Zihnim hiç susmuyor. Aynı şeyleri tekrar tekrar düşünüyorum.
Yaklaşan önemli bir olay varsa bunu o kadar çok düşünüyorum ki sonunda uyuyamıyor, sinirli ve mutsuz oluyorum.
Canımı sıkan bir olayı bir kere düşünmeye başlayınca duramıyorum.
Bu kadar çok düşünmek beni çaresiz ve yalnız hissettiriyor.
Hiç bir şeyi değiştiremediğim için kendime çok kızıyorum.
Başkalarının hayatı gayet iyi ama ben bir türlü mutlu olamıyorum.
Keşke zamanı geri çevirsem ve her şeyi düzeltebilsem.
Olumsuz düşüncelerin zihinde tekrar tekrar dönüp durması. Buna psikolojide ruminasyon deniyor. Bu tür tekrarlayan düşünceler depresyon, sosyal anksiyete, takıntılar, uyku bozuklukları ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkili. Kendiniz, kaygılarınız ve yaşantılarınız hakkında tekrarlayıcı ve süreğen düşüncelere sahip olmak bütün insanlarda görülen zihinsel bir süreç. Tek bir konu ya da düşünce ile sürekli meşguliyet durumu olarak tariflenen bu kavram, özellikle anksiyete ve duygudurum bozuklukları olmak üzere birçok ruhsal sorunun gelişiminde rol alan önemli bir bilişsel süreç olarak değerlendiriliyor. Bu tür düşünceler kontrol edilemiyor, geri dönüşlü ve tekrarlayıcı oluyorlar. Olumsuz anıların daha sık hatırlanmasına, çaresizlik hissi oluşturarak olumsuz düşünce biçiminin devam etmesine, kişinin sorunlarına etkili çözümler üretmesini azaltmasına neden olarak depresyona yatkınlık oluşturuyor.
Tekrarlayan bu düşünceler, varolan sorunu daha kötümser bir tonda değerlendirmeye, sorunun sizinle ilişkili yönlerini yorumlarken kendinize karşı daha eleştirel ve suçlayıcı bir biçimde tutum almanıza yol açıyor. Böylelikle sorunun çözümü konusunda daha karamsar, sorunla başa çıkma konusunda kendinize güvensiz ve çözüme yönelik harekete geçme açısından isteksiz bir hale geliyorsunuz. Bilişsel yaklaşıma göre tüm ruhsal sorunların temelindeki ortak işleyiş, kişinin ruhsal durumunu ve davranışlarını etkileyen çarpıtılmış veya işlevsel olmayan düşünceler. Kısacası insanların duygu ve davranışları olayları nasıl yorumladıklarına bağlı olarak değişiyor. Buna göre kişiler sadece içinde bulundukları durumdan veya geçmişlerinden etkilenmiyorlar; insanlar için asıl önemli olan, durumlar hakkındaki şu andaki düşünceleri.
Kronik bir biçimde tekrarlayan bu düşünce alışkanlığına sahip olmak, kişilerarası ilişkilerde de sorunlara yol açıyor. Örneğin ruminasyona eğilimli olmak anlaşmazlık yaşadığınız kişileri affetmenizi zorlaştırıyor ve öç alma eğilimini artırıyor. Ya da tam aksine başkalarının iyi olması için abartılı bir sorumluluk hissi, aşırı fedakarlık, bağımlılık ve muhtaçlık hissi içinde olmanıza yol açıyor. Sürekli geçmişi analiz etmek ve gelecek hakkında detaylı planlar yapmak ruminasyonla sonuçlanıyor. Ruminasyonun gelişimsel zemini hakkında çok az çalışma olmakla birlikte, aile tutumunun çocuk için tepki modeli olabileceği düşünülüyor; anneleri depresyonda olan ve olmayan 5-7 yaşındaki çocuklarla yapılan bir çalışmada, anneleri depresyonda olan çocukların daha edilgen olduğu, engellenme ya da başarısızlık durumunda daha fazla çaresizlik sergiledikleri görülmüş. Teorisyenlere göre bir sorunla karşılaştıklarında çocukların baş etmelerine izin vermeyen, soruna ilişkin başka bir yaklaşım metodu öğretmeyen, müdahaleci ve yargılayıcı anne tutumları bu sonuçları ortaya çıkarıyor.
Olumsuz düşünme döngüsüne sahip ve tekrarlayıcı depresyonu olan kişilerle yapılan bir çalışmada ise katılımcıların şöyle ortak bir ifadesi olduğu tespit edilmiş: “Geçmişle alakalı ruminasyonlar gelecekte olması muhtemel hatalarımı ve başarısızlıklarımı engellemede yardımcı olur.” Bu çalışma bize neden ruminasyon yapıldığına ilişkin bir fikir de veriyor. Ruminasyon bir yerde kişiye kontrol hissi sağladığı için işlevsel hale geliyor. Haliyle hayatınızda işlevi olan bir şeyi bırakmak da zorlaşıyor. Yetersizlik duygusu ile kendine güvenin ve benlik algısının azalması da ruminasyon sebebi. Kişinin kendisi, diğerleri ve dünya hakkındaki olumsuz düşüncelerinin artması da ruminasyonu başlatıyor.
British Psychotherapy Foundation
Psikolojik danışmanlık size nasıl yardımcı olur?
Amerikan Psikolojik Danışma Derneği (American Counseling Association) tarafından 1997’de kabul edilen profesyonel psikolojik danışmanlık tanımı şöyledir:
“Ruh sağlığı, psikoloji ve gelişim ilkelerinin bilişsel, duyuşsal, davranışsal ve etkileşimsel müdahale stratejileri aracılığıyla, bireyin iyi oluşu, kişisel ve meslek gelişimi ile patoloji konularını ele alacak şekilde uygulaması.”
Hasan Tan, Psikolojik Yardım İlişkileri adlı kitabında psikolojik danışmanlık için şunu söylüyor:
“Psikolojik danışmanlık, meslek elemanı olan psikolojik danışmanın yaptığı bir yardımdır. Bu yardım, psikolojik yöntem ve teknikler yoluyla gerçekleşir.”
Psikolojik danışma ve terapi yetkinliği ile ilgili olarak da Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği şu açıklamayı yapıyor:
“Bilindiği üzere psikolojik danışma ve terapi hizmetini verme yetkinliğini lisans eğitiminde yalnızca Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) bölümü sağlamaktadır. Mevzuat açısından psikolojik danışman meslek tanımının ve kapsamının belirlenmiş olmasının yanında akademik açıdan da Türkiye Yeterlilikler Çerçevesince yeterlilikleri belirlenmiştir. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk PDR Der) olarak psikoterapist yetkinlikleri arasında lisans eğitiminin ve diplomanın öneminin farkındayız. Ancak unutulmaması gerekir ki diploma dışında psikolojik danışma yapmak için kurs, sertifika, tezli-tezsiz yüksek lisans vb. faaliyetler psikolojik danışma/psikoterapi yetkinliği kazandıramaz… Yukarıdaki yasal dayanaklar, Psikolojik danışma ve rehberlik lisans programı ders içeriği Yüksek öğretim Kurulu Kararları ve Akademik programı ve literatür. Psikolojik danışma ve rehberlik lisans programı mezunlarının Adalet bakanlığı pedagog kadrosu, Milli Eğitim Bakanlığı 31213 sayılı Rehberlik ve psikolojik Danışma ve rehberlik Yönetmeliği hizmet içeriği, Sağlık bakanlığı ilgili hizmet tanımları, Türk silahlı kuvvetler kapsamında görev tanımlarına bakıldığında Sağlık alanında ruh sağlığı hizmeti verme yetkinliği ile mezun olan ve kamu özel sektörde Ruh sağlığı alanında görev yaptığı yasal hukuki ve bilimsel olarak açık olarak görülmektedir.”
Her ne kadar psikolojik danışmanlık sağlık alanında bir ruh sağlığı uzmanlığı olsa da, günlük yaşamda karşılaştığınız durumlarla ilgili uyum sorunlarıyla baş etmenize yardım eden bir süreçtir. Bu sebeple psikolojik danışma alan bireyler “hasta” olarak değil “danışan” olarak nitelendirilir. Yani psikolojik danışma süreci “normal” bireylerin günlük yaşamdaki sorunlarıyla ilgileniyor. Yaşamınızda meydana gelen değişimlerle baş edemeyip uyum sağlayamadığınızda yardım almanız doğal bir durum. Bu bilgilerin ışığında psikolojik danışmanlığın size şu şekilde fayda sağlayacağını söyleyebilirim:
Getirdiğiniz sorun, olumsuz inançlarınız, zihninizde tekrarlayan düşünceler (ruminasyon), gerçekçi olmayan benlik algınız ile bu süreçten beklentileriniz, ihtiyaçlarınız, hayatınızda yolunda gitmeyen şeyler ve hayatınızda daha iyi hale getirmek istediğiniz şeyler tespit edilir. Hedefleriniz belirlenir ve hedeflerinize uygun yöntem ve teknikler kullanılarak zihninizi ve hayatınızı bu doğrultuda yönetebilmeniz sağlanır. Sonuç olarak, bedenen ve zihnen daha dengeli ve huzurlu hale gelirsiniz. Bir psikolojik danışmandan online profesyonel destek almak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine eposta göndererek süreç hakkında bilgi alabilirsiniz. Sağlık ve sevgiyle kalın.
Kaynaklar:
counseling.org
Gülüm V. & Dağ İ. (2012). Tekrarlayıcı Düşünme Ölçeği ve Bilişsel Esneklik Envanterinin Türkçeye Uyarlanması, Geçerliliği ve Güvenilirliği. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 13:216-223.
Karatepe H.T. (2010). Ruminatif Düşünme Biçimi Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Psikiyatri Uzmanlık Tezi. T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul.
pdr.org.tr
İlginizi çekebilir: Herkes biraz takıntılı mıdır: Zihninizde hiç susmayan o sesle nasıl barışabilirsiniz?