Biraz duygusallaşacağız..
Hazır mısınız?
Bir önceki yazımda giriş yaptığımız midlife yani orta yaş hayatımızın yaşlanmadan önceki son virajı gibi. Bu son dönemeç de biraz uzasın isteriz ama bakarız ki zaman çok hızlanmıştır. Haftalar, aylar, mevsimler sanki daha bir hızlı geçmeye başlar ve bu hızlanma algısıyla birlikte yaşlandığımızı hissetmeye başlarız.
Yaşlılık neyi çağrıştırır? Evet ölümü..
Orta yaş “ölümlü” olduğumuzu hissetmeye başladığımız dönemdir. Hayatımızın geri kalanının kısaldığını fark ettiğimiz bir dönemdir. Bu farkındalığı her birimiz farklı ama birçoğumuz duygusal olarak çok inişli çıkışlı yaşarız. Yaşlanmanın hissedilmesi bazılarımızı çok hırpalar. Gençlik yıllarının geride bırakmanın duygusallığı, o yılları özlememize sebep olabilir. Birden o “eskileri” çok bir konuşmaya başlarız. Eski arkadaşlarımızı özler ve arar oluruz. Çocukluğumuzda gittiğimiz yazlıklara uğramak isteriz…
Bir yandan “yapmak istediğimiz ama yapamadığımız” bir sürü şeyin olduğunu fark ederiz. Bu da bazılarımızda sıkışmış kalmışlık duygusuna sebep olur. “Bu muydu, bu kadar mıydı, ya ben aslında…ben ama.. keşke…” gibi sorgulamalar kızgınlık, pişmanlık ve isyana dönüşebilir.
Bazı insanların korkuları iyice coşar. Hele ki zaten kaygılı ve endişeli bir insansam bu dönem bunlar çok çok artabilir. Kendi sağlığımızla ilgili kaygılar, yaşlanan anne babalarımızla ilgi korkular, çocuklarımıza bir şeyler olacak endişeleri. Bu duyguların çoğu aslında tam da bize ayet değil, çocukluğumuzdan bu yana bize yüklenmiş ve yapışmış (ama bu da ayrı bir konu ve ayrı bir yerde işlensin).
Özetleyecek olursak aslında orta yaş bir farkındalık anı: “..sanki artık hayatımı kurmak ve düzenlemek ile ilgili çok fazla seçeneğim ve zamanım kalmadığını fark ettim bir an”.
Şimdi biraz kendinize karşı duyarlı olmanızı istiyorum.
Bir türlü kurtulamadığınız, üzerinize yapışmış, sanki her geçen yıl artan ve size iyi gelmeyen duygularınızı yakalayın. Eminim ki hayatınızda bir sürü şeyin çok iyi gitmesine rağmen bu duygular üzerinizde bir kara bulut gibi sizi takip edebiliyor.
Bunun için:
- Hayatınızla ile ilgili bu negatifliğin nereden geldiğini biraz fark etmek işe yarayabilir.
- Genelde bu negatiflik büyüdüğümüz evden geliyor. O ortamda sürekli bir olumsuz atmosfer var ise, kişi içinde açıklayamadığı bir huzursuzluk ve negatiflik duygusuyla yaşıyor sürekli.
- Güvende hissettirecek bir anne / baba figürü yoksa da çocukluğunda üzerine yapışan o güvensiz duygu, hayatında peşini bırakmıyor olabiliyor.
- Anne baba (ya da onu büyütenler, illa anne baba olmayabilir, çocuk bir başkasıyla büyümüş olabilir), çocuğa nasıl davranıyorlarsa, çocuk da kendine öyle davranmayı öğreniyor. Eğer biraz fazla kısıtlandıysa, her şeyine karışıldıysa, biraz korkutulduysa büyürken, o duygular hayat boyu üzerinde kalabiliyor.
Bu çalışmalar sizi biraz acıtabilir. Ancak hayatınızda var olan bir negatiflikten kurtulmak istiyorsanız, bu duyguların nereden geldiğini anlamanız son derece önemli. Tüm bu duygularla baş edecek güce ve olgunluğa sahipsiniz artık. O içinizdeki çocuk kırılmış, üzülmüş, hırpalanmış olabilir. Ama siz artık büyüdünüz, ve o duyguları daha fazla taşımak zorunda değilsiniz.
NOT: Depresif duygular ve baş edemediğiniz düşünceler sizi çok yorarsa lütfen profesyonel destek alın. Zira orta yaş zannedip, burn-out veya depresyonda olabilirsiniz.
Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana www.ilknurustunucar.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Hayat pusulamızı elimize alıp doğru yönü bulduğumuz dönem: Orta yaş
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.