X

Onlar da kendilerini sevebilsinler diye çocuklarınızı oldukları gibi sevin

Anneler Günü dolayısıyla bir çok anne fotoğrafı ve bir sürü videonun yanında, ciğerimi ezen reklamlar izledim. Vicdan azabı… Suçluluk… Geç kalmışlık, korku, sevgi hepsi bir arada aktı durdu tüm sosyal medyada. Sonra Evrencan Gündüz’ün videosu geldi karşıma, annesi “Çocuklarınızı çok sevin” dedi…

Orada takılı kaldım.

Büyük bir ormanın içinde yürüyordum. Hayatımda hiç o kadar yeşil tonunu bir arada görmemiştim. Mis gibi toprak kokusu içinde ağır ağır düşüyordu adımlarım yere, yumuşak…

Her şeye daha bir dikkatli bakıyordu gözlerim, her duyum olduğundan çok daha hassastı.

Tüm kokuları birbirinden ayırabiliyor, yeşilin her tonunu gözlemliyor, bedenime yaklaşan her bir dalın, farklı dokunuşlarını hissedebiliyordum.

Yaşamın oluk oluk içime aktığı anlardan biri…

Biraz ilerledikten sonra ormanda, minik, minicik yapraklar gördüm bir ağacın filizinde. O kadar tatlılardı ki, üzerinde turuncu damarları ile. Gözlerim yaşardı güzelliğine.

Parmağımı uzattım narince dokundum yaprağın tenine, hafifçe boynunu eğdi, sanki minik bir bebeğin uykudaki boynu gibi dirençsiz ve saf…

Ah ne güzelsin, ne miniciksin.

Bu koca gövdeli ağacın biricik bebeğisin.

Kırılgan, savunmasız, taptaze ve masum…

Her şeyin küçüğü ne de çok seviliyor.

İçim genişledi duyduğum sevgiden,

Dibine oturdum ağacın ve sırtımı yasladım kaba kabuklu gövdesine.

Avucumun içine aldım çenemi ve dirseğimi bacağıma yaslayıp kapattım gözlerimi.

Küçük bir ses duydum çok içerilerde, bedenimin en derinlerinden cılızca yükselen.

Dinle…

Dinliyorum dedim.

“Ellerinle dinle” dedi

Avucumun içindeki yüzüm yavaş yavaş gevşedi ve sakinleşti. Tüm yüz kaslarım kendini bıraktı.

Sanki yavaş yavaş kafatasım, tüm boynum şekil değiştiriyordu.

Bir zaman sonra avucumdan taşan kafam, minicik bir bebek kafası olmuş, tüm kemiklerim ince birer kıkırdak, yanaklarım dolgunlaşmış ve yumuşamış, avucumun ortasına sığıvermişti.

Küçük uykulu mis gibi kokan, ipeksi teniyle bir bebek kafası…

“Sen de küçücüktün bir zamanlar, sevilmemen imkansız” dedi cılız ses.

Gözlerimden dirençsiz bir yaş süzüldü…

Ben de bebektim bir zamanlar, minicik ve masum.

Dünyaya gelir gelmez bir kadının kucağına verildim, daha o gün aldığım kokusunu ölene kadar hafızamda taşıyacağım bir kadının. Hayata gözlerimi açar açmaz mis kokulu, kocaman gözlü bir kadına aşık oldum. O kucakta ağladım, o kucakta güldüm. O kucakta büyüdüm, yeşerdim, boy attım, serpildim ben. Aynı, kaba kabuklu gövdede yeşeren minik filiz gibi. Ve aynı insanoğlu gibi toprağın üzerinde yaşayan, yeşeren ve çoğalan. Doğduğumuz ve öldüğümüz yer, yediğimiz içtiğimiz ve gömüldüğümüz yer, ondan çıkıp ona döndüğümüz. Yeryüzünün, toprak ananın çocuklarıyız, yargılanmayan, cezalandırılmayan, ne yaparsak yapalım beslenip büyütülen, sevilen ve her zaman kucaklanan. Katil de olsan, tecavüzcü de, inanan da olsan, kafir de, iyi de olsan, kötü de… Toprak zamanı geldiğinde yine herkesi aldığı gibi koynuna alıverir seni de.

Ayırır mı hiç diğerinden, gömüleni dışarı attığını gören olmuş mu şu yeryüzünde…

Her yaprak düştüğünde, her bir hayvan öldüğünde, her bir insan göçtüğünde o huzurlu kapısını açar toprak, kalbinin tam ortasını. Orada sana ağıt yakar belki içi, ama diğer tarafta tohumları filizlendirir, yaşamı devam ettirir coşkuyla. İkisini aynı anda, aynı gövdede taşır, hem nezaketle hem de büyük bir kudretle. Her şeyi aynı anda kucaklar, hem kutlar hem yanar. Bunca hoşgörünün içinde, bir bizler affedemeyiz, sevemeyiz kendimizi. Hiçbir neden yokken, olmaktan başka olacağımız şey yokken…

Annelerimiz, babalarımız da bebekti, mis kokulu minik parmaklı, kendi annelerinin kucaklarında serpilen… Ve onların anneleri de ve onların da anneleri… Ta ki Havva’ya kadar söylenen.

Ve belki Havva da… Toprağın minik elli bebeğiydi.

Hiçbirimiz ama hiçbirimiz mükemmel olamadık; annelerimiz ve babalarımız gibi, onların istedikleri kadar iyi, onları kurtaracak kadar güçlü. Ve bu yüzden çok kızdık kendimize, günden güne evrildi bu kızgınlık ve buna sebep olana kızdık. Bizi yaşama misafir edenlerin bizzat kendisine, bazen tanrıya… Onların eksikliklerini aradık kendimize olan kızgınlığın sakinleşmesi için, bulduğumuz her sebeple onları suçlamakta hak gördük kendimizde. Büyüttük de büyüttük içimizdekini.

Bazılarımız kendi çocuklarıyla affettiler ebeveynlerini, bazılarımız yaşama duyduğu aşkla, bazılarımız hala yanan bir kor gibi taşıyor içinde.

Çocuk ne ister?

Sev ister…

Sevgiyi alamadığını hissettiğinde, isyana boğulur benliği. Güçsüzleşir, yetersizleşir, korkaklaşır, yalnızlaşır, kabuğu kalınlaşır.

Çocuğunuzu çok sevin, doğurmadıklarınızı da. Her gün kucakladığınız, bir zamanlar çocuk olanı da çok sevin. Öyle çok sevin ki;

Hata yapın önünde ve taşıyın hatanızı onurlu bir insan gibi,

Üzüntünüzden kendinizi paralayın ve iki dakika sonra kahkahalara gömülün, gösterin sürekli değişen ruh dansınızı,

Öyle çok sevin ki, korkularınızı kendinize saklayın,

Öyle çok sevin ki, onun hayatını kendi hayatınızdan ayırın,

Öyle çok sevin ki, ne olursa olsun orada durun, doğruda da yanlışta da,

Mükemmellik beklentisizliğinizden, eksikliklerinizle bütün olan halinizden gelsin.

Tüm zayıflığınızı gösterin ki, düştüğünde yetersiz görmesin kendisini.

Çocuklar anne babalarını koşulsuz sever, onların ilk tanrıları yaşamı hediye edenlerdir.

Çocuklarınızı, oldukları halleriyle, değiştirmeden, düzeltmeden, yargılamadan, övgülerle abartmadan, naifçe, dümdüz çok sevin ki, onlar da kendilerini sevebilsinler aynen sizin onları sevdiğiniz gibi. Ve başkalarını da aynen bu naiflikle kucaklayabilsinler.

Hepimiz birbirimizin, küçükten büyüğe anneleri, babalarıyız ve elbette kendimizin de.

Hepimizin her anı kutlu olsun,

Birbirimizi toprak gibi saracağımız, yeşerteceğimiz günler olsun.

 

İlginizi çekebilir: Maskeleri bir kenara kaldır: Gerçekte kimsin sen?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale