X

Öz değerini bilerek yaşamak: Başkalarından önce siz kendi değerinizi fark edin

“Son dönemde pek keyfim yok. Sıklıkla mutsuz hissediyorum. Aslına bakarsan geleceğe karşı umudum yok. Hangisi hangisinden daha çok ve diğerinin sebebi onu da bilmiyorum açıkçası. Sanki her şey zor. Hiçbir şey istediğim gibi ilerlemiyor. Dünyam ne zaman bu hale geldi, bak, inan onun da farkında değilim. Devam eden rutinlerim var. Kendimi işe götürüyorum ve çalıştırıyorum. Bir sevgilim var. Mutluyumdur herhalde. Aman ne bileyim işte yaşam sevincim düştü, gökyüzünde bir şeyler oluyordur, evet, evet, gezegenlerdendir kesin.”

Yukarıdaki paragrafta kendinizi bulduysanız, size ne yapmanız gerektiğini söyleyen, onlara göre hatalı olduğunuz yerleri sürekli işaret eden, içinizde asla doymayan bir canavar misali varlığını sürdüren, yetersizlik hissinizi besleyen insanlarla sevgili/eş ilişkinizi sürdürüyor, böyle insanlar için/insanlarla çalışıyorsanız öz değer konusunda biraz daha derinleşmeye hoş geldiniz.

Dilimizde cennet vadeden bir kelime: Huzur. Onu istiyoruz, hem de çok istiyoruz. Sahibi olamadığımız diğer her şeyden daha fazla üzüyor yokluğu. Yaşam deneyimlerimizin çoğunun seçimlerimizin sonuçları olduğu bilgisinden yola çıkacak olursak eğer, bu denli huzur isterken neden bizi zorlayanları, üzenleri seçtiğimiz dikkate değer bir soru.

Sizce sevilmemekten mi, yalnızlıktan mı daha çok korkuyoruz?

Öz güvenin, yetişkinlerde öz güven veya ilişkilerde öz güven eksikliğinin tanımına dair hepimizin az çok bir fikri var. Peki ya öz değer desem? Öz değer daha çok kendimizi tanımakla ilgili. Yapısı dış dünya ile iletişimde olduğumuzda karşılaştığımız etki, tepkilere göre şekilleniyor. Öz değer, kişinin temelinde ihtiyacı olan sevgiyi alabilmiş, kendini kabul görmüş hissettiği, yaşamda kendi faydalarını gözetirken aynı anda dış dünya ile samimi ve gerçek ilişki kurabilmesi halini tanımlar.

Hayatımızda kolay akan, bizleri yormayan şeylere ayırdığımız dikkat sınırlı, gösterdiğimiz özen azsa sorun bize zorluk çıkaranlardan çok, bizde olabilir. Hızlı bir öz değer hesaplaması yapmak istersek diyebiliriz ki yaşam sevinci eksikliği öz değer yetmezliğinin sonuçlarından en belirgin olanıdır. Uzaktan kumanda ile yönetilen yaşamlarımız varsa ruh halimizi yönetim becerilerimizde de zayıflama görürüz. Sonucunda öngörülemez zamanlı, zamansız ruhsal iniş çıkışlar ortaya çıkar. Gözyaşları öncesinde tatminsizlik, huzursuzluk tabanlı öfke nöbetleri vuku bulur.

Kendinizi değerli hissedebilmek için aslında gerçekten orada olmayı hak etmeyen kaç kişiye kalenizin kapılarını açtınız?

Yaptığınız işleri, yapamadığınızı düşündüğünüz işleri, bedeninizi, ruh durumunuzu, maddi durumunuzu, sizce sizi tanımlayan parametrelerin kaç tanesini başkaları ile kıyaslıyorsunuz. Kıyaslamalarınızın sayısında ve üzerinizdeki negatif etkilerinde artış oldu mu? “Onun için onca şey yaptım. Şundan şundan vazgeçtim. Ne emekler verdim, yine de kıymetimi bilmedi…” Kıymetini bilmeyen karşı taraf mı gerçekten? Uzaktan kumandaya gönüllü olan kişilersek eğer, duygu ve düşüncelerimizin üzerinde tepinilmesi hakkını çoktan vermişiz demektir. Neticesi de o eski ve acı atasözündeki gibi maalesef: El elin eşeğini türkü çağıra çağıra ararmış.

Öz değer varsa denge vardır. Başkaları için bize ait olmayan görevleri üstlenmek, olmadığımız gibi davranmak, olması gerekenden çok daha fazla yük taşımak yoktur. Çok değerli bir antika burnunuzun dibinde olsa bile onu tanımıyor, bilmiyorsanız ona değer biçemez, hatta eskiliğinden dolayı hurda bile sanabilirsiniz. Değerimizin farkında olmak onu belirleyebilmekten, belirlemek ise kendimizi daha yakından tanımaktan geçer.

Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?

Ne kadar enteresan bir soru değil mi? Kişinin kendini tanımaması mümkün mü? Evet, mümkün. Yaşamımız boyunca önce ailemizden gelen bilgilerle, sonra yaşamda karşılaştığımız tüm otorite figürlerinin doğru ve yanlış olana dair yargı ve öğretileriyle karşılaşırız. Bu öğretileri alıp kendi gerçeğimiz yapana kadar, sadece bir fikir olarak kalmalarına izin vermek sağlıklı olandır.

Fikirleri filtreden geçirmek, kalıplarının üzerimize tam uyup uymadığını kontrol etmek, bize sunulan giysilerin içinde rahat hissedip hissetmediğimize bakmaktır kendini tanımak. Ancak bunlardan sonra bizim de gerçeğimiz olabilir veya olamazlar. Ancak bu şekilde kendi değerlerimizi ve değerimizi belirleyebiliriz. Ancak kalıcı olabilecek şeyler bizim için fayda sağlayacaktır. Kalıcı olabilecek olan ise sanılanın aksine, içinde rahat hissettiğimiz, kolay olan, kolay akan, hafif hissettirendir. Mevkilerin, malın, ilişkilerin geçiciliğini hatırlayacak olursak bunların değer belirleyici unsurlar olmadığını söylemek belki daha anlaşılabilir gözükecektir. Bedelli değil, gönüllü sevilmeyi kim istemez?

  • Mevkiniz, malınız, ilişkiniz için hoşunuza gitmeyen şeylere uyum gösteriyor musunuz?
  • Sabır sınırınızı çoktan aşmış olan şeylerin olmaya devam etmesine alan açıyor musunuz?
  • Kendinizden çok başkaları için çevrimiçi misiniz?
  • Size göre sebebi de içeriği de anlamsız, komik, basit, saçma olan tartışmaların içine çekilseniz de o alanı terk edemiyor musunuz?
  • Yorgun, üzgün, kırgın hissettiğiniz halde neden o ortamda, o ilişkide olmaya devam ettiğinizi kendinize açıklayamıyor musunuz?
  • Kendinize olan özeniniz, sevginiz, yaşam sevinciniz yukarıdaki koşulların olumlu ve sorunsuz ilerlemesine mi bağlı?

Tam da bu alanlarda ortaya çıkmak için can atan bir öz değer tanımı sizi bekliyor. Bu sorulara çoğunlukla başınızı sallayarak cevap verdiyseniz öz değeriniz bir miktar zarar görmüş diyebiliriz. Daha iyi ve değerli hissetmek uğruna aslında size iyi hissettirmeyen durum, kişi ve alışkanlıklara bağımlılık geliştirmiş olmanız muhtemel. Herhangi bir sebepten bu koşullardan birinin yapbozunuzdan çıkması fikri bile anksiyete yaratabilir. Sürekli o eksik parçayı tamamlama çabasına düşüp yaşam amacınızı unutabilirsiniz.

Dönemsel hedeflerimiz değişebilir ama yaşam amacı dendiğinde benim aklıma -şu an hangi noktada olursak olalım- kendimizin olabilecek en iyi halini ortaya çıkarmak geliyor. Bu hal göreceli kavramların çok ötesinde, beşer sınırlarla tanımlanamayacak derinlikte ve kıymette. Olumluya doğru ilerleyebilmenin tek yolu kendi doğamızla bağ kurmak, davranış, alışkanlık ve kalıplarımızı gözlemek ve sorgulamaktan geçiyor. Farkındalığın gerçek tanımı yılmadan, düşe kalka bu yolda yürümeye devam etmek.

Buraya birkaç soru bırakmak istiyorum. Lütfen kendinize bu soruları sorun ve cevaplarını almadan bırakmayın.

  • Seçimlerim ve yaptıklarım gerçekten bana hizmet ediyor mu?
  • Seçimlerim ve yaptıklarım gerçekten kendi doğrularımdan mı yola çıkıyor?
  • Seçimlerimin ve yaptıklarımın içinden beni mutsuz edenleri eleyebilseydim geriye ne kalırdı?
  • Geriye kalanlarla devam etmek fikri nasıl hissettiriyor? Bu alanlarda yardıma ihtiyacım var mı?
  • Yapmak zorunda hissedip yaptığım, beni yıpratan şeyler olmasa kendimi nasıl hala değerli hissederim?

Ancak bunların ötesinde şöyle büyük bir gerçek var ki beden zihinden çok daha bilge. Yaşam deneyimlerimiz hakkında çok daha fazla kayıt ve tecrübeye ev sahipliği ediyor. Söz konusu kayıtlara bedene sorular sorarak ulaşamaz ve negatif kayıtları bu yolla temizleyemeyiz. Bedenden gelen sesi duymanın ve anlamanın tek yolu bedenle çalışmaktır.

Bu metin size ilham olduysa şayet, yaşamınızda daha fazla farkındalık yaratmanıza yardımcı olabilirim.

Kendiniz veya sevdiğiniz biri için yeni yılın ilk hediyesi: Ocak ayı “Hazineni Fark Et” Yaşam, Motivasyon ve Farkındalık Programı. Bu program tam size göre olabilir. Detaylı bilgi almak isterseniz Instagram‘dan veya bircesin@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Her ay yenilenen yoga ve meditasyon uygulama takvimi için takipte kalın: @birceileyoga

İlginizi çekebilir: Öz sevgi nedir: İlişkilerde kendi değerinizi unutmayın

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale