X

Otomatik davranışlar sizi ele geçirmesin: Eskiye veda etme cesareti

Bugün biraz otomatik davranışlardan, eski ile yeniden bahsetmek istiyorum. Birinin bana “yapmalısın, yememelisin, gitmemelisin, yürümelisin” söylemleri beni her zaman sıkıştırdı ve özgürlüğüm kısıtlanıyor gibi hissettirdi. Bu sebeptendir ki hayatımda hiç rejim yapamadım. Sevemedim ve sevmiyorum! Bu en kilolu olduğum dönem olan şu aralar da böyle devam ediyor.

Sağlığım el verdiği sürece istediğim her şeyi yedim, yiyorum. Geçmişe göre istediklerimi yeme farkım, bedenimin ihtiyaçlarını dinleyebilmeyi öğrenmeme göre çok değişti. Eskiden yemek, benim için yemek dışında birçok şeydi: Boşluk doldurmak için araç, sıkıntılarımı unutmak için araç, üzüldüğümde sığındığım limanım. Bedenin gerçekten ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini fark ettikçe enerji ihtiyacım kadar yemeyi öğreniyorum. Öğreniyorum diyorum, çünkü benim için çok kolay bir süreç değil. Bazen hala sıkıldığımda kendimi otomatik olarak yemek yerken buluyorum.

Tatilde insanlar nasıl kendilerine izin verir ve istedikleri her şeyi yemeye razıdır; anlayacağınız ben kendi hayatımda yemek konusunda hep tatilde gibiyim. Fakat enteresan bir şey fark ettim ki o da şu: Gerçek anlamda tatile gittiğimde ben de sanki herkes gibi sürekli rejimdeymiş ve o sıradaki yemekleri bir daha yiyemeyecekmişim gibi sürekli yiyordum. Sanki kendimi hep çok sıkıyordum da gittiğim tatillerde bu konuda rahatlamıştım. Hoop burada duralım! Siz de benim için ne kadar öğrenilmiş otomatik bir davranış olduğunu gördünüz değil mi şu an? Bildiğim herkes böyle yapıyordu ve benim gerçeğim olmamasına rağmen bende de bu şekilde kodlanmıştı: Tatilde sınırsız ye, çünkü döndüğünde bu kadar rahat ve sınırsız yiyemeyeceksin! Zihnimin ne de büyük bir kandırmacası!

Otomatik davranışlarınızı gözlemlediğinizde fark edeceksiniz ki birçoğu kendimize ait değil. Genelde öncelikle en çok vakit geçirdiğimiz ve doğrularıyla büyüdüğümüz ailemizden ve ardından çevremizden kaptığımız ve özümsediğimiz davranışlardır. Peki bu davranışlar bize hizmet ediyor mu? Hayatımızı kısıtlıyor mu, yoksa özgürleştiriyor mu? Bu davranış aslında hayatımızdaki kime ait?

İşte meditasyon pratiklerimin en sevdiğim sonuçlarından en büyüğü! Farkındalıklarımı artırmak; her anımı daha net, daha objektif bir yerden görebilmemi sağlamak.

Böyle olunca da ne oluyor? O ezbere bildiğiniz, kendiniz sandığınız kalıplar, duvarlar çatlamaya başlıyor. Ve eğer ki o duvarların olmasından memnun değilsen hayatında aslında, farklı seçimler yaparak değiştirebiliyorsun her şeyi. Ne gibi biliyor musunuz?

Sanki bir giysiniz var nereden aldığınızı bile hatırlamadığınız, beğenip beğenmediğinizi bile sorgulamadığınız ama üzerinizden çıkarmadığınız; kendinizi bildiniz bileli o kıyafetle var olduğunuz. Sonra bir an geliyor (bahsettiğim farkındalık anı) bir bakıyorsunuz ki kıyafetinizi aslında kendiniz seçmemişsiniz. Hatta bu kıyafet aslında hiç de beğendiğiniz bir kıyafet değilmiş bile!

İşte tam da o noktada “cesaretle” kıyafetinizi değiştirmeye karar verdiğiniz anda değişim, dönüşüm başlıyor. Cesaretle diyorum çünkü bu, birçok insan için kolay olmuyor, çünkü yeni ne kıyafet giyeceğini bilememek, belki kıyafet ararken beğenilmemek, yeni kıyafetle kabul görmeme korkusu insanları frenleyebiliyor.

Bu noktada oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya daha değinmek isterim. Tamam, eski kıyafetini giymeyi sürdürmeyi artık istemediğini fark ettin, değiştirmek için cesaretin de var, fakat sana yaşın kadar hizmet etmiş kıyafeti üzerinden nasıl çıkardığın da önemli bir rol oynuyor. Kurtulurcasına mı çıkarıyorsun? Nefretle mi? Öfkeyle ya da hoyratça mı? Çünkü aslında bu şekilde üzerinden çıkarmak da içerisinde biraz korku barındırıyor ve korku barındıran hiçbir şey aslında gerçek ve sürdürülebilir olmuyor. 

Peki nasıl mı yapacağız? Artık eski bulduğun kıyafete bugüne kadar seni sardığı ve üşütmediği için teşekkür ederek başlayarak. Sonrasında ise şefkatle, ihtiyacın olan hızda çıkararak. Acele etmene gerek yok. Eski, yeninin düşmanı değil. Biri olduğu an, diğeri anında yok olmak zorunda değil. Birbirlerinin yerlerine geçmeleri de bir süreç ve bunu el ele, sakince yapabilirler. En sağlıklı dönüşümler ise bu noktadan çıkıyor.

Yeninin eskiye uyumlanarak ilerlemeye ihtiyacı var ki bu zaman alan ve şefkate ihtiyacı olan bir durum. Ne demek istiyorum? Belki bir örnekle ilerlemek, size anlatabilmemde yardımcı olacaktır.

Yukarıda bahsettiğim gibi yemek yemek benim için sadece yemek yemek olmadı hayatımda birçok zaman. Yemekle başka birçok şeyi eşleştirmiş olduğum için zamanında, çoğu zaman gerçek amacından saptı. Ve şimdi bedenimi anlamaya başladıkça ihtiyacı olanı, ihtiyacı olduğu kadar veriyorum, evet, fakat bu her an olamıyor.

Artık çoğunlukla bu farkındalıkla hareket etmeye başladım ama çoook uzun zamandır yemeği başka birçok sebeple eşleştirmiş olduğum için, artık eskimiş olan ve değiştirmeye çalıştığım kıyafetimin uzun yıllar üzerimde kalmasının vermiş olduğu yapışkanlıkla o kadar da kolay çıkmıyor. Mesela evet, yeni kıyafetimi çok sevdim, onu giydiğimde çok mutlu oluyorum ama hiç acelem yok. Kendime zaman tanımayı öğrendim.

Hafta sonu çok yorgunlukla ve hafif can sıkıntısıyla bir baktım ki aç olmadığım halde kendimi çılgın gibi hamburger sipariş edip yerken buldum! Hop! İşte bu benim en iyi bildiğim yol. Ezberden, otomatik hareket edince yine kendimi eski kıyafetimde buldum. Ama bunu hiç sorun etmedim. Aksine hassas ve şefkatli bir şekilde: “Tamam Gamzecim sorun yok. Çok normal şu an bu şekilde hareket etmen. Hiçbir şey bir anda olmuyor. Bırak her şey kendi hızında gerçekleşsin. Başaracaksın, sana inanıyorum! Fark ettiğin ve uyguladığın her an için bravo! Ve şu anda sana sarılıyorum, çünkü seni anlıyorum. Çok haklısın. Yolumuza devam.”

Her ne olursa olsun yolumuza devam edelim, olur mu?
Hayat o zaman çok şefkatli, ışıltılı ve anlamlı.
Çok sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Neden yardım ediyorsun: Sevilmek için mi, içinden geldiği için mi?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale