X

Önceliklerinizi önceliklendirme zamanı: Tabağında kendine kadar yerin var mı?

Vaktimizi en fazla neye ayırdığımız, hayatımızdaki önceliklerimizi gösterir. Bu da demek oluyor ki, önceliğiniz olduğunu düşündüğünüz şeyler aslında gerçekten önceliğiniz olmayabilir. “Hayatınızdaki öncelikleriniz nelerdir?” dediğimde örneğin yapılan sıralama “sağlığım, ailem, kariyerim” olsun. Bunu diyen kişi eğer geç saatlere kadar ofiste çalışıyor, ailesine çok az vakit ayırabiliyor, öğünlerini geçiştirerek besleniyor ve uykusunu yeterince alamıyorsa; önceliği gerçekten sağlık, aile, kariyer sıralamasındaki gibidir, diyebilir miyiz?

Ben kurumsal ve start-up firmalarda geçen çalışma hayatım boyunca “işi” her zaman önceliklendirmiş biriydim. İstemeden de olsa söz konusu iş olduğunda kendimi çok rahat arka plana atabiliyordum. Her işe koşmaya, her yere yetişmeye çalışıyor, ancak kendimi ihmal ediyordum. Dışarıya karşı çok sorumluluk sahibiydim de sanki nazım kendime geçiyordu. Böyle yaparak kendi kendim için “başarılı” olamıyordum oysa. Kendimle ilgili hiçbir hedefim istediğim gibi ilerlemiyordu. Sorgulamalarım, yoğunluğu gitgide artan mutsuzluğumla başlamıştı. Geriye dönüp baktığımda yaptığımın ne kadar sağlıksız olduğunu görebiliyorum. Ancak o zamanlarda bunu görebilmem için bu sağlıksız çalışma tarzının fiziksel bir rahatsızlık olarak kendini göstermesi gerekti.

Son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız bir söylem “kendini sev.” Çoğu insan için eminim bir anlam ifade etmiyordur. Ne demek ki kendimi sevmek? Kendi kendimi nasıl sevebilirim? Antin kuntin şeyler. Kendini sevmek, kendine değer vermek ve kendini önceliklendirmekle mümkündür.

Kendine değer veren bir insan, işte benim yukarıda anlattığımı yapmaz mesela; çünkü, işin kendi mutluluğundan, sağlığından, hedeflerinden önemli olmadığını bilir. Kendi hayatında ulaşmak istediği hedeflerine yönelik çalışır ve kendi hedeflerini ertelemez. İş, onun kendi kişisel hedeflerine ulaşması için bir araç olmalıdır; başkalarının hedefleri için kendini “feda” etmesi gereken bir amaç değil. Kendini önceliklendiren insan, önce fiziksel, sosyal, duygusal ve psikolojik olarak iyilik halinde olmaya gayret eder. İhtiyaçlarının farkında olur ve her şeyden önce kendi ihtiyaçlarına vakit ayırır. Kendini sevmek, kendine iyi bakmayı gerektirir.

Hayatımda benim için en aydınlatıcı önermelerden biri şu oldu: Bir şeyi yapabiliyor olman, onu yapman gerektiği anlamına gelmiyor. Hepimiz çok şükür beyni olan, aklı çalışan varlıklarız. Ama bazen yeterince çalışmıyor demek ki. Kapasitemizi bir tabak gibi düşünürsek, ikinci seferi yapmamak için açık büfeden her şeyi aynı tabağa doldurur gibi kendimize çokça yükleniyoruz. Sınır belirlemek, hayır diyebilmek hiç kolay değil, evet, ancak mantıklı bir şekilde düşünüp bütün bunları yaparken kendimi önceliklendiriyor muyum diye bir bakmak gerek.

Tabağıma eklenen yeni iş, gerçekten yapılması gerekli bir iş mi? Gerçekten çok mu acil? Bu acil işe ayırdığım vakitte yapamadığım diğer işlerimi ertelemem mümkün mü? Her zaman acil işler gelecek, her zaman tüm işlerin yapılması beklenecek. Belki zorladığınızda hepsi bir arada yapılabilir de, ancak bunun bir bedeli var. Uzun süre yüksek kapasiteyle çalışan insan zihni ve bedeni bir şekilde hata veriyor. Kişi ancak kendi isterse buna dur diyebilir. Tekrar hatırlatmak isterim; bir şeyi yapabiliyor olman, onu yapman gerektiği anlamına gelmiyor.

Bazen hayatta gerçekten önemli olan şeylerin değerinin anlaşılabilmesi için acı çekmek gerekebiliyor. Tabii ki dileğim kimse kendi değerini anlamak için psikolojik olarak zor ve acılı yollardan geçmesin. Bu yüzden başkalarının tecrübelerinden ders çıkartmak en iyi öğrenme yöntemlerinden biridir. Kendinizi dinlemek de size inanılmaz içgörüler sağlar.

İçimizdeki bilge taraf neyin ne olduğunu aslında çok iyi biliyor. Çoğu zaman onu dinlemeyi tercih etmiyoruz. Etraftaki uyaranlar veya kaygılı düşüncelerimiz yüzünden kendi sezgilerimize kulak veremiyoruz. Bunun değerini sanki artık daha iyi anlayabiliyorum. Eskiden olsa hemen ona da başvurayım, bunu da yapayım diyeceğim herhangi bir şeye atlamadan önce; durup düşünmek için kendime izin veriyorum. Şu an hayatıma bunu almak istiyor muyum? Ona gereken vakti ayırabilecek, o emeği verebilecek miyim? Tabağım bana yetecek kadar dolu mu, yoksa daha fazlasına ihtiyacım var mı? Zaten bunları düşündüğüm anda “hayır” diyorum, “o biraz bekleyebilir.” Koşmak istemediğimi biliyorum.

Önceliklerinizi düşündüğünüzde vaktinizi en çok neye ayırdığınıza dikkat edin. Bu müthiş bir göstergedir. Öncelikleriniz arasına kendinizi almak, kendinize vakit ayırmak ve kendinizi dinlemek hayatınıza katabileceğiniz en en önemli artılardandır. Her şeyden önce, önemli olan sizsiniz.

Sağlıklı günler dileğiyle…

www.dorecoaching.com

İlginizi çekebilir: İçinizdeki sesleri duyabiliyor musunuz: İçinizdeki ebeveyn, yetişkin ve çocuğu mutlu etme yolları

Beyza Turan: Profesyonel olarak yaşam koçu, amatör olarak yazarım. “Bu hayatı nasıl daha iyi yaşarım?” sorusuna kafayı takmış biri olarak öğrendiklerimi paylaşmayı çok önemsiyorum. İlgi alanlarım arasında olan duygu, davranış, bilinçaltı, motivasyon ve ilişkiler konularında okumayı, konuşmayı ve yazmayı çok severim. Geçmişimden kısaca bahsetmem gerekirse; Koç Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okudum ve Uluslararası İşletme yüksek linans programını tamamladım. İş hayatımda Google, Facebook (Londra) ve Adphorus şirketlerinde çalıştım. Daha sonra kendi kişisel gelişimimi de önceliklendirerek, profesyonel koçluk eğitimimi tamamladım ve Dore Coaching’i kurarak danışanlarıma destek vermeye başladım. Dilerseniz bir selam vermek veya sorularınızı iletmek için bana @dorecoaching Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale