiz, kurban, ezik, tembel, şişman, çirkin diyen sesleri duymazdan gelerek hala güçlüyü oynamayı tercih ediyorsunuz belki de…

Ben diyorum ki size, o sert eleştiri seslerini duyanlara, cılız ya da güçlü. O sesleri fark edin ve size söylemek istediği mesajı görmeye çalışın. Fark edin, “Seni duyuyorum” deyin. “Beni korumaya çalıştığını ya da güçlendirmeye çalıştığını biliyorum” deyin. Ya da size ne söylüyorsa, kendi kendinize onu söyleyin, “Seni anlıyorum” deyin. Ve sunabileceğiniz en üst düzeydeki şefkati kendinize sunun.

Şimdi size soruyorum. Nedir şefkat, ne düşünüyorsunuz şefkatle ilgili? Şunu diyenler duydum: Acımayla koruma arasında bir ilgi, bir yaklaşım. Öz şefkate dair de kendini şımartma, kendini yüceltme, kendini üst değer olarak görme.

Hatta #canımkendim etiketiyle kahve fincanı ve alışveriş paketi. Ben tüm bunlardan öte, çok derin bir yaklaşımdan bahsediyorum.

Şefkatin tanımına dair birçok söylem var, evet. Farkındalık ve insanı iyileştiren bir çerçeveden baktığımda şefkat, kişinin kendi acısına ve diğerlerinin acısına karşı duyarlı olması, farkında olması ve bu acıyı dindirmeye yönelik harekete geçiyor olması demek.
Etrafınızda şefkat gösterdiğiniz kimler var? Çocuğunuz, anneniz, kediniz, köpeğiniz belki de ya da bir aile büyüğünüz. Başkalarına gösterdiğiniz şefkati kendinize de göstermeniz, hatta kendinizin en iyi arkadaşınız olmanız mümkün. “Korkma” diyen bir arkadaş değil, “Korktuğunu görüyorum, acını görüyorum, nasıl yardımcı olabilirim?” diyen bir arkadaştan bahsediyorum.

Ve bilin ki dünya üzerinde şu an yaşadığın şeyi yaşayan birileri olmayabilir ama seninle ortak duyguları yaşayan o kadar çok insan var ki!

Öz şefkat iç sesleri fark etme, duygunu, bedendeki hislerini fark etme, acını görme, kabul etme ve kendi kendine yardım etmeyi istemeyi, acımasızca eleştirilerden kendini özgürleştirmeyi, kendini sevmeyi, kaynaklarını kullanabilme cesaretini barındırıyor. İçini hafifleten şeylere kucak açmanı barındırır. Okumak, yürümek, bakmak, yeşile, ağaca, çiçeğe, bitkiye, yaşama sevinci bulmuş canlılara, bebeğe, çocuğa, yavru kediye… Görmek, köpeğin gözlerindeki masumluğu… 

Oturup, sakin bir müzikle mindfulness egzersizi yapmak belki de. Öz şefkat için anın içinde kendine sevgi ve şefkat sunmak en güzeli. Hadi yapalım beraber.

  • Dik ve rahat bir şekilde otur önce, gözlerini kapat,
  • Elini kalbine koy,
  • Nefesini izle, tüm dikkatinle bedenini tara, şükranlarını sun, sakinlikle, şükranla, şefkatle, iyi niyetlerle…
  • Kalbinle dinle, bedenini, “Tüm kalbimle yanındayım, acı çektiğini görüyorum, geçecek ve tüm kalbimle yanındayım” de.
    Güvendeyim, özümden tüm şefkati kendime akıtıyorum, güvendeyim” de.
  • Nefesinle şefkat ve güven hislerini tüm bedenine yansıt.

İhtiyaç duyduğun her an, özünden öz şefkati kendine yansıtman dileğiyle…

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Kendinizi sevmenin mucizevi getirilerinin farkında mısınız?

Fatma Yıldız: Merhaba, yetişkin eğitimi alanında lisans ve yüksek lisans okudum. ICF onaylı dünyanın en büyük koçluk okullarından Erickson International School’dan tüm koçluk eğitimlerimi ve NLP Practitioner ile NLP Master programlarını tamamladım. ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) PCC seviyesi usta koçlarından biriyim. Şu an ağırlıkta yönetici ve takım koçluğu yapıyorum. Bununla beraber doğa ve yeni yerler görme tutkunu, çiçek, deniz, ağaç sevdalısı, hayvan dostu, kedi annesi ve yaşama coşkuyla bağlı biriyim. 2007-2008 yıllarında ağır bir kolon kanseri tedavisi gördüm. Sonrası hayatımın yeni bir dönemi başladı. Yaşam sanatını hakkıyla icra etmeye çalışıyor, tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimi birçok kanalla insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Stres Yönetimi, Resilience, Yaşamı Güzelleştirmek, Potansiyelini Keşfet konularında programlar yaparken, iş dünyasını iyileştirmek ve insan odaklı hale getirmek için çalışmalar yapıyorum. Benimle ilgili detay bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. https://www.fatmayildiz.com/hakkimda/

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale