X

Oyuncaklarıyla dünyayı gezen bir gezgin: Ulaş Şentürk

Bir oyuncak koleksiyoneri olan Ulaş Şentürk aynı zamanda bir gezgin. Onun seyahatlerini farklı kılan şey ise, ona eşlik eden oyuncakları. Bugüne kadar 14 ülke, 38 şehir gezen Şentürk’ün fotoğraflarının öznesi ise süper kahramanlar… Tenten, Batman ve Oyuncak Hikayesi’nin sevilen karakteri Woody başta olmak üzere, oyuncakları Ulaş Şentürk’ün maceralarına ortak oluyor ve pek çoğumuzun hayalini gerçekleştirerek dünyanın farklı noktalarında keyifli karelerin bir parçası oluyorlar. Bu kareleri Instagram hesabından paylaşarak binlerce takipçi kazanan Ulaş Şentürk ile arkadaşlarının tanımıyla “Dünyayı Gezen Oyuncaklar” maceralarını konuştuk.

Tenten, Batman ve Oyuncak Hikayesi’nin sevilen karakteri Woody başta olmak üzere, oyuncakları Ulaş Şentürk’ün maceralarına ortak oluyor.
Kendin hakkında biraz bilgi verebilir misin?

1977 Manisa doğumluyum. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunuyum, lisansüstü eğitimimi Avrupa Birliği alanında yaptım. 2000 senesinden bu yana ulusal gazete ve haber sitelerinde dış haberler editörü olarak görev aldım. Gazeteciliğin yanı sıra kendimi tam zamanlı bir oyuncak fotoğrafçısı olarak tanımlayabilirim.

Bu hobiye nasıl başladın?

Aslına bakarsanız oyuncaklar beni seçti. Çocukluğumda alerji hastalığım nedeniyle boş zamanlarımın büyük bölümünü evde geçirmek zorunda kaldım. Ailem o dönemde canım sıkılmasın diye sık sık oyuncak alırdı. Gel zaman git zaman oyuncaklar, olmayan arkadaşlarımın yerini almaya başladı. Üniversite yıllarına kadar kutulu halde oyuncak biriktirmek gibi bir düşüncem yoktu, ancak baktım ki oyuncaklara olan hevesim geçmiyor, bu işi koleksiyon boyutuna taşımaya karar verdim. 1996’dan bu yana değişik tarz ve boyutlarda figür topluyorum. Şu anda elimde 700’ü aşkın parça var.

Bugüne kadar kaç ülke gezdin?

Bugüne kadar oyuncaklarla 14 ülke, 38 şehir gezdim. İş ya da tatil amacıyla gittiğim her yerde oyuncaklarımı fotoğraflıyorum. Bu yüzden pek çok kişi koleksiyonum için ‘Dünyayı Gezen Oyuncaklar’ benzetmesini yapıyor.

Koleksiyonundaki en favori oyuncak nedir?

Tek bir tane favorim yok. Şu sıralar sıklıkla, yakın zamanda aldığım Bruce Lee figürünü fotoğraflıyorum. Ama en sevdiğim parçalar, Simpsons çizgi dizisindeki Homer Simpson’ın ufak figürü, bir de Muttpop firmasının çıkarttığı ‘Luchadores 5’ adlı çizgi roman serisinden Red Demon karakterinin figürü.

Bir röportajında “Onlarla ortak anılarım var” demişsin. Bize biraz bundan bahseder misin?

Oyuncaklarla bu kadar çok zaman geçirince haliyle onlarla alakalı pek çok anı da birikiyor. Yurt dışı seyahatlerimde çoğu zaman insanlar beni oyuncaklarımla birlikte görüntülüyor. Kimi zaman garsonlar masaya çıkarttığım oyuncaklara benden önce servis açıyorlar, kimi zamansa yoldan geçerken figürleri görüp onların fotoğrafını çekmek için izin isteyenler oluyor. Bazı tatillerle oyuncakları çekmekten, eşimle birlikte fotoğraf çektirmeye vaktimiz olmuyor.

Fotoğrafın bu koleksiyondaki yeri nedir?

Oyuncak fotoğrafçılığıyla 5 yıl önce ilgilenmeye başladım. Topladığım figürlerle etkileşimimi artırmak için en iyi yolun onları fotoğraflamak olduğuna karar verdim. Her türde ve boyutta oyuncakla fotoğraflar çekiyorum. Seyahatlerim dışında gündelik hayatımda da oyuncakları fotoğraflıyorum. Yaptığım şey, pek çok koleksiyoner için ‘davaya ihanet etmek’ sayılır aslında. Bazen son derece nadir ve pahalı figürleri kutularından çıkarıp, tozun toprağın içinde görüntülüyorum. Ancak ortaya çıkan kareler, figürleri kutularından çıkarmanın yarattığı pişmanlığı unutturuyor.

Figürlerini iPhone’la görüntülüyorsun, neden?

Fotoğrafların çoğunu iPhone 8 Plus ve iPhone X ile çektim. Her iki cihazın kamerası da hem iç hem de dış çekimlerde, gündüz-gece mükemmel sonuç veriyor. iPhone X’in portre modu, figürlerim gibi küçük objeleri çekmek için çok ideal. Portre modundaki ışık tercihleri de fotoğraflarıma güzel bir çeşitlilik getiriyor. Ayrıca Live Photo efektleri de hareketli görseller oluşturmama imkan tanıyor. Time lapse ve ağır çekim modlarında hazırladığım videolar da, oyuncakları görüntüleme işini bir adım öteye taşımama yardımcı oluyor. Geniş açı ve makro çekimler içinse Olloclip’in harici lens setlerini kullanıyorum.

Fotoğrafları editlemek için hangi uygulamaları kullanıyorsun?

En fazla kullandığım uygulamalar Lightroom, Snapseed ve Photofox. Bu üç program, fotoğrafları bilgisayara ihtiyaç duymadan editlemek için gereken her şeyi sunuyor açıkçası. Fotoğraflarıma efekt katmak istediğimde de PicsArt, Plotaverse, Quickshot, AutoColorSplash gibi uygulamaları tercih ediyorum. Çekim için iPhone’un standart kamerasını kullanıyorum ama tüm ayarları manuel yapmak istediğimde ProCamera uygulamasını açıyorum. ProCamera, hem otomatik hem tam manuel kontrol modunda RAW formatında çekimi de destekliyor.

 

Ulaş Şentürk’ün bu keyifli projesinden gülümsetecek ve içinizdeki çocuğu heyecanlandıracak kareleri için aşağıdaki galeriye bakabilirsiniz. Instagram’dan takip etmek için ise buraya tıklayabilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale