X

Omuzlarınızda koca bir yük mü var: Toplumun baskılarını sırtlanmayı bırakıp özgürleşmek

İnsan doğduğu andan itibaren toplumla iç içe olan bir varlıktır. Bizden beklenen doğup büyüdüğümüz topluma ayak uydurmamızdır. Hayatımızı şekillendiren ve baskılayan içinde yaşadığımız çevredir. Öyle ki bize neyi, nasıl yapmamız gerektiğini söyler. Toplum yazılı olmayan kurallara sahiptir ve biz toplumun koyduğu bu kurallardan hiçbir şekilde kaçamayız. Tamamıyla bu normlara teslim oluruz ve bizi yönlendirmelerine izin veririz. Toplum içerisindeki bireysel/grupsal farklılıklar ve uyuşmazlıklar toplum tarafından kolayca kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun sebebi insanları tek kalıba sokan, onlar için en iyisinin ne olduğunu belirleyen ve bir şekilde onları etkisi altına almış olan bu toplumsal baskılardır.

Hayatımızı çevreleyen çeşitli baskılar vardır. Bunun ilki ailemizin üzerimizde kurduğu baskıdır. Ebeveynlerin çocuklarının fikirlerini önemsemedikleri ve “Her şeyi ben bilirim” kafasıyla yaptıkları baskıdır. Ailede “el âlem ne der?” zihniyeti ön plandadır. Öğrenme merakıyla arkeoloji okumak isteyen bir bireyi ailesi engeller ve bilmem kimin oğlu/kızı tıp okuyor diyerek sanki herkes doktor olmak zorundaymış gibi davranırlar.

Daha küçük yaşta “Bu çocuk okur” veya “Bu çocuk okumaz, bir baltaya sap olmaz” laflarıyla yüzleşiriz. İlk doğduğumuz andan itibaren kadına ve erkeğe biçilen rollerle karşılaşırız. Kız çocukları bebeklerle oynarken çocuk doğurmayı, evcilik oyunlarında evlenmeyi içselleştirir. Aynı şekilde erkek çocukları silah veya tabancalarla oynarken savaşmayı-askere gitmeyi, “kız kardeşini koruman gerekir” olgusuyla namus bekçiliğini içselleştirir. Henüz bebekken kız çocuklarına pembe kıyafetler giydirilirken, erkek çocuklarına mavi kıyafetler giydirilmesi, kız çocuğu doğduğunda sevinilmezken, erkek çocuğunun ailenin devamı olarak görülerek sevinilmesi gibi olgular, doğduğumuz andan itibaren kadın-erkek ayrımına nasıl maruz kaldığımızı gösterir.

Aileler koruma içgüdüsüyle çocukları için en doğru ve de en güzel yolu çizdiklerine inanırlar. Bu baskılara başkaldırdığımızda en çok karşılaştığımız “Her şey senin iyiliğin için, anne-baba olduğunda anlarsın” lafıdır. Aile baskısına maruz kalan çocuğun kendi fikri yoktur ve kendi başına karar vermekten korkar. Bu nedenle çocuk kendi kimliğini ve yetilerini kullanamaz ve ailesinin yönettiği pozisyonda ilerler. Bu bağlamda yetenekleri hiçe sayılan çocuk ailesinin yansıması haline gelir.

Bu baskılara maruz kalan kişi bir meslek kazanmak amacından ziyade, aile baskısından kurtulmak ve özgürlüğe kavuşmak arzusuyla üniversiteye gider. Üniversiteyi kendi kararı veya aile dayatmaları sonucu kazanan kişi “Sen ne okuyordun, oradan mezun olunca ne olacaksın?” baskılarına maruz kalır. Okul henüz bitmeden akrabalar, aile dostları, konu komşu çoktan senin için iş aramaya, birilerini araya sokmaya başlamışlardır.

Sonrasında devam eden evlilik baskılarıdır. Her şeyin belirli bir yaşı ve sırası vardır. Özellikle kadınsan yaşın gelmiştir ve artık evlenmelisindir. Evlenmeyi hiç düşünmeyen kişi kendini bir anda bu durumun içinde bulur. Evlendikten sonra ise çocuk beklenir. Eğer hala daha çocuğun yoksa mutlaka evliliğinle ilgili bir sorunun vardır. Belirlenen bu sıraya uymamak ve bu kavramların dışında kalmak dışlanmayı ve yargılamayı getirir. Bu baskıların sonucunda yanlış meslek tercihi, toplumdan farklı olan kişinin dışlanması ve genç yaşta yapılan evlilikler ortaya çıkar. Başkalarının dayatmaları sonucu istediğimiz hayatı yaşayamaz hale geliriz.

İlginç olanı şudur ki her ne kadar bu baskılara isyan edip kabullenmesek bile, hayatımızı çevreleyen bu baskılar ister istemez bizi çemberine alır ve kendi yolumuzu çizemez hale geliriz. Neden kendi hayatımızı yaşarken başkalarını düşünmek zorundayız? Birbirinden alakasız insanlar için mi yaşıyoruz? Neden kendi kararlarımızı kendimiz almak yerine, toplum kalıbına uymaya çalışıyoruz?

Kendimiz olmayı unutuyoruz ve bu baskılara kapılıp gidiyoruz. Toplumun amacı, toplumdaki tüm farklılıklara rağmen bütünlüğü korumak ve devamı sağlamak olmalıdır. Bütün bu baskılardan sıyrılmalı, bir şekilde bu baskılara karşı koyabilen bireyler olmalıyız. Hayatımızı sarmalayan baskıların olmadığı, hoşgörülü bir toplum olma dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Zamanınızı kaybetmeyin: Hayatın hep “bir daha bunu yapmayacağım”lar ile geçmesi

Şule Yıldırım: Ortaokulda diğer okullarla yapılan kompozisyon yarışmasında ödül aldığımdan beri yazmanın büyüsünü içimde hissediyorum. İnsan/topluma olan ilgim sayesinde Sosyoloji bölümünden mezun olmam yaşama dair inanılmaz farklılıklara, alışılmışın ötesine geçmeme, olay ve olgulara en tepeden bakmamı sağladı. Hissettiğim, gördüğüm, aklıma esen ne varsa yazmam beni Uplifers ile buluşturdu.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale