X

Filipinler’in sakin ve huzurlu doğasında büyük bir macera sunan köşesi: Oslob

Sabahın ilk ışıkları etrafı aydınlatmaya başladığında küçük bir kayığın içindeki 7-8 kişiden çıt çıkmıyor. Sakin denizin üstünde sessiz sessiz süzülüyorsunuz. Kayıkçı heyecanla el kol yapmaya başladığında denizin içinden yaklaşan bir karaltıyı seçmeye başlıyor gözlerin, ama küçük bir şaşkınlık ve bir heyecanla birlikte. Karaltının tam boyutlarının farkına vardığında gözlerine inanamıyorsun, çünkü uzaklardan sessizce yan tarafa gelen, yaklaşık 15 metre uzunluğundaki bir balina köpek balığı. Dünya’nın en büyük köpek balıklarından birkaç tanesi senin küçük kırılgan kayığının etrafında sessiz sessiz dolanırken sen de sakin sakin oturuyorsun. Bu bol kalp çarpıntılı / heyecanlı macera için Oslob’a uğramaya ne dersin? Belki bu balina köpek balıklarının sadece planktonla beslendiğini, yani durup dururken filmlerdeki gibi seni midesine indirmeyeceğini söylersem cevabın “evet”e dönebilir.

Cebu adasındaki Oslob, balina köpek balıklarını bu kadar yakından izleyebileceğin sınırlı sayıdaki yerlerden biri. Balina köpek balıkları bu ailenin en büyükleri oldukları için bu ismi almış, ortalama 15 metrelik boyları ve koyu renklerinin üzerindeki beyaz benekleriyle aslında sevimli mi sevimli dev yaratıklar. Sabah güneşi ışımaya başladığında Oslob kıyılarına kahvaltıya gelen balina köpek balıkları bu sularda yoğun olarak bulunan planktonlarla besleniyorlar. Yani insan etine ilgi duymadıkları için gönül rahatlığıyla suya atlayıp kahvaltılarına eşlik edebilirsin. Yemeklerini yerken genelde suyun yüzeyine çıktıkları için sadece deniz gözlüğü ile onları kolayca izleyebilirsin. Dikkat etmen gereken tek şey, onlara dokunmamak, çünkü dokunduğun noktada balina köpek balığının dış kısmını kaplayan özel sıvı kayboluyor ve bu noktalar bazı zararlı organizmalara karşı savunmasız hale geliyor. Bu zararsız köpek balıklarına rahatça yaklaşabilir ve birlikte yüzebilirsin. Denizin yüzeyinde salınarak izleyenlerin yanı sıra bu arkadaşları dalış tüpleriyle denizin dibinden takip etmek de mümkün.

Güneş artık iyice yükselip etrafa boğucu bir sıcak yaymaya başladığında köpek balığı izleme kayıkları kıyıya dönüyor. Şimdi öğle sıcağından, bu yakıcı sıcaktan kaçmak lazım, bunun için harika bir yer önerebilirim; Tumalog Şelalesi.

Şelaleye gitmek için önce seni dağın yakınlardaki dağın üst kısımlarına çıkarmaları ve tabi ki birkaç saat sonra da gelip almaları için motorcularla anlaşmalısın. Dağın tepesinde seni bıraktıkları harika manzaralı noktadan ağaçların arasına dalıyorsun. Ağaçların arasında alacalı güneşin altında kısa bir yürüyüş ve tırmanıştan sonra suların dinlendirici sesi kulaklarına gelmeye başlıyor. Birkaç dakika içinde ise ağaçların arasına saklanmış olan şelale kendisini gösteriyor. Yüksek bir noktadan akan şelale beyaz kumların üzerindeki turkuaz renkli bir havuza benzeyen küçük göle akıyor. Gölün etrafı ise ne kadar uzun olduğunu seçemediğin ve asla fotoğraf karesine sığdıramadığın dev bambularla çevrili. Şelalenin serin sularına adım attığında başka bir dünyaya ışınlamışsın hissi uyanıyor içinde. Güneşin ışıklarını kesen dev ağaçlar yakıcı sıcağı engellemiş, şelalenin ezgili sesi tüm gürültüyü alıp götürmüş ve suyun serinliği ise seni uyuşturup sakinleştirmiş ve artık özel bir kalkanın içinde başka bir dünyadasın. Yukarıdan dökülen suların gölle buluştuğu nokta ise bu dünyaya meydan okuduğun bir cesaret noktası, hızla üzerine inen sularla inatlaşabilir ve sonrasında yoğun bir masajdan çıkmış gibi bir sakinliğe ulaşabilirsin. Burada geçireceğin iki saat bile sanki bir haftalık inzivadan çıkmış gibi hissetmeni sağlıyor.

Doğa yürüyüşü, şelalenin sularıyla savaş derken nasıl da acıkmış olduğunu fark etmiyorsun ama koşturmaca bitince açlık bir anda bastırıyor. Yemek için Oslob’un minik merkezinde birkaç seçenek bulabilirsin. Güneş batmaya başlayıp hava kararırken yolun her iki yanına barbeküler kurulmaya başlıyor. Kesinlikle denemeni önereceğim bu salaş barbekücülerin masaları dolup dolup taşıyor. Önceden hazırlanmış şişte tavuklar, soslu domuzlar, sosisler gibi çeşitli etler arasından istediğini seçip orada pişmesini izliyorsun. Barbekülerin yanında dilersen pilav ve de kesinlikle ice tea sipariş ediliyor. Çünkü Filipinliler’in ice tea aşkı bambaşka, hangi restorana gitsen tüm masalarda en az dev bir şişe ya da bir sürahi ice tea bulunduğunu göreceksin. Tadına bakmalısın, çünkü alıştığımızdan çok daha farklı bir lezzeti var. Eğer daha farklı bir şeyler denemek istiyorsan “pembiş yumurtalara” bir göz atmalısın. Kırmızı bir sosa bulanıp önceden pişirilmiş soluk pembe renkli yumurtalar tarif bile edemeyeceğim farklılıkta bir tat sunuyorlar. Güzel yemek sonrasında Oslob’da yaşayanların en büyük eğlencesi merkezdeki minicik barlarda buluşup karaoke yapmak. Bu eğlenceye ortak olarak günü keyifle tamamlayabilirsin.

Aklında olsun:

  • Oslob çok küçük bir ye olduğu için merkezdeki konaklama yerleri kısıtlı. İnternetten ya da daha önce Oslob’u ziyaret etmiş kişilerden etraftaki seçenekleri öğrenip daha uygun fiyatlara kalacak yer bulabilirsin. Merkezden biraz uzaklaştığında yeşillikler arasında, bambudan yapılmış kulübelerin olduğu sevimli yerler karşına çıkıyor.

  • Bir Gopro kameranın olmasını en çok istediğin yer muhtemelen burası olacak. Elinde balina köpek balıklarıyla bir anı ya da bambularla çevrili şelaleden bir kare olsun istiyorsan GoPro’nu yanına almayı unutma.
Gökçe Argun: Büyük küçük kaçamaklarla yeni yerler keşfetmekten daha güzel ne olabilir? Daha önce yürünmemiş sokakların, henüz tadılmamış yemeklerin heyecanı yaşanmalı diye çıktığım yollarda kuşlara özenip uçaktan atladığım, uzak bir köyde sessizce oturup iç sesini duymaya çalıştığım ya da okyanusa dalıp köpek balıklarını gözetlediğim anlar deneyimlerimin en vazgeçilmezleri. Bu hikayelerden etkilenip de yola düşenlerden biri neden sen olmayasın?

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale