Çatışma, hem kişinin kendi içinde yaşayabileceği hem de diğer bir kişi ya da grupla arasında meydana gelebilecek bir durumdur. Bu durum aslında ihtiyaçlar, güdüler ya da isteklerin uyuşmaması olarak da açıklanmaktadır. Çatışma bir anlamda da, kişinin kendisini ve diğerlerini tanıması, anlaması ve dahası keşfetmesi için bir fırsattır.
Önemli olan çatışmalar değil çatışmalara olan yaklaşım şeklidir. Çatışmalara olan yaklaşımlarınız çatışmayı sağlıklı çözüp çözemeyeceğinizi göstermektedir. Çatışmaları olumlu bir şekilde çözebilen kişiler, sorumluluk alırlar ve başkalarının gereksinimlerine saygı duyarak kendi yaşamlarını kontrol etme gücü kazanırlar. Dolayısıyla çatışmaları yapıcı ya da yıkıcı sonuçlandırmak sizin elinizdedir.
Bunu belirleyen çeşitli çatışma çözme davranış biçimleri vardır. Bunlardan ilki bütünleştirmedir. Bütünleştirmede esas olan gerçek sorunu bulmak ve onunla yüzleşmektir. Bu davranış biçimi aynı zamanda kişinin kendi hatalarını görmesini de sağlamaktadır. Kazan kazan durumu bu strateji için söylenebilmektedir. İkinci davranış biçimi olan hükmetme stratejisinde ise, kişinin amaçları ilişkisinden daha ön plandadır. İş birliği yoktur, sonuç diğer kişinin zararına da olsa kişi kendi çıkarlarında ısrar eder. Bu davranış biçiminde kazan-kaybet çabası söz konusudur. Çatışma durumunda kişi için ilişkiler amaçlarından daha önemliyse bu yönteme başvurur.
Bir diğer strateji olan uyma stratejisinde önemli olan başkaları tarafından ilgi görmek, sevilmek ve kabul edilmektir. Kişi kendi amaçlarından vazgeçer sadece karşı tarafın isteklerini doyurmak için davranış gösterir. Kendine güveni olmayan kişilerin gösterdikleri davranış biçimi ise kaçınma stratejisidir. Kişi çatışmayı görmezden gelir, düşüncesini ifade edemez veya önem vermez. Burada kişi yüz yüze gelmektense geri çekilmeyi tercih eder.
Çatışma durumlarında iş birliği ve çözüm
Tüm bu stratejilerin yanı sıra bir de süreçten bahsetmek yerinde olacaktır. Çatışma çözmek için en etkin ve uygun ortamın hazır hale getirilmesi, algıların ortaya konulması yani kişilerin sorunu nasıl anladıklarının ifade edilmesi, kişilerin kendi ve diğer kişilerin istekleri, düşünceleri, amaçları ve korkularına duyarlı olması, ilişkiyi olumlu bir şekilde destekleyeceğinden olumlu enerjinin taraflar arasında yansıtılması, şu ana odaklanarak gelecekle ilgili çözüm arayışı içinde olunması ve mesajların kişiliğe değil davranışa yönelik iletilmesi, tarafların karşılıklı çıkarlarını gözeterek uygun seçenekler üzerine odaklanılması ve son olarak da seçeneklerin uygulanabilir olması ile anlaşma yollarının geliştirilmesidir. Tabii burada en önemli şey oluşacak duygu yükünü çatışmanın akışına göre yönlendirmektir. Çünkü temelde yaşanan kişiler arası sorunlar kişide duygusal olarak rahatsızlık yaratabilmektedir. Bu nedenle kişinin öncelikle yaşadığı duyguların farkında ve karşı tarafın duygusuna duyarlı olması gerekir. Çatışma durumlarında tarafların birbirlerinin duygularını anlamaları, iş birliğini ve çözüm arayışını arttırır. Dolayısıyla kişinin kötü etkilendiği duyguları da mutluluk ve huzur gibi duygulara geçiş yapar.
İlginizi çekebilir: İlişkinizin durumu kök ailenizde yaşadıklarınızda saklıdır