Öyle bir İstanbul ki, içinde sen varsan güzel!
Başlığa bakıp, “Ayy canım, ne romantik” demiş olabilirsiniz, ama bu özel günün romantikliğinin yanında gerçekçi bir tarafına parmak basmak isterim. 14 Şubat; sevgilisi olanın da olmayanın da korkulu rüyası bence. Ticari amaçlarla her geçen yıl daha da toplum baskısı halini almış, insanları özel bir şeyler yapmak konusunda sıkıştıran bir gün haline gelivermiş.
Sevgilisi olan erkekler; “Aman şimdi bir sürpriz yapmazsam yiyeceğim tribi” bakış açısından yola çıkarak, o gün için özel bir şeyler hazırlamaya çalışıyor. Sevgilisi olan kadınlar; (buraya dikkat edelim) “Aslında bir şey beklemiyormuş” gibi yaparken, içinde “Acaba bana ne hediye aldı, almadıysa oyarım” ya da “Bakalım bu sefer ne sürpriz yapacak” gibi ne fırtınalar koparıyor o gün gelene kadar. Bir de gün yaklaştıkça etraftan gelen “Sevgilin var mı?”, “Ee ne yapacaksınız Sevgililer Günü’nde?” soruları beni benden alan en hazin noktasıdır 14 Şubat’ın. Bir de sevgilisi olmayan yavrularımız var ki; kaçıncı seferdir 14 Şubat’a yalnız girdiklerinin çetelesini tutuyorlar. Yapmayın, etmeyin yahu. 13 Şubat’ta da yoktu, 16’sında da olmayacak, ne fark etti anacım?
Haşa, sevgilim yok diye böyle rahatça atıp tutmuyorum, bütün bunları atıp tutarken çok havalı olduğumu düşünmüyorum. Zira ben de “Benim başım kel mi? Benim de diyeceklerim var!” diyerek önümüzdeki satırlarda sizlere kendimce birkaç Sevgililer Günü önerisinde bulunacağım.
Kumbaracı’da Aşk…
Şimdi sizlere Kumbaracı Yokuşu’ndaki muhteşem bir butik otelden bahsedeceğim. Bence Sevgililer Günü’nde veya herhangi bir özel günde mutlaka sürprizler listesine eklenmesi gereken bir otel Rooms Galata. 150 yıllık eski, nostaljik bina ancak bu kadar keyifli, şık ve modern bir şekilde dekore edilebilirdi herhalde. Ben eski yapılara bayılırım, bir de o eski yapıların ruhunu bozmadan, ince dokunuşlarla, moderni ve nostaljiyi en kibar şekilde harmanlayabilen insanlara daha da bayılır, hayran kalırım.
İşte mimar Bülent Güngör, Rooms Galata’yı inanılmaz ince bir dokunuşla ele almış ve tarihi çok zevkli bir şekilde modernleştirmiş. Kiremit duvarlarından, odalardaki tablolara, tip top mutfaklarından, tuvaletlerine, en ince ayrıntısına kadar bayıldığım bu otelde, Beyoğlu-Galata hattının engin aktivite kapasitesini de birleştirerek, Sevgililer Günü’nde sevdiceğinize çok güzel bir sürpriz yapabilirsiniz. 16 odasının her birinde ayrı bir karizma, ayrı bir ruh var. Küçücük bahçeli odalar, teraslı odalar, ufacık tefecik içi dolu turşucuk mutfaklı, tek ve çift kişilik oda seçenekleriyle hangisinde kalacağınıza şaşıracaksınız. 14 Şubat’ta bir değişiklik yapın ve Rooms Galata’da sevgilinizle birlikte Beyoğlu’nun karakteristik havası altında, romantik ve bir o kadar nostaljik bir akşam geçirin derim…
Romantikliğin de bir sınırı var ya da yok!
Senelerdir derim; beni balıkçı teknesiyle Boğaz’da gezdirin diye ama kimse ciddiye almaz bu isteğimi. Halbuki isteğim çok basit, öyle yatla katla gezdirin demiyorum ki yahu! Bebek’ten ya da Anadolu Hisarı taraflarından bir balıkçı ağabeyle anlaşıp iki tur atacağız, atla deve değil yani. Sizin de benim gibi kafayı sıyırmış bir sevgiliniz varsa ve onu böyle bir atraksiyonla sevindirebileceğinizi düşünüyorsanız, havanın soğukluğuna bakmadan, totingolarınız dona dona buraları dolaşın ve bir balıkçı teknesiyle boğazın romantik sularına açılın. Sıkı giyinin, bir şişe şarap, iki de battaniye alın, bari biraz kreatif olun canım. Yemeğe götürmekten, tipik bir hediye almaktan çok daha romantik bir hareket olur bence. Bir düşünün bakalım…
14 Şubat da neymiş!
Aman efendim “ben çok coolum”, “14 Şubat da neymiş, beni seven böyle sevsin”, “biraz hanzoyum ama çok tatlıyım” diyor ve belanızı arıyorsanız, evinizde oturup çok güzel bir aşk filmi de izleyebilirsiniz tabii. Bu harekete trip atmayacak bir sevgiliniz varsa da ne kadar şanslı olduğunuzu bir kez daha hatırlayıp, sevgilinizin kıymetini bilerek geçirebilirsiniz akşamınızı. Belki çok tipik olacak ama ben daha Notebook (Not Defteri) filmini sevmeyen biriyle karşılaşmadım. Çok romantik, nostaljik bir o kadar da trajik. Açın Notebook’u, koyun şarabınızı, çayınızı, çorbanızı, sarılın bakayım sevgilinize, heh tamam. Tabii filmi izlerken bu dünyada nasıl aşklar olduğunu görüp de feyz almayı unutmayın. Zira günümüzde böyle bir aşk kalmadı…
Konserin böylesi…
İşte, beni çok heyecanlandıran bir konser. Sevgilisi olan, olmayan herkes içindir bu önerim. Birsen Tezer ve Bülent Ortaçgil’in Sevgililer Günü Özel konserine gidip sevgilinizle doya doya aşk şarkıları söyleyebilirsiniz, ya da bizim gibi arkadaşlarınıza sarıla sarıla, kol kola şirinler dansı yaparak, haykırarak Birsen Tezer ve Bülent Ortaçgil’e eşlik edebilirsiniz. Konser 20:30’da, Garaj İstanbul’da…
Önemli Detaylar:
- Hemcinslerim, gözünüzü seveyim o günü trip atarak geçirmeyin. Trip atma joker hakkınızı başka güne saklayın ve sürpriz ya da hediye her ne kadar sizi tatmin etmese de sevgilinizle bir şeyler paylaşmanın tadını çıkarın. Şımarıklık yapmayın.
- Erkek cinsiyetli dostlarım, eğer hediye alma konusunda kazmaysanız aman diyeyim almayın hediye falan. Çıkın işte şu balıkçı teknesiyle. Madem hediye alma yetiniz yok, bari romantik bir hareket yapın. Hadi canım…
- Her iki taraf da, sarılın bakayım birbirinize, öp bakayım kızı, tut çocuğun elinden. Heh şöyle, yalnız olanları düşünüp, birbirinizin kıymetini bilin.
- Yalnızlar, dostlar, Romalılar! Üzülmeyin ayol, elbet sizin de karşınıza biri çıkacak. Hem belki bunlar yarın ayrılacak, ne belli. Kendini ezik hissetme, yalnızlık bir erdemdir. Arkadaşlarının değerini bil. Hadi bakalım…
Yazarın tüm yazıları için tıklayın.