X

Ormanlar ne işe yarar?

Yıllardır gidiyorum; Belgrad Ormanı’na, Aydos Ormanı’na, oraya, buraya… Gittim de belli ki boşa gitmişim. Bilememişim neden gitmem gerektiğini, gidip de ne yapmam gerektiğini. Bakalım siz biliyor musunuz?

Ne işe yarar sahi ormanlar?
a) Temiz hava almamızı sağlar,
b) Gözümüzün, gönlümüzün açılmasını sağlar,
c) Spor yapmamızı sağlar,
d) Ve her türlü fazlalıktan arınmamızı sağlar.

Mesela evdeki fazlalıklardan; yani çöplerden, yani tuvaletteki kuburdan, mutfaktaki fayans, hatta ve hatta salondaki alçıpandan… Evet, evet yanlış okumadınız. Orman buna yarar işte: Çöp dökmeye, kirletmeye, pisletmeye yarar. O kadar kanıksamıştır ki bunu herkes, senin koşuyor olmana şaşırırlar. ‘Ne işi var çöplükte, burası koşu yeri mi?’ diye düşünürler ve dahi bir de sorarlar “N’apıyosun sen burada?” diye. “Koşuyorum” dersin. “Allah Allah” derler.

Evet aynen öyle derler. Şaşırırsın, dumur olursun ama hep başka bir şey daha çıkar karşına seni şaşırtacak, nefesini kesip gözlerini yuvalarından oynatacak. Mesela bakınız, Pazar günü Aydos Ormanı’nın daha önce koşmadığım yerlerini keşfetmeye çalışırken gördüklerim beni benden aldı.

İnanamadım, şaşa kaldım, afalladım. Nasıl yani, kendi tuvaletlerini daha güzelleştirecekler diye ormanın içine mi ediyor bu insanlar? Kapıda kesilen giriş ücretleri bu yüzden mi, orman çöplük haline gelsin diye mi? Belediyeler almıyor mu bu molozları, taşları, toprakları da adamlar üşenmiyorlar, taşıyorlar, döküyorlar, pisletiyorlar…

Kamyonet tutup molozları taşımak daha pahalı tabii. Orman dediğin ne ki? Koskoca alan. Yığ gitsin, yok et bitsin. Sen de çöp dökene izin ver, spor yapmaya geleni cezalandır adeta. Belgrad Ormanı’na giriş hafta içi de 12 TL oldu yakın zaman önce. Kısa zamanda hafta sonu girişleri de artar herhalde. Bakalım ne olacak?

Bir şeyler yapmak lazım; ses çıkarmak, karşı çıkmak, yılmadan, usanmadan konuşmak, karşı koymak lazım. Eğer bizler sahiplenmezsek, görünen o ki bir kaç seneye kadar yeşil alan kalmayacak elimizde. Koca koca apartmanlara bakar, beşinci ya da altıncı köprülerde kuyruklara takılır hale geleceğiz.

Lütfen hepimiz tutalım şu işin ucundan, gördüklerimizin fotoğraflarını çekelim, yetkililere bildirelim, yakaladıklarımızı uyaralım, faydalı işlere bulaşalım. Belgrad Ormanı’ndaki Çöp Toplama Etkinliği’ne katılmaya ne dersiniz mesela? Böyle bu işler; birileri bozacak, biz yapacağız.

Nefes alabilmek, gönlümüzce yaşayabilmek, dilediğimizce hareket edebilmek için şikayet etmeyecek, yeniden ve yeniden öğretmeye gönüllü olacağız.

Bozmayalım moralimizi, yol göstermeye devam…

Kalın sağlıcakla…

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg
İlgili Makale